Nuh Aleyhisselâm ve Oğlu
Nuh Aleyhisselâm ve Oğlu
Âdem Aleyhisselâm ile Havva'nın evlatları oldukça çoğalmış, artık
çok geniş yerlere yayılmışlardı. Zaman su gibi akıp gidiyordu. İnsanlar geçen
zaman içinde kendilerini yaratan Allah'ı unutmuşlar, taşlara, putlara, yıldızlara
tapar olmuşlardı.
İşte insanların yoldan
çıktığı bu zamanda Allah onlara Nuh Aleyhisselâm adında bir Peygamber gönderdi.
Nuh Aleyhisselâm insanları; Tek olan, benzeri bulunmayan, her şeyi yaratan
Allah'a inanmaya ve ona ibadet etmeye davet etti.
Onlara; şayet kendi
söylediklerine uyarlarsa kurtulacaklarını vaad etti. Fakat Nuh Aleyhisselâm'ın
öğüt verdiği insanlar çok inatçıydılar. Yine putlara, taşlara tapmaya devam
ediyorlardı.
Nuh Aleyhisselâm onlara
şöyle diyordu:
- Bu taşlar size hiçbir
fayda vermez. Aklınızı kullanın, bir şey istiyorsanız Allah'tan isteyin. Şu
güneşi, ayı, gökyüzünü görmüyor musunuz? İşte sizi de onları da Allah yarattı. Hala
anlamıyor musunuz? Ölünce Allah'a gideceksiniz. Hepimiz ona hesap vereceksiniz.
Nuh Aleyhisselâm bu
insanları doğru yola getirmek için adeta yalvarıyordu:
-Ben size akıl almaz
şeyleri söylemiyorum. Benim, sakladığım hazinelerim var demiyorum. Yalnızca
size iyiliği, doğruluğu ve Tek olan Allah'a inanmayı gösteriyorum. Bana inanın,
Allah'a itaat edin. Sizden başka istediğim yok.
Nuh Aleyhisselâm, çok
sabırlı bir insandı. O, Allah'ın emirlerini insanlara ulaştırmak için yılmadan
mücadele ediyordu. Fakat insanlar arasında kendisine uyanlar parmakla sayılacak
kadar azdı. Nuh Aleyhisselâm bu durum karşısında Allah'a yalvardı.
Yüce Allah da O'na:
-Üzülme ey Nuh
Aleyhisselâm... Dedi. Sen elinden geleni yaptım. Ben, o türlü yola gelmeyen
insanları ağır bir ceza ile cezalandıracağım, hepsi yok olacak. Hiçbiri
azabımdan kurtulamayacak.
Allah daha sonra Nuh
Aleyhisselâm'a, büyük bir fırtına göndereceğini ve bütün kötü insanları
öldüreceğini söyledi. Kendisine inananların kurtulması için bir gemi yapmasını,
bu yaptığı gemi ile inananların kurtulacağını söyledi.
İnsanlar Nuh Aleyhisselâm'ın
gemi yaptığını görünce, gülüp geçtiler.
“Yoksa geleceğini
söylediğin şu fırtına için hazırlık mı yapıyorsun, dendi söylediğin yalana
kendin bile inanıyorsun” diye onunla dalga geçtiler. Nuh Aleyhisselâm, onların
sonlarının geldiğini bildiği için sözlerine hiç aldırış etmedi.
Gemi sonunda bitmişti. Allah
Nuh Aleyhisselâm Peygambere gemiye o zaman dünyada bulunan her hayvandan birer
çift almasını ve kendisine inananlarla birlikte gemiye binmesini emretmişti. Nuh
Aleyhisselâm bu emri yerine getirdi. Ancak oğlu için endişe ediyordu. Çünkü
oğlu inançsızlarla beraberdi. Ve Allah'a sordu:
-Oğlumun hali ne olacak? O
benim ailemdendir.
Allah da bu soruya
karşılık:
-Hayır, Nuh Aleyhisselâm, o
senin ailenden değildir, çünkü bana inanmıyor. Sen onun için üzülme. Kim bana
inanıyorsa senin ailenden olan işte onlardır. Çünkü inananlar birbirleriyle
kardeştirler, buyurdu.
Sonunda beklenen an geldi.
Fırtına başladı. Hiç kimse böyle bir fırtına ve yağmur görmemişti. Bu fırtına, Allah'ın
inanmayanlara gönderdiği büyük bir ceza idi. Yerden bile sular fışkırıyordu. Bütün
inkârcılar, inançsızlar boğulup gitmişti.
İnananlar gemide iken Nuh
Aleyhisselâm, oğluna son kez seslendi. Ancak oğlu:
Ben size inanmıyorum. Şimdi
yüksek bir dağa çıkar kurtulurum, dedi... Fakat az sonra sular dağları bile
içine aldı. Oğlu da kâfirler ile beraber öldü.
Sonunda Nuh Aleyhisselâm'ın
gemisi bir dağa ulaştı. Tüm inananlar ve masum hayvanlar gemiden karaya
çıktılar. Bundan dolayı Nuh Aleyhisselâm ikinci Âdem Aleyhisselâm olarak anılır.
Çünkü onun sayesinde dünyada yeni bir huzur, yeni bir hayat başladı.
Yorumlar
Yorum Gönder