Seven Mertebesinden, Sevilen Mertebesine Nasıl Geçilir?

 Seven Mertebesinden, Sevilen Mertebesine Nasıl Geçilir?

 

Seven, ancak Allah’ın gayri şeylerden kalbini temizlediği zaman sevgili olabilir, mahbûb mertebesine ulaşabilir. Henüz muhib-seven mertebesinde bulunan kişinin tevhidi, tevekkülü, imanı, kat’î ve sarsılmaz inancı ve marifetullahı tamamlandığı zaman o mahbûb, yani Allah tarafından sevilen kul mertebesine erişir.

İşte o anda onun üzerinden bütün sıkıntılar, meşakkatler ve bedbahtlıklar gider, rahata kavuşur. Bu hususu bir misalle açıklayalım:

Mesela öyle bir kişi farzedelim ki, kendisinden uzak diyarlarda bulunan ulu bir hakana sevgi- muhabbet beslemiş olsun. Nihayet bir gün, bu şiddetli sevginin neticesinde ona ulaşmak maksadıyla yollara düşsün. Gece-gündüz demeden, açlık-susuzluk dinlemeden, yolculuğun bütün meşakkat ve sıkıntılarına katlanarak yol alsın.

Sonunda hakanın ülkesine varsın. Sarayına yaklaşsın. Bu arada kendisinin halini hakana arzetsinler. O da hemen has hizmetçilerini göndererek misafirini karşılatsın. Has hizmetçiler onu alsınlar. Yıkasınlar. Güzel elbiseler giydirsinler. Güzel kokular sürsünler ve hakanın huzuruna çıkarsınlar.

Hakan onu kabul etsin. Yanına oturtsun. Kendisiyle konuşsun. Hal- hatır sorsun. Her türlü izzet-ü ikramda bulunsun ve onu kendisine enis-yoldaş -sevgili kabul etsin.

Şimdi bu durumda o kişi için bir korku, bir yorgunluk ve bir sıkıntı kalır mı? Yahut kendi ülkesine geri dönmek ister mi? Oradan ayrılmayı nasıl düşünsün ki, artık o hakanın yanına rahatça yerleşmiştir. Emniyet, güven ve huzur içindedir.

İşte şu kalp de İzzet ve Celal sahibi Hakk’a ulaştığı zaman O’nun yakınlığı ve münâcâtı ile orada mekan tutar. O’nun yanında emniyet, güven ve huzur içinde olur. Dolayısıyla O’nu bırakıp bir başkasına gitmeyi asla istemez.

Kalbin bu mertebeye ulaşması farzları eda etmekle olur. Haramlara karşı, hevâ ve heveslere karşı sabretmekle olur. Haramlardan, hevâ ve hevesler içinde, nefsani arzuların tatmini peşinde ve Allah’dan gayri şeylerin sevgisiyle haşır-neşir halinde asla ulaşılamaz.

Bu mertebeye, ileri derecede takva, kamil derecede bir zühd ile ulaşılır.

İleri derecede takva ve kâmil derecede zühdün başlıca hususiyetleri şunlardır:

1- Kalbi mâsivâdan yani Allah’ın gayri şeylerin sevgisinden temizlemek

2- Nefse muhalefet etmek, nefsin istek ve arzularına karşı çıkmak

3- Hevâi istek ve arzulara karşı çıkmak

4- Şeytana karşı çıkmak, şeytanın vesveselerine aldanmamak

5- Allah’ü Teâlâ’dan gayri şeylere dayanıp güvenmekten kalbi temizlemek

6- Onun nazarında insanlar tarafından övülmek de, kötülenmek de, bahşedilmek de, mani olunmak da,...aynı değerde olmak.

Bu işin başı Lâ ilâhe illallah ile, yani Allah’tan başka ilah bulunmadığına şehadet etmekle başlar. Sonu da, Allah’ın rızasının dışında her şeyin onun nazarında aynı değeri taşıdığı inancına ermekle biter...

 

Muhib: Seven

Mahbûb: Sevilen

 

Kaynak: Fethu’r-Rabbânî, syf. 391,392 / Abdülkadir Geylani Kuddise Sirrûh

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis