Kayıtlar

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders...

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders... Birinci ve en önemli ders Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?" Bu herhalde bir çeşit oyun olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki! Son soruyu yanıtsız bırakıp kâğıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dâhil olup olmadığını sordu. "Tabii dâhil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile... Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy i

Yeşim Taşı

Yeşim Taşı Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve mücevher ustası olmaya karar vermiş. "Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım" diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş, yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş. "Anlat, dinliyorum" demiş usta. Genç adam anlatmaya başlamış; taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince de ona bir taş uzatmış, "Bu bir yeşim taşıdır" dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış. "Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi şimdi güle güle" demiş ve şaşkın genç adamı öylece bırakıp kalkmış, odadan çıkmış. Genç adam evine dönmüş, kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına neler olduğunu anlatmış. Anlattıkça da kendisine ço

Havkalenin Fazilet Ve Esrarı

Havkalenin Fazilet Ve Esrarı                                                                             لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إلَّا بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ. Okunuşu: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil âliyyil azîm” Yukarda görülen cümleye HAVKALE denir. Anlamı: “Güç de, kuvvet de; ancak Allah’ü Teâlâ Hazretleri’nin yardımı ile meydana gelir.” Demektir. Rasulullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur. “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-Aliyyi’l-Azim” kelamını çok söyle! Çünkü o, Cennet hazinesindendir. “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” derse, en hafifi keder ve üzüntü olan doksan dokuz derde devadır. Fazilet Ve Esrarı ·         Sıkıntılı anlarda söylenirse, ferah ve sabır kapılarını açar. ·         Tehlikeli durumlarla karşılaşıldığında söylenirse, emniyet ve kuvvet bahşeder. ·         İhtiyaç halinde söylenirse, cennet hazinelerinden bir hazineye delalet eder. ·         Günahlardan kaçmaya kuvvet ve ibadet yapmay
Alparslan’ın Şehid Edilişi 1072 yılında Mâverâünnehr’e sefere çıkan Alparslan’ın huzuruna hain bir kale komutanını getirdiler. Alparslan dört kazık çakılarak komutanın el ve ayaklarının bunlara bağlanmasını emretti, bunun üzerine komutan: “Ey korkak! Benim gibi bir adam böyle öldürülür mü?” diye cevap verdi. Bu sözlere çok sinirlenen Alparslan eline ok ve yay alarak muhafızlara komutanın serbest bırakılmasını emrini verdi. Ancak o güne kadar hedefini hiç şaşırmayan Alparslan’ın attığı ok komutana isabet etmedi. Komutan hemen Alparslan’ın üzerine saldırdı. Tahtında oturan Alparslan komutanın kendisine doğru geldiğini görünce ayağa kalkıp tahtından inmek istedi, ancak bu sırada ayağı sürçerek yere düştü. Bunun üzerine üzerine çullanan komutan, yanında bulunan bıçağını Alparslan’a saplayarak onu yaraladı. Alparslan bu olaydan sonra şöyle dedi: “Her nereye yönelsem ve hangi düşman üzerine yürümek istesem daima Allah’tan yardım dilerim. Dün bir tepeye çıktım, ordunun azametinden v

Hayat Yolu Düz Değil

Hayat Yolu Düz Değil Hayat yolu düz değil... Baharı var, kışı var. Gecesi var, gündüzü var. Her insan da bir değil. İyisi var, kötüsü var. Mademki bu dünyadayız, imtihana da alışacağız. Hayat yolu düz değil. Hz. Mevlânâ hayatını üç kelimede özetliyor: “Hamdım, piştim, yandım.” Yine Mevlânâ’yı dinleyelim: “Bu dünya bir ağaca benzer. Bizler de bu ağacın yarı ham, yarı olmuş meyveleri gibiyiz. Ham meyveler ağacın dalına iyice yapışır; oradan kolay kolay kopmazlar. Çünkü ham meyve köşke ve saraya lâyık değildir. Bu dünyadan başka hayat tanımayanların, ham meyveden bir farkı yok. Onlar dünyadan hiç ayrılmak ve hiç çıkmak istemezler. Çünkü Allah’ın huzuruna, O Yüce Sultanın sarayına, Cennete çıkacak ne yüzleri vardır, ne de olgunlukları.” İyilerin çekmedikleri bir eza, bir cefa yok bu dünyada. Onlara dadanan düşmanların sayısı hesaba gelmez ama neticede kazanan yine hep iyilerdir. Ve onların yolundan gidenlerdir. Hayat böyle... Hayat yolu düz değil. Görmek isteyen gözün

Köle Olmamı İster misin?

Köle Olmamı İster misin?    Hazreti Osman Radiyallahü Anh, kölesi ile bir yerden geçiyordu. Bir ağacın altında herkesten uzak vaziyette yatan Ebu Zerri Gıfari Radiyallahü Anh hazretlerini gördü. Ebu Zerr Radiyallahü Anh, eshabın maddeten en fakirlerinden biri idi. Hz. Osman Radiyallahü Anh yanındaki kölesine bir kese altın verdi: “Git bunu şu ağacın altında yatan adama ver. Eğer dediğimi yaparsan seni azad edeceğim” dedi.    Hazreti Osman Radiyallahü Anh’ın bu müjdesine sevinen köle, mutlaka parayı verebileceği ümidiyle uyuyan adamın yanına varıp uyanmasını bekledi. Bir müddet sonra Ebu Zerr Radiyallahü Anh Hazretleri uyanmıştı. Köle: “Al bu keseyi… “ diye rica ettiyse de Ebu Zerr, kabul etmiyordu. Köle ısrar ederek: “Eğer bu altınları alırsan kölelikten kurtulacağım. Sen benim azad olmamı istemez misin?” diye söylediğinde O: “Senin kölelikten kurtulmanı ben de isterim ama, ben onu alırsam sen hür olacaksın, ben köle olacağım. Sen benim köle olmamı ister misin?” Diyere

Bir Kaç Dakika Tahta Çıkma

Bir Kaç Dakika Tahta Çıkma    Halife Harun Reşid’in kardeşi Behlül Dane hazretleri bir gün kardeşinin tahtına geçip oturmuştu. Birkaç dakika oturmadan hemen sarayın hizmetçileri görürler. Behlül Dane hazretlerini tahtan indirdikleri gibi bir de temiz bir dayak atarlar. Behlül ağlamaya da başlamıştı. O anda saraya Harun Reşid gelerek Behlül’ün niye ağladığını sordu. Oradakiler Behlül’ün büyük ve affedilmez bir hata ettiğini, tahta çıkıp oturduğunu, kendilerinin de tahttan indirip dövdüklerini söylediler. Ağabeyinin ağlamasına üzülen Harun Reşit:    “Behlül böyle hatalardan dolayı dövülür mü?” deyip özür diledi. Behlül Dane hazretleri kardeşine:    “Kardeşim ben beni dövdüler diye ağlamıyorum. Ben birkaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim, yarın senin durumun ne olur, ne kadar dayak yiyeceksin diye düşünüyor ve onun için ağlıyorum” dedi. Bu sözler Harun Reşid’in gözlerini yaşarttı…    “O halde söyle nasıl hareket edersem kurtulurum” dedi. Hazret şu tavsiyede bulundu:

Büyücü Koca Karıya Aşık Olan Padişahın Oğlu

Büyücü Koca Karıya Aşık Olan Padişahın Oğlu    Bir padişahın çok yiğit bir oğlu vardı. İçi ve dışı hünerlerle bezenmişti.    Padişah bir gece rüyasında oğlunun öldüğünü gördü büyük bir ıstırap içinde kıvranmaya başlamıştı ki uyandı. Uyanınca bunun rüya olduğunu görüp bu seferde sonsuz bir sevinç içinde kaldı ve kendi kendine:    “Bu sevincimin sebebi rüyadaki kederdi. Allah, bir sebep ihsan edip beni sevindirdi.” dedi. Padişah düşündü:    “Soyumun devamı için oğlumu evlendirmem lâzım, oğluma kötü bir padişahın kızını almaktansa iyi bir kişinin soyundan bir kız almam daha iyi.” dedi.    Şehzadenin annesi bu işten haberdar olunca: “Oğlumuzu bir yoksulla mı akraba yapacaksın?” dedi. Padişah:    “Temiz bir kişiye yoksul demek hatadır, çünkü temiz kişilerin gönülleri zengindir bu da Allah vergisidir.” dedi. Uzun münakaşalardan sonra nihayet padişahın dediği oldu. Padişah oğluna yaradılışı güzel ve temiz bir kız aldı. Kızın güzellikte eşi yoktu, huyu ve ahlâkı da yüzü gibi gü

Şaban Ayı’nın Zikirleri

Resim
Şaban Ayı’nın Zikirleri Şaban ayının ilk 10 günü (1’i ile 10’u Arası) Ebû Hureyre Radıyallâhu Anh’dan rivâyet edilen: “Ramazan ayının evveli büyük bir rahmettir, ortası tam bir mağfirettir, sonu ise cehennemden azattır.” hadîs-i şerîfinden dolayı olsa gerektir ki âlimlerimiz, her biri yüzer kere okunmak üzere: 1- İlk On Günde: Şaban ayının 1’i - ile 10’u ”يَا لَطِيفْ جَلَّ شَانُهُ“ 100 defa “ya LATIF” celle şanuhu “Ey acıyanların en merhametlisi!” Meali: Ey işlerinde lutuf, incelik sahibi, yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince noktasına kadar bilip karşılayan. 2- İkinci On Günde: Şaban ayının 10’u - ile 20 sinde (10’u ile 20’si Arası)   ”يَا رَزَّاقْ جَلَّ شَانُهُ“   “100 defa “Ya RAZZÂK” celle şanuhu Meali: Ey rızkı bol bol veren, ruh ve bedenlerin gıdasını yaratıp veren 3- Üçüncü On Günde: Şaban- Ayının Son 10 Günü (20’si ile 30’u Arası) ”يَا عَزِيز جَلَّ شَانُهُ“ “100 defa “ya AZİZ”   celle şanuhu “Ey boyunları cehennemden âzâd

Taviz ve Yanlış Meyil Yok

Taviz ve Yanlış Meyil Yok Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sakın (kendi hayatını ziyan eden) zalimlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur…” (Hûd, 113) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bir kavme benzeyen, onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libâs, 5/4031) İman hiçbir tavizi ve ehl-i îmân olmayanlar ile fâsıklara meyletmeyi kabul etmez. Çünkü kalp, husûsiyeti gereği muhabbet duyduğu kimselerin tesiri altındadır. Nitekim Cenâb-ı Hak; “Sakın (kendi hayatını ziyan eden) zalimlere meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur…” (Hûd, 113) buyurmak sûretiyle mü’min bir kimsenin, gönlünü zalim ve fâsık kimselerin muhabbetinden uzak tutması gerektiğine dikkat çekmiştir. Unutulmamalı ki; kalbimizde Cenâb-ı Hak, kendisine hiçbir ortak istemiyor. Çünkü tevhîdin ortaklığa asla tahammülü yoktur. Hevâ, heves de ortak olmayacak. Allah korusun, hele din düşmanına, İslâm’a muhalif kimselere muhabbet beslemek, kalbe büyük bir leke ve zarar verir. İmam Gazâlî Hazretleri; “ Gayr

Secde İle Hiçlikte Yükseliş

Secde İle Hiçlikte Yükseliş Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler.” (A’râf, 206) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Salât 215. Ebû Dâvûd, Salât 148; Nesâî, Tatbîk 78) Secde halinin kulu Rabbine yaklaştırmasının bir de tarihî yönü vardır. Kur'ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere, Allah Teâlâ Âdem Aleyhisselâm’ı yarattığı zaman meleklere, “Âdem’e secde edin!” diye emretmişti. O zaman bütün melekler secde ettiği halde İblis kibirlendiği için secde etmemiş ve böylece Allah’ın rahmetini kaybederek kâfirlerden olmuştu (Bakara, 34). İnsan Cenâb-ı Hakk’ın yüce huzurunda alnını yere koyup secde etmek suretiyle “Rabbim, ben senin yüceliğini kabul ediyorum. Senin emrine uyarak huzurunda secde ediyorum. Ben şeytanın yanında değil, meleklerin safın

Kabristan

Kabristan Kabristana vardım her taraf ıssız Gördüm nice hayat bitmiş bu yerde Mevki yok rütbe yok, yatmışlar sesiz Geleni sormadan yutmuş bu yerde Baktım bir mezara yeni kazılmış Ecel tezden bulmuş yazgı yazılmış Etrafında minik taşlar dizilmiş Ölümü erkenden tatmış bu yerde Kimisi genç göçmüş böyleymiş bahtı Kimisi padişah kimisi şahtı Yerle dümdüz olmuş taçları tahtı Nice saltanatlar batmış bu yerde Bu karye mal mülke değer biçmiyor Yalan dolan haset gıybet geçmiyor Fakir zengin diye insan seçmiyor Alıp harmanına katmış bu yerde Hakikat yolundan düşüp sapanlar Yetimin hakkını yiyip kapanlar Koç gibi dövüşüp kavga yapanlar Şimdi kuzu gibi yatmış bu yerde Sağ iken gaflete doymayan gözler Unvana şöhrete doymayan gözler Para pul servete doymayan gözler Üstlerine toprak atmış bu yerde Bir gün devir döner biter mecalim İman yoldaş olsun budur ahvalim Kimisi evliya kimisi âlim Ne güneşler doğmuş batmış bu yerde Kev

Berat Kandili Nedir?

Berat Kandili Nedir? Berat, Arapça berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Kur’an’da “Berae” kökünden 25 kelime bulunmakta olup, bunlardan sadece iki tanesi “Beraet” şeklinde geçmektedir. Berâet, iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin herhangi bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğün bulunmaması anlamındadır. Istılah olarak berat ise, Allah’ın affı ve bağışlaması, günah, borç ve cezadan kurtulmak gibi anlamlara gelmektedir. Beratın özünde, günahlardan arınma ve Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine ulaşma amacı vardır. Bu gecede Allah’ın affı ve bağışlamasının çok olacağı müjdelendiğinden, bu geceye “Berat Gecesi” denilmiştir. Berat gecesi hicri aylardan Şaban ayının on beşinci gecesidir. Berat Gecesi için Arapça eserlerde “Şabanın ortasındaki gece”, “mübarek gece”, “rahmet gecesi” ve “sak (belge) gecesi” manalarına gelen terkipler kullanılmaktadır. Yüce Allah, bu gecede ilahi rahmetini bol bol indirmekte, rızık ve şifâ kapılarını sonuna kadar açarak, k

Bir Adalet Örneği

Bir Adalet Örneği Rum Kayseri Herakliyus’un büyük ordularını perişan eden İslam askerlerinin başkumandanı Ebu Ubeyde bin Cerrah hazretleri, zafer kazandığı her şehirde adamlarını bağırtarak, Rumlara, Halife Hazret-i Ömer’in emirlerini bildirirdi. Humus şehrini alınca buyurdu ki (Ey Rumlar! Allahü teâlânın yardımı ile ve Halifemiz Ömer’in emrine uyarak bu şehri de aldık. Hepiniz ticaretinizde, işinizde, ibadetlerinizde serbestsiniz. Malınıza, canınıza, ırzınıza, kimse dokunmayacaktır. İslamiyet’in adaleti aynen size de tatbik edilecek, her hakkınız gözetilecektir. Dışardan gelen düşmana karşı, Müslümanları koruduğumuz gibi sizi de koruyacağız. Bu hizmetimize karşılık olmak üzere, Müslümanlardan hayvan zekatı ve uşr aldığımız gibi, sizden de, senede bir kere cizye vermenizi istiyoruz. Size hizmet etmemizi ve sizden cizye almamızı Allahü teâlâ emretmektedir.) Humus Rumları, cizyelerini seve seve getirip, Beyt-ül-mal emini Habib bin Müslime teslim ettiler. Herakliyus’un, bütün

Kahreden Çığlık: Son Ana Kadar Uğraştı

Kahreden Çığlık: Son Ana Kadar Uğraştı İran’da, 11 kadının yaşamına mal olan Türk jeti kazasında, kokpit ses kayıtları ortaya çıktı. Kabinde pilot Beril Gebeş’in çabalarının yanı sıra, “Allah’ım bize yardım et” çığlıkları duyulduğu belirlendi Kahreden çığlık: Son ana kadar uğraştı Sabah gazetesinden Cevdet Özdemir'in haberine göre, İran'da geçen 11 Mart'ta yaşanan ve 11 kadının öldüğü Türk jeti kazasında sır perdesi aralandı. Uçağın çözümü yapılan ve CVR diye adlandırılan kokpit ses kayıtlarına göre; pilotlar hız göstergelerinde farklılık olduğu tespit edilen jetin hızını arttıramadı. Uçak havada tutunamadı (stall olmak) ve düştü. Halen cenazesi aranan kaptan pilot Beril Gebeş, uçağı havada tutabilmek için son ana kadar mücadele etti ancak sonuç alamadı. Uçağın kabininden en son "Allah'ım bize yardım et!" çığlıkları ve Gebeş'in uçağı tutabilmek için çaba sarf ederken kabine yönelik sorunu çözmeye çalıştığına dair ifadeleri duyuldu. İşte det

İmamı Rabbani Kuddise Sirrûh’tan Hayat Dersleri

İmamı Rabbani Kuddise Sirrûh’tan Hayat Dersleri Dünya bir seraptır... Ey oğul! Bu dünya imtihan yeridir. Onun yüzü yaldızla ve çeşitli yüzlerle süslenmiştir. Sureti nakışlıdır. Çirkin bir kadın gibi kaşı çekilmiş, yanakları boyanmış. İlk bakışta tatlı gelir, göze tazelik ve canlılık hayali verir; lâkin gerçekte o üzerine koku sürülmüş cifeye benzer. Sineklerin ve kurtların içine dolduğu bir çöplük gibidir. Su gibi görünür, o bir seraptır, Şeker suretinde zehirdir. İçi harap ve çok kötüdür. Bu süsü ve hayâsızlığı ile söylenenlerin ve anlatılanların hepsinden şerlidir. Onun âşıkı sefih ve büyülüdür. Fitneye düşmüş, çıldırmış ve aldatılmıştır. Kim onun görünüşüne aldanırsa ebedi kayıp zehiri ile zehirlenmiştir. Kim onun tazeliğine ve tadına bakarsa sonsuzluğa kadar pişmanlık duyar. Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Dünya ve ahiret iki kuma gibidir; birini razı etsen, diğeri darılır. Dünya nedir? Ey oğul! Dünya nedir, bilir misin? Kadın, çocuk, mal, makam,