İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi
İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi
Faziletiyle meşhur bir büyük zat
vardı. Kölesi de inadına kötü huylu idi.
Köle çirkindi. Sirke gibi ekşi, çirkin bir suratı vardı. Ejderha
gibi, dişlerinden zehir akardı.
Şehirde ondan daha çirkin kimse
yoktu. Koltuğunun soğan gibi acı kokusundan, kızıl damarlı, perdeli olan gözü
durmadan sulanır, çapaklanırdı. Yemek pişirirken kaşlarını çatar, fakat pişince
sofraya efendisiyle beraber otururdu.
Beraber ekmek yediği efendisi:
“Öldüm, bir yudum su!” dese,
vermezdi.
Ona ne söz tesir ederdi, ne dayak. Bu yüzden gece gündüz evde
gürültü, patırtı eksik olmaz; evin temeli sarsılırdı. Çer çöp, süprüntü ne
bulursa yola saçardı; tavukları kuyuya atardı.
Yüzünden vahşet fışkırırdı; gittiği işten ger gelmezdi.
Efendisinin dostlarından biri ona şöyle dedi:
“A mübarek zat. Bu kötü huylu kölenin terbiyesine mi, hünerine mi,
cemaline mi, nesine tutkunsun?”
Bu kellesi, ciğer bir para etmeyen münasebetsizin neden kahrını
çekiyorsun? Bunu esirciye ver, bir pul veren olursa, durma sat. Hatta doğrusunu
ister misin, parasız versen yine pahalıya satmış olursun.
Onun yerine ben sana güzel huylu, güzel yüzlü bir köle bulayım.
İyi huylu büyük adam bu sözleri işitince güldü:
“Güzel tabiatlı dostum. Hakikat, bu köle dediğin gibi berbat,
kötü huyludur.
Fakat onun yüzünden benim tabiatım güzelleşiyor. Ben onun
münasebetsiz hallerine tahammüle alışınca, artık herkesin cefasını çekebilirim”
dedi.
Tahammül insana önce zehir gb görünür. Fakat tabiatta yerleşince
bal olur.
Yorum;
Hikâyede bahsi geçen iyi kalpli zata/efendiye göre, ortada bariz
şekilde duran sorunların hiç birinin önemi yok ve çözümsüz değil.
Ona göre, hakikat odaklı yaklaşımlarda ortaya çıkabilecek farkı
göz ardı etmemek gerekiyor.
Bütün bunlar insanın geleceğin, yenden doğumunu, yaşamını daha
sıkı bir şekilde kontrol edilmesine sebebiyet veriyor.
İnsan hayatına etki edebilecek bu tür müdahalelerin iyi sonuçlar
verebileceğin düşünüyor ve bizlere de düşündürtüyor. Onun buna inancı tam. Umarım
bizler de en ufak bir baskıda isyan bayrağını çekmez, kendimize çeki düzen
vererek, dik başlı olmak yerine sükûtu tercih ederiz.
Zira sükûnette huzur vardır. Bildiğim öğrendiğim gerçek budur
sevgili okurlar.
Ahmet F. YÜKSEL
Yorumlar
Yorum Gönder