Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -2-
Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -2-
001- Gördüm ki, akılla
hiçbir yere varılmaz ve her şey aklın ötesindeki peygamberlik tavrına teslim
olmaktan ibaret; böyle yaptım. Resulün ruh feyzine büründüm ve kurtuldum.
002- Kendimizi kendi
içimizde; fert ve cemiyetimizi içinden ve dışından kucaklayarak kendi
003- içimizde tamamlığa
erdirmeden dışarıda gözü olmak, bu iç oluşa ihanettir. Ötesi, olduktan sonra
düşünülecek iş…
004- Çilemizi bile bile,
göre göre, doya doya doldurmadıkça kurtulamayız. Elverir ki ıstırap çekmeyi,
acıya katlanmayı bilelim… Acı çeken, acı çekmeyi bilen, onu savmayı da bilecek
olan demektir.
005- Cam gibi mücella ve
pürüzsüz bir düzlük üstünde bütün fetihleriyle yükselen İslam…
006- İnsanlar dalga
dalga, Allah dininin kapısına doğru akıyor…
007- “Allah hiçbir nefse
gücünden fazlasını yüklemez.” Derin bir nefes aldı. Kurtulmuş muydu yoksa?
Madem yükü bu kadar ağırdı, demek onu çekecek güce de sahipti…
008- Basit kişiler hep
ilgi görür, kaliteli kişiler ise hep yalnız kalır. Çünkü ucuz malın alıcısı çok
olur.
009- Kendini dünyalar
değerli sananlara kısa bir not; “Dünya beş para etmiyor.”
010- Öz anne-babasını
huzur evine gönderip, evde, kedi köpek besleyen insanların olduğu bir ülkede
yaşıyoruz.
011- Görüyor musunuz ki,
bir taklit, bir ırkın, bir ırktan devşirdiği özenti hareketler, o ırkı kendi
içinde boğuyor ve büyük köreltiyor!
012- Yalnız göze güvenen
şu kör akılcıya bak! Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak!
013- Hayvandan insana
dönen yoktur ama, insandan hayvana dönen çoktur!
014- Deli, buna para
derler, para! Şeref de bu, namus da bu, akıl da bu, hikmet de bu, sıhhat de bu,
hayat da bu, dünya da bu, ahiret de bu, parrra!
015- Bak da ibret al;
yere düşen yaprağa, eskiden o da yukarıdan bakardı toprağa…
016- Dostlarımı hiçbir
zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.
017- Göz kaptırdığım
renkten, kulak verdiğim sesten, affet, senden habersiz aldığım her nefesten.
018- Dostlarım ev
eşyamdı, bir bir gitti diyorum. Artık boş odalarda ölümü bekliyorum.
019- İki zıt arasında
hem bitişik zannettirecek kadar yakınlık, hem de sonsuzluk boyu uzaklık vardır.
020- Son gün olmasın
dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.
021- Allah dostu odur ki
nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
022- Kalacak kim var ki
dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.
023- Sanırım, insanların
her suçunda ben varım; günah uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!
024- Can taşıyan, yüreği
atan her yaratığa acıyın! Ağzından kemiğini çaldıran köpeğe, her parçası
025- ayrı ayrı kıvranan
solucana, tabanı yanan çakala… Hepsinin üstünde insana; buruş buruş
026- beyni, alnı ve
çenesiyle gözyaşı döken insana acıyın!
027- Vicdanım mı
yanacak? Şu anda her yerim yanıyor. Vicdanım nasıl olmuş da kurtulmuş.
028- Merhamet ekmek olsa
da bütün aç insanlığa dilim dilim dağıtılsa, payına hiçbir şey düşmeyecek olan
lanetli budur!
029- Dostlarım malum!
Düşmanımı tanımak istiyorum.
030- Ağaçtan düşen
yaprak nasıl “kurumaya” mahkumsa; gönülden düşen insan da “unutulmaya”
mahkumdur.
031- Tam otuz yıl saatim
işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
032- Bir bölünmez ki,
insan, onu zaman bölüyor; İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor…
033- Evet, bir varlığı
bir yokluk, bir yokluğu bir varlık takip eder; Allah her an var ve yok eder.
034- Çocuklar; dünya bir
gözyaşı evinden başka ne olabilir? Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik
ağlatanlardan olmak reva mı?
035- Ve ben ağlıyordum.
Sebebini bilmeden, ne istediğimi bilmeden…
036- Hasret bir rüzgar,
kapı kapı aralar geçer; gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer.
037- Dünyada her nimeti
bıraksam ne çıkar ki? Orada o varken, burada bırakılmaz ne var ki?
038- Gençliğine güvenip
vakit çok erken derken, belki elveda bile diyemezsin giderken!
039- Hastanın başında,
ağlayan, çırpınan, dövünen, canını vermeye kadar türlü merhamet gösterileri
yapan anne mi daha merhametlidir; yoksa elinde neşteri, sırtında beyaz gömleği,
sert ve sağlam adımlarla onun baş ucuna gelip canını acıtan doktor mu?
040- Bu dünya bir
benzeyiş, bir vatanı andırış; ve göz, görmediğine kendini inandırış!
041- Ellerimi daha sık,
daha sık! Yaşadığımı, hayatta olduğumu, senin olduğumu anlayayım… Ben kendimin
değil, seninim!
042- Bana, yakan
gözlerle, bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel çivisi çaktınız!
043- İnsan kadınını ne
kadar sevmelidir ki, nihayet onu aşacak ve Leyla’yı Mevla ile
044- değiştirecek hale
gelsin… Ve ondan sonra hem de kadınla el ele büyük rejime istidat
045- kazansın…
046- Gözüm aklım, fikrim
var deme hepsini öldür! Sana çöl gibi gelen. O, diyorsa göldür!
047- İnsan ne aptaldır!
Mucize içindeyken mucize bekler.
048- Bir kalbim var ki
benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.
049- Su çekildi, göründü
sanki zamanın dibi, korkuyorum, bu akşam kıyamet varmış gibi…
050- İnsan sevme hissini
israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa, onu o
051- kadar sevmeli.
052- Aferin oğlum,
fikirlerine tamamiyle katılıyorum! Ve sonra ‘d’ sesi veren bazı kelimelerin ‘t’
ile
053- yazılmasındaki sakilliğe
işaret ederek dedi ki: Ömrümün sonunda, ismimin sonuna bir ‘it’
054- ilâve ettiler.
055- Bilen ve bilmeyen
her ferdimizle hepimiz dünyaya, bizzat Allah’ın ferman ettiği gibi, Allah’ı
056- aramaya, bulmaya,
onun sırları ve hikmetleri etrafında “körebe” oynamaya ve ona ibadet
057- etmeye geldik.
058- Sade marka
müslümanı kalacak olursak, ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra
059- vazifelerimizin
bittiğini sanırsak, iman iddiasından utanmamız icab eder.
060- Mahrem çizgilerine
baktıkça örtünen sır; belki de benliğinden kaçabilene hazır.
061- Sana şahdamarından
daha da yakın Allah; günah mı dedin; ondan uzağa düşmek günah…
062- Hakikat, eğer
hakikatse mutlaka her yeri kaplayacak ve ilerisi göründükçe esasta onu da
063- kapladığı meydana
çıkacaktır. Bizim hakikatimizse her türlü mekân ve mıntıka
064- hasisliğinden
mücerred ve münezzeh…
065- Hatıra küpü,
devril, sen de ey hayal, gömül! Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
066- Gelin çocuklar,
kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım! Sebep mi istiyorsunuz?
067- Çok! Gündüzün
bitişinde gece, düzlüğün berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye
katıla katıla ağlayalım!
068- Hasretim, her
tümseğin, her çatının ardında; kelimenin üstünde, cümlelerin altında…
069- Sevdiğini belli et.
Gizlemek başkalarına fırsat vermektir.
070- Sen çok sev de
bırakıp giden yar utansın.
071- Kurban olduğum
Allah’a bile günde beş vakit ulaşılabiliyorken, kendini ulaşılmaz sananlara
selam olsun.
072- Yaprak ağaçtan
sıkılmıştı, bahar bahaneydi.
073- Her kahkaha da
Allah’a şükretmiyorsan, neden her ağladığında ona kızıyorsun.
074- Yanında olduğum
zamanda değerimi bilmezsen, değerimi bildiğin gün yanında bulamazsın.
075- Kimileri vardır
aşın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de
aşağılıktır.
076- Yeryüzü boşaldı
habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?
077- Adamlık cinsiyet
değil şahsiyet meselesidir
078- Makyajı abdest olan
bir kadının; hayatı da güzeldir hayası da...
079- 7 Hristiyan bir
danaya girmedikçe Çam ağacı süslemem.
080- Bir gün akşam olur
biz de gideriz, Kalır dudaklarda şarkımız bizim.
081- Bu gidişle,
utanmaktan utanan bir nesil gelecek.
082- Hayatın çilesine
tahammül gerek, değil milki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için gözyaşı
mı gerek, bazen dertliler de ağlar ama gülerek.
083- Bu nasıl dünya,
hikayesi zor.
084- Benim ayağımın altı
da müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…
085- İsterseniz hayat
aşını verin; sayılı nimetler bal olsa yemem!
086- Uğruna ölmekse seni
yaşatmak bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, gururdur namustur bayrak ve
sancak, aksa da kanım zalimi güldürmem!
087- Tel tel ve iplik
iplik dikseler de ağzımı; Tek ses duysalar; “Allah!” yoklayanlar nabzımı!
088- Somurtuş ki bıçak,
nara ki tokat; zift dolu gözlerde karanlık kat kat… Yalnız seccademin yününde
şefkat; beni kimsecikler okşamaz madem; öp beni alnımdan, sen öp seccadem!
089- Öyle şiirler vardır
ki insanın tüylerini ürpertir, içine bir od gibi sürtünür. Necip Fazıl iman
dolu yüreğiyle, acılarıyla, düşünceleriyle birbirinden güzel unutulmayacak
şiirler bizlere bırakmıştır. Söz uçar yazılanlar kalır.. İşte en meşhur
şiirleri, en dokunaklı şiirler;
090- Üzülme! Davanın
sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır.
091- Ağlayabilseydiniz,
anlayabilirdiniz. (Reis Bey)
092- Devler gibi eser
vermek için karıncalar gibi çalışmalıdır! (İhtilal)
093- Güzellik esrardır.
Ve onun içindir ki, güzel, peçe altındadır. (Aynadaki Yalan)
094- Kadın;
Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır. (Kafa
Kağıdı)
095- Bir gençlik, bir
gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!!” şuurunda bir
gençlik… (Hitabeler)
096- Dininin, dilinin,
beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik…
(Hitabeler)
097- Bu millet
ölmeyecekse, bu Fatih dirilecektir!!! (Başmakalelerim)
098- Chp bir parti
değil. Türk’e dinini, dilini, ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam
müessesesidir. (Rapor 10-13)
099- Bugün bizdeki
muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır… (Çerçeve 3)
100- Mikroba merhamet,
hastaya merhametsizliğe varır. (Benim Gözümde Menderes)
101- Müslümanım;
müslümanlık çapında hiçbir kıymet ve haysiyet ölçüsü tanımıyorum. (Müdafalarım)
102- Kendi hesabıma
diyorum ki, Avrupalı olmamanın şerefi bana yeter! (Çerçeve 1)
103- Ayasofya’nın
kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler. Ayasofya açılmalıdır. Türk’ün
bahtıyla beraber açılmalıdır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Yunanlıya ben
yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç! demekten farksızdır. (Hitabeler)
104- Ayasofya’yı kapalı
tutmak, Allah’a sövmeye, Kur’ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk
iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur. (Hitabeler)
105- Adı Türk, küfür tip
ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan, Ayasofya’yı müzeye çevirmekle, sağlık
müzelerindeki balmumundan frengili suratlar şeklinde, Türkün öz ruhunu müzeye
kaldırmış oldu. (Hitabeler)
106- Biz, içimizden bu
kadar perişan hâle getirilmeseydik, dışımızdan bu hürmetsizliğe uğramayacaktık…
(Hitabeler)
107- İnsan başıyla fare
kafasını birbirinden ayıran tek hassa, fikir öfkesidir. (Hücum ve Polemik)
108- Ne mutlu
Müslüman’ım diyen! (İslâm ve Öbürleri)
109- Size öyle bir tohum
bırakmak nasip etti ki, Allah, mutlaka ağacını yetiştirmek borcu altındasınız!…
(Hesaplaşma)
110- Müslüman Anadolu
gençliği! Birleşiniz! (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)
111- Sen ancak, İslâmı,
nasibsiz bir tipsen reddedebilirsin; ama, İslâm ile lâikliği biraraya
getiremezsin!.Kutup ayısını, hurma ağacının ikliminde besleyemezsin!. (Dünya
Bir İnkılap Bekliyor)
112- Musiki ruhun gıdası
olsaydı, dünya yabanî ruhların ördüğü bir devedikeni tarlası değil, bir
(orkide) bahçesi olurdu. (Tanrı Kulundan Dinlediklerim)
113- Yaşanmaya değer
hayatı bul ve ölümsüzlüğe geç! (İslam ve Öbürleri)
114- Bir milletin
diliyle oynamak, onun hayatıyla oynamaktır. (İdeolocya Örgüsü)
115- Gerici… O da ne
kelime? Gerilerinde damgamız mı var ki gerici oluyoruz? (İdeolocya Örgüsü)
116- İnandığı dâvada ve
dâvasının öz hududu içinde aşırı olmayanın yüzüne tükürünüz. (Çerçeve 5)
117- Büyük Doğu,
İslâmiyetin emir subaylığı… (İdeolocya Örgüsü)
118- Davası olmayan
fikir işsizi, yalnız dedi-kodu yapar. (Çerçeve 1)
119- Halka değil, Hakka
inanan; meclisinin duvarında “Hakimiyet Hakkındır!” düsturuna hasret çeken,
gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir
gençlik… (Hitabeler)
120- Kuru odun, tomurcuk
derdinden, katır da, yavru kaygısından uzaktır. (Rapor 7-9)
121- Abdulhamid’i
anlamak herşeyi anlamak olacaktır. (Ulu Hakan Abdulhamid Han)
122- Kendi kendimizin
altında kalmamalıyız ki cemiyetin üstüne çıkalım. (Çerçeve 1)
123- Tarafsız! Bu
kelimeden iğreniyorum. İnsan,taraf demek…Tarafsız fikir, cisimsiz gölge gibi
birşey! (Çerçeve 3)
124- Ey Türk ruhumun
atomu. Çatla ve idealinin baş harflerini göklere yaz! (Çerçeve 2)
125- Şeriat, ebediyet
kasasının şifresidir. (Özlediğimiz Nesil)
126- Artık fikir
kurtlandı; iş lâzım… (Hitabeler)
127- Şahsiyeti
olmayanların hiçbir şeyi yoktur! (Çerçeve 1)
128- Çilemiz, çilesiz
müslümanların hali… (Rapor 10-13)
129- Allahsız adamın
fikrine, Allahsız cemiyetin mefkuresine, Allahsız idarenin başarısına ve
Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum! (Vecdimin Penceresinden)
130- Boksör Muhammed Ali
(Clay)’in yumruğundaki kuvvet İslâm mütefekkirinin kafasında da tecelli ettiği
anda her şey kurtulmuştur. (Çerçeve 4)
131- Bakarsanız yüzde
doksan dokuz Müslümanız. Ben bunlara musalla taşı Müslümanları diyorum. Evet, musalla
taşında yüzde doksan dokuzumuz Müslüman… (Yolumuz – Halimiz – Çaremiz)
132- CHP, bu vatanı
yoktan var etmiş iddiasında, halis ve muhlis bir vatan hainidir.
(Başmakalelerim)
133- Fikir kadar güzel
kadın çizgilerine karşı en büyük ihanet tertibi olan mini etek ve çıplaklık,
kadını büsbütün kaybetmekten başka bir şeye yaramaz. (Hikayelerim)
134- Artık günün genç
kızı, eski “Leyla” olmaktan çıkmış ve onun karşısında “Mecnun”a rol
kalmamıştır. (Hikayelerim)
135- Kaptanı yahudi,
çarkçısı mason, tayfası dönme, rotası dinsizlik olan hürriyet gemisinden ne
bekliyorsun? Yolcusu milletle beraber kayalara oturmazsa şaşmak lazım..
(Mukaddes Emanet)
136- Çatla, patla,
kudur, tepin! Zira sen bugünü kazansan bile biz yarını mutlaka fethedeceğiz!
(Hücum ve Polemik)
137- Müslüman! Aynanın
karşısına geç ve alnındaki müslüman yazısına her an ihanet halinde olup
olmadığını düşün! (Başmakalelerim 3)
138- Gayemiz şahıs
değil, şahısta tecelli eden davâ… (Konuşmalar)
139- Bizim işimiz yokuş
yukarı çıkmanın davasıdır. Onların dâvası ise yokuş aşağı yuvarlanmanın… (Özlediğimiz
Nesil)
140- Tarafsız diye bir
kelime yoktur, hakikatin taraflısı olmaya tarafsızlık diyoruz. (Özlediğimiz
Nesil)
141- İslamiyet
Avrupa’dan gelse Müslüman olacaksınız! (Bir konferansından)
142- Yâ müntâkim! Bizi
intikamına memur et! (Hitabeler)
143- Hasret, vuslatın
yarısıdır. İste ki olsun! (İdeolocya Örgüsü)
144- Allah’ı, Allah
dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!… Olanca sevgi ve
nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayınız! (Hikayelerim)
145- Size mekteplerde
okutulan tarihi kabul etmeyin! Tarihimiz nedir?.. Henüz yazılmadı. Sizin nesil
yazar inşaallah onu da… (Tarihte Yobaz ve Yobazlık)
146- Artık söz yalama
oldu! (İman ve Aksiyon)
147- Ah samimiyet, ah
samimiyet; senin olmadığın yerde hiçbir şeyin gerçeği kalmıyor! (Çerçeve 3)
148- Kim var? diye
seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert ben varım! cevabını verici,
her ferdi benim olmadığım yerde kimse yoktur! duygusuna sahip bir dâva ahlâkını
pırıldatıcı bir gençlik… (Hitabeler)
149- Can taşıma
liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü
kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik… (Hitabeler)
150- Kökünü beğenmeyen
dal ve dalını benimsemeyen meyve, olmadan çürüyecektir. (Çerçeve 1)
151- Düşünmeyi düşün;
düşünülecek herşey ondan sonra kuyruğa girer. (İdeolocya Örgüsü)
152- Ah şu moda!
Şahsiyetsizliğin en güzel sembolü modadır! (Konuşmalar)
153- Eğer gaye Türklükse
mutlaka bilmek lâzımdır ki, Türk müslüman olduktan sonra Türktür. (Hitabeler)
154- İslâmın kılıcı,
operatörün neşteri gibi, bizzat ve binnefs merhamet âletidir. (Mümin-Kafir)
155- Kanunî devrinden
beri gerçek inkılâbı bekliyoruz. (İdeolocya Örgüsü)
156- İslamda kadın,
kıymeti bilinen ve belirtilen her şey gibi, mahfaza içinde bir mücevher…
(Aynadaki Yalan)
157- Biz buz dağı gibi
küfrü erittik hohlaya hohlaya. Şimdi çamurdan geçemiyoruz. (Konuşmalar)
158- Gerçek Türk tarihi
henüz yazılmamıştır. Yazılabilseydi zaten mesele yoktu. (İdeolocya Örgüsü)
159- İnsan hür değildir;
hür olan, eşek veya köpek… (İdeolocya Örgüsü)
160- Çölde, devesine,
kölesiyle nöbetleşe binen Reisler Reisi’nin ahlâkı. Buna muhtacız… (İdeolocya
Örgüsü)
161- Biz, hangi milleti
ve siyasî zümresiyle olursa olsun, Avrupalının hoşuna gittikçe ve alkışını
topladıkça, böbürlenmek yerine başımızı taştan taşa vursak daha iyi ederiz.
(İdeolocya Örgüsü)
162- Avrupalının hoşuna
gitmemiz ve alkışını toplamamız, ancak kendi kendimizi tahrip ve inkârımız
nisbetinde kabildir. (İdeolocya Örgüsü)
163- İmanını, alnına
yapışmış kar topu bir nur güneşi gibi değil de, ilericiler görmesin diye,
burnunda bir cüzzam karhası gibi, sargılar altında taşıyan yoksunlar yoksunu!
Sen neredesin, Müslümanlık nerede?.. (Mümin-Kafir)
164- Ferhatın
sevgilisine kavuşmak için deldiği dağ, benim devirmek borcunda olduğum nefse
göre bir kum tanesi (O ve Ben)
165- Aya biz gidecek ve
oraya, bilmem kaç yıldızlı Amerikan bayrağı yerine Tevhid livâsını biz
dikecektik! (İdeolocya Örgüsü)
166- Bugünün genci
kendisini, sokağa, kadın bacağına, sinemaya, şuna, buna, hayata karşı müdafaa
edebilecek bir zırhın içine girmeye mecburdur. O zırhı da kendisinden başka
giydirebilecek yoktur. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)
167- Birçokları âşık
oldukları sistemi, İslâmiyeti o sistemin maiyetine vermek suretiyle kabul
ediyorlar. İslâm hiçbir şeyin maiyetine girmez, herşeyi maiyetine alır!
(Yolumuz-Halimiz-Çaremiz)
168- Gerilerini dönüp,
ileriye kıçlarındaki gözle bakanlar bize gerici diyor. (İdeolocya Örgüsü)
169- Yârabbi, asırlardır
geçit resimleri bitmeyen Batı taklitçisi sahte kahramanların foyasını meydana
çıkar! (Başmakalelerim 3)
170- İslamın nazarında
makbul sermayedar paraya hakim adamdır, paranın hakim olduğu adam değil…
(Türkiye ve Komünizm)
171- Halk Partisi bütün
felaketlerin dikilitaşı olarak kurulmuş ve öyle gitmiştir bu memlekette…
(Hesaplaşma)
172- İnananın da,
inanmayanın da birlikte tüküreceği surat… Tarafsızlık suratı… (Çerçeve 3)
173- Halbuki
Müslümanlık, zor içinde en kolay, pahalılık içinde de bedava olan kurtuluş
çaresidir. (Mümin-Kafir)
174- Bir genç için en
tehlikeli şey, kendi zıddı olan âlemlerin tesiri altında kalmaktır.
(Özlediğimiz Nesil)
175- Biz karşılarına
fikirle, kanunla, hamleyle çıkamadıkça, Müslümanlık iddiası dine ihanettir.
(Çerçeve 3)
176- Dünyada Bâtıl adına
ne varsa, hepsi de birbirine söverken haklıdır. (Çerçeve 4)
177- Allah aşkı olmadan
put nefreti hiçbir şey ifade edemez… (Çerçeve 3)
178- Cemiyetin ölüm
alameti, fertlerin hayvani istiklal gayretine düşmeleriyle başlar. (Çerçeve 4)
179- İnsan ve cemiyet,
kendini hesaba çekmek kalitesine ulaşınca aradığını bulur. (Hitabelerim)
180- İttihat ve Terakki
kadrosu mason kuklası ve komitacı kılıklı (Don Kişot)lardan ibaret… Bir baştan
bir başa… (Sahte Kahramanlar)
181- Keşke ben “Allah!”
kelimesinden başka, ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım. (Aynadaki
Yalan)
182- Edebiyatı olmayan
millet, zatıyla da mevcut değildir. (Hitabeler)
183- Nizamların nizamı
olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: İslâm… (İdeolocya Örgüsü)
184- Ne mutlu fikir
vebalılarına; ve yazıklar olsun, eşek sıhhati içinde, günübirlik hayat
çayırında otlayanlara! (Babıali)
185- Ağlayamayan,
anlayamayan; içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur’ân’da
“belhüm edal-Hayvandan aşağı!” diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum! (Rapor
7-9)
186- Bize Gerici ve Çağ
Dışı diyenler, kafalarını bacaklarının arasından geçirip kendi gerilerini
seyredenler ve bu vaziyette koştuklarını ve zamana hâkim olduklarını
vehmedenler… (Çerçeve 4)
187- Vatandaş! Benim
heykelimi dikme! Eğer ortada, temsil ettiğim, senin de inandığın bir fikir
varsa onun âbidesini dik! (Çerçeve 2)
188- Resmimi, evlerin,
toplantı yerlerinin, iş ve faaliyet çerçevelerinin ölü duvarlarına asıp ensenle
seyretme! Eğer ortada, temsil ettiğim, senin de inandığın bir fikir varsa, onun
kandilini yüreğine as! (Çerçeve 2)
189- Bir kız öğrenciyi,
başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, İstiklal savaşı başlarında
ve Maraş’ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan
milli şahlanışın ruhuna tükürmektir. (1001 Çerçeve)
190- Dava tektir ve
İslamı örmek, bilmek, anlamak ve pazarlıksız benimsemekten ibarettir. (Hac’dan
Çizgiler, Renkler ve Sesler)
191- İlmin usulünde
tebliğ, şiirin usulünde de telkin vardır. Şiirde tebliğ, kaba davulculuk;
telkin ise sihirli kemancılık… (Çile)
192- Biz hürriyet
istemiyoruz! Hakka esaret ve hakikate teslimiyet istiyoruz! Bizim ihtiyacımız
hakka esaret ve hakikate teslimiyet rejimidir. (Başmakalelerim 2)
193- İslâm yenilenmez.
Anlayışı yenilemek gerekir. Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi… Aynayı yenilemek…
Güneş yenilenemez. Göz yenilenir. (İdeolocya Örgüsü)
194- Şiir, ham ve cılk
bir duygu hali değil, üstün mamul bir idrak işi; ve hiçbir sınırda durmaksızın
mutlak hakikati ebediyyen arama faaliyeti… (Çile)
195- Tasavvuf…İslami ruh
ikliminin, su gibi, güneş gibi, ağaç gibi, ana unsuru…Belki de hepsi birden…
(Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu)
196- İslam eskilik
ölçüsüyle ezel kadar eski, yenilik ölçüsüyle ebed kadar yenidir. (Dünya Bir
İnkilap Bekliyor)
197- Nasıl öldürürsün?…
Göz! Renk renk dünyaları, en yakın zerreyi, en uzak yıldızı gören göz… Ona
nasıl toprak doldurursun? Kalb dediğimiz, bütün gücümüzü veren esrarlı
tulumbayı nasıl kırar, parçalarsın? (Reis Bey)
198- Göklerin merhamet
dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk
gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! (Reis
Bey)
199- Ne duruyorsunuz?
Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerindeki
çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin! O zaman göreceksiniz ki, acı su
borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren
kubbeler yükselecek… (Reis Bey)
200- Ölüler! Gözsüz
kulaksız kurtların içtiği köpüklü şampanya damlaları! Tozun toprağın mezeleri!
Korkunç bir saklambacın korkunç oyuncuları. Kurtarın beni ebedilikten! Öldüm
sizi araya araya…Kurtarın beni düşünmekten! (Bir Adam Yaratmak)
201- Her şey aşk
meselesi!… Aşk, cüceyi dev, aşksızlık da devi cüce yapıyor. (Kanlı Sarık)
202- İslamî nizamı
propaganda ettiğimizi söylüyorlar. Şüphe mi var? Biz yalnız bu işi yapmıyor, bu
işi yapmak için yaşıyoruz.!
203- Ah, o her şeyin mesulü
silindir şapkalı köpek tıyneti! Ahlak zaafımız onun, ruh zaafımız onun, fikir
zaafımız onun yüzünden… Efsanevi cinayetler, dâsitânî hırsızlıklar, yakası
açılmamış suistimaller, tımarhanelik ruh boşlukları ve imansızlıklar hep onun
getirdiği iklime bağlı.
204- İyice bilmek
lâzımdır ki, bu memlekette, bütün şubeleriyle küfrün, boğazlamak üzere her an
bıçağını bilediği, ne şu, ne bu birlik, dernek, ocak, ne Süleymancı, ne Nurcu,
ne İmam Hatipli vardır; sadece Müslüman vardır; Müslümanlık ve Müslüman! (Dünya
Bir İnkılap Bekliyor)
205- Bütün dâva şimdi fikir Mehmetçiklerini yetiştirmekte ve onların büyük meydan muharebesini hazırlamakta… (Hitabeler)
Yorumlar
Yorum Gönder