İki İşçi

İki İşçi

Anadolu’nun fakir bir köyünden iki arkadaş çalışmak için bir büyük şehre gelmişler. Bir fabrikada iş bulup çalışmaya başlamışlar.
Fabrika sahibi “Müslüman, kul haklarına çok dikkat eden” birisiymiş.
İşe aldığı yeni işçilere demiş ki:
-“Sizi önce deneyeceğiz. Beğenirsek işe alabacağız. Bize ne kadar değer katarsanız, biz de size o kadar ücret vereceğiz. Ne iş yaparsanız yapın; yaptığınız işin en iyisini ve kalitelisini yapın! Sizi geçici olarak kabul ediyoruz. İşe kalıcı olarak kabul edilirseniz hizmet içi eğitimlere alacağız.”
İki arkadaş sevinerek otele gelmişler. Para kazanmaya başlayınca iki kişilik bir de ev tutmuşlar. Ama işçilerden biri fazla kıskançmış. İyi kalpli arkadaşına kötü davranıyor, yok yere kalbini kırıyormuş. Arkadaşı da dişini sıkıyor, sabrediyormuş.
Ay sonu olunca personel müdürü işçileri odasına çağırıyor, zarf içinde herkese maaşını veriyormuş.
Kıskanç işçi sürekli arkadaşına; “Ben şu kadar maaş aldım! Sen kaç lira aldın?” diye arkadaşını sıktırıyormuş. O da mecbur kalıp söylüyormuş. Kıskanç işçi bir bakmış ki arkadaşı neredeyse onun bir buçuk, iki katını alıyor…
-“Sana neden çok veriyorlar? Ben senden daha iyi çalışıyorum!” diyerek kıskançlık krizlerine giriyormuş.
Git gide içi içini kemiren işçinin aklına kötü düşünceler gelmeye başlamış. Bir gece arkadaşını öldürmek istemiş. Hapis korkusundan vazgeçmiş. İşten çıkıp köye dönmeyi düşünmüş. Ailesinden, komşularından utancından ondan da vazgeçmiş.
Nihayet personel müdürünün kapısını çalarak derdini anlatmış.
Arkadaşı ile işe girişini aşağı yukarı aynı işi yaptıklarını fakat kendisinin çok düşük aldığını; maaşında bir yanlışlık olduğunu söylemiş.
Müdür demiş ki;
-“Size işe girerken ne kadar emek katarsanız, o kadar maaş alırsınız! Dendi mi denmedi mi?
-“Dendi efendim!” demiş kıskanç işçi.
Bir anda müdür sertleşerek devam etmiş.
-“Arkadaşın boş kalırsa başka birimlere bile yardım ediyor. Sen ise asli görevlerini ihmal ettiğin gibi çalışma saatleri dışındaki; yemek, çay, namaz, tuvalet vakitlerini de istismar ediyorsun!
Utancından kıpkırmızı olan kıskanç işçi, içinden;
-“Acaba benim boş vakitlerimde ne yaptığımı arkadaşım mı şikâyet ediyor? Bir gece boğazını sıkıp öldüreyim de, ondan kurtulayım!” diye düşünmüş.
Müdür sanki içini okumuş, kıskanç işçinin;
-“Seni uyarıyorum! Seni bize kimse şikâyet etmedi. Bizim özel yöntemlerimiz var. Her çalışanın yaptığı günlük üretim miktarlarını, fabrikaya kattığı değerleri; namazda, yemekte, çayda geçen sürelerini hatta tuvalete gidiyormuş gibi yaptığı istismarları bile biliyoruz.”
Kıskanç işçi ağlayarak müdürün ellerine öpmek için sarılmış.
-“Ne olur affedin efendim! Köyde ihtiyar annem babam çok fakir… Beni affedin, işten çıkarmayın!” demiş.
Tecrübeli müdür kıskanç işçiye;
-“Bundan sonra bizimle çalışmak istersen… Dediklerime dikkat et! Zaten seni çoktan kapı dışarı etmiştik. İyi kalpli arkadaşın seni kurtardı. Birkaç kere ifadesine başvurduk. O, sürekli seni savundu. Sakın arkadaşımı işten atmayın! Atacaksanız beni atın! O çıkarsa ben de çıkarım!” Diyerek devam etti.
-“Biz de iyi kalpli arkadaşını kaybetmemek için seni işten çıkarmadık. Ama maaşını düşük tutmak zorunda kaldık. Karar senindir. Hal ve gidişin düzelmezse atılırsın! Gece gündüz iyi kalpli arkadaşına dua et!” demiş.
-“Size söz veriyorum efendim, çok dikkatli olacağım!” Deyip oradan ayrılmış.
Bir taraftan da öldürmeyi bile göze aldığı arkadaşının kendisi için ne fedakârlıklar yaptığını düşündükçe; kendi kendine;
-“Yazıklar olsun bana! Ben onu öldürmek istiyorum, o beni ipten alıyor! Bin kere, milyon kere yazıklar olsun, bana! Böyle bir arkadaşım varken benim sırtım yere gelmez. Bir daha onun gölgesine bile basmam. Kendime kıyarım ona kıymam!” diye pişmanlıklar duyarak hayıflanıyormuş.
Kıskanç işçi, artık arkadaşına çok iyi davranıyor, bir dediğini iki etmiyormuş. Fabrikadaki istismarlarına da son vererek verimli bir şekilde çalışmaya başlamış. Bir anda maaşı da yükselmiş.
İki arkadaşın dostlukları o kadar ileri gitmiş ki çok samimi iki kardeş olmuşlar. Birbirlerine canlarını verecek dereceye gelmişler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis