Yolculuğa Çıkarken Riayet Edebileceğimiz İslâm’ı Ölçüler!
Yolculuğa Çıkarken Riayet
Edebileceğimiz İslâm’ı Ölçüler!
Allah Resulü
Sallallahü Aleyhi Vesellem;
“es-Seferu kıt’atün mine’l-azâbi, yemneu
ehadeküm taâmehu ve şerâbehu ve nevmehu. Fe izâ kadâ ehadeküm nehmetehu
fe’l-ya’cel rucûahu ilâ ehlih.” “Sefer(yolculuk), azaptan bir parçadır. Size,
yemenizden, içmenizden, uykunuzdan (bir nebze) alıkoyar. Sizden biriniz,
seferiyle kastettiği hacetini bitirince ehline dönmede acele etsin.”
buyruluyor.
Bu hadis-i
şerif doğrultusunda, seferle kastettiğimiz ihtiyacımızı bitirdikten sonra
ailemize, işimize dönmede acele etmeliyiz. Bu da bize bildirilen sefer adaplarından
biridir. Her şeyin, dozunda ve kararında olması herhalde evlâdır.
Yolculukta, münkerât dediğimiz yasaklanmış
şeylerden ve mekrûhât dediğimiz çirkin şeylerden kesinlikle uzak durmalıyız.
Zaten ister seferde, ister hazerde bunlardan uzak durulması ebetteki
zorunludur... Ancak sefer çeşitli yönleri itibariyle günahlara daha da açıktır.
Orada biraz daha hassas olunmalıdır. Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem
şöyle buyurur:
“Yanında köpek ve zil bulunan kimseye melekler
arkadaşlık yapmaz.”
Bizler,
her yerde bizi meleklerin terk etmeyeceği bir tavırda bulunmalıyız. Onlar her
yerde yoldaşımız olsunlar. Ancak bunun için onların arkadaşlığına lâyık olmaya
da gayret göstermelidir...
İnsan, çeşitli
sebeplerle yolculuk yapar. Bu seyahatler, ne amaçla olursa olsun, İslami ölçülere
uygun bir şekilde yapılmalıdır. Bilgisiz davranışlarla ve ölçüsüz hareketlerle yapılan
sefer, hayırdan uzak olur.
Yolculuklarımızı,
Allah Resul'unun Sallallahü Aleyhi Vesellem sünnetleri ile doğrultmalı, İslami
ölçülerle denkleştirmeli ve dualarla bereketlendirmeliyiz.
Şöyle
ki;
Yolculuğa çıkılmadan iki rek'at Namaz kılmalı:
Yolculuk
öncesinde İstihare Namazı kılınmalı ve sefer hazırlığı tamam olunca iki rek'at
namaz kılmalı; yine birinci rek'atte Fatiha’dan sonra "Kâfirûn" süresini,
ikinci rek'atte sûrei ihlâsı okumalıdır. Güven içinde ve dinî ölçülere uygun
biçimde gidip, salimen dönüş yapabilmek için duada bulunmalıdır.
Hane
halkı ile veya dostlar ile vedalaşmalı:
Gidip
gelememek, gelip de bulamamak ihtimalini dikkate alarak arkadaşları ile
komşularla ve hane halkı ile vedalaşmalı ve "Sizi Allah'a emanet
ediyorum" demelidir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.),
"Biriniz sefere çıkmayı dilediği zaman
din kardeşleri ile vedalaşsın. Yüce Allah, onların duaları sebebiyle, muhakkak
hayır ihsan edicidir" (Ezkâr-ı Nevevî, sh. 196) buyurmaktadır.
İbni
Ömer'den rivayetle peygamber efendimiz ﷺSallallahü Aleyhi Vesellem şöyle vedalaşırdı:
أَسْتَوْدِعُكَ
اللَّهَ دِينَكَ وَأَمَانَتَكَ وَخَوَاتِيمَ عَمَلِكَ
"Estevdiukallahe
dineke ve emaneteke ve havatime amelike"
Dinini,
emanetini ve işlerinin sonucunu Allah’ın himayesine bırakıyorum!
(el-Ezkar,s.196)
Giderken
vedalaşmalı, halkalaşmalı ve ahirete göre hayatımızı tanzim etmeliyiz. Bu aynı
zamanda bir nezaket ve kibarlıktır ve dahi sünnettir...
Yolculuk
için yanında azık bulundurmalı:
Hayatımızın
zaruri ihtiyaçlarından bulunan yiyeceklerden yolculuk sırasında da azade
kalamayız. Yemek için müsait bir zaman veya mekân bulmak da mümkün olmayabilir.
Bu gibi ahvalde yanında götürdüğü azıktan yiyerek açlığını giderebilir. Hac
yolculuğu gibi uzun süren bir seyahatte daha derli toplu olmalı, hazır
yiyecekleri veya hazırlanması kolay olan gıda maddelerini beraberinde
götürmelidir.
Yanında ilaç, iğne ve iplik gibi şeyleri
bulundurmalı:
Devamlı
olarak veya araştıra kullandığı ilaçlarını yanına almalı; sökülen bir yeri veya
kopan bir düğmeyi dikmek için yanına iğne ve iplik almalıdır. Vücudun mahremi
yatını açığa koyan bir yırtık veya sökük ile Hakk'ın veya halkın huzuruna
çıkamayacak duruma gelirsek iğne ve iplikle "setri avret"
mükellefiyetini yerine getirmemiz mümkün olur.
Yolculuk
için iyi arkadaş edinmeli:
Yalnızlık,
özellikle yolculukta pek hoş görülmez. Bu konuda pek çok hadis-i şerif vardır.
Bu hadislerden biri de şu meşhur rivayettir:
“Tek yolcu bir şeytan, iki yolcu iki şeytan,
üç yolcu ise cemaat sayılır.” “er-râkibu şeytân, ve’r-râkibâni şeytânân,
ve’s-selâsetü rakbun.”
Yani,
tek yolcu, âdeta bir şeytan gibidir, yani yalnız başına günaha girme ihtimâli
daha yüksektir. Bu yüzden âdeta şeytan gibidir, şeytanlık onun yoldaşı
olabilir, şeklinde anlayabiliriz. İki kişi de aynen bu şekildedir. Ancak üç
kişi, öyle değildir. Onlar cemaat sayılır.
Yol arkadaşlığı
için en uygun sayı, dört kişidir. Bunlardan birini yol emiri tayin edip, onun talimatı
ile disiplinli hareket ederler, işlerini istişare ile yaparlar. Biri imam olur,
diğeri müezzinlik yapar ve üç kişilik bir cemaat teşkil ederek namazlarını
toplu halde eda ederler. Ecdadımız "Selirrefîk kablettarik" ( Yoldan
evvel yoldaş iste) vecizesini dikkate alarak yoldan önce yoldaş tedarikine
çalışırlardı. Toplu haldeki bu yolculukta arkadaşlar arasında iyi geçinmeye
özen göstermeli, yol refikimizin bir kusuru olursa müsamaha ile karşılamaya
çalışmalıdır.
Kalabalık
olarak yapılan yolculukta, muhakkak ki aramızdan bir arkadaşımızı rehber tayin
etmeliyiz. Bu önemli bir sünnettir.
“İzâ harace selâsetün fî seferin fe’l-yüemmerû
ehadehüm.”
Ebu Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiği bu hadis-i
şerifte, üç kişi sefere çıkarsa kendi aralarından bir kişiyi emir (rehber)
tayin etsinler, buyrulur.
Yine
Allah Resulü, bir yere ordu gönderdiğinde, onların başına kesinlikle birini
emir olarak tayin ederlerdi. Ve diğerlerinin, onu dinlemeleri ve itaat
etmelerini söylerdi. Bunun birçok hikmeti vardır. Öncelikle dağınıklıktan,
başıbozukluktan kurtarır. Yoksa herkes kendi kafasına göre bir şeyler yaparsa,
geziden murad olan düşünce tahakkuk etmez, sadece turistik ve başıboş bir
gezinti olur. Allah’ın rızası istikametinde bir yol kat edilmemiş, boşuna çile
çekilmiş olur.
Vasıtaya
bindiğinde dua etmeli:
Vapur
ve benzeri vasıtalara bindiğinde Hûd sûresinin 41. âyeti bulunan
"Bismillâhi mecrâhâ ilh." okumalı; hayvana bindiğinde "Elhamdü
lillâhillezî sahhare lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn ve innâ ilâ Rabbinâ
lemünkalibûn" (Ezkâr-ı Neveviyye, sh. 197.) duasını okumalıdır.
Yolculuk
için zaman tespiti yapmalı:
İhtiyârî
yolculuklarda seyahatini ayın (Gök ayını kast ediyoruz.) son üç günü gelmeden
yapmalı; gün olarak pazartesi veya perşembeyi tercih etmelidir. Peygamber
Sallallahü Aleyhi Vesellem, bu günlerde sefere çıkmayı severdi (Şir'atül-İslâm,
sh. 368.).
Mümkünse,
her işinde binlerce hikmet olan Allah Resulü’nün çoğu kez tercih ettiği güne
dikkat kesilmek herhalde çok daha güzeldir, daha sevaplıdır. Tabii ki mümkünse…
Yolculuğunu
hayırlı işlerle sürdürmeli:
Yapacağı
seyahatin basit bir gezinti olmaktan çıkması için, gerek yolculuk sırasında
gerekse vardığı yerlerde hayırlı işler ve faydalı sohbetler yapmaya azimli
olmalı; fırsat bulduğu zaman bu düşüncesini tahakkuk safhasına koymalıdır.
Dilinden
duayı eksik etmemeli:
Yolculukta
bol bol dua etmelidir. Zira yolculuktaki dua ciddin kabule karindir. İcâbete
lâyıktır. Hadîs-i şeriflerde üç sınıf insanın duasının red olunmayacağından
bahsedilir. Bunlardan biri de misafir, yani yolculardır. Sırf bu yüzden sefere
çıkan insanlar bile vardır. Ayrıca sefere çıkan insanların muhakkak ki duasını
almalıdır. Uzun uçak yolculuklarında, dua da olmazsa vakit nasıl geçecek ki! (Bizim
yolculuğumuz gibi 11 saat)
İnsan,
her zaman ve her yerde Allah'ın inayet ve sıyânetine muhtaçtır. Bu ihtiyaç, yolculukta
daha çok kendini hissettirmektedir. Yolculuk sırasında yapılacak dualara birkaç
örnek vermek gerekirse;
Yolculuğa
çıkarken;
"Allahumme
ileyke teveccehtu ve bike i'tesemtu. Allahumme'k-fini ma hemmeni ve ma la
ehtemmu lehu.Allahumme zevvidni't-takva va'gfirli zenbi ve veccihni lilhayri
eynema teveccehtu."
(Allah’ım,
yönümü Senin rızana çevirdim. Sana güvendim. Allah’ım, ehemmiyet verdiğim veya
vermediğim şeylerden beni koru. Allah’ım, bana takvayı azık yap, günahlarımı
bağışla ve neye yönelirsem hayırlı eyle) (el-ezkar, s.195)
Korkulu
yerlerde, on bir İhlas sûresi ile bir Ayet-el Kürsî okumalı;
Düşmanın zarar vermesinden endişelenildiği
zaman,
"Allâhümme
innâ nec'alüke fî nühûrihim ve neûzü bike min şürûrihim" duasını tilâvet
ederek Cenâb-ı Hakk'a iltica etmeli; seyahat dönüşünde ;
"Âyibûne,
tâibûne, âbidûne, li Rabbinâ hâmidûn"(yurduna dönenler, tevbe edenler,
ibadet edenler olarak Allah'a hamd ediyoruz)(el-Ezkar,s.202)
Duasını okumalı; memleketine geldiği ve
karşıdan şehri gördüğü zaman;
"Allâhümme'cal lenâ bihâ karâren ve
rızkan hasenen" diye niyazda bulunmalıdır.
Sefere
çıkan insan, öncelikle bunları ihmal etmemeye çalışmalı ve mümkün mertebe
sünnetin bereketinden istifade etmeye gayret etmelidir ki yolculuğunu daha da
ulvîleştirebilsin, maddî ve mânevî bereketi artırabilsin.
Evet,
bu yüzden diğer dualarla beraber meselâ, bineğe binme duasını ve sefer duasını
da okumak lâzımdır. Hz. Ali’den aktarıldığına göre, Rasulullaha (Aleyhisselâm),
bir binek getirildi.
Üzengiye
ayağını koyar koymaz: “Bismillâh” dedi.
Bineğin sırtına oturunca, “el-Hamdülillâh”
dedi.
Sonra da:", “Sübhanellezî sehhara lenâ
hâzâ ve mâ künnâ lehû mukrinîn. Ve innâ ilâ rabbinâ le-munkalibûn” duasını
okur, devamında, “Allahümme innâ nes’elüke fî seferinâ hâzâ el-birra ve’t-takvâ
ve mine’l-ameli mâ terdâ, Allahümme hevvin aleynâ seferenâ hâzâ ve’tvi annâ
bu’dehu. Allahümme ente’s-sâhibu fi’s-seferi ve’l-halîfetü fi’l-ehli, Allahümme
innî eûzü bike min ve’sâi’s-seferi ve keâbeti’l-manzari ve sûil-munkalebi
fi’l-mâli ve’l-ehli ve’l-veledi ve mine’l-havri ba’de’l-kevri ve min
da’veti’l-mazlûmi."
(Her
turlu noksandan munezzehtir O, Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa
bizim buna gücümüz yetmezdi. Muhakkak ki, sonunda Rabbimize döneceğiz. Allah'ım,
bu yolculuğumuzda Sen'den iyilik, takva ve islerimizde rızanı istiyoruz. Allah’ım,
bu yolculuğu bize kolaylaştır, uzak ligini yakınlaştır. Allah’ım, yolculugumuzda
bizi koruyan, ailemizi de gözeten Sensin. Allah’ım, yolculuğun verdiği sıkıntıdan,
üzücü hallerinden, mal ve ailemiz, evladımız hakkında kotu akıbetten Sana siliniriz.)
(el-Ezkar,s.198)
Sonra,
üç kez “el-Hamdülillâh”, üç kez “Allahüekber”, ardından “Sübhânekellâhümme innî
zalemtü nefsî fağfirlî, fe-innehû lâ yağfiru’z-zünûbe illâ ente” duasını okudu.
Seferden
dönünce bunları yine aynen okur ve şunu da eklerdi:
“Âyibûne
tâibûne âbidûne sâcidûne li-rabbinâ hâmidûn” Müslim’deki Enes hadisinde, daha
henüz Medine’deyken bu duayı okumuş ve Medine’ye dönünceye kadar da bunu tekrar
etmiştir. Bu yüzden bu duayı, hem yola çıkarken hem de dönüşte mutlaka
okumalıdır.
Seferde
bir tepeye çıktığında tekbir ve oradan aşağıya vadilere indiğinde de tesbih
getirmelidir. Tekbir ve tesbihleri de üçer kez yapardı. İbn Ömer’in nakline
göre, Lâ ilâhe illallah vahdehu lâ şerîke leh, lehülmülk ve lehülhamd ve hüve
alâ külli şeyin kadîr. Âyibûne tâibûne sâcidûne li rabbinâ hâmidûn. Sadakallahü
va’dehü ve nasara abdehu ve hezeme’l-ahzâba vahdehu" derdi. Bu durum Allah
Resûlü’nün çoğu seferi için geçerlidir ve bunları defalarca okumuştur.
Seferde seher vaktinde yapılacak bir dua
vardır;
“Semmea sâmiun bi-hamdilillâhi ve husni
belâihi aleynâ. Rabbenâ sâhibnâ ve afdil aleynâ âizen billâhi mine’n-nâr.”
Gideceğimiz mekâna ulaşıp ikâmet edince şu
duayı yapmalıdır:
“Eûzü bi-kelimâtillâhi’t-tâmmâti min şerri mâ
halaka.”
Şayet bu duayı okursa bir yolcu, o mekânından
ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar veremez, Allah’ın izniyle.
Seferden
dönüşte yemek vermek, ikramda bulunmak da sünnettir. Bu hususta Allah
Resûlü’nden birtakım hadis-i şerîfler nakledilmiştir.
Yine
yolculuktan dönüşte vârid olan sünnetlerden biri de, mescide gelip iki rekât
namaz kılmaktır.
Evet,
güzel dostlar, mübarek kardeşlerimiz bunlar çıkacağımız yolculuk dolaysı ile
sizlerle paylaşmak istediklerimiz... Elbette daha eklenecek çok şey olabilir.
Ancak biz bu kadarıyla yetiniyor, sizlerden azığımızı, dualarınızı diliyoruz...
Seferin fıkhi boyutunu, namazlarla ilgili durumunu ve daha başka bilmemiz
gereken belli başlı yönleri de var ama biz bu kısımları hocalarımıza bırakalım inşallah...
Bazılarını günümüz koşullarında nasıl hayata
aktarabiliriz, onu pek bilemiyoruz. Tabii ki ne kadarına muvaffak olunabilirse
o da kârdır bizler için... Ancak seyahatin, dualarla ilgili yönü rahatlıkla
uygulanabilir... Bu sayede gezimizi uhrevi bir yon de katmış oluruz ve dolaysı
ile de yolculuğumuzu daha da bereketlendiririz bi iznillah.
Rabbim bizleri, sünnet yolundan ayırmasın.
Bilip, bilmediğimiz hatalarımızı bağışlasın. Yolculuklarımıza, gezilerimize
bereket ihsan eylesin, maneviyatlarla doldursun ve bu maneviyattan bizleri faydalandırsın
inşallah!
Estevdiukallahe
dineke ve emaneteke ve havatime amelike... Dininizi, emanetinizi ve islerinizin
sonucunu Allah’ın himayesine bırakıyoruz... Dualarınızı esirgemeyiniz ve
hakkinizi helal ediniz güzel insanlar... Görüşebilmek, kavuşabilmek duası ile
inşallah!
Allah’a
ısmarladık!
Konu
Adresi: http://www.dervisler.net
Yorumlar
Yorum Gönder