Nefsimizin Hoşuna Giden Şeylerin Hepsi Haram mıdır?

 Nefsimizin Hoşuna Giden Şeylerin Hepsi Haram mıdır?

Nefsimiz kâfirdir. Haramlar ve mekruhlar onun hoşuna gider. Farzlar ve sünnetler hoşuna gitmez. Namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ibadetleri yapmak istemez. Gıdası haramlardır. Haramları sever hep. Riyazet ve mücahede yapan nefsiyle savaşmış olur. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Bir hadis-i şerif meali:

(Cennet, dünyada nefsin sevmediği şeylerle, Cehennem de nefsin arzu ettikleriyle bezenip süslenmiştir.) [Buhari, Müslim]

Nefsin gıdası haramlardır

Sual: (Nefsimiz, Allah'a düşmandır, gıdası da günahlardır) deniyor. O zaman nefsimiz günah işlemezse, gıdasız kalır. Gıdasız kalınca da ölmez mi?

CEVAP

Nefsimiz zayıflarsa da ölmez. Günahlar, nefsi besler, kuvvetlendirir. Kuvvetlenen nefis, İslamiyet’e saldırır. Nefsimiz, her çeşit çalgıyla keyiflenmekte, şehvânî ve hayvânî arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefsin arzularını yok eden, ibadetler unutulmaktadır.

Nefsimizin normal gıdalara, elbiseye, barınacak yere de ihtiyacı olur. Bu şeyleri fazlasıyla yapmak ona tatlı gelir. Nefsin bu isteklerine (Şehvet) denir. Şehveti, akla uymadan, ihtiyaçtan fazla yapması, kalbe, bedene ve başkalarına zarar verir, günah olur. Hep bedeni için çalışarak, nefsini kuvvetlendiren, hayvandan aşağı olur.

Nefsimiz, kendine tatlı gelen şeylere düşkündür. Bunların iyi kötü, faydalı zararlı olmasını düşünmez. Arzuları, İslamiyet’e aykırı olur. İslamiyet’in yasak ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir. Daha beterini yaptırmak ister. Kötü ve zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır. Kalbin nefse aldanarak, kötü huylu olmaması için, dinimizin emirlerine uyarak kalbi kuvvetlendirmeli ve nefsi zayıflatmalıdır. Aklı kuvvetlendirmek, İslam bilgilerini okuyup, öğrenmekle olduğu gibi, kalbin, temizlenip kuvvetlenmesi de, dinimize uymakla olur. Günah işleyenin kalbi temiz olmaz.

Bedenin bir yaşayışı ve gıdası olduğu gibi, ruhun da bir hayatı ve gıdası vardır. Ruhun gıdası, mâsivâyı, yani Allah’ü Teâlâ’dan gayrı her şeyi unutarak, Allah’ü Teâlâ’yı zikretmektir. Onun rızasına kavuşmak için, nefsin şehvetlerini, riyazet vasıtasıyla zayıflatmak ve ruhu, Onun ismini zikrederek [söyleyerek] kuvvetlendirmekten başka çare yoktur. Bir kimsenin bir başkasına olan sevgisi, onu çok hatırlamasından anlaşılır. Çünkü kişinin sevdiğini çok anması tabiîdir. Kara sevda denilen şiddetli aşk sahibi, kendini unutup her an ve her şartta, hep sevdiğinin ismini söyler, hep onu hatırlar. Mümin de, Allah’ü Teâlâ’yı unutmamaya çalışmalıdır.

Sual: Bir Müslümanın, nefsinin İslâmiyetin dışına çıkmaması, azgınlık yapmaması için ne yapması gerekir?

Cevap: Nefsin İslâmiyetin dışına, çıkmasını, taşmasını önlemek için, onunla iki cihad vardır:

Birincisi, ona uymamak, onun arzularını yapmamaktır. Buna, Riyâzet çekmek denir. Riyâzet, vera ve takva ile olur. Takva, haramlardan sakınmaktır. Vera, haramlardan ve mubahları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan da sakınmaktır.

Cihadın ikincisi, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Buna Mücâhede denir. Bütün ibadetler mücâhededir. Bu iki cihad, nefsi terbiye eder. İnsanı olgunlaştırır, ruhları kuvvetlendirir. Sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yoluna kavuşturur. Allah’ü Teâlâ’ kullarının ibadetlerine muhtaç değildir. Kullarının günah işlemesi Ona hiç zarar vermez. Kullarının nefslerini terbiye etmek, nefsle cihad etmek için bunları emir etmiştir.

Sual: Bir Müslümana, nafile olarak oruç tutmak mı yoksa İslâmiyetin emirlerini öğrenip uymak mı daha faydalıdır?

Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“İnsanlar, riyazet çekmek deyince, açlık çekmeyi ve oruç tutmayı anladılar. Halbuki, dinimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nafile oruç tutmaktan daha güç ve daha faydalıdır. Bir kimsenin, önündeki yiyeceklerden, dinimizin emrettiği kadar yemesi, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyazettir ve diğer riyazetlerden çok üstündür.”

Kaynak: Dinimiz İslâm

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis