Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli
Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli
Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz o günâhkâr gence tekrâr buyurdular:
“-Günâhını, bana anlatabilirsin.” Bundan sonra o genç, günâhını şöyle anlattı:
“-Ben kefen soyucusuyum. Yedi yıldan beridir kabir açarım. Ensâr’dan birinin ölen kızının kabrini açtım. Kefenini soydum, bıraktım; fakat şeytân beni aldattı ve dönüp geldim ve onunla nefsimi körelttim. Yanından az ayrılınca kız, ayağa kalkıp:
“-Ey genç, sana yazıklar olsun! Kıyâmet Günü’nün sâhibi Deyyân olan Allâh’tan utanmıyor musun? Beni ölüler arasında çıplak bıraktın. Allâh’ın huzûrunda kirlettin. Allâh ki yarın mahkeme-i İlâhi’de zulme uğrayanın hakkını, zâlimden alacak.”
O genç, işlediği bu büyük günâhın hikâyesini bitirince Ol Resûl-i Müctebâ Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz Hazretleri’nin mübârek benizlerinin değiştiği ve ürperdikleri görüldü. Ayağa kalktılar. Bir taraftan mübârek ser-i sâadetleri Sallallahü Aleyhi Vesellem’i (başlarını) iki tarafa sallıyorlardı. Ve buyurdular ki:
“-Ey fâsık, cehenneme öyle lâyıksın ki!… Derhâl buradan dışarı çık!” O genç, Huzûr-i Risâletpenâhî Sallallahü Aleyhi Vesellem’den çıkıp gitti. Tam kırk gece Allâh-ü Teâlâ’ya yalvardı. Kırkıncı gece ellerini semâya açıp yalvardı:
“-Ey Resûl-i Müctebâ Muhammed Mustafâ Sallallahü Aleyhi Vesellem’in, Âdem Aleyhisselâm’ın ve Havvâ’nın Rabbi! Eğer ben bağışlandıysam bunu, Ol Resûl-i Müctebâ Sallallahü Aleyhi Vesellem (ve Ashâbı Radiyallahü Anhüm’e bildir; yok bağışlanmadıysam semâdan bir ateş gönder de beni yaksın ki âhiret azâbından kurtulayım.” Bu yakarış üzerine Cebrâîl Aleyhisselâm arza inip Fahr-i Kâinât Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e geldi.
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (R.H.), Tenbîhü’l-Gâfilîn, S. 109-110)
Yorumlar
Yorum Gönder