Ey İnsan! Ne sen ölümden kaçabilirsin nede ölüm Senin peşini bırakır.
Ey İnsan! Ne sen ölümden kaçabilirsin nede ölüm Senin
peşini bırakır.
Öyle ise bu gaflet çukurları içinde kıvranman niye?
Diyelim ki bu dünyada her şeyin var, peki ya öbür dünyan?
Orası için hazır mısın? Yoksa damarına işleyen
ibadetlerinde göstermiş olduğun tembellik, umursamama hastalığından ölüm meleği
gırtlağına çöktüğü zaman mı kurtulmak istiyorsun?
Yoksa cebindeki üç beş kuruş para ile ebedi bir
hayat mı satın almayı mı düşünüyorsun???
En iyisi mi sen ölüme hazırlan!!!
Ölüm sana gelmeden.
İmâm Gazâlî Hazretleri'nin şu nasihatlerine kulak
verelim:
"Bir mü'min, sabah namazını kıldıktan sonra ve
güne başlamadan evvel, bir süre nefsi ile baş başa kalıp, onunla bazı
muâhedeler yapmalı ve birtakım şartlar üzerinde anlaşmalıdır. İnsan da nefsine
şu ikaz ve telkinlerde bulunmalıdır:
“- Benim sermayem ömrümdür. Ömrüm gidince anaparam
da gider ve artık kâr ve kazanç sona erer. Fakat bu başlayan gün, yeni bir
gündür. Allah Teâlâ bu gün de bana müsaade ederek ikramda bulundu. Eğer beni
öldürseydi, elbette bir günlüğüne de olsa geri gönderilip burada devamlı sâlih
ameller ve çeşitli hayırlarda bulunmayı temenni edecektim. Şimdi kabul et ki
öldürüldün ve geri çevrildin. O hâlde bugün günah ve mâsıyete katiyyen yaklaşma
ve sakın ola ki bu günün bir ânını bile boşa geçirme. Zira her nefes, paha
biçilemeyen bir nimettir.
İyi bil ki bir gün, gece ve gündüzü ile yirmi dört
saattir. Kıyamet günü insanoğlunun önüne her gün için yirmi dört tane kapalı
kutu getirilir. Kutunun birini açıp, o saatte yaptığı amellerin mükâfatı
olarak, içinin nur ile dolu olduğunu görünce, Allah'ın lütfedeceği mükâfatı
düşünerek kul öyle sevinir ki, bu sevinci cehennem halkı arasında paylaşılsa,
cehennemin acısını duymaz olurlardı. İkinci kutuyu açtığında, bundan karanlık
ve pis kokular çıkar ki, bu da isyan ile geçirdiği saattir. Buna da öyle üzülür
ki, eğer bu üzüntü cennet halkına dağıtılsaydı, kederlerinden cennetin zevkini
kaybederlerdi. Üçüncü bir kutu daha açılır ki içi tamamen boştur. Bu da uyku
veya mubah şeylerle geçirdiği saattir.
Fakat küçük bir hayrın ecrine dâhi şiddetle ihtiyaç
duyulan o günde, imkânı olduğu hâlde büyük bir kazancı kaybeden tüccarın
hasreti gibi ve belki çok daha fazla yanar ve o saati boşa geçirmesinin
acısıyla kıvranır.
O hâlde;
Ey nefsim! Fırsat eldeyken sandığını iyi doldur,
sakın boş bırakma. Tembelliğe düşme, sonra yüksek derecelerden düşersin.”
"İmam Gazali
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder