Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -2-

Necip Fazıl Kuddise Sirrûh’un Harika Sözleri -2-

 

001- Gördüm ki, akılla hiçbir yere varılmaz ve her şey aklın ötesindeki peygamberlik tavrına teslim olmaktan ibaret; böyle yaptım. Resulün ruh feyzine büründüm ve kurtuldum.

002- Kendimizi kendi içimizde; fert ve cemiyetimizi içinden ve dışından kucaklayarak kendi

003- içimizde tamamlığa erdirmeden dışarıda gözü olmak, bu iç oluşa ihanettir. Ötesi, olduktan sonra düşünülecek iş…

004- Çilemizi bile bile, göre göre, doya doya doldurmadıkça kurtulamayız. Elverir ki ıstırap çekmeyi, acıya katlanmayı bilelim… Acı çeken, acı çekmeyi bilen, onu savmayı da bilecek olan demektir.

005- Cam gibi mücella ve pürüzsüz bir düzlük üstünde bütün fetihleriyle yükselen İslam…

006- İnsanlar dalga dalga, Allah dininin kapısına doğru akıyor…

007- “Allah hiçbir nefse gücünden fazlasını yüklemez.” Derin bir nefes aldı. Kurtulmuş muydu yoksa? Madem yükü bu kadar ağırdı, demek onu çekecek güce de sahipti…

008- Basit kişiler hep ilgi görür, kaliteli kişiler ise hep yalnız kalır. Çünkü ucuz malın alıcısı çok olur.

009- Kendini dünyalar değerli sananlara kısa bir not; “Dünya beş para etmiyor.”

010- Öz anne-babasını huzur evine gönderip, evde, kedi köpek besleyen insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

011- Görüyor musunuz ki, bir taklit, bir ırkın, bir ırktan devşirdiği özenti hareketler, o ırkı kendi içinde boğuyor ve büyük köreltiyor!

012- Yalnız göze güvenen şu kör akılcıya bak! Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak!

013- Hayvandan insana dönen yoktur ama, insandan hayvana dönen çoktur!

014- Deli, buna para derler, para! Şeref de bu, namus da bu, akıl da bu, hikmet de bu, sıhhat de bu, hayat da bu, dünya da bu, ahiret de bu, parrra!

015- Bak da ibret al; yere düşen yaprağa, eskiden o da yukarıdan bakardı toprağa…

016- Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.

017- Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet, senden habersiz aldığım her nefesten.

018- Dostlarım ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum. Artık boş odalarda ölümü bekliyorum.

019- İki zıt arasında hem bitişik zannettirecek kadar yakınlık, hem de sonsuzluk boyu uzaklık vardır.

020- Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.

021- Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.

022- Kalacak kim var ki dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.

023- Sanırım, insanların her suçunda ben varım; günah uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!

024- Can taşıyan, yüreği atan her yaratığa acıyın! Ağzından kemiğini çaldıran köpeğe, her parçası

025- ayrı ayrı kıvranan solucana, tabanı yanan çakala… Hepsinin üstünde insana; buruş buruş

026- beyni, alnı ve çenesiyle gözyaşı döken insana acıyın!

027- Vicdanım mı yanacak? Şu anda her yerim yanıyor. Vicdanım nasıl olmuş da kurtulmuş.

028- Merhamet ekmek olsa da bütün aç insanlığa dilim dilim dağıtılsa, payına hiçbir şey düşmeyecek olan lanetli budur!

029- Dostlarım malum! Düşmanımı tanımak istiyorum.

030- Ağaçtan düşen yaprak nasıl “kurumaya” mahkumsa; gönülden düşen insan da “unutulmaya” mahkumdur.

031- Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.

032- Bir bölünmez ki, insan, onu zaman bölüyor; İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor…

033- Evet, bir varlığı bir yokluk, bir yokluğu bir varlık takip eder; Allah her an var ve yok eder.

034- Çocuklar; dünya bir gözyaşı evinden başka ne olabilir? Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik ağlatanlardan olmak reva mı?

035- Ve ben ağlıyordum. Sebebini bilmeden, ne istediğimi bilmeden…

036- Hasret bir rüzgar, kapı kapı aralar geçer; gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer.

037- Dünyada her nimeti bıraksam ne çıkar ki? Orada o varken, burada bırakılmaz ne var ki?

038- Gençliğine güvenip vakit çok erken derken, belki elveda bile diyemezsin giderken!

039- Hastanın başında, ağlayan, çırpınan, dövünen, canını vermeye kadar türlü merhamet gösterileri yapan anne mi daha merhametlidir; yoksa elinde neşteri, sırtında beyaz gömleği, sert ve sağlam adımlarla onun baş ucuna gelip canını acıtan doktor mu?

040- Bu dünya bir benzeyiş, bir vatanı andırış; ve göz, görmediğine kendini inandırış!

041- Ellerimi daha sık, daha sık! Yaşadığımı, hayatta olduğumu, senin olduğumu anlayayım… Ben kendimin değil, seninim!

042- Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel çivisi çaktınız!

043- İnsan kadınını ne kadar sevmelidir ki, nihayet onu aşacak ve Leyla’yı Mevla ile

044- değiştirecek hale gelsin… Ve ondan sonra hem de kadınla el ele büyük rejime istidat

045- kazansın…

046- Gözüm aklım, fikrim var deme hepsini öldür! Sana çöl gibi gelen. O, diyorsa göldür!

047- İnsan ne aptaldır! Mucize içindeyken mucize bekler.

048- Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.

049- Su çekildi, göründü sanki zamanın dibi, korkuyorum, bu akşam kıyamet varmış gibi…

050- İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa, onu o

051- kadar sevmeli.

052- Aferin oğlum, fikirlerine tamamiyle katılıyorum! Ve sonra ‘d’ sesi veren bazı kelimelerin ‘t’ ile

053- yazılmasındaki sakilliğe işaret ederek dedi ki: Ömrümün sonunda, ismimin sonuna bir ‘it’

054- ilâve ettiler.

055- Bilen ve bilmeyen her ferdimizle hepimiz dünyaya, bizzat Allah’ın ferman ettiği gibi, Allah’ı

056- aramaya, bulmaya, onun sırları ve hikmetleri etrafında “körebe” oynamaya ve ona ibadet

057- etmeye geldik.

058- Sade marka müslümanı kalacak olursak, ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra

059- vazifelerimizin bittiğini sanırsak, iman iddiasından utanmamız icab eder.

060- Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır; belki de benliğinden kaçabilene hazır.

061- Sana şahdamarından daha da yakın Allah; günah mı dedin; ondan uzağa düşmek günah…

062- Hakikat, eğer hakikatse mutlaka her yeri kaplayacak ve ilerisi göründükçe esasta onu da

063- kapladığı meydana çıkacaktır. Bizim hakikatimizse her türlü mekân ve mıntıka

064- hasisliğinden mücerred ve münezzeh…

065- Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül! Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!

066- Gelin çocuklar, kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım! Sebep mi istiyorsunuz?

067- Çok! Gündüzün bitişinde gece, düzlüğün berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye katıla katıla ağlayalım!

068- Hasretim, her tümseğin, her çatının ardında; kelimenin üstünde, cümlelerin altında…

069- Sevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir.

070- Sen çok sev de bırakıp giden yar utansın.

071- Kurban olduğum Allah’a bile günde beş vakit ulaşılabiliyorken, kendini ulaşılmaz sananlara selam olsun.

072- Yaprak ağaçtan sıkılmıştı, bahar bahaneydi.

073- Her kahkaha da Allah’a şükretmiyorsan, neden her ağladığında ona kızıyorsun.

074- Yanında olduğum zamanda değerimi bilmezsen, değerimi bildiğin gün yanında bulamazsın.

075- Kimileri vardır aşın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de aşağılıktır.

076- Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?

077- Adamlık cinsiyet değil şahsiyet meselesidir

078- Makyajı abdest olan bir kadının; hayatı da güzeldir hayası da...

079- 7 Hristiyan bir danaya girmedikçe Çam ağacı süslemem.

080- Bir gün akşam olur biz de gideriz, Kalır dudaklarda şarkımız bizim.

081- Bu gidişle, utanmaktan utanan bir nesil gelecek.

082- Hayatın çilesine tahammül gerek, değil milki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek, bazen dertliler de ağlar ama gülerek.

083- Bu nasıl dünya, hikayesi zor.

084- Benim ayağımın altı da müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…

085- İsterseniz hayat aşını verin; sayılı nimetler bal olsa yemem!

086- Uğruna ölmekse seni yaşatmak bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, gururdur namustur bayrak ve sancak, aksa da kanım zalimi güldürmem!

087- Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; Tek ses duysalar; “Allah!” yoklayanlar nabzımı!

088- Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat; zift dolu gözlerde karanlık kat kat… Yalnız seccademin yününde şefkat; beni kimsecikler okşamaz madem; öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

089- Öyle şiirler vardır ki insanın tüylerini ürpertir, içine bir od gibi sürtünür. Necip Fazıl iman dolu yüreğiyle, acılarıyla, düşünceleriyle birbirinden güzel unutulmayacak şiirler bizlere bırakmıştır. Söz uçar yazılanlar kalır.. İşte en meşhur şiirleri, en dokunaklı şiirler;

090- Üzülme! Davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır.

091- Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz. (Reis Bey)

092- Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalıdır! (İhtilal)

093- Güzellik esrardır. Ve onun içindir ki, güzel, peçe altındadır. (Aynadaki Yalan)

094- Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, islamda ise yol açıcı bir kanattır. (Kafa Kağıdı)

095- Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!!” şuurunda bir gençlik… (Hitabeler)

096- Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik… (Hitabeler)

097- Bu millet ölmeyecekse, bu Fatih dirilecektir!!! (Başmakalelerim)

098- Chp bir parti değil. Türk’e dinini, dilini, ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam müessesesidir. (Rapor 10-13)

099- Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır… (Çerçeve 3)

100- Mikroba merhamet, hastaya merhametsizliğe varır. (Benim Gözümde Menderes)

101- Müslümanım; müslümanlık çapında hiçbir kıymet ve haysiyet ölçüsü tanımıyorum. (Müdafalarım)

102- Kendi hesabıma diyorum ki, Avrupalı olmamanın şerefi bana yeter! (Çerçeve 1)

103- Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler. Ayasofya açılmalıdır. Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Yunanlıya ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç! demekten farksızdır. (Hitabeler)

104- Ayasofya’yı kapalı tutmak, Allah’a sövmeye, Kur’ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur. (Hitabeler)

105- Adı Türk, küfür tip ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan, Ayasofya’yı müzeye çevirmekle, sağlık müzelerindeki balmumundan frengili suratlar şeklinde, Türkün öz ruhunu müzeye kaldırmış oldu. (Hitabeler)

106- Biz, içimizden bu kadar perişan hâle getirilmeseydik, dışımızdan bu hürmetsizliğe uğramayacaktık… (Hitabeler)

107- İnsan başıyla fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, fikir öfkesidir. (Hücum ve Polemik)

108- Ne mutlu Müslüman’ım diyen! (İslâm ve Öbürleri)

109- Size öyle bir tohum bırakmak nasip etti ki, Allah, mutlaka ağacını yetiştirmek borcu altındasınız!… (Hesaplaşma)

110- Müslüman Anadolu gençliği! Birleşiniz! (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

111- Sen ancak, İslâmı, nasibsiz bir tipsen reddedebilirsin; ama, İslâm ile lâikliği biraraya getiremezsin!.Kutup ayısını, hurma ağacının ikliminde besleyemezsin!. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

112- Musiki ruhun gıdası olsaydı, dünya yabanî ruhların ördüğü bir devedikeni tarlası değil, bir (orkide) bahçesi olurdu. (Tanrı Kulundan Dinlediklerim)

113- Yaşanmaya değer hayatı bul ve ölümsüzlüğe geç! (İslam ve Öbürleri)

114- Bir milletin diliyle oynamak, onun hayatıyla oynamaktır. (İdeolocya Örgüsü)

115- Gerici… O da ne kelime? Gerilerinde damgamız mı var ki gerici oluyoruz? (İdeolocya Örgüsü)

116- İnandığı dâvada ve dâvasının öz hududu içinde aşırı olmayanın yüzüne tükürünüz. (Çerçeve 5)

117- Büyük Doğu, İslâmiyetin emir subaylığı… (İdeolocya Örgüsü)

118- Davası olmayan fikir işsizi, yalnız dedi-kodu yapar. (Çerçeve 1)

119- Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında “Hakimiyet Hakkındır!” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik… (Hitabeler)

120- Kuru odun, tomurcuk derdinden, katır da, yavru kaygısından uzaktır. (Rapor 7-9)

121- Abdulhamid’i anlamak herşeyi anlamak olacaktır. (Ulu Hakan Abdulhamid Han)

122- Kendi kendimizin altında kalmamalıyız ki cemiyetin üstüne çıkalım. (Çerçeve 1)

123- Tarafsız! Bu kelimeden iğreniyorum. İnsan,taraf demek…Tarafsız fikir, cisimsiz gölge gibi birşey! (Çerçeve 3)

124- Ey Türk ruhumun atomu. Çatla ve idealinin baş harflerini göklere yaz! (Çerçeve 2)

125- Şeriat, ebediyet kasasının şifresidir. (Özlediğimiz Nesil)

126- Artık fikir kurtlandı; iş lâzım… (Hitabeler)

127- Şahsiyeti olmayanların hiçbir şeyi yoktur! (Çerçeve 1)

128- Çilemiz, çilesiz müslümanların hali… (Rapor 10-13)

129- Allahsız adamın fikrine, Allahsız cemiyetin mefkuresine, Allahsız idarenin başarısına ve Allahsız ordunun silâhına inanmıyorum! (Vecdimin Penceresinden)

130- Boksör Muhammed Ali (Clay)’in yumruğundaki kuvvet İslâm mütefekkirinin kafasında da tecelli ettiği anda her şey kurtulmuştur. (Çerçeve 4)

131- Bakarsanız yüzde doksan dokuz Müslümanız. Ben bunlara musalla taşı Müslümanları diyorum. Evet, musalla taşında yüzde doksan dokuzumuz Müslüman… (Yolumuz – Halimiz – Çaremiz)

132- CHP, bu vatanı yoktan var etmiş iddiasında, halis ve muhlis bir vatan hainidir. (Başmakalelerim)

133- Fikir kadar güzel kadın çizgilerine karşı en büyük ihanet tertibi olan mini etek ve çıplaklık, kadını büsbütün kaybetmekten başka bir şeye yaramaz. (Hikayelerim)

134- Artık günün genç kızı, eski “Leyla” olmaktan çıkmış ve onun karşısında “Mecnun”a rol kalmamıştır. (Hikayelerim)

135- Kaptanı yahudi, çarkçısı mason, tayfası dönme, rotası dinsizlik olan hürriyet gemisinden ne bekliyorsun? Yolcusu milletle beraber kayalara oturmazsa şaşmak lazım.. (Mukaddes Emanet)

136- Çatla, patla, kudur, tepin! Zira sen bugünü kazansan bile biz yarını mutlaka fethedeceğiz! (Hücum ve Polemik)

137- Müslüman! Aynanın karşısına geç ve alnındaki müslüman yazısına her an ihanet halinde olup olmadığını düşün! (Başmakalelerim 3)

138- Gayemiz şahıs değil, şahısta tecelli eden davâ… (Konuşmalar)

139- Bizim işimiz yokuş yukarı çıkmanın davasıdır. Onların dâvası ise yokuş aşağı yuvarlanmanın… (Özlediğimiz Nesil)

140- Tarafsız diye bir kelime yoktur, hakikatin taraflısı olmaya tarafsızlık diyoruz. (Özlediğimiz Nesil)

141- İslamiyet Avrupa’dan gelse Müslüman olacaksınız! (Bir konferansından)

142- Yâ müntâkim! Bizi intikamına memur et! (Hitabeler)

143- Hasret, vuslatın yarısıdır. İste ki olsun! (İdeolocya Örgüsü)

144- Allah’ı, Allah dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!… Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayınız! (Hikayelerim)

145- Size mekteplerde okutulan tarihi kabul etmeyin! Tarihimiz nedir?.. Henüz yazılmadı. Sizin nesil yazar inşaallah onu da… (Tarihte Yobaz ve Yobazlık)

146- Artık söz yalama oldu! (İman ve Aksiyon)

147- Ah samimiyet, ah samimiyet; senin olmadığın yerde hiçbir şeyin gerçeği kalmıyor! (Çerçeve 3)

148- Kim var? diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert ben varım! cevabını verici, her ferdi benim olmadığım yerde kimse yoktur! duygusuna sahip bir dâva ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik… (Hitabeler)

149- Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik… (Hitabeler)

150- Kökünü beğenmeyen dal ve dalını benimsemeyen meyve, olmadan çürüyecektir. (Çerçeve 1)

151- Düşünmeyi düşün; düşünülecek herşey ondan sonra kuyruğa girer. (İdeolocya Örgüsü)

152- Ah şu moda! Şahsiyetsizliğin en güzel sembolü modadır! (Konuşmalar)

153- Eğer gaye Türklükse mutlaka bilmek lâzımdır ki, Türk müslüman olduktan sonra Türktür. (Hitabeler)

154- İslâmın kılıcı, operatörün neşteri gibi, bizzat ve binnefs merhamet âletidir. (Mümin-Kafir)

155- Kanunî devrinden beri gerçek inkılâbı bekliyoruz. (İdeolocya Örgüsü)

156- İslamda kadın, kıymeti bilinen ve belirtilen her şey gibi, mahfaza içinde bir mücevher… (Aynadaki Yalan)

157- Biz buz dağı gibi küfrü erittik hohlaya hohlaya. Şimdi çamurdan geçemiyoruz. (Konuşmalar)

158- Gerçek Türk tarihi henüz yazılmamıştır. Yazılabilseydi zaten mesele yoktu. (İdeolocya Örgüsü)

159- İnsan hür değildir; hür olan, eşek veya köpek… (İdeolocya Örgüsü)

160- Çölde, devesine, kölesiyle nöbetleşe binen Reisler Reisi’nin ahlâkı. Buna muhtacız… (İdeolocya Örgüsü)

161- Biz, hangi milleti ve siyasî zümresiyle olursa olsun, Avrupalının hoşuna gittikçe ve alkışını topladıkça, böbürlenmek yerine başımızı taştan taşa vursak daha iyi ederiz. (İdeolocya Örgüsü)

162- Avrupalının hoşuna gitmemiz ve alkışını toplamamız, ancak kendi kendimizi tahrip ve inkârımız nisbetinde kabildir. (İdeolocya Örgüsü)

163- İmanını, alnına yapışmış kar topu bir nur güneşi gibi değil de, ilericiler görmesin diye, burnunda bir cüzzam karhası gibi, sargılar altında taşıyan yoksunlar yoksunu! Sen neredesin, Müslümanlık nerede?.. (Mümin-Kafir)

164- Ferhatın sevgilisine kavuşmak için deldiği dağ, benim devirmek borcunda olduğum nefse göre bir kum tanesi (O ve Ben)

165- Aya biz gidecek ve oraya, bilmem kaç yıldızlı Amerikan bayrağı yerine Tevhid livâsını biz dikecektik! (İdeolocya Örgüsü)

166- Bugünün genci kendisini, sokağa, kadın bacağına, sinemaya, şuna, buna, hayata karşı müdafaa edebilecek bir zırhın içine girmeye mecburdur. O zırhı da kendisinden başka giydirebilecek yoktur. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

167- Birçokları âşık oldukları sistemi, İslâmiyeti o sistemin maiyetine vermek suretiyle kabul ediyorlar. İslâm hiçbir şeyin maiyetine girmez, herşeyi maiyetine alır! (Yolumuz-Halimiz-Çaremiz)

168- Gerilerini dönüp, ileriye kıçlarındaki gözle bakanlar bize gerici diyor. (İdeolocya Örgüsü)

169- Yârabbi, asırlardır geçit resimleri bitmeyen Batı taklitçisi sahte kahramanların foyasını meydana çıkar! (Başmakalelerim 3)

170- İslamın nazarında makbul sermayedar paraya hakim adamdır, paranın hakim olduğu adam değil… (Türkiye ve Komünizm)

171- Halk Partisi bütün felaketlerin dikilitaşı olarak kurulmuş ve öyle gitmiştir bu memlekette… (Hesaplaşma)

172- İnananın da, inanmayanın da birlikte tüküreceği surat… Tarafsızlık suratı… (Çerçeve 3)

173- Halbuki Müslümanlık, zor içinde en kolay, pahalılık içinde de bedava olan kurtuluş çaresidir. (Mümin-Kafir)

174- Bir genç için en tehlikeli şey, kendi zıddı olan âlemlerin tesiri altında kalmaktır. (Özlediğimiz Nesil)

175- Biz karşılarına fikirle, kanunla, hamleyle çıkamadıkça, Müslümanlık iddiası dine ihanettir. (Çerçeve 3)

176- Dünyada Bâtıl adına ne varsa, hepsi de birbirine söverken haklıdır. (Çerçeve 4)

177- Allah aşkı olmadan put nefreti hiçbir şey ifade edemez… (Çerçeve 3)

178- Cemiyetin ölüm alameti, fertlerin hayvani istiklal gayretine düşmeleriyle başlar. (Çerçeve 4)

179- İnsan ve cemiyet, kendini hesaba çekmek kalitesine ulaşınca aradığını bulur. (Hitabelerim)

180- İttihat ve Terakki kadrosu mason kuklası ve komitacı kılıklı (Don Kişot)lardan ibaret… Bir baştan bir başa… (Sahte Kahramanlar)

181- Keşke ben “Allah!” kelimesinden başka, ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım. (Aynadaki Yalan)

182- Edebiyatı olmayan millet, zatıyla da mevcut değildir. (Hitabeler)

183- Nizamların nizamı olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: İslâm… (İdeolocya Örgüsü)

184- Ne mutlu fikir vebalılarına; ve yazıklar olsun, eşek sıhhati içinde, günübirlik hayat çayırında otlayanlara! (Babıali)

185- Ağlayamayan, anlayamayan; içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur’ân’da “belhüm edal-Hayvandan aşağı!” diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum! (Rapor 7-9)

186- Bize Gerici ve Çağ Dışı diyenler, kafalarını bacaklarının arasından geçirip kendi gerilerini seyredenler ve bu vaziyette koştuklarını ve zamana hâkim olduklarını vehmedenler… (Çerçeve 4)

187- Vatandaş! Benim heykelimi dikme! Eğer ortada, temsil ettiğim, senin de inandığın bir fikir varsa onun âbidesini dik! (Çerçeve 2)

188- Resmimi, evlerin, toplantı yerlerinin, iş ve faaliyet çerçevelerinin ölü duvarlarına asıp ensenle seyretme! Eğer ortada, temsil ettiğim, senin de inandığın bir fikir varsa, onun kandilini yüreğine as! (Çerçeve 2)

189- Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, İstiklal savaşı başlarında ve Maraş’ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir. (1001 Çerçeve)

190- Dava tektir ve İslamı örmek, bilmek, anlamak ve pazarlıksız benimsemekten ibarettir. (Hac’dan Çizgiler, Renkler ve Sesler)

191- İlmin usulünde tebliğ, şiirin usulünde de telkin vardır. Şiirde tebliğ, kaba davulculuk; telkin ise sihirli kemancılık… (Çile)

192- Biz hürriyet istemiyoruz! Hakka esaret ve hakikate teslimiyet istiyoruz! Bizim ihtiyacımız hakka esaret ve hakikate teslimiyet rejimidir. (Başmakalelerim 2)

193- İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir. Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi… Aynayı yenilemek… Güneş yenilenemez. Göz yenilenir. (İdeolocya Örgüsü)

194- Şiir, ham ve cılk bir duygu hali değil, üstün mamul bir idrak işi; ve hiçbir sınırda durmaksızın mutlak hakikati ebediyyen arama faaliyeti… (Çile)

195- Tasavvuf…İslami ruh ikliminin, su gibi, güneş gibi, ağaç gibi, ana unsuru…Belki de hepsi birden… (Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu)

196- İslam eskilik ölçüsüyle ezel kadar eski, yenilik ölçüsüyle ebed kadar yenidir. (Dünya Bir İnkilap Bekliyor)

197- Nasıl öldürürsün?… Göz! Renk renk dünyaları, en yakın zerreyi, en uzak yıldızı gören göz… Ona nasıl toprak doldurursun? Kalb dediğimiz, bütün gücümüzü veren esrarlı tulumbayı nasıl kırar, parçalarsın? (Reis Bey)

198- Göklerin merhamet dolu olduğuna inanıyorum. Bizse, umacı korkusuyla yorgan altına kaçan çocuk gibi, nefsimizin beton çatısını tepemize çekmiş, yaşamayı öldürüyoruz! (Reis Bey)

199- Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerindeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin! O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek… (Reis Bey)

200- Ölüler! Gözsüz kulaksız kurtların içtiği köpüklü şampanya damlaları! Tozun toprağın mezeleri! Korkunç bir saklambacın korkunç oyuncuları. Kurtarın beni ebedilikten! Öldüm sizi araya araya…Kurtarın beni düşünmekten! (Bir Adam Yaratmak)

201- Her şey aşk meselesi!… Aşk, cüceyi dev, aşksızlık da devi cüce yapıyor. (Kanlı Sarık)

202- İslamî nizamı propaganda ettiğimizi söylüyorlar. Şüphe mi var? Biz yalnız bu işi yapmıyor, bu işi yapmak için yaşıyoruz.!

203- Ah, o her şeyin mesulü silindir şapkalı köpek tıyneti! Ahlak zaafımız onun, ruh zaafımız onun, fikir zaafımız onun yüzünden… Efsanevi cinayetler, dâsitânî hırsızlıklar, yakası açılmamış suistimaller, tımarhanelik ruh boşlukları ve imansızlıklar hep onun getirdiği iklime bağlı.

204- İyice bilmek lâzımdır ki, bu memlekette, bütün şubeleriyle küfrün, boğazlamak üzere her an bıçağını bilediği, ne şu, ne bu birlik, dernek, ocak, ne Süleymancı, ne Nurcu, ne İmam Hatipli vardır; sadece Müslüman vardır; Müslümanlık ve Müslüman! (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)

205- Bütün dâva şimdi fikir Mehmetçiklerini yetiştirmekte ve onların büyük meydan muharebesini hazırlamakta… (Hitabeler)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)