Harika Bir Hikâye
Harika Bir Hikâye
Yaşlı ve huysuz bir kadındı o. Komşuları
onun şerrinden korkar, sokakta gördüklerinde bile yollarını değiştirirlerdi.
Birisinin yardıma ihtiyacı olduğunda, aklına en son gelecek kişiydi. Kalbi
sanki taştandı. Sürekli, başına gelenlerden şikâyet eder, insanların kendisine
yaptığı bir haksızlığa bin ekleyip anlatır, ama çok daha büyük haksızlıkları
işlemekten çekinmezdi.
Ağzından "Allah'a şükür"
sözünü işiten olmamıştı daha. Merhametsizin biriydi.
Bu kadının akrabaları vardı, ama
huysuzluğu ve hoşgörüsüzlüğü nedeniyle hepsini küstürmüştü. Komşuları vardı,
ama affetmeyi bilmediği için, onları da sudan bahanelerle kendisinden
uzaklaştırmıştı. Evinde bir başına yaşıyordu.
O yüzden de, güya yalnızlığına çare olarak evinde bir kedi
besliyordu. Ama aslında beslemiyordu! Hayvancağızın yemeğini çoğu kez vermeyi
unutuyor, ihmal ediyor, ya da tembelliğinden umursamıyordu.
Çoğu kez çarşıya-pazara giderken onu
evde aç acına hapsediyor, zavallı hayvan o döndüğünde açlığını ifade etmek için
bacaklarına sürünüp miyavladığında da bir tekme savurup onu uzaklaştırıyordu.
Ağzından da hep aynı söz dökülüyordu:
"Nankör hayvan, ne olacak!
Beslersin, büyütürsün, sıcak bir yuva verirsin, ama dönüp yüzüne bakmaz."
Oysa gerçek hiç de böyle değildi.
Kendisi rahmeti tanımadığından, kedinin de şükrünü asıl Rahmet Sahibine
sunduğundan habersizdi. Kedilerin, mırıltılarıyla, nimetlere sadece aracılık
yapan insanlara değil, asıl Nimetlendiren'e şükür ve hamd ettiğini de
bilmiyordu. Nankör olan kedisi değil, kendisiydi. Ama kadın bunun da farkında
değildi.
Bir gün, bu taş kalpli kadın sabahın
erken saatlerinde evinden çıktı. Uzaklarda oturan bir akrabasına gitmeye karar
vermişti. Ama ziyarete değil, zamanında verdiği borcu almaya gidiyordu! İçin
için bu akrabasına kızıyor, kendi kendisine söyleniyordu:
"Acıyıp niye borç verdim ki? İşte
sonucu: Nankörlük!"
Kafasında o paradan başka bir şey olmadığından, kapıyı çekip
giderken içeride hapsettiği kediyi düşünmedi bile. Hoş, yolda aklına gelse
zahmet edip dönmezdi ya. O kedi açlıktan ölse dahi, nasıl olsa yerine yeni bir
kedi bulabilirdi!
Kadın evine günlerce dönmedi.
Bütün yiyecekleri dolaplara
kilitlediğinden zavallı hayvan evde yiyecek bir şey bulamadı. Bütün kapıları ve
pencereleri sıkı sıkıya kapadığından, hayvancağız kendi rızkını bulabilmek için
dışarıya da çıkamadı.
Sonunda açlıktan öldü.
Ve bütün bu olup bitenleri hüzünle
seyreden melekler, birbirlerine aynı şeyi fısıldadılar:
"Bu merhametsiz kadının ebedi yurdu
ancak cehennem olabilir!"
(Murat ÇİFTKAYA, Rahmet Öyküleri adlı eserden)
Yorumlar
Yorum Gönder