Gerçek Muhabbetin Alâmetleri
Gerçek Muhabbetin Alâmetleri
Allâh’ü Teâlâ ve Rasûlü
Sallallahü Aleyhi Vesellem’e itaate götürmeyen muhabbet sözleri, kuru bir iddiadan
öteye gidemez. Sevdiği uğruna fedakârlıkta bulunmayanların kalbî beraberlik iddiaları,
dört duvar arasındaki kuru beraberlikler gibi, bir kıymet ifâde etmez.
Bir sohbet
esnâsında Hz. Sevbân Radiyallahü Anh, Habîbullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e
pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. Öyle ki onun bu hâli, Âlemlerin
Efendisi’nin dikkatini çekti. Merhametle sordular:
“–
Yâ Sevbân! Nedir bu hâlin?”
Peygamber âşığı
Sevbân şöyle dedi:
–Anam, babam ve
canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlallâh! Sen’in hasretin beni öyle yakıp
kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicrân
olmaktadır. Dünyada böyle olunca âhirette nice olur diye dertleniyorum. Orada
siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede
bulunacağım belli değil! Üstelik cennete giremezsem, sizi görmekten tamamen
mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ü Teâlâ’nın Rasûlü Sallallahü
Aleyhi Vesellem!”
Bunun üzerine
Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“– Kişi sevdiği
ile beraberdir...” müjdesini verdiler. (Buhârî, Edeb, 96)
Allâh’ü Teâlâ Ve
Rasûlü'nü Sevmenin Alâmeti
Allâh’ü Teâlâ ve Rasûlü
Sallallahü Aleyhi Vesellem’i sevmenin alâmeti ise, itaat ve teslîmiyettir.
Efendimiz’in tâlimatlarına samimiyetle itaat etmez isek O’nun şefaatini
dilemeye de yüzümüz olmaz. Zira âyet-i kerîmedeki îkaz çok açık ve nettir:
“(Rasûlüm!) De ki:
Eğer Allâh’ü Teâlâ’yı seviyorsanız bana uyunuz ki Allâh’ü Teâlâ da sizi sevsin
ve günahlarınızı bağışlasın...” (Âl-i İmrân, 31)
Yani Allâh’ü Teâlâ
ve Resûlü’ne itaate götürmeyen muhabbet sözleri, kuru bir iddiâdan öteye
gidemez. Sevdiği uğruna fedâkârlıkta bulunmayanların kalbî beraberlik
iddiâları, dört duvar arasındaki kuru beraberlikler gibi, bir kıymet ifâde
etmez.
Kişi Sevdiğiyle
Beraberdir
Hasan-ı Basrî
Hazretleri buyurur ki:
“Ey insanlar! “Kişi
sevdiği ile beraberdir.” hadîsini yanlış anlamayın! Sâlihlerin amelini
işlemedikçe sâlihlerden olamazsınız. Zira Yahudî ve Hristiyanlar, kendilerince
peygamberlerini severler, fakat onlar ile değildirler.” (İhyâ, II, 402)
Fudayl bin Iyâd Rahmetullâhi
Aleyh de nefsini şöyle hesaba çekerdi:
“Firdevs
Cenneti’nde peygamberler ve sıddîklarla bir arada bulunmayı istiyorsun ama,
buna karşılık hangi ameli işledin? Hangi şehevî arzunu kırdın? Hangi hiddetini
yendin? Sana gelmeyen hangi akrabâna gittin? Kardeşinin hangi kusurunu
bağışladın? Allâh’ü Teâlâ için hangi yakınından uzaklaştın veya hangi uzağına
yaklaştın?” (İhyâ, II, 402)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam
Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder