Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır!
Helâlin Hesabı Haramın İse Azabı Vardır!
Vehbi Tülek
Hazreti Ali Radiyallahü Anh buyurdu
ki: “Dünyânın helâli hakkında hesap, haramı hakkında azap vardır.”
Behâüddîn bin Şeyh Lütfullah
hazretleri Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden
olan Lütfullah Efendi’nin oğludur. 895 (m. 1490) senesinde Edirne’de vefât
etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Kibir, gurur ve övünme gibi
duygular, insanın içinde çuvaldız gibi saplıdırlar. İnsanın kibirlenmesi,
kendinde gördüğü faziletlerden ileri gelir. Ancak bir kimse, Hak yolundan bir
yola intisâb ettiği takdirde, bütün bu faziletlerin, kesinlikle ve gerçek
olarak Allahü Teâlâ’da bulunduğunu anlar. Kendisinde bulunan her şeyin, Allah
tarafından emânet olarak verildiğini görür.”
“Zulüm ve eza gören din
kardeşinin kalbini, sabır tavsiye ederek güçlendiren bir kimse, ona yardım
etmiş sayılır.”
Muhammed bin İbrâhim, babasından
şöyle nakletti: Ali bin Ebî Tâlib’e (radıyallahu anh) dünyâdan soruldu. Hazreti
Ali; “Uzun mu, yoksa kısa mı anlatayım?” buyurunca, “Kısa olarak, ey müminlerin
emîri” dendi. O zaman Hazreti Ali; “Dünyânın helâli hakkında hesap, haramı
hakkında azap vardır” buyurdu.
Hasen-i Basrî hazretleri buyurdu
ki: “Üç kimse vardır ki, Allahü teâlâ kıyâmet günü onlara nazar etmez ve onları
tezkiye de etmez. Onlar için acı bir azap vardır. Bunlar; zâlim devlet başkanı,
cimri olan zengin, kibirli olan fakirdir.”
Hazreti Ömer (radıyallahu anh),
vâlilerinden birine buyurdu ki: “Mazlûmun âhını almaktan kork. Çünkü mazlûmun
duâsı kabul olunur.”
İmâm-ı Rükneddîn, iffeti ve
alçak gönüllülüğü bir eserinde şöyle tarif ediyor: “Şüphesiz ki alçak
gönüllülük, Allahü teâlâya yakın kimselerin hasletlerindendir. Allahü teâlâdan
korkan kişi, bununla yükseklere çıkar. Allahü teâlâ katında iyilerden mi, yoksa
kötülerden mi olduğunu veya son nefesini küfür üzere mi, yoksa imân üzere mi
vereceğini veya vefât ettiği zaman ruhunun yükseklerde mi, yoksa alçaklarda mı
olacağını bilmediği hâlde, gururlanan ne ahmaktır. Kibriya, Rabbimizin
sıfatıdır. O’na mahsustur. Sen kibirden sakın!”
Rivâyet olunur ki, Mevlânâ
Behâüddîn hazretleri, Edirne’de bir gün evliyâ zâtlardan birisine rastladı. O
zât Mevlânâ’ya; “Yolculuk zamanı yaklaştı. Âhirete göç etmek zamanı geldi.
Devamlı olarak âhiret hazırlığında bulunmalı değil mi?” diye hitâb etti.
Mevlânâ tebessüm ederek; “Evet” manasına başını salladı. Bu konuşmadan sonra
evine gelen Mevlânâ, vasiyetini yaptı. Yedi gün hasta yattıktan sonra vefât
etti...
Yorumlar
Yorum Gönder