Böyle İmam Olur Mu Demeyin
Böyle İmam Olur Mu Demeyin
Halil
İbrahim Hoca ilâhiyatı bitirince şirin bir Anadolu köyüne atandı. Nüfusu 500
civarında az göç veren şirin mi şirin bir köydü. İlköğretim okulunda çevre köylerden
taşınanlarla birlikte 130 civarında öğrenci vardı. Köyün camisi çok eskiydi. Yağmur
yağınca eski halılar ıslanıyor cemaatin çoğu namazı dışarıda kılmak zorunda
kalıyordu. Sabahleyin 80 yaşlarında Hacı Sami, 59 yaşında Kara Yakup, 67
yaşında Ali Galip Amca’dan ibaret 3 cemaat vardı. Cuma sabahları 5- 10 kişiye
çıkıyordu. Genç imam tatlı sohbetleri ve güler yüzü ile herkese kendini
sevdirdi.
Cuma vaazlarına
bir hafta önce hazırlanıyor, çok eser okuyor, en ateşli konuşmaları hazırlıyordu.
Diğer vakit namazlarında da bir ayet, bir hadis-i şerif açıklamaya çalışıyordu.
Mümkün olduğu kadar güncel konuları; neden
geri kaldık, nasıl kalkınırız, çalışkanlık, eğitim, bilim ve teknoloji… Konularını
işliyor halkın imanını güçlendirecek konulara ağırlık veriyordu.
Daha sonra cemaat
sayısını artırma çalışmalarına başladı. Ne kadar uğraştıysa cemaat sayısı
artmadı. Acaba ne yaparım diye çırpınıyor, çareler arıyor, uykusuz geceler
geçiriyordu. Sonunda aklına çarpıcı bir fikir geldi. Babasıyla 3 ay eksiksiz
camiye gelen 3 çocuğa Dizüstü Bilgisayar vereceğini ilân etti. İlân önce alay
konusu oldu. Hoca 3 bilgisayar parasını nereden alacak? Sayı çok olursa kura mı
çekecek? Verse de ucuz ve markasız olur… Yüzlerce olumsuz fikir üretildi…
Hoca en
sonunda bir reklâm firmasına vereceği bilgisayarların afişini yaptırıp cami
ilana tahtasına astı. Bir anda rağbet arttı. Caminin cemaat sayısı otuzu geçti.
Cuma namazlarını bırak vakit namazlarında bile cami çocuk kaynıyordu. Genç imam
çok memnundu. Babasıyla birlikte gelen küçüklerin sayısı 20’leri geçiyordu. Her
sabah namazı çıkışı yoklama yapılıyor deftere çocuklar babalarıyla birlikte
imza atıyordu. Cuma namazları çıkışı cami ihtiyaçları ve bilgisayarlar için
para toplanıyordu. Fakat toplanan para çok yetersizdi. Genç imam 3-5 maaşını
gözden çıkarmıştı. 3 Dizüstü Bilgisayar olayı çevre köylerde ilçede, hatta komşu
illerde bile duyuldu. İlçe müftüsü olaya sıcak bakmıyordu. İmamı çağırdı. Hocam
sizin köye önce cami lâzım. Biz de destekleyelim. Güzel bir cami yapalım.
Gerisini sonra düşünürüz. Genç imam üzülmüştü.
-“Müftü bey bana önce
cemaat lâzım. Cemaati bulursam, cami yaptırmak çocuk oyuncağı… Önce cemaat,
önce cemaat dedi. Cemaat olmadıktan sonra dünyanın en iyi camisi ne işe yarar?”
Halil
İbrahim Hoca projesini her yerde anlatıyordu. İmam kura sonunda diğer
çocukların nasıl üzüleceğini düşündükçe kahrolmaya başladı. Öğretmenler ve
diğer devlet memurları ile işbirliğine gitti. Hepsi severek kabul ettiler. Kafasındaki
projeleri anlattı. Bütün devlet memurları işbirliği yaparak bir köy kalkınma
derneği ve köy derneği adına bir internet sitesi kurdular. Daha sonra yöre
gurbetçileri ile bağlantı kurdular. Gurbetçiler daha çok destek verip aralarında
aidat toplayıp her ay dernek hesabına yatırmaya başladılar.
Bir bankada hesap
oluşturup hayır kampanyası açtılar. Bir ay içerisinde hesaplar kabardı. Hocaya
direk elden veren hayırseverler de vardı. Hoca kuruşuna dokunmadan imzalı liste
tutuyordu. Yüksek meblâğlar oluştu. Nihayet kampanya başarıyla sonuçlandı.
Toplam 21 Dizüstü Bilgisayar dağıtıldı. Harcanan paralar belgeleri ile birlikte
gelir gider defterine işlendi. Tüm gelir ve giderlerin bilançosu cami kapısına
asılarak halka ilan edildi. Paranın emin ellerde olduğunu anlayan halk daha
fazlasını vermeye başladı. Bir Dizüstü Bilgisayar da hocaya hediye edildi.
Yediden
yetmişe herkesin sevgisini kazanan imam efendi köy halkından, Makbule isimli
bir kızla evlendi. Daha sonra iki kız bir oğlan toplam üç çocuğu oldu.
Köy
derneğinin yüklü miktarda parası vardı. Muhtar, okul müdürü, öğretmenler, imam,
sağlıkçı, ziraatçı ortak çalışıyordu. Cami hazırlıklarına başlandı. Vakıflar
genel müdürlüğünden altı kuran kursu, üstü cami iki katlı bir cami projesi buldular.
Bir yıl içinde caminin kaba inşaatı bitmişti. Geçici olarak giriş kat açıldı. Caminin
iç işlerine başlandı. Bahçe genişletilerek düzenleme yapıldı. Çeşitli çiçekler,
güller, ağaçlar dikildi. Kısa sürede dillere destan bir açılış gerçekleşti.
Giriş kat; bilgisayarlı, kütüphaneli, akıllı tahtalı, projeksiyonlu çok amaçlı salon; üst
katı da modern ve güzel bir cami oldu.
Haftanın iki günü
yetişkin kadınlara iki günü de yetişkin erkeklere, üç günü de çocuklara ve
gençlere ayrılmıştı. Kur’an-ı kerim, iman, ilim ve fıkıh dersleri bazen
öğrencilere etüt dersleri veriliyordu. Kısa sürede yaşlısı genci köyde herkes Kur’an-ı Kerim öğrendi, İslâmi bilinç ve şuur
kazandı. Dargınlar barıştırıldı. Köyde huzur ve güven sağlandı.
Genç
imamın vaazları ve ev sohbetleri ile köylü devlet el ele kampanyası düzenlendi.
Eski okul yıkılarak yenisi yapıldı. Sağlık ocağı ve ziraat binalarının
temelleri atıldı. Artık köyde sağlık evi ziraat binaları da vardı.
Tarım
ve hayvancılık alanında müthiş bir atılım başladı. Yeni yeni ürünler ve
tohumlar deneniyor. Verimli bulunanlar hemen uygulanıyordu. Büyük bir atelye
kuruldu. Orada salça, konserve, turşu reçel imal edildi. Büyük bir market
zinciri ile antlaşmaya varıldı. Gelişen hayvancılık ile et, süt, peynir,
yumurta, bal satışları başladı. Okul müdürü, imam, ziraatçı, bir kaç öğretmen,
köy hudutları içindeki tüm arazileri gezdiler. Cevizlik ve kavaklık alanları
seçtiler. Köy Derneği adına cevizlik, elmalık, kavaklık yapıldı. Çeşitli ağaçlardan
bolca diktiler. Yakın ormanı köy korusu ilan edip koruma altına aldılar.
Ormanın girişine piknik alanı yapıldı. İçine betondan mescit, çeşme, masa,
oturak, mangal yerleri ve tuvalet eklendi.
Cevizlik,
meyvelik alanlar; her yıl artırma ile birisine satılıyor alan kişi parayı
derneğe yatırıyordu. Köyün tüm giderleri cevizlik, elmalık ve kavaklıktan karşılanıyordu.
Hastası olan düğün edemeyen fakirlere de yardım ediliyordu. Çalışkan, dürüst ve
yenilikçi köy halkına para yağıyordu. Yapılan yenilikler ve çalışmalar
sayesinde köy halkının üretim ve kazançları en az ona katlanmıştı. Köy
hizmetleri köyün yollarını genişletti ve asfaltladı.
İlçe
Belediyesi ile işbirliği yapılarak köyde dönüşüm çalışmaları başlatıldı.
Belediye Fen işlerinden bir ekip köyde deprem analizleri yaparak yerleşim planı
ile ikişer katlı ev planları hazırlandı. Samanlık ve ahırlar köyün dışına
taşındı. Durumu iyi olanlar hemen planlara uygun yeni evlerini yaptılar. Dar
gelirli olanlar da kredi, borçlanma ve dayanışma ile evlerini yenilemeye
başladı.
Artık
imamın ünü tüm ülkeye hatta dünyaya yayılmıştı. Yurtdışından gelen gurbetçiler
köye uğruyor lezzetli peynirlerden, salça ve turşulardan, diğer köy
ürünlerinden satın alıyordu. Her hafta bir Tv ekibi gelip imam, öğretmenler ve
diğer devlet memurları ile röportaj yapıyor köyün belgeselini çekiyordu.
Göç
veren köy, göç almaya başladı. Emekli gurbetçiler köyden arsa alıp villa
yapıyor köye yerleşiyordu. Kısa sürede köyün ve hocanın ünü her tarafa yayıldı.
Diğer çevre köyler de o köyü ve görevlileri örnek alıyordu.
Nihayet
İmam Halil İbrahim Hoca’nın köyden ayrılma vakti gelmişti. Köyde 13 yılını
başarıyla bitiren imam yüksek lisansını yapmış bir fakülteye öğretim görevlisi
olarak tayin edilmişti. Orada da memleketi için insanlık için nice öğrenciler
yetiştirecekti.
Tüm
köylü ağlıyordu. İmama davullu zurnalı yemekli bir uğurlama töreni
düzenlediler. Bir de sürprizleri vardı. Köy kalkınma derneği yaptırdıkları güzel
bir evin anahtarını imama verdi. “Bu ev hocamıza hediyemizdir. Tüm tatillerinde
seni burada bekliyoruz. Hocam seninle sonsuza kadar beraberiz!” Dediler. Ağlama
sırası imama gelmişti. Artık mutluluk gözyaşlarını tutamıyor, hüngür hüngür
ağlıyordu. Çalışkan ve cana yakın köylüler emekli olan ve tayini çıkan tüm
memurlara da buna benzer sürprizler yapıyor en yüksek vefa ve kadirşinaslık
numuneleri sergileniyordu.
Değerli
dostlar böyle imam olur mu demeyin! Fazlası var noksanı yok. Bazılarını da yer
darlığından yazamadık.
Akıllı ve planlı çalışınca her şey oluyormuş değil mi?
Hoşça
kalın, sevgiyle kalın, güzel günler sizin olsun, Allah'ü tealâya emanet
olun efendim!
Yaşar
AKKAŞ
Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”
Yorumlar
Yorum Gönder