Ey Doğruların Yardımcısı Olan Allah’ım!
Ey Doğruların Yardımcısı Olan Allah’ım!
Gencin birisi Kâbe’de hep,
“— Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, Ey haramdan
sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamdü sena ederim!” diye dua eder.
Bu durum herkesin dikkatini çeker. Birisi:
“— Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor
musun?” der.
O da anlatır:
Yedi sekiz sene önce yine Be’de iken içi altın dolu bir torba
buldum. Tam bin altın vardı. İçimden bir ses:
“— Bu altınlarla, şunları şunları yaparsın” diyordu. Hayır dedim
kendi kendime. Bu benim değil. Başkasının malı, kullanmam haram olur dedim. Bu
sırada birisi
“— Şöyle bir torba bulan var mı?” diye bağırıyordu. Çağırdım onu.
“— Nasıl bir torbaydı? İçinde ne vardı?”
diye sordum. Torbayı tarif etti ve “— İçinde bin altın vardı” dedi.
“— Torban burada.” diyerek verdim. Adam torbayı açıp bana otuz
altın verdi. Pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir esiri överek satıyorlardı. Gencin
temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim,
“— Bu köle için ne istiyorsunuz?” dedim. “Otuz altın dediler”. Adamdan
aldığım otuz altını verip genci satın aldım. Bir iki yıl geçti. Genç çok
çalışkan, çok edepli idi. Onu aldığıma çok memnun olmuştum. Bir gün onunla
giderken karşıdan iki üç kişi geliyordu. Genç bana dedi ki,
“— Efendim, ben Fas emirinin oğluyum. Bu gelenler babamın
adamları. Beni buldular. Senden beni satın almak isterler. Sen iyi bir insansın.
Onlara otuz bin altından aşağıya satma.” dedi. O kişiler yanıma geldi.
“— Bu esiri bize satar mısın?” dediler. “Satarım.” dedim. “Altmış
altın verelim.” dediler. Ben de “Olmaz.” dedim.
“— Sen bunu pazardan otuz altına almadın mı? Biz sana iki
mislini veriyoruz” dediler.
“— Öyleyse gidin pazardan alın.” dedim. Arttıra arttıra yirmi bin
altına kadar çıktılar. Otuzbin altından aşağı olmaz dedim. Çaresiz kabul
ettiler. Ben o otuzbin altın ile işyerleri açtım. Ticaret yaptım. Daha çok
zengin oldum. Bir gün bana arkadaşlarım,
“— Çok zengin bir ailenin iyi bir kızı var. Babası yeni vefat
etti. Onunla seni evlendirelim.” dediler.
“— Ben de
“Olur.” dedim. Nikâh kıyıldı. Deve yükleri çeyizini getirdiler. Çeyiz arasında
bir torba dikkatimi çekti. Kıza,
“— Bu nedir?” dedim.
“— İçinde 970 altın var. Babam Be’de bunu kaybetmiş. Bulan gence
otuzunu vermiş. Kalanını da bana hediye etti.
“— Çeyizine koyarsın dedi” diye anlattı.
“— Demek ki bulduğum altınlar benim rızkım imiş. Vermese idim
haram yoldan gelecekti. Şimdi helal yoldan yine bana geldi. Bana yardım edip
haramlardan koruyan, nice nimetler ihsan eden yüce Rabbim’e hamd ederim."
Yorumlar
Yorum Gönder