Allah’ü Teâlâ’nın Dünyadaki Adaleti
Allah’ü Teâlâ’nın Dünyadaki Adaleti
Musa
Aleyhisselam bir gün Allah-u Teâlâ’ya münacatta bulunarak:
- Ey
yüce Allah’ım! Bu dünyada pek çok haksızlıklara şahit oluyoruz.
Senden korkmayan zalimler,
hiç kimseden biçare mazlumlara ağır eza ve cefada bulunuyorlar. Yarın ahirette
ilahi adaletin tecelli edip bu dünyada zulüm yapanların orada ceza
göreceklerine hiç şüphe yok. Bunun dünyada bir numunesini görmek istiyorum,
diyerek yalvardı.
Musa
Aleyhisselam’ın bu duasını, Allah’ü Teâlâ kabul ederek ona şöyle buyurdu:
- Ya
Musa! Yarın öğle vakti falan yerdeki kuyunun başına git, orada ahirete kalmayıp
daha bu dünyada iken gerçekleşen adaletimin bir numunesine şahit olacaksın.
Musa
Aleyhisselam ertesi gün emredilen kuyunun başına gitti. Kuyunun etrafındaki ağaçların
arkasına gizlenerek ilahi adaletin tecellisini bekledi.
Az
sonra ufuktan dörtnala gelen bir atlı göründü. Halinden çok uzaktan geldiği
anlaşılmaktaydı. Kuyunun başına gelince bir sıçrayışta atından inip, kuyudan
kana kana su içti. Diğer ihtiyaçlarını giderdi. Bu esnada farkında olmadan
cebindeki para kesesini düşürdü. Daha sonra atına binerek uzaklaştı.
Atlının
oradan ayrılışından bir müddet sonra 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu aynı
kuyudan su içmeye geldi. Su içtikten sonra kuyunun kenarındaki atlının
düşürdüğü keseye gözü ilişti. Etrafına bakınarak sahibi olabilecek birini aradı
gözleri. Kimseleri göremeyince altın kesesini alıp, cebine koyarak oradan
uzaklaştı.
Musa
Aleyhisselamın merakı gittikçe artıyordu.
Bundan yaklaşık
bir saat sonra âmâlık derecesinde gözleri zayıflamış bir ihtiyar kuyunun başına
gelerek su içti.
Tekrar
bastonuna tutunarak uzaklaşmaya başladı. Tam bu esnada altın kesesini düşüren
atlı hızlıca geri döndü. Deliler gibi keseyi aradı. Keseyi bulamayınca "Her
halde uzaklaşan şu ihtiyar almıştır." düşüncesiyle ihtiyarı yakalayıp
yakasına yapıştı.
- Ey
ihtiyar! Biraz evvel bu kuyudan su içerken kesemi düşürmüşüm. Onu muhakkak sen
almışsındır. Çünkü burada başka kimse yok dedi.
İhtiyar
âmâ kendisinin almadığını söylediyse de atlıya bir türlü derdini anlatamadı. Atlı
şiddetli bir şekilde ısrar edince, ihtiyar altın kesesini almadığına dair yemin
etmeye başladı. Atlı bir türlü ikna olmadı. Zalim atlı, önce ihtiyar âmâyı aradı.
Bulamayınca da şiddetle taşlara çarptı. Bir süre debelenen ihtiyar hemen orada
can verdi. Atlı atına atlayıp oradan uzaklaştı.
Musa
Aleyhisselâm burada şahit olduğu bu muammalı olayın hikmetini merak ediyordu.
Nihayet Cenab-ı Hak, Hazret-i Musa'ya vahiyle hitap ederek buyurdu ki:
- Ya
Musa, adaletimi gördün mü?
- Ya
Rabbi, hikmetinden sual olunmaz. Bu olaylardan hiçbir şey anlayamadım.
- Ya
Musa! Atlı çok günahkâr bir kuldu, Kuyunun başına gelen küçük çocuğun
babasından o bir kese altını zorla gasp edip elinden almıştı. Sonrada gördüğün
gibi keseyi kuyunun başında düşürdü. Arkadan gelen ve hiç bir şeyden haberi
olmayan çocuk da keseyi aldı. Yani babasından kendisine intikal eden servete
kavuştu. Ölen ihtiyar ise, halinden hiç de ümit edemeyeceğin gibi daha önce
küçük çocuğun babasını haksız yere öldürmüştü. Zalim atlı da gelip onu öldürdü.
Bu
hâdise karşısında Musa Aleyhisselâm secde-i Rahman’a vardı ve Allah’ü Teâlâ’ya
şükürler etti.
Değerli
dostlar dünyayı ayakta tutan adalettir. Eğer insanlar adaleti tam olarak
sağlasalar dünyada her şey yerli yerine oturur. Kolaylıkla kimse kimsenin
kılına dokunamaz. Kimse kimsenin tavuğuna “Kiş!” diyemez. Hz. Ömer
Radiyallahü Anh döneminde kurtlarla kuzuların yan yana otladığı söylenir.
O Hz. Ömer
ki Radiyallahü Anh bir gün bir köşede iki büklüm olmuş ağlıyor. Kendisine; “Niçin
ağlıyorsunuz ey Halife Ömer?” diyenlere, “Niçin ağlamayayım Fırat’ın
kenarında bir oğlak kaybolsa hesabını rabbim benden soracaktır!” deyip
mesuliyetinin sorumluluğunu hissetmiştir.
Yine
yaşlı bir çoban kurdun koyunlara saldırıp kırdığını gördü. “Eyvah! Hazreti
Ömer vefat etti!” dedi. “Ne biliyorsun?” dediler. “Onun
sağlığında kendinin gösterdiği adalet dolayısı ile Allah’ü Teâlâ kurtları
koyunlara saldırtmazdı. Kurt koyuna saldırınca bildim ki Hazreti Ömer
(Radiyallahu anh) vefat etmiştir!”, dedi.
Hz Ömer
Radiyallahü Anh fakir ve yoksullara sırtında un ve erzak taşırdı. “Ya Emirûl
müminin; sen devletin başkanısın, Müslümanların liderisin, Hattap oğlu
Ömer’sin! Bırak da köleler taşısın!” diyenlere “Ben de bir köleyim
Rabbûl âlemin olan Yüce Allah'ın kölesiyim!” dedi.
Allah'ü Teâlâ hepimizi adil olanlar zümresine dahil etsin, ülkemizin başına en adil yöneticileri geçirsin, Rabbim devlet adamlarımızın hataları varsa düzeltsin, onlara yanlış kararlar aldırmasın!
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'ü Teâlâ'ya emanet olunuz efendim!
Allah'ü Teâlâ hepimizi adil olanlar zümresine dahil etsin, ülkemizin başına en adil yöneticileri geçirsin, Rabbim devlet adamlarımızın hataları varsa düzeltsin, onlara yanlış kararlar aldırmasın!
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'ü Teâlâ'ya emanet olunuz efendim!
Yorumlar
Yorum Gönder