Kabirde Sual
Kabirde
Sual
Berâ radıyallahu anh
şöyle anlatıyor:
Ensârdan bir müslümanın
cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine
konulunca, Peygamber aleyhisselâm oturdu. Biz de kendisinin etrafında
toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık.
Resûlullah aleyhisselâm elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını
kaldırdı ve iki yahut üç defa:
— Kabir azabından
Allah'a sığının, diye söylendikten sonra:
Mümin kabre
konulduğunda, arkadaşları terk edip gittikleri zaman, onların ayak sesini
işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekîr denilen) iki melek gelir, kendisini
oturturlar ve:
— Rabbin kimdir? Diye
sorarlar. Mümin:
— Rabbim Allah'ü Teâlâ’dır,
diye cevap verir. Melekler:
— Dinin nedir? Diye
sorarlar.
Mümin:
— Dinim İslâm, diye
cevap verir. Melekler:
— İçinizde Allah'ü Teâlâ
tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? Derler. Mümin:
— O zât Allah'ın
Resulüdür, der... Melekler:
— Bunu nereden öğrendin?
Diye sorarlar. Mümin:
— Allah'ü Teâlâ’nın
kitabını okuyup, ona iman ettim ve onu tasdik ettim, diye cevap verir.
İşte Allah’ü Teâlâ'nın
«Allah iman edenleri dünya hayatında da, âhirette de sabit söz, yani kelime-î
tevhîd ile sabit kılar.» (ibrahim Sûresi) mealindeki Âyet-i Kerîmenin mânâsı
budur.
Sonra semadan bir ses
gelir:
— “Kulum doğru
söyledi. Ona Cennetten bir yer verin, Cennetten elbise giydirin ve ona
kabrinden Cennete bakan bir kapı açın!” Diye söyler. Bunun üzerine o mümine
Cennetin rahatlığından ve güzelliğinden verilir, gözünün gördüğü kadar kabri
genişletilir.
Kâfir veya münafık ölü,
kabrine konulduğu vakit, ruhu bedenine iade edilir. O iki melek gelir,
kendisini oturtur ve:
— Rabbin kimdir? Diye
sorarlar.
O kâfir veya münafık:
— Hah, hah, bilmiyorum,
diye cevap verir.
Melekler:
— Dinin nedir? Diye
sorarlar.
O:
— Hah, hah, bilmiyorum,
diye cevap verir. Melekler:
— Aranızda Allah
tarafından gönderilen o zât kimdir? Diye sorarlar. O:
— Hah, hah, bilmiyorum,
der.
Sonra semadan bir ses
gelir:
— Bu kâfir veya münafık
yalan söyledi. Ona Cehennemden bir yer verin, ateşten elbise giydirin, ona
kabrinden Cehenneme bakan bir kapı açın! Diye söyler. Bunun üzerine o kimseye
Cehennemin yakıcı rüzgârı ve sıcaklığı gelir. Kaburga kemikleri birbirine
girinceye kadar kabri daraltılır. Sonra onun başına kör ve dilsiz bir zebani
musallat edilir. Bu zebaninin demirden bir tokmağı vardır ki, dağa vurulsa dağı
toz toprak haline getirir. Bu zebani o kimseye bu tokmakla öyle bir darbe
indirir ki, insanlarla cinlerin dışında doğu ile batı arasında bulunan her
mahlûk işitir. Ve böylece o kimse toprak haline döner. Sonra ruhu tekrar iade
edilir.
Yorumlar
Yorum Gönder