Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim
Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim
Arif-i Billah'tan birisi, Bağdat caddelerinde dilenen kör bir
dilenciye rastladı. Allah'ın suçsuz yere hiçbir belâ vermeyeceğini bilen Allah
dostu:
-Sana ne oldu da gözlerin kör oldu? Sonradan mı oldu, ana doğma
mı körsün? Diye sordu.
Âmâ sonradan gözlerinin kör olduğunu söyledi ve başından geçen
hadiseyi şöyle anlattı:
- Ben vaktiyle kefen soyardım. O zaman gözlerim görür ve güçlü
idim. Bir gün bana adaletiyle meşhur bir hâkim rastladı. Bana şöyle dedi:
- Sen kefen soyarmışsın. Bu iyi bir şey değil. Senin cezanı
vermek bana düşer ama, suçüstü yakalayamadığımız için ve şahid de olmadığından
sana bir ceza veremiyorum. Senden isteğim ben öldüğüm zaman benim kabrimi açıp
da kefenimi çalma! Al sana bir kefenin kıymeti ne ise şimdiden vereyim, dedi ve
belki de bir kefenin değerinden de fazla para verdi. Bu kötü huyumdan vazgeçmem
için bana nasihatta bulundu.
Aradan zaman geçti, her fani gibi o âdil hakim de dünyadan göçüp
gitti. Fakat benim içimi bir fitne aldi. İlla da gidip kefeni soymak
istiyordum. Adam bana parasını vermişti ama, olsun dedim. Bu daha iyi, iki kâr
birden yapmış oluruz. Adam nasıl olsa öldü. Kalkıp da bana bir şey söyleyeceği
yok ya dedim ve gidip Hakimin mezarını açtım. Kefeni almak için kabre
girdiğimde, karşıdan öyle iki heybetli melek geldi ki, ben şaşkına dönmüştüm.
Hiçbir şey yapamadan kabrin içine çömelip kaldım. Ben kefen soymak şurda dursun
tirtir titriyordum korkumdan.
Gelen melekler, hakimin etrafında dolaşıp bir yerinde sakatlık
olup olmadığını kontrol ediyorlardı. Her tarafını muayene ettiler. Hiç bir
noksanlığı yoktu. «Aferin sana. Ne mübarek bir zatmış, hiçbir isyanı yok»
diyorlardı. Her tarafını iyice muayene ettikten sonra sağ kulağında bir miktar
akıntı gördüler. Acaba bu akıntı neden olmuştur diye biri birine sorunca, öbürü
şöyle söyledi:
-Bu çok adaletli bir hâkimdi. Bir dâvada, bir tanıdığı ile başka
bir adamın muhakemesi vardı. Hâkim her ikicini de hakkıyla dinledikten sonra
tanıdığı zatı haksız gördü ve adaletle hükmetti. Lâkin tanıdığı zat konuşurken,
ona daha fazla kulak verip onun söylediklerine daha çok dikkat etmişti, işte bu
kulağındaki akıntı bundandır, dedi.
Melekler aralarında konuşmaya devam ediyorlardı. Hâkimin bu
hareketinden dolayı zalim olduğuna hükmettiler ve azap edilmesine karar
verdiler.
Birisi:
- Buna şimdi ne ceza vereceğiz? Dedi. Öteki melek:
- Bunun kabrini ateşle doldurmamız gerekiyor, dedi ve orası
sanki bir Cehennem oldu. Öyle şiddetli bir ateş yığını içinde kaldı ki, ateşin
şiddetinden gözlerim kör oldu. İşte benim kör olmama sebep budur, diye anlattı.
Yorumlar
Yorum Gönder