Allah’ım!
Allah’ım!
Bana öyle bir gönül ver ki:
Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile,
bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım. Günlük yaşamda "ben"
yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim...
Bana öyle bir sevgi ver ki:
Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da
sevdikçe, doldursun sarsın çevremi. Hatta düşmanlarımı da sevebileyim...
Bana öyle bir güç ver ki:
Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim doğanın
koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki, mutluluğu başkalarına da
götürebileyim...
Bana öyle bir sağlık ver ki:
Düşünebileyim, konuşabileyim.
Bana öyle bir erdem ver ki:
İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten
buğulanmış gözlerle, teşekkür edenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum
diyebileyim.
Bana öyle bir yetenek ver ki:
İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi
vatandaş olabileyim.
Bana öyle bir umut ver ki:
Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için
karamsarlığa düşmeyeyim, her şeyden aklanmış olarak yaşama yeniden başlamak
üzere bağışlanabileceğimi bileyim.
Bana öyle bir anlayış ver ki:
Düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım,
kahrolduğum, var olduğum şu anda bu sözleri söyleyebildiğim için
şükredebileyim.
Bana öyle bir talih ver ki:
Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik
eden, tüm insanları seven,
O düzeyde de sevilen bir kişiydi " diye
konuşsunlar ve ben de huzur içinde olabileyim.
Bana öyle bir irade ver ki:
Bir gün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru
yönelirsem; bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir
uzanma ise elimi durdurabileyim.
Bana öyle bir sabır ver ki:
Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim.
Allah’ım!
Bırakma bizi... Sev bizi, sevdir bizi…
Bırakma bizi... Sev bizi, sevdir bizi…
Yorumlar
Yorum Gönder