Muhabbet Sırları İle İlgili Hikâyeler

Muhabbet Sırları İle İlgili Hikâyeler

 

Bir Hakk dostu anlatır:

Geniş ve ıssız bir ovadan geçiyordum. Garip bir çobana rastladım. Gördüm ki, derin bir huşû içinde namaz kılıyor, sürüsünü de kurtlar koruyordu. Taaccüb ettim. Merakla namazın bitmesini bekledim ve:

“– Ey çoban! Kurtlar nasıl oldu da koyunlarınla dost oldu? Onlardaki düşmanlık ve cânîlik rûhu nasıl oldu da yerini sulh ve muhabbete terk etti?” diye sordum.

Allâh’a secdenin alâmeti sîmâsını nûra bürümüş olan sâlih çoban, şöyle dedi:

“– Ey garip yolcu! Kurtların kuzulara olan şu dostluğundaki sır, çobanın, sürünün asıl sahibine olan dostluğuna bağlıdır. Yâni bu hâl, muhabbetteki bir sırdır.”

……………………………………

Bahçıvan bir sabah bağında güzel bir gül açtığını gördü. Baktı, seyretti, hoşlandı, gönlü ısındı ve onu, sanki âşık olmuşçasına korudu. Gözünden kıskanıyor, esen yelden sakınıyordu.

Bir sabah ne görsün!

Bülbülün biri gülün dalına konmuş, yapraklarını bir bir koparıyor, zedeleyip yaralıyor. Önce bülbülü kovaladı.

Ama gülü boynunu bükmüş, mahzunlaşmıştı. Ertesi sabah gül ile bülbül arasında aynı hadisenin yaşandığını, gülün daha kötü hırpalandığını gördü.

Bu sefer bülbüle kastetmek istedi.

Ama bülbül uçup gitmişti. Bahçıvan güle bakıp bakıp ağladı. Üçüncü gün bülbül yine gelecekti. Ona bir tuzak kurdu, bülbülü yakaladı. Ne çare bülbül tuzağa düşesiye kadar gülün bütün yapraklarını yok etmişti, sevgiliye kıymıştı.

Üstelik de girdiği kafesten bahçıvana şöyle diyordu:

 

“– A insafsız adam! Sana ne yaptım ki beni kafese kapattın? Eğer sesimi beğendiğin için beni hapsettiysen ben zaten senin bağının bülbülü değil miyim?” Eğer başka bir suç işlediysem bunu bilmek elbette benim hakkımdır, söyle, neden bu kafesi bana reva gördün?”

Bahçıvan olup biteni anlattı, gülünü kopardığı için kendisini cezalandırdığını söyledi. Bu sefer bülbül sesini daha da yükseltti:

“– Yani şimdi sen, yalnızca bir iki gün içinde solacak bir gülü telef ettim diye mi bunu bana reva gördün? Bunun için mi hürriyetimi kısıtladın? Bu seninki adalet midir?”

Bağcı merhamete geldi, bülbülü bıraktı. Özgürlüğüne kavuşan bülbül bahçıvana şöyle dedi:

“– Ey iyi kalpli âşık, mademki sen bana hürriyetimi verdin, ben de sana hazine vereyim. Bahçenin falanca yerini kaz!”.

Bahçıvan orada bir küp altın buldu. Sevindi, yeni gül bahçeleri yapmaya ahd etti. Bu arada bülbülü affetti her seher şakıyışlarını lezzetle dinlemeye başladı. Ve bir sabah merakını yenemeyip ona sordu:

 

“– Bahçemdeki hazineyi toprak altındayken biliyorsun da gül dalının yanına kurduğum kapanı gözünün önündeyken nasıl bilmedin?” Senin kapanın kaza ve kaderin gereğiydi”, diye başladı söze bülbül.

“– Kadere karşı hikmet gözü kapanır. Kişi ne kadar açıkgöz olursa olsun kazaya karşı kördür”.

 

Şakirem senden sana, ben göz dikenden inlerim;

Sanma güldendir dikendendir figanı bülbülün…

 

            ……………………………………

 

İnek yolda giderken bülbüle rastlamış. Bülbül, ah-ü figan ediyormuş. İnek sebebini sormuş. Bülbül:

“– Gülün çıkmasını bekliyorum; ama bir türlü çıkmıyor. Onun hasretinden hüzünlendim. Onun için ağlıyorum,” demiş.

İnek iç geçirerek,

“– O gülü az önce ben yedim; boşuna çıkmasını bekleme!” diyerek bülbülün umutlarını iyice kırmış.

İşte inekle bülbülün güle bakış açısını irdeleyecek olursak:

İnek midesini düşünüp onu yiyor. Bülbül ise onun cemaline âşıktır. Onu görmek ona mersiye yapmak için çırpınıyor. Bülbül gülün güzelliğinin farkında; inek ise oralı değildir. Onun için en güzel gül midesinde olan güldür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis