Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -3-

 Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -3-

 

001- Öksüren tek serçeye eczahaneler dolusu imdadı ve sapıtan binlerce kişiye caddeler boyu darağacı… Böylece merhamet ve şiddeti âzâmî hadleri içinde koruyacaksınız! (Rapor 10-13)

002- Ölümsüzlük dâvasının senedini hayatıyla ödeyenler, şehitler… (Hitabeler)

003- Dâvamızdan zerre feda etmedik. Böylece başından sonuna kadar tam ve yekpare bir gayenin pazarlık ve fedakârlık bilmez takipçisi olduk. (Başmakalelerim)

004- Bizim doğrumuz sadece İslam, yanlışımızda İslamdan başka herşeydir. (İslam ve Öbürleri)

005- İslâmiyet’in kılıcı bizzat merhamettir. Hıristiyanlıktaki sun’i merhamet edebiyatı değil… (İdeolocya Örgüsü)

006- Bütün sır örtüde… Kadın soyundukça vazıhlaşıyor, böyle olunca da mâna peçesi düşmüş bir şiir gibi basitleşiyor, yavanlaşıyor, çirkinleşiyor… (Hikayelerim)

007- Felsefe deyince gözümün önüne şöyle bir manzara gelir: Feza büyüklüğünde bir çuval. Çuval, yalnız bir tanesi sağlam, gerisi çürük cevizlerle dolu… İşte felsefe, bu çuvala her defa elini sokup o sağlam cevizi boş yere aramak gayretinin ismidir. (Çerçeve 4)

008- Gerçek, kelimenin tam mânasiyle gerçek Türk Gençliği! Seni kenetleşen ruhlarımızın en çekici mıknatısiyeti içinde kara sevdalı bir iştiyakla selâmlarım! (Özlediğimiz Nesil)

009- Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik… (Hitabeler)

010- Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik… (Hitabeler)

011- Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır! (Hitabeler)

012- Alemde her fikrin, her görüşün, her buluşun bir yanlışı var… Yanlışı olmayan yalnız iki kelime: Allah ve Resulü… (Vecdimin Penceresinden)

013- Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma da arz cazibesi kanunundan habersizdir. (Çile)

014- Allah’ı bulamamacasına aramak, ebediyen aramak olan şiirin gayesi, ilk dayanak ve çıkış noktası olarak din temeline muhtaçtır. (Çile)

015- Şiirde gaye, kökte Allah ve mutlak hakikat olarak, dalda sırrilik ve remziliktir. (Çile)

016- Şiirde baş unsur, fikirle hissin ara çizgisi üzerinde, duygulaşmış düşüncelerdir. (Çile)

017- Sosyalizm ve komünizm, dünyada tesbit ettiğimiz hastalığı tedavi için bünyeyi öldürme metodundan başka bir şey değildir! (Türkiye ve Komünizm)

018- Bir uyuzdur Sosyalizm! (Türkiye ve Komünizm)

019- Bizim cemiyet ve devletimizde fuhuş ve zina kökünden yasaktır. (İdeolocya Örgüsü)

020- Nefs bir köpektir; ve kendisi İçin değil, hak için girişilen işlerde bile kendisine pay çıkarmaya bakar. Hak için hazırlanan bir yemeye, nefsin sevdiği unsurları katmamak ve ona hiç bir şey tattırmamak çok zor! (Cinnet Mustatili)

021- İslâm, iman ruhunun, bitmez tükenmez, durmaz, dinlenmez aksiyonundan ibarettir. (İman ve Aksiyon)

022- Mâna bozulunca, madde kabiliyetinin ve körükörüne atılganlığın hiçbir kıymeti kalmıyor. (İman ve Aksiyon)

023- Şu bu kemmiyet böbürlenmelerine paydos! Aslına bakarsanız, arsadaki odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz! (İdeolocya Örgüsü)

024- Hayat, bu tek tek ânların yapıştırma çizgisinden ibaret, girişi ve çıkışı azap iki nokta arası bir tüneldir, ve ne mutlu onun çıkış noktasından güneşi batmaz aydınlığa geçebilenlere! (Kafa Kağıdı)

025- Onları, bize böyle muamele ettikleri için değil, bizi, bu muamelenin altından kalkamadığımız için affet! (Rapor 4-6)

026- Artık hiçbir efsanede, son derece çiy ve ekşi kavimcilik sütile nesilleri besliyecek cevher bulunmadığı meydana çıkmıştır. İster eski Roma kurdunun, ister Bozkurdun memeleri kurumuştur. (Hadiselerin Muhasebesi 1)

027- Atomu çatlatan fizikçinin madde üzerinde çektiği çile, bizim, ruh atomunun infilâk noktasını bulmak için çektiğimiz çilenin yanında çocuk oyuncağı… (Çerçeve 2)

028- Dâvâ, gerçek ölümsüzlüğü bulmakta. (Sahte Kahramanlar)

029- Gönüldaş! Gel! Kucağımız ve kalbimiz herkes için münhal, bekliyoruz! (Hitabeler)

030- Viyana’da Kara Mustafa’nın yenilmesi ne askerîdir, ne iktisadîdir, ne şudur, ne budur; sadece ahlâkîdir. (Sahte Kahramanlar)

031- Her felsefe mektebi, öbür mektebinin yanlışını çıkarmak için faydalıdır; kendi hakikatiyle değil… (Sahte Kahramanlar)

032- Büyük tefekkür plânında ve büyük içtimaî sistemde milletçe zayıf olduğumuzu söylebilmemiz lâzım. (Sahte Kahramanlar)

033- İslamın kılıcı, ucunda merhameti götüren şifalı alettir. (İman ve Aksiyon)

034- Onların kafasında demokrasi, iğneli fıçıda oturtulacak olan milletin Egemenlik ulusundur! levhası altında dışarıya karşı zorla gülümsemesini temine memur, işkence üstü bir işkence âletidir. (Çerçeve 2)

035- Tanzimattan beri ne yapıldıysa, o şeyi yapmak fikriyle değil, İslâmiyete darbe vurmak niyetiyle yapıldı. (Çerçeve 4)

036- Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne cisim, ne de madde senfonisi; sadece mâna, yalnız mâna… (Hitabeler)

037- Batı dünyasının bize içimizden, içimizdeki ajanları vasıtasıyla yaptırdığını, ne Haçlılar yapabildi, ne Moskof, ne de Ayasofya’nın gözü dönmüş şehvetlisi Yunanlılar… (Hitabeler)

038- Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem! Fakat Ayasofya açılacak! Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler. (Hitabeler)

039- Nitekim Nâsır’ın karşısında halis kahramanlardan bir büyük şehit görüyoruz: Seyyid Kutup. (Sahte Kahramanlar)

040- CHP’nin altı okunun ucunda duran altı kelimeyi ve hepsi altı formalık tekerlemelerini bir inkılâp ideolocyası diye kabul edebilmek için, milletçe kafalarımızı, işkembeci dükkanlarındaki kuzu başlariyle değiştirmemiz lazımdır! (İdeolocya Örgüsü)

041- Hürüz; fakat kendi istediğimiz ve olduğumuz gibi değil, başkalarının dilediği ve olmaya zorladığı gibi… Cebren gelen hürriyet… (İdeolocya Örgüsü)

042- Hareketsizlik derdimiz, fikirsizliğimizden de acıdır. (Başmakalelerim)

043- Fiilin nasılı üzerinde konuşmaya bile değmez. Kanunî olmak şartiyle her türlüsü… Her halde kanunun bu her türlüsü içinden, CHP isimli haşere yuvasını, DDT tatbik edilmiş bir vasat hale getirecek nice imkânlar mevcuttur. (Başmakalelerim)

044- Yahudi nerede bir birlik, nerede içtimaî vahdet görürse, onu bozmaya memur ebedi bozguncu… (Türkiye ve Komünizm)

045- Bizde ne yazık ki fikir, kedinin suratına sigara dumanı üflenmiş gibi herkesin tuh deyip kaçtığı bir nesne haline geldi. (Türkiye ve Komünizm)

046- Sana iki şey düşüyor: Hikmet ve hareket… Yani anlamak ve kanun çerçevesinde şahlanmak, davranmak! (Başmakalelerim 3)

047- Bizim gördüğümüzü gören var mı bu dünyada? Soğutulmaz ateştik, eritilmez buz olduk! (Ahşap Konak)

048- En hakiki sosyalistler hayvanlardır. Birbirlerinin ağzındaki kemiğe atılırlar. (İslam ve Öbürleri)

049- Ruhlardaki kadın-erkek ukdesi, korkunç bir hârâ faaliyeti içinde silinip gitmiş ve bütün ideallerin maddi sembolü kadın bir gaseyan hokkası haline getirilmiştir. (Hikayelerim)

050- Bütün eczahane, pastahane, muayenehane, dershanelerin duvarlarına yazmalı: Ölüme çare Allah’ı sevmek ve Resulünün izinden gitmektir! (Vecdimin Penceresinden)

051- Bizim istediğimiz bir nesil var: Allah’ın Sevgilisinin beklediği bir nesil… Bu nesil, siz olacaksınız! Mükellefsiniz! Ya olun, ya ölün! (Hesaplaşma)

052- Şeriat O’nun, Allah Resulünün zahiri, tasavvuf da bâtınıdır. Biri, içinde nur cümbüşü kopan perdeleri kapalı elmas sarayın dışı, Öbürü de içi ve ziyafet sofrası… Ve her şey O’nunla ve O’ndan. (Çöle İnen Nur)

053- Babadan kalma kültüre tabi olmak değil, fakat malik olmak şart! Tarih, o kültüre malik olmaksızın onun fethettiği topraklar üzerinde mülkiyet iddia eden millete güler. (Çerçeve 1)

054- Bir memleketi, kendi öz ruh kökünden utandırmaya ve bu ruh kökünün icaplarına dair söz söylemeği suç saymaya kadar giden bir kanun, eğer o memlekete dışardan musallat bir işgal rejimine ait değilse, kime ait olabilir? (Çerçeve 2)

055- Biz adam olmadıkça öz yurdumuzda parya gibi yaşamak nasibimiz değişmeyecektir. (Çerçeve 4)

056- Yenilik dâvasında, devrim isimli nice hareketler vardır ki, beş aylıkken düşürülmüş kavanoz çocukları gibi sadece ölünün yenisidirler. (Çerçeve 4)

057- Türk gençliğini bir şeye inandıramadan zapt ve rapt altına almaya imkân yoktur. (Çerçeve 4)

058- İman ettikten sonra akılla hüküm kesmeye ve sınır çizmeye yeltenenler, küfrü akıllariyle savunmaya çalışanlara akrabadır. (Çerçeve 4)

059- Yuh olsun, Avrupalının kendisi olmak isterken kazuratı bile olamayanlara! (Çerçeve 4)

060- Dini hem kabul, hem de dünyadan ayrı mütalâa etmek, bütün mevcutları yaratan Allah’ı tasdik ettikten sonra, onun dünyaya karışmıyacağını iddia etmektir ki, bu da abeslerin ve muhallerin şahı olur. (Mümin-Kafir)

061- Felsefe – ki tek bildiği, hakikati, tekte değil, çokta; ve nihayet hakta değil, bâtılda aramanın san’atıdır ve başka ulaşabileceği hiçbir menzil yoktur. (Çöle İnen Nur)

062- Artık bu memlekette, tokmak inkılâbına değil, fikir inkılâbına sıra geldiğini kafalara tokmakla ihtar etmenin günü gelmiştir. (İdelolocya Örgüsü)

063- Tanzimattan beri devam eden sahte inkılâplar ve bu inkılâpların türettiği sahte kahramanlar, dâvâmızın, müşahhas plânda baş meselesidir. (İdeolocya Örgüsü)

064- Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslamdadır. (İdeolocya Örgüsü)

065- Büyük Doğu, âlem olduğu mefkûre çerçevesinde senfonik bir orkestra. (İdeolocya Örgüsü)

066- Her şey Doğu’dan geldi; her şey, her şey, yani ruhumuz. (İdeolocya Örgüsü)

067- Şahsiyeti, Fransızların (Lejyon d’onör) nişaniyle mükâfatlandırılan Tanzimat’ın Mecelle’sine karşılık, boyacı küpü tercüme kazanına sokulup çıkarılmış İsviçreli Türk Medeni Kanunu nedir? (İdeolocya Örgüsü)

068- Düşünmediğimizi düşünmedikçe düşünebilmekten uzak yaşayacağız. (İdeolocya Örgüsü)

069- Yalnız İslâmiyete inanıyoruz! İnsan ve cemiyetin iç ve dış hayatını, bütün derinliği, sonsuzluğu, güzelliği ve doğruluğiyle tekeffül eden tek nizamın İslâmiyet olduğuna inanıyoruz! (İdeolocya Örgüsü)

070- İnsan olduğu için İslâm oldu; ve İslâm olduğu için insan vardır. (İdeolocya Örgüsü)

071- Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslâmındır. (İdeolocya Örgüsü)

072- Âlemde tek adalet kaynağı, İslâm… (İdeolocya Örgüsü)

073- İnsan kafasının eşya ve hâdiseler üzerindeki tecessüs ve hâkimiyet hakkını tatmin cehdiyle hareket eden Garplıya karşılık, eğer atom bombasını bizim dünyamız icad edemediyse, kabahati sadece iyi müslüman olmayışımızda arayalım! (İdeolocya Örgüsü)

074- Fakat İmparatorluk o kadar cüsselidir ki, can çekişirken bile dünyayı titretmektedir. (İdeolocya Örgüsü)

075- Tanzimatın, olmaması değil, aksine, İslâmlık emrinde ve çok daha geniş ve köklü bir hareket şeklinde olması lâzımdı. (İdeolocya Örgüsü)

076- Şahsiyetsizlik ve kifayetsizliğin şaşmaz markası dedikodu kabiliyetidir. (Çerçeve 1)

077- Giden şey İslâm, gelen şeyse hiçti. (İdeolocya Örgüsü)

078- Bu inkılâbın âletleri, söz ve kalem… Bu inkılâbın plânı, göz ve kulak yollarından kafataslarına girmek ve beyin zarları altına zerketmek… (İdeolocya Örgüsü)

079- İslâm ahlâkı, buna muhtacız. (İdeolocya Örgüsü)

080- Biz, gerçek milliyetçiliği, geriye doğru değil, ileriye doğru, menba istikâmetinde değil, mansap istikâmetinde, tohum üstünde değil ağaç üstünde karar kılıcı bir anlayış ve görüşe bağlıyoruz. (İdeolocya Örgüsü)

081- Hürriyet bir gâye değil, vasıtadır ve gâye bir tarafa bırakılıp vasıta gâyeleştirilemez. (İdeolocya Örgüsü)

082- Bir dilde uzun, dolgun ve çok heceli kelimeler, tefekküriyet ve medeniyet işaretidir. (İdeolocya Örgüsü)

083- Dünyada hiçbir dil yoktur ki, bugünkü Türkçe’nin yazılış derecesinde (fonetik-seslendirildiği gibi) olsun. Fena mı, kolaylık! mı diyeceksiniz? Evet, kolaylık; fakat ulvî zoru ortadan kaldırmakla, insanı süflî bir basite götüren kolaylık! (İdeolocya Örgüsü)

084- Hakikatte bizim üç bayramımız olmalıdır; Ramazan Bayramı…Kurban Bayramı… 50 yıllık CHP’den nam ve nişan bırakmayacak günün bayramı… (Rapor 7-9)

085- Ham ve kaba softa, günahı hikmet cephesiyle görmeden, şiddet cephesiyle ele alıp kalbleri tılsımlamanın sanatını anlamaz, rahmete nazar etmez; üstelik günah uydurur, ibâdet kibri içinde kesip kavurur ve bütün ölçüleri dinden değil, kör nefsinden devşirir. (Çöle İnen Nur)

086- Gerici kelimesi, ancak gerilerini döndürmekten başka bir hüneri olmayanlara yakışır. (İdeolocya Örgüsü)

087- Sen, düşünmeyi düşünmekten başlayarak düşün, yeter! (İdeolocya Örgüsü)

088- Her madde, her mâna ve her şey gibi kadının da bütün vücut ve hikmeti, keyfiyeti ve mevkii İslâmda… (İdeolocya Örgüsü)

089- Kadın, İslâmda, her şeyden evvel derin bir haya mevzuudur; ve bütün mahrem köşeleriyle çepeçevre hisarlar ortasında yükselen bir saray gibi edep, ismet ve gizlilik surlariyle halkalanmıştır. (İdeolocya Örgüsü)

090- İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede hayâ ve hicap ifade eder. (İdeolocya Örgüsü)

091- Kasap dükkânlarında kuyruğuna kadar yüzülmüş çırılçıplak etin vahşetini esirî bir tılsıma götüren örtü sırrı, münhasır (estetik) göziyle de yalnız İslâmdadır. (İdeolocya Örgüsü)

092- Fars tesiri korkunçtur; İslâmda en büyük kafalarla at başı, en hain bozguncu kelleleri de İranlı. (İdeolocya Örgüsü)

093- Bizim cemiyet ve devletimizde kasıtla adam öldürmenin cezası, cezaya ehliyet sınırları içinde ve bellibaşlı mazeret ve müdafaa vaziyetleri dışında, istisnasız ve hiç bir zorlayıcı ve hafifletici sebep bahis mevzuu olmaksızın, ölümdür. (İdeolocya Örgüsü)

094- Bizim cemiyet ve devletimizde bile bile hırsızlığın cezası, cezaya ehliyet sınırları içinde, istisnasız ve kayıtsız ve şartsız, bir kolun kesilmesidir. (İdeolocya Örgüsü)

095- İster yerli, ister yabancı filmlerde, ahlakî, ruhî, hissî, fikrî, siyasî, hatta bediî ve zevkî en küçük zaaf, sakamet ve dalâlet ifadesi, böyle bir filmin yasak edilmesi için kâfi sebeptir; ve bu hususta tek selâhiyet, memleketin en anlayışlı ve alâkalı şahıslarından seçilecek olan murakabe heyetindedir. (İdeolocya Örgüsü)

096- Alenî ve içtimaî bir zina nazariyesinden başka bir şey olmıyan dans, belki de bu münafık cephesiyle zinadan da iğrenç bir fiil olarak, Büyük Doğu mefkuresinin en şiddetli yasakları arasındadır. (İdeolocya Örgüsü)

097- Kadınla erkeği müşterek ve ahenkli hareketlerle vücut kıvrımlarını göstermeye davet eden ve ister bir çift, ister birçok insanın şehevî hareketlerinden ibaret olan dans, millî ve gayr-i millî bütün çeşitleriyle bizden değildir. (İdeolocya Örgüsü)

098- Bizde heykel yoktur. (İdeolocya Örgüsü)

099- Sinemayı, tiyatroyu, edebiyatı, fikriyatı, hattâ ilmi bile mutlaka millî şekilde verimlendirecek bir nizam… Bunlar bir kere millîleştikten sonra da onları beynelmilel çapa ulaştıracak bir nizam… (İdeolocya Örgüsü)

100- Meyhane, kumarhane ve bütün rezalethanelere paydos! diyecek bir nizam… (İdeolocya Örgüsü)

101- Ruhumuzu dayadığımız mukaddes ölçülerin hem düşmanlarına, hem de dost görünüp bu ölçüleri anlamayan ham yobaz bozuntularına hayat hakkı tanımayacak bir nizam… (İdeolocya Örgüsü)

102- Reformacı, ne türlüsü olursa olsun, İslâmı harap bir bina farzedip onu dışından payandalamak, ahşap evlere dışardan çimento püskürtürcesine, onu dışından desteklemek, onu yardıma muhtaç bilip bu yardımı dışından tedariklemek gayretinde bir fikir haini ve iman yoksunudur. (İdeolocya Örgüsü)

103- Adam öldüreni hemen öldürecek, hırsızlık edeni bir daha edemez hale getirecek; ve bütün içtimaî ihtilâflarında ferde öz evinden daha emin sığınaklar gösterecek bir nizam… (İdeolocya Örgüsü)

104- Halkın nefsâniyetini değil, Hakkı razı edecek ve Kurultayının büyük duvarına Hâkimiyet Hakkındır! düsturunu kazıyacak bir nizam… (İdeolocya Örgüsü)

105- İslâm, bütün meselelerin esasını vazettiğine göre, “Onu bundan ayırıyorum, şu olsun bu olsun!” demek kabil mi? Değildir! İlmen değildir! İslâmı atmak mümkündür de (lâisite) matmazeli ile evlendirmek mümkün değildir. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

106- Hiçbir lâiklik aleyhtarlığı veya lehtarlığı yapmıyorum; doğrudan doğruya söylüyorum: Lâiklik bize göre samimi ve hakiki bir kelime değildir. İnanmayan topyekûn inanmaz; fakat barışmaz nesneler arasında muvazaa aramaz. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

107- Komünizmin gözünde kadın, istediği zamanda, istediği mekânda, istediği vaziyette, istediği adamla beraber fizyolojik kusma ve kusturma ihtiyacını tatmin etmesi gereken, Şohben tarzında bir âlet… (Başmakalelerim)

108- Siz, bütün ilericiler, kadını, kurtarmak ve nadide bir yemiş gibi soyup ortaya koymak isterken onu, en aziz mâna ve tesiriyle Öldürüyorsunuz! Kadını yok ettiğinizi sandığınız dine karşı onu kaatil elinden kurtarırcasına kapıp, kasap çengellerinde kuyruğu fiyonglu bir ceset haline getiren, yani gerçekten yok eden sizsiniz! (Hikayelerim)

109- Mukaddesatçı ve milliyetçi gençlik ve Şehadet getiren herkes! Fikir meydanı ve atalarının ruhu seni çağırıyor. Elinde kanun bayrağı, ruh kalesini fethet!… (İdeolocya Örgüsü)

110- Edeb, hududa riayet etmek demektir. En büyük edeb, ilahi hududu muhafaza etmektir. (Konuşmalar)

111- Madde fethi ruh olmadan ayakta duramaz. (Konuşmalar)

112- Manâsını anlamadığımız Batı adamının yüzüncü planda taklitçisi olarak sürünüp gidiyoruz. (Konuşmalar)

113- Davayı Allah’ta ve ölümsüzlük gayesinde tamamlayan bir insan nasıl karamsar olabilir?.. (Konuşmalar)

114- Şiir, üstün idraktir. (Konuşmalar)

115- Demokrasi halkın isteği olduğuna göre, halk kötüyü isterse halimiz ne olacaktır?.. (Hesaplaşma)

116- Batı budur, diye düşündü Naci; gaflet ve gururun ışıklı ve sırmalı mantosunda teselli arayan muhteşem bedbahtlık panayırı… (Aynadaki Yalan)

117- Çoğu, sigâya çekilecek olsalar, komünizmi de bilmeyen, komünist bile olmaktan âciz, lâfta ilerilik heveskârı küfür yobazlarıdır. (Her Cephesiyle Komünizm)

118- Allah’ım; bizi delinin bayram anlayışından kurtarıp mustaribin şevk ölçüsüne kavuşturman için tecelli bekliyoruz! (Başmakalelerim 2)

119- Bizde lâisizma, hükümetin sırf kendisiyle İslâmiyet arasına bir ayrılık koyması için değil, münhasıran Türkleri Müslümanlıktan ayırmak için ele alınmış; caniyane bir sinsilikle, Müslümanlığı komünizmadan âdi ve muzır gösterici bir tertiptir. (Başmakalelerim)

120- Genç adam! Göklerin rahminde, kan renkli şafaklara bürülü bir yeni gün doğmak üzere bulunduğuna inan! (Hitabeler)

121- Şu futbol, din çapında öyle bir vecd kaynağı olmuştur ki, konuşmaya başlayan çocuğun ilk kelimesi Gol! olsa şaşmamalı… Artık insanda kafa meşin top, beyin meşin top, kalb meşin top, mide meşin top… (Çerçeve 4)

122- Kanunla mücadele bile kanuna riayetle olabilir. (Konuşmalar)

123- Bu kainat ve dünya bizimdir ve anahtarları cebimizde kaybedilmiştir. Yeter ki, onu astar içinden çıkarmayı bilelim! (Başmakalelerim 3)

124- İmanın kaybolduğu yerde Allah, mühürlediği kalbi bütün muavin kıymetlerden mahrum kılar ve tesellisini verir. (Hesaplaşma)

125- Batının büyük mustaripleri, hakikat dağına tırmanış yolunda İslâm velilerine nisbetle çıkmaz sokağın cüce piyonlarıdır. (Aynadaki Yalan)

126- Gençler, hakikî gençler!… Bu adam yolunuza fedadır. Eğer yetişmenizde; çeyrek asırdır zift çektikleri, zulmet sıvadıkları ruhunuzun nesçlerini aralayıp mukaddes kıvılcımın girmesine yol hazırlama işinde de küçük bir emeğim varsa, bunu ebediyet tapusu kadar kıymetli sayarım. (Cinnet Mustatili)

127- Hapis, işkence, ölüm, açlık, sefalet, hakaret… Hepsine dayanılabilir.Başı boş bir serçe ağzından rastgele düşmüş bir tohumun bile kaybolmasına meydan vermeyen Allahım, bu gençlerin, böyle gençlerin büyük hasad gününe beni yetiştirsin! (Cinnet Mustatili)

128- Ayasofya’nın hilâl hâkimiyetinden uzaklaştırılmasıyla düşmana aşılanan gayret, bir ordunun harp plânlarını satmaktan beter bir tehlike ve suç belirtir. Eğer o kökünden traş edilse ve yıkılsa bir şey değil de, bu haliyle, bütün bir milleti ve tarihi her an öldürüp yine dirilten ve tekrar öldüren bir felâket… (Hitabeler)

129- Allah diyen bu millet mutlaka kalacak; ve kalacağına göre, öteki dünyadakinden evvel, bu dünyada hesap gününü açacaktır. (Hitabeler)

130- Disiplin, her oluşun, toprak altında pişe pişe elmas olmaya giden kömürden, kalb içinde pişe pişe insan olmaya giden nâtık hayvana kadar her oluşun, üstün hakikate karşı teslimiyet sırrını gizleyici başlıca usûl şartıdır. (Tanrı Kulundan Dinlediklerim)

131- Maddî ve manevî bütün iş şubeleriyle insanoğlunun tek cehdi ölümsüzlüğe ermekse bunun biricik müteahhidi İslâmdır. (İdeolocya Örgüsü)

132- İttihat ve Terakki bir baştan öbür başa sahte kahramanlar sirkidir. Ucuz kahramanlık özentisi ve sahtesi içice… Ondan sonraki devir malûm… Maddede kurtarılan milletin ruhta batırılışı… (Sahte Kahramanlar)

133- Komünizm sosyalizmin azmanıdır. Komünist olmaya razı olunmadan sosyalist olunmaz! (İslâm ve Öbürleri)

134- Bazıları Ben Allah’ı severim; O’ndan korkmam! der. Bilmez ki, korku, sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur. Dağın tepesini seven; uçurumdan nasıl korkmaz! (Vecdimin Penceresinden)

135- Müslüman geçinen eski nesilleri de inkâr edin! Eğer onlar tam müslüman olsalardı bugünler başımıza gelmezdi. (Hesaplaşma)

136- Mutlak ölçüler karşısında ne bir indirme, ne bir çıkarma mümkündür; ve yasakların mutlaka, tam ölçüsü, hikmet ve ruhiyle bilinmesi lâzımdır. Bir de riayetsizliğin, her şeyden evvel büyük bir haya ve hicap dâvası olduğunun takdiri… (Çöle İnen Nur)

137- Masum kanının sarhoşu eski kaplan bünye, şimdi, üstün insan ahlâkı içinde, bir güvercin öksürse gözyaşlarını tutamıyor. Bu hâl Müslümanlıktır. Ve mutlak inkılâp… (Çöle İnen Nur)

138- Tek yol dine dönmek.. Tek din İslâm! Mânasını yıktığımız ve yaktığımız cami.. Batı O’nun eşiğinde.. Ya biz neredeyiz? (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)..

139- Bizi, ne bizden olduğunu sananlar, ne de bizden olmıyanlar anlayabiliyor. Bizi anlayabilmek istidadı, ancak Allah ve Resulünün sırları yolunda kafasını berhava etmiş yüksek çile ehli Müslümanlardadır. (İdeolocya Örgüsü)

140- İnkılâp… Bu kelimenin cıcığını çıkardılar! Kâğıdı yak, karbon olsun; karbona inkılâp de… Yani ye yiyeceğini, sonra da çıkardığına inkılâp de… İnkılâp budur! (Hesaplaşma)

141- Bize gerici diyen, karanlık hokkası ve bataklık deliği ağız! Bizzat sen, zaman kadar mücerret bir şeyi çürütmüş, kokutmuş ve dünyayı Taş Devrine kadar itmiş, atmış bir küfür gericiliğinin mostralık çeşidi değilsin de nesin? Senin secde ettiğin putlar Önünde, Apis öküzüne tapanlar bile özür beyan edebilirler. (Hücum ve Polemik)

142- Dişi ağrıyan ve kendisini taştan taşa çarpan bir adama merhamet, onu şişkin yanaklarından öpmek midir, yoksa zorla ağzını açıp bağırta bağırta dişini sökmek mi? (Mümin-Kafir)

143- Bu dâva, benim eski tabirimle ceplerde kaybedilmiş güneştir! İnsan dışarıda kaybettiğini dere tepe arar. Ama ceplerde kaybedileni bulmak zordur! (Yolumuz-Halimiz-Çaremiz)

144- Allahım; bizi, seni Yakın diye anarken senden uzaklaşanlardan etme! Senden uzaklaştığı korkusu ile çırpınırken sana yaklaşanlardan eyle! (Hac’dan Çizgiler, Renkler ve Sesler)

145- Ey vatanında, evinde, dostları, akrabası içinde garib olanlar; gerçek yakınınız Allah! (Hac’dan Çizgiler, Renkler ve Sesler)

146- Bu dünyada aslına ulaşılacak hiçbir şey yoktur, her şey püften. Bu dünyanın püf olmayan biricik tarafı, işte asıl püf olmayan büyük hayatı idrak etmesinden ibaret. (Püf Noktası)

147- Müslümanlığımızı, hâşâ, uyuz hastalığı gibi utanç sebebi sayıyoruz! Kravatlı maymunların yanında uyuzumuz görülecek gibi bir his geliyor bize… Bu değil Müslümanlık! Dâva yolunda büyük gözükaralık lâzım… (Özlediğimiz Nesil)

148- Silindir şapkalı köpeğin mazisi çeyrek asır. O her devrin sahtekarı… Ruhuna, buz dağlarını limon bahçesine çevirici ılık samimiyetinden tek zerre düşmemiş mahluk… Ruhu buzdan bir ova gibi hakikat tohumuna yabancı… Buz tohum tutar mı? (Hücum Ve Polemik)

149- Size, içinde yaşadığınız dünya, fikre fikirle karşılık vermeyi öğretmiyor da teker kelimelik klişeler belletiyor. Kutudan fiş çekercesine her fikrin tek kelimelik yaftasını çıkarıyorsunuz, o kadar… (Hikayelerim)

150- İlericilik, bizde, kendi kendisine bir şey olmanın değil, kâinat çapında tek oluş İslama düşman olmanın ruh haleti şeklinde meydana çıkıyor ve hiçbir fikir çilesine dayanmıyor. (Türkiye’nin Manzarası)

151- Bu ne iştir? (Viya – Öropa: Avrupa yoluyla) ahlâk, nizam, şekil, ruh devşirici halimiz ne güne kadar devam edecek? Allahım; mutlak kudretinle şu Amerikalı ve Avrupalıları topyekûn müslüman et de, bizimkiler de müslümanlığı kabul etsinler! (Hadiselerin Muhasebesi)

152- Yılda 12 ayın bir ayından fazlasını işgal eden bayramlarımızın çoğu, ancak delilere yakışır soydan… Hele kurtuluş bayramları, hele onlar! Bir türlü kurtuluştan kurtulamamanın, kendini şuur altında daima esir hissetmenin bayramları! (Rapor 7-9)

153- Bizde hapishane, hiç bir suçun ıstırap ve İntibah yatağı değil, her suçun tam teşekkül ve tekemmül akademisidir. (Cinnet Mustatili)

154- Aslında, kurtuluşa, gerçek kurtuluşa muhtaç olduğumuz bir gerçektir. Bu gerçeği şuurlaştırmanın da usûlü, boyuna yarım kurtuluşları kutlamak değil, bu türlü kurtuluş edebiyatından kurtulmaktır. (Rapor 7-9)

155- İslâmı biz, dünyada mevcut her ırkı eriten muazzam bir hararet derecesinde bir pota kabul ediyoruz. Onun içinde hepimiz eriyoruz ve bir tek insan mâdeni çıkıyor; Müslüman… (Sahte Kahramanlar)

156- Evvelâ her şey mucize… Her şey Allah’ın mucizesi… Yekûn halinde varlık ve tek tek her şey mucize… Göz mucize, kulak mucize, akıl mucize, ruh mucize… İki parmak ucu arasında bir çiçeğin ipek nescini lif lif tadan duygu nedir? Ne sayalım! (Çöle İnen Nur)

157- Esir kampları halinde Müslümanları depo etmekte kullanılan hangar mânasiyle değil, kâinata hâkim saray mânasiyle camii ve ruhu kurtarmak isteyenler, birleşiniz! (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

158- Evet,ey yeni gençlik! Sana düşen,bu tayfun ve kasırga asrında Nuhun yeni gemisini kızağa koymaktır. Hak yardımcın olsun!… (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

159- Nefsi elle gösteremem ama kapısını nah! diye gösterebilirim: Ağız! O, karanlık ağızlar, zulmet kuyusu ağızlar… (Çerçeve 4)

160- Batılı, nasipsiz kafasını yonta yonta, incelte incelte her şeyi söylüyor ve yalınız İslâm! demediği, diyemediği kalıyor da, biz hâlâ çağ nedir, anlamaya yanaşmıyoruz. (Çerçeve 4)

161- Bu memlekette hükümet meselesinin ben yapayım sen boz, sen yap ben bozayım! tarzında, her türlü fikir dışı bir inat plânına düşürülmüş olması ne aciptir! (Çerçeve 4)

162- Her şeyi o türlü kaybettim ki, Allah’ı kazandım. (O ve Ben)

163- Kendimi, fikirde, sanatta, şunda bunda, dünyanın en büyük adamı görmek, bilmek, göstermek, bildirmek isterdim; tek, O Kapı’nın köpeğine mahsus derece belirsin diye… (O ve Ben)

164- Benim avuçlarımdan süzülen, işte o kaynaktan aldığım sudur; bu suyun eğer bulanık bir tarafı varsa nefsime, güzel bir tarafı varsa da efendime aittir.Pırıltılar içinde suyu arayan ceylân gençliği o pınara koşsun! (O ve Ben)

165- Dostlarımıza, uğurlarında tek zerremizi dağlar kadar büyütüp yeni baştan zerre zerre feda edecek kadar dost; düşmanlarımıza ise, tek damla kanımızı okyanuslar çapında genişletip herbirini içinde boğacak derecede düşmanız! (Hitabeler)

166- Ortalıktaki bu kızlar bizim kardeşlerimiz, kızlarımızdır. Ve bunların eski ismi Muhadderat-i İslâmiyedir. Bu kılıkla sokağa dökülmek, iman sembolü annelerimizin misk kokusu baş örtülerini olanca mânasiyle kenefe atmaktır. (Özlediğimiz Nesil)

167- İşte yakında 19 Mayıs geliyor ve memlekette büyük cinsî cazibe törenleri Millî Eğitim yaftasiyle ve devlet eliyle açılmak üzere bulunuyor. Memlekette hemen her şehirli ailenin, kızlarını bağışladığı bu törenler, Batının hiçbir (pavyon) ve (müzik hol)ünde eşine rastlanamaz bir şehvet âyinidir. (Özlediğimiz Nesil)

168- Bütün sır örtüde… Örtü, kadının mânasına, aranması, bulunması, erişilmesi lâzım bir derinlik veriyor. O mânayı zorlaştırıyor, griftleştiriyor, kıymetlendiriyor. İdeâl… İdeâl işte budur: Aranması, bulunması, erişilmesi gereken gaye… Kadın, vücuduyla ideâlden bir çizgidir ve mutlaka perde arkasında, göz ufkunun gerisinde el uzanır uzanmaz tutulamayacak bir noktada olmalıdır. (Hikayelerim)

169- Siz diz kapaklarınızdan birer karış yukarısına açık vücudunuzda mahrem nokta tanımadığınızı ilân ederken, dizkapaklarınızdan yukarısına ait bütün tesirinizi kaybettiğinizin farkında mısınız? Erkeğin hasret ve kıymet hükmünü öldürerek mi kıymetleneceksiniz? Siz, vücudunuzun neresini açarsanız, o noktayı kesip atmış gibi kaybediyorsunuz! (Hikayelerim – Örtüdeki Sır)

170- Maya tutması için otuz küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, kıvrandığım ve zindanlarda çürüdüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. (Hitabeler)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis