Hud Aleyhisselâm Ve Ad Kavmi

Hud Aleyhisselâm Ve Ad Kavmi

Tufandan kurtulan Nuh Aleyhisselâm ve diğer inananların hepsi de iyi insanlardı. Fakat yıllar sonra gelen yeni nesiller babalarının ve dedelerinin uğradıkları cezayı unutmuşlardı. Ad milleti diye adlandırılan bu insanlar çok zengindiler. Yüksek binalarda yaşıyorlardı.
Kendilerine çok güzel şehirler yapmışlardı. Ancak Allah'ı unutmuşlardı. Kendi yaptıkları heykellere tapıyorlardı. Bunun üzerine Allah bir başka Peygamber gönderdi. Hud Aleyhisselâm, onları puta değil yalnızca Allah'a ibadete çağırdı. Yaptıkları kötülükleri bırakmalarını, yeniden inanan ve iyi birer insan olmalarını öğütledi. Onlara şöyle seslendi:
-Ben Allah'ın bir elçisiyim. Size beni O gönderdi. Tufanda kötülerin nasıl cezalandırıldığını unutmayın. Onlar da sizin gibi Allah'ın emirlerine uymadılar, cezalarını çektiler, dedi.
Hud Aleyhisselâm 'un bu sözlerine Ad milleti çok kızmıştı.
-Sen bize akıl mı veriyorsun? Biz dedelerimizin taptığı taşlardan asla dönmeyiz. Asla senin dediklerini yapmayacağız. Biz Allah’ın cezasından korkmayız. Sen bizi korkutamazsın, varsın bizi Allah cezalandırsın, diye küstah küstah karşılık verdiler.
Onların bu küstah tavırları karşısında Hud Aleyhisselâm şöyle seslendi:
-Ey milletim, sizi yaratan Allah elbette sizden daha güçlüdür. Çünkü size gücünüzü veren de O'dur. Verdiği gücü bir gün almasını da bilir. Size de belalar, cezalar gönderir.
Bu sözler üzerine Ad milleti daha da küstahlaşarak şöyle dediler:
-Ey Hud Aleyhisselâm, hadi Rabbine git söyle, bela göndersin bakalım.
Hud Aleyhisselâm bu inançsızların asla yola gelmeyeceğini anlamıştı. Onların içinde yaşadıkları zenginlik kalplerini karartmıştı. Kendilerini hiçbir kuvvetin yenemeyeceğini zannediyorlardı. Hud Aleyhisselâm, Allah'tan kendisine karşı yardımcı olması için dua etti. Çünkü onlar inkâr ediyorlardı.
Bundan sonra Allah Ad milletinin yağmurunu kesiverdi. Artık bir damla yağmur düşmüyordu, her yer kurumuştu. Kuyularda, çeşmelerde bile su kalmamıştı.
Hemen taşlarına koştular ve su vermesi için yalvardılar.
Hud Aleyhisselâm onlara:
-Ey milletim imana gelin. Allah size o zaman yağmur verir, dedi. Onlar ise şöyle dediler:
-Bize birazdan taşlarımız yağmur verecek.
Bir gün gökyüzünde kapkara bir bulut gönderdi. Çok sevindiler:
-Görüyor musunuz? Kara yağmur bulutunu. Taşlarımız duamızı kabul etti, şimdi yağmur yağacak, bahçeler çeşmeler su dolacak, diye bağrıştılar.
Onlardan bir kısmı
- Bak ey Hud Aleyhisselâm, biz ilahlarımızdan istedik bulut geldi, senin ilahın nerede?
Bir gurup inançsız da putların önünde şarkı söylüyor dans ediyorlardı. Onlar böyle sevinç içindeyken birden bir gök gürültüsü koptu. Bir fırtına başladı. Ağaçlar bile kökünden kopuyordu. Ortaklık birbirine karıştı. Çok soğuk bir rüzgâr esiyordu. Bu rüzgâr kâfirlerin derilerini bile kurutuyordu. Tam 8 gün 8 gece rüzgâr durmadı. İnsanların ve hayvanların hepsi öldü. Bütün topraklar yerle bir oldu, binalar yıkıldı.

Sadece Allah'ü Teâlâ’ya iman edenler kurtulmuşlardı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis