Kandehar Dağlarında Sabah Namazı
Kandehar Dağlarında Sabah Namazı
Yönüm kıbleye, kıblem Kâ'be'ye…
İki ak ışık çıkar göz bebeklerimden,
Arza destek olmuş göğsü kaba dağları
Aşar, bir solukta varır Mekke'ye,
Yönüm kıbleye, kıblem Kâ'be'ye…
Niyetim sabah namazının farzı.
Bir ak bayrak gibi açıldı ufuk,
Şunca kuru otlar vardı secdeye,
Benim maksadım Allah rızası,
Niyetim sabah namazının farzı…
Durdum divâna, uydum Kur'an'a…
Yıldız böceklerinden yıldıza dek
Uymuşken ona her varlık,
Veyl ol kitaba uymayan insana!
Durdum divâna, uydum Kur'an'a…
Allâhuekber!
Ben kıyamdayım, tetikte mavzer.
İki derin soluk, kanımda iki şimşek,
Can atar yücelere beyaz tenzih kuşları.
Sarıldıkça hamd ile vahdetin yumağına,
Dümdüz olur önümde kesretin yokuşları…
Açılır zafer yolu ol Fettâh'ın yâdıyla,
Rahman ve Rahîm olan gökçek Allah adıyla.
Hamd olsun göğümüzü burçlarla süsleyene,
Onsekizbin âlemi yaratıp besleyene…
Güç onun, varlık onun ve sıyânet onundur,
Sekiz uçmakla tamu, hem kıyâmet onundur.
Eğmiyorum boynumu rükû'dan başka yerde,
Ulaştır yardımını kalksın aradan perde.
Rabbım dosdoğru yoldan aman bizi atmagil,
Gazabına uğrayan kullarından etmegil!
Mor dağlarda, ovalarda, çöllerde,
Uzzâ karanlığın kılıcını sallarken,
Göğsümüzü açıp nurla doldurdun.
Kavî kıldın hem bileklerimizi,
Yoldaş ettin baş eğdirmez dağlara,
Sonra, ağır yükü sırtımızdan kaldırdın.
Rabbım sana yöneldim, boş durası değilim.
Bir kolaylık vardır her güçlüğün yanında.
Sen “Ol” deyince olmazları oldurdun.
Allâhuekber!
Ben rükû'dayım, tetikte mavzer.
İster açıklayın, ister gizleyin,
Rabbım kalbinizden geçeni bilir.
Karanlık gecede, kara mermerde,
Karınca yürüse, görür, işitir.
Allâhuekber!
Ak alnım secdede, tetikte mavzer.
İşitsin mi'râc'a tanık olan yıldızlar,
Kurumuz hurma dalı, ay yörüngesi,
Sırlı boşluklarda kehkeşanlar işitsin.
Allâhuekber!
Ben kıyamdayım, tetikte mavzer.
Açılır zafer yolu ol Fettâh'ın yâdıyla,
Rahman ve Rahîm olan gökçek Allah adıyla.
Hamd olsun göğümüzü burçlarla süsleyene,
Onsekizbin âlemi yaratıp besleyene…
Güç onun, varlık onun ve sıyânet onundur,
Sekiz uçmakla tamu, hem kıyâmet onundur.
Eğmiyorum boynumu rükû'dan başka yerde,
Ulaştır yardımını kalksın aradan perde.
Rabbim dosdoğru yoldan aman bizi atmagil,
Gazabına uğrayan kullarından etmegil!
Duymadın mı Ebreheyle ılgar eden filleri,
O yeminli beldede boşa çıkan tuzağı
Ve meçhûl iklimlerden gelen Ebâbilleri?
Ebâbiller ki kanatları değer deccal çağına,
Döndürür katı demirin ruhsuz tümenlerini,
Delik-deşik edilmiş gök ekin yaprağına.
Allâhuekber!
Ben rükû'dayım, tetikte mavzer. İster açıklayın, ister
gizleyin,
Rabbım kalbinizden geçeni bilir.
Karanlık gecede, kara mermerde,
Karınca yürüse, görür, işitir.
Allâhuekber!
Ak alnım secdede, tetikte mavzer.
İşitsin mi'râc'a tanık olan yıldızlar,
Kurumuz hurma dalı, ay yörüngesi,
Sırlı boşluklarda kehkeşanlar işitsin.
Selâm; çöle inen gökçek bir yağmur,
İki cihan arasına gerilmiş mahya,
Ulu denizleri yalayan meltem.
Selâm; zulmet üzre direk direk nur…
Selâm olsun bizden, nebîler nebîsine,
Şol dağları minber yapan kulların,
Şehâdet parmağına, kavradığı kabzaya.
Selâm olsun mavzerin tekbir gibi sesine…
Selâm olsun İbrahim'in mübarek ellerine.
Gözleri Kâ'be siyahı, ümitli çocukların,
Körpe bileklerine cömert nabızlarına.
Ve selâm olsun Muhammed'in kırmızı güllerine.
Dilâver Cebeci
Yorumlar
Yorum Gönder