Kendisini Yaralayana Süt Gönderdi
Kendisini Yaralayana Süt Gönderdi
Dört halifenin
(Radiyallahü Anhüm) dördüncüsü Hazreti Ali Radiyallahü Anh, sabah namazını
kılıyordu. Hiç beklenmedik bir anda, İbn Mülcem isminde bir namerd tarafından, sırtından
zehirli hançerle vurularak yaralandı. Hazreti Ali Radiyallahü Anh'i sırtından
hançerleyen İbni Mülcem, o anda kaçmayı başardı. Kanlar içinde yere serilen
Allah'ın arslanı Hazreti Ali Radiyallahü Anh’ı oğlu İmam-ı Hasan Hazretlerinin
yüzüne şefkatle bakarak:
— Beni kim vurdu? Diye sordu.
Hemen, Hazreti Ali
Radiyallahü Anh 'yi yaralayan hain İbni Mülcem'i, Halife'nin huzuruna
getirdiler. Hazreti imam, kendisini vuranı tanıyordu. Çünkü daha evvel îbni
Mülcem denen hain, kendisine hizmet etmiş, ekmeğini yemiş ve Hazreti Ali
Radiyallahü Anh 'den birçok yardım görmüştü. Daha o zamanlar Hazreti Ali
Radiyallahü Anh Kerremallahü Veche:
— Ya İbni Mülcem! Benim
ecelim senin elinden olacak, buyurarak, büyük bir keramet izhar etmişti.
O zaman, yani Hazreti Ali
Radiyallahü Anh böyle söylediği zaman, İbni Mülcem:
— Hâşâ ya imam! Ellerim
kurusun böyle bir şey yapacak olursam, diyerek böyle bir şey olma ihtimAli
Radiyallahü Anh varsa, mutlaka kendisini Öldürmesini rica ve niyaz etmişti de; Hazreti
Ali Radiyallahü Anh kendisine:
— Sen suç işlemeden seni
nasıl öldürtür veya hapse attırabilirim. O takdirde ben zalim olurum, buyurmuştu.
İşte bu İbni Mülcem, seneler
sonra sabah namazını kılarken arkadan gizlice gelip zehirli hançerini Hazreti Ali
Radiyallahü Anh ’ın sırtına saplamıştı.
Hazreti Ali Radiyallahü
Anh huzuruna getirilen İbni Mülcem'e yaralı haliyle şöyle sordu:
— Ya İbni Mülcem! Sana ne
yaptım; ırzına mı, malına mı, canına mı iliştim? Beni niçin öldürmek istedin?
Diye sorduğunda İbni Mülcem'i bir korku ve titreme aldı ve:
— Hâşâ, yalnız ve yalnız
hüküm Allah'ındır diyebildi. Bu söz üzerine
Hazreti Ali Radiyallahü
Anh:
— Sözün hak, niyetin bâtıl
ya İbni Mülcem, buyurarak hapse atılmasını emretti.
Sonra da İmam-ı Hasan
Radiyallahü Anh 'a dönüp:
— Eğer ben bu yaradan
kurtulursam, onun hakkındaki muamele bana aittir, yok eğer ölürsem, bir kılıç
darbesi ile onu öldürün ki, kanun-u ilâhî yerini bulsun. Sakın ona beni
öldürdüğünden dolayı eza ve cefa etmeyin. Çünkü ben dedenizden Sallallahü
Aleyhi Vesellem işittim ki “Bir kelp kudursa dahi, onu cefa ve eziyetile
öldürmeyiniz” buyurmuştu, dedi.
Hazreti Ali Radiyallahü
Anh 'yi mescitten eve aldılar, bir miktar süt getirdiler ve içmesi için
kendisine verdiler. Hazreti Ali Radiyallahü Anh, sütün yarısını içtikten sonra,
yarısını da iade ederek:
— Bu sütü alın zindandaki
garibe götürün, o açtır, buyurdu. Yanındakiler zindandaki garibin kim olduğunu
sordular. Hazreti Ali Radiyallahü Anh:
— Zindandaki garip beni
yaralayandır. Şu anda o açtır, bir şey yememiştir, buyurdular.
Sütü alıp İbni Mülcem'e
götürdüler. İbni Mülcem sütü içmedi:
— Bunun içine siz zehir
kattınız, beni öldürmek istiyorsunuz, ben bu sütü içmem, dedi.
Hazreti Ali Radiyallahü
Anh Hazretleri İbni Mülcem'in sütü içmediğini öğrenince çok üzüldü.
— İbni Mülcem neden hakkımızda
su-i zan etti. Eğer benim gönderdiğim sütü kabul edip de içse idi, yarın mahşer
günü Cennetin kapısına ayağımı dayar, İbni Mülcem'i Cennet'e koymayınca ben de
girmezdim, buyurdular.
Aradan çok zaman geçmeden,
nice kâfirin canını cehenneme gönderen, Hazreti Peygamberimizin hakkında
Haydar-ı Kerrar buyurduğu, harp meydanlarında birkaç müşrikin birden kellesini
kesen Allah'ın Arslanı Hazreti Ali Radiyallahü Anh Kerremallahü Veçhe, ahirete
îrtihal buyurdular.
İşte Allahın Arslanı, Habib-i
Hûda Efendimizin kıymetli damadı, Hulafa-i Raşidinin'in sonuncusu Hazreti Ali
Radiyallahü Anh, kendisini öldürmeye kasdeden bir kimseye, daha yarası
iyileşmeden ölüm döşeğinde iken bile iyilik etmeyi düşünüyor ve büyük bir
merhamet timsâli olduğunu ve Nizam-ı İslam’ın nasıl olduğunu bir kerre daha
idrâk sahiplerine anlatmış oluyor... (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder