Hiç Ölümü Düşündünüz mü?

Hiç Ölümü Düşündünüz mü?

"Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler, ekinler, güzel makamlar ve zevkü sefa sürecekleri nice nimetler..." (Duhan: 25-2
Ölüm bir diriliştir:
Yazın güneşinden kaçanlar, cehennemim ateşinden neden kaçmazlar? Kooperatif evinin taksitini yıllarca ödeyenler, içinde sonsuza dek yaşanacak cennet köşklerinin taksitlerini neden ödemeyi düşünmezler? Hediye verene hemen teşekkür edip, karşılığında hediye vermemeyi ayıp sayarız da her şeyimizi verene karşı neden böyle nankörlük etmekteyiz... Ahiret vardır; “Niçin varsın?” sorusunun cevabı “Yok olmak için” değildir!
Öleceğimizi söylüyoruz ama ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Ölümden korkmadığımızı göstermek veya ölümden korkmak için ölümü hiç düşünmeden yaşıyoruz.
Günümüz insanı özgür olmak için Allah’tan, ölümden ve kaderinden kaçarak yaşamaya çalışıyor. Çünkü bunlar insanın eline ayağını gözünü, kulağını bağlıyor. Zevklerinin tadını kaçırıyordu.
Fakat gel gör ki özgür olmak için Allah’tan, ölümden, kaderinden kaçan insan başta kendisi olmak üzere her şeyin (mal, makam, kadın, nefis) kölesi oluyor.
“Canım ne isterse onu yaparım, neyi istemezse onu yapmam!” demek çağımız insanı en baris karakterli olduğu bu kendine tapınan insanın sesidir.
İmamı Gazali buyuruyor ki “Mezardakilerin pişman oldukları şeyler yüzünden Dünya’dakiler birbirlerine kırıp geçiriyor.”

Pişmanlık
Hiç pişman oldunuz mu? Keşke şunu şöyle yapmasaydım. Yaptıklarıma pişmanım. İşte sadece pişmanlık duygusu insanların kendi kendilerine yeterli olmadıklarının tartışmasız tek delilidir. Nasıl mı? Hiç kimsenin etkisinde olmadan bir karar veriyoruz. Uyguluyoruz ama bir müddet sonra keşke yapmasaydım... Diyoruz. Pişman oluyoruz. Sonunda pişman olacağınız bir işi neden yapıyoruz? İlerisini neden göremiyoruz?
Hani aklımız vardı? Mantığımız vardı? Bu demek oluyor ki kendi kendimize yeterli değiliz. Aklımız sınırlı ve olayların nereye varacağını kestiremeyiz.
Bu nedenle diyoruz ki insan kendi kendine yetebilecek bir varlık değildir. Kendisinin üstünde yüce bir varlığa ihtiyaç var. O rehbere (Allah’ü Teâlâ’ya, Kur’an’ı Kerim'e Kerim’e) bağlanmak şart.
Bağlan ve hür ol. Nasıl? Bağlılıkla özgürlük olur mu? Hem de nasıl olur!
Özgür olmak için Allah’ü Teâlâ’dan ölümden, kaderinden kaçan insan başta kendisi olmak üzere her şeyin kölesi olur.
Allah’tan uzak yaşayan insanlar köledirler. Müdürünü, patronunu razı etmek, bir üst makamın onayını kazanmak için uğraşırlar. Tabi ki o üst makamında bir üst makamı vardır...
Kendisi gibi bir insanın (yorulan, acıkan, öfkelenen, acıyan...) bir insana (sevgili, amir, savcı, polis, bakan...) yaranmak için insana kölelikle geçer hayatları. Allah’ü Teâlâ’ya tam olarak bağlanın!
Bakın! Allah’ü Teâlâ’nın dışındaki her şeyden iplerinizi koparın! Nasıl hür oluyorsunuz.
Biz özgürlüğü çağımız insanının tam tersine Allah’a koşmakta ve Allah’a yakın olmakla arıyoruz. Allah’a yakın yaşayan insanlar hür insanlardır.
Çünkü onlar Allah’ın dışındaki her şeyin geçici olduğuna iman etmişlerdir. Kafalarını geçici şeylere değil kalıcı olan Allah’a takmışlardır. Allah’ın dışındaki şeylere olan ilgi ve Allah’a olan arasında ters orantı vardır.
Alışveriş yaparken aldığınız malın piyasanın üstünde para vererek aldığınızdan nasıl aldanmış oluyorsak dünya hayatında Allah’ın koyduğu değerden fazla değer vererek yaşarsak aynı şekilde aldanmış oluyoruz. Hayatı sadece oyun ve oyalanmadır. Ahiret yurdu sakınanlar için daha iyidir. Düşünmüyor musunuz? “(En’am: 32)
Bugün biz insanlar maddileşen hayatımız içerisinde buhranlarla kıvranarak yaşamaktayız. Bize hizmet etmek için yaratılmış eşyaya biz hizmet ediyoruz. Ve ahiret endişesi adeta ortadan kalkmış bu dünyadan başka dünya yokmuş, “Kıyamet, Ahiret Hesap Kitap Mizan, Sırat, Cennet ve Cehennem insanlar için hazırlanmamış gibi sürekli yemek içmek kazanmak zevk vermek haram helal rüşvet vurgun demekten devamlı mal biriktirmek peşinde ömür tüketiyoruz. Daha çok yemek ve daha kaliteli yemek içmek daha çok tüketmek servetlere servet katmak, sömürmek, koymak, kazandırmak, gasp etmek yarışına girmişiz.
Evinizdeki eşyaların tamamı arabanıza varana kadar her şeyi son modeliyle değiştirin. Daha taksitlerini bitirmeden çok model aşağı düştüğünü göreceksiniz ve tekrar rakamlardan etkilenerek yenilmeye gideceksiniz. Nereye kadar eşyalarınızı eskidiğini dahi görmeden öleceksiniz.
İşte insan dün yeni zenginliğini arttırma gayretine düşkün zaman maddi durumuyla birlikte duyguları da değişir. Genellikle maddi konulardaki yeterlilik insanları şımartıyor, azgınlaştırıyor ve başları üzerinde hâkimiyet kurmasına yol açıyor.
“İnsanoğlu kendini her yönden (mal, makam vs.) yeterli gördüğü zaman azıverir. “(Alak 6-7)
Kur’an’ı Kerim’de peygamberlerle kavimlerinin mücadelelerine baktığımız zaman peygamberlere en çok muhalefet edilen noktalardan birisinin” öldükten sonra diriliş ve yapılanların karşılığını görme” olduğunu görüyoruz. İnsanların bir türlü kabullenemedikleri, daha doğrusu kabullenmek istedikleri bir durum... Çünkü kabullendikleri takdirde istedikleri gibi hareket edemeyecekler. Hayatları sınırlı ve sorumlu olacak.
İnsanın ve insanlığın kemali (olgunluğu) ahirette iman olmadan mümkün olamaz.
Hayat iki perdelik piyestir. Birinci perde bittiği an Sur’a üflenir, ikinci perde açılır. “Gökler kapı kapı açılacaktır ”sahnede düz bir alan ve insanların o düz alana bölük bölük gelişleri, cennet ve cehennem manzarası ve azabı gören bir kısım insanların Dünya’ya gönderiliş için yalvarış, yakarış ve ricaları ama nafile!
Dünyada gaflet içinde, hiç ölmeyecek gibi yaşayan insan kıyametin dehşetli olayları başlayıp gökler yarılmaya, yıldızlar dökülmeye denizler kaynamaya ve kabirdekiler dışarı atılmaya başlandığı zaman ancak aklı başına gelir ve sağlıklı düşünmeye başlayarak yaptıklarının mahiyetini anlar. Bakar ki yapmaması gerekenleri çok yapmış, yapması gerekenleri ya hiç yapmamış ya da çok az yapmış, dünya işlerinde bu işlere pek sıra gelmemiş.
Dünya bir okul gibidir. Yılsonunda derslerine çalışanlar karnelerini aldıkları zaman gülerler. Çalışmayanlar ise ağlarlar.
Şüphesiz Allah affeder ve çok merhametli olması hiç bir zaman insanın o’na isyan etmesini günah işlemesini gerektirmez.
Haydi, bismillah, şu et-kemik bedeni putlaştırmaya son…
Haydi, haydi bismillah, ya Allah!
Tefekkürü mevt
- Ahiret bilinci: Hasan Eker (Denge yay.)
-Mezar notları: Muammer Özkan (İnsan yay.) (Alıntı)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)