Üç Şey Kalbi Öldürür
·
Vücudun
rahatı için az yiyip içmeli, ruhun rahatı için ise günah işlememeli.
·
Dünya
zevklerine düşkün olmak nefsi beslemektir. Hâlbuki nefse düşmanlıkla
emrolunduk. Çünkü nefs Allah’ü Teâlâ’nın düşmanıdır. Bize; nefsinizi besleyin
diye bir emir yok, kalbinizi kuvvetlendirin diye emir var. Nefse düşmanlık;
riyazet ve mücahede ile olur. Riyazet; nefsin arzularını yapmamak, mücahede ise
nefsin istemediği şeyleri yapmaktır.
·
Cereyan
hata kabul etmez. Allah’ü Teâlâ cereyanı yarattı. Faydaları çok çeşitli, ama
elini değeni yakıyor. Kontak yapıyor, evler yanıyor. Kullanmaya göre değişiyor.
Su, çok faydaları var ama seller evleri yıkıyor. Yani hem faydaları var hem de
zararları. Nefs de böyle. Nefissiz olmaz. Nefs, İslamiyet’e uyarak zapt edilirse
ilerleme olur. Yani içimizde olan bu mahlûku iyi tanımalı, İslamiyet ile zapt etmelidir.
Nefs, seni iman etmek, haramlardan kaçmak, farzları yapmaktan alıkoymasın.
·
Her
uzvun, kalbin ve nefsin lezzet aldığı şeyler başkadır. Nefis haram işlemekten
zevk alır. Çünkü gıdası haramlardır.
·
Bir
şey için olan hırs ve gayret, ona olan sevginin neticesidir.
·
Müminin
kabrinde yüzünün kıbleden çevrilmiş görünmesi, dünya sevgisi üzerine
ölmesindendir.
·
Meşhur
olmak sevdası ile yanıp tutuşana, doğruluk nasip olmaz.
·
Üç
şey kalbi öldürür: Çok konuşmak, çok uyumak ve çok yemek.
·
Gözü
harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!
·
Eskiden
iyilik yaparlardı söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem de söylemeye başladılar.
Şimdi ise yapmıyorlar fakat söylüyorlar.
·
Salihlerle
beraber ol! Eğer ilim sahibi isen, ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi
değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayanlarla beraber
olma! İlim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha
çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazap ederse, sen de helak olursun.
İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmet ederse, layık olmasan da, sen de o
rahmetten faydalanırsın.
·
Bir
kimse, salihler gibi amel işlese; fakat günahkârlarla düşüp kalksa, iyi
amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşr olur. Bir kimse de,
kötüler gibi amel işlese; fakat salihleri sevse, onlarla beraber olsa,
günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşr olur.
·
Allah’ü
Teâlâ’yı tanıyan onu sever. Onu seven de dinin emirlerini yapar. Haramlardan
kaçınır. Bunlara yani emir ve yasaklarına riayet etmeden ben Allah’ı tanıyorum,
onu seviyorum demek yanlış olur. Sevmenin bir tarifi de itaat etmek demektir.
Sevginin derecesi, itaatteki sürat ile ölçülür.
·
En
önemli şey, Ehl-i Sünnet itikadında olmak, bundan daha önemlisi de inandığı
Ehl-i Sünnet itikadını ilave çıkarma yapmadan aynen yaymaktır.
·
Herkes
ahiret yolcusudur. Bir vasıta ile gidiliyor. Ancak yanlış vasıtaya binen,
istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe’ye gitmek için niyet
edip Paris’e giden uçağa binen, niyeti halis olsa da Kâbe’ye varamaz. Allahü
teâlâ, doğruyu arayana hakiki İslamiyet’i nasip edeceğine söz vermiştir.
[Ankebut 69, Şura 13], Allah sözünden dönmez. [Al-i imran 9]
·
Demek
ki batıl yollardakiler istemek bir yana merak bile etmiyorlar. İtikadı
düzeltmeden önce ibadet etmenin faydası olmaz. Doğru itikad, ehli sünnet
itikadıdır. Doğru itikad 1 rakamı gibidir. İhlaslı ibadetler sağına konan sıfır
rakamı gibidir. Bir sıfır konunca 10, iki sıfır konunca 100 olur. Sağına ne
kadar 0 konursa değeri artar. 1 çekilirse hepsi 0 olur. İhlâssız, [riya ile]
yapılan ameller de, soldaki sıfır gibi yani 1 rakamının soluna konan sıfır gibi
değersizdir. Ehl-i sünnet itikadı yoksa ibadetlerinin hiç faydası olmaz,
soldaki sıfır gibi değersizdir. İşte bu kadar önemli olduğu için Ubeydullah-i
Ahrar hazretleri (Bütün kerametleri bize verseler, fakat itikadımız düzgün
değilse, halimiz haraptır. Eğer bütün çirkinlikleri verseler itikadımız düzgün
ise, hiç üzülmeyiz) buyuruyor.
Yorumlar
Yorum Gönder