Erzurumlu Mustafa Amca Anlatıyor
Erzurumlu Mustafa Amca Anlatıyor
(17 Mart 2010 tarihinde yaşlı, Erzurumlu
Mustafa Amca’dan dinlediğim, bir Ermeni Soykırım hikâyesi anlatacağım. Olaylar
yüzde yüz olmuştur ve gerçektir.)
Rahmetlik babam Rus işgali döneminde şöyle
anlatmıştı.
Ruslar Erzurum Kars yöresinde birçok yeri
işgal etmişti. Bir gün köyümüze silahlı iki Rus askeri geldi. Birisi beni
tuttu. Birisi tarladan gelen öküzün birini hanımın elinden aldı. Hanım itiraz
ettiyse de dinlemediler. Öküzü kesip yemek için götürüyorlardı. İki gözü ama
hafız bir akrabamız vardı. Tartışmaları uzaktan duymuştu. Hızla geldi, silahlı
Rus askerine öyle bir vurdu ki Rus askeri sendeledi, düşmekten zor kurtuldu.
Kendini toplayınca ama hafıza silahını doğrulttu. Diğer Rus askeri hızlıca
geldi, arkadaşına Rusça bir şeyler söyledi. Rus askeri silâhını indirdi. Öküzü
almadan dönüp gittiler.
Ertesi gün on kadar Rus askeri tekrar
gelip öküzü götürdüler. Yapacak bir şey yoktu. Çok acılı günler yaşadık.
Rusya’da Bolşevik ihtilali olmuştu. İhtilalin
kendilerine de sıçramasından korkan birçok Avrupa devleti Rusya’ya savaş
açmıştı. Rusya işgal ettiği Anadolu topraklardan hızla çekiliyordu.
Rus komutan meydanda toplanan Erzurum
halkına dedi ki:
“Gidin falanca bina silah dolu. O
silâhları alın, Ermeniler yakında size saldıracaklar.”
Erzurum halkında homurdanmalar başladı.
İleri gelenlerden biri dedi ki:
“Biz buna asla inanmayız. Bizler
yüzyıllardır Ermeniler’le kardeşçe yaşıyoruz. Ermeniler asla bize saldırmaz.”
Yine de uyanık Türkler silah dolu binaya
geç de olsa gitmişler. Bir de bakmışlar ki silâh milâh yok. Bütün silâhları
Ermeniler çalmış. Kısa süre sonra Taşnak Ermeni çeteleri, silahsız savunmasız
halkımıza saldırmaya başlamışlar.
Ermeni soykırımının ilk başladığı yıllarda
çok sinsi hareket ettiler. Önce mahallelere, köylere geliyorlar eli silah
tutacak erkekleri seçiyorlar, diyorlar ki:
“Sen gel! Bizim evin kapısı kırık, onarıver!
Bizim inşaatımız var, orada çalış!…” (Gibi iş verme bahanesiyle) erkekleri tek
tek götürüyorlardı. Fakat gidenler bir türlü geri gelmiyorlardı. Meğerse
gidenleri tek tek öldürüyorlarmış.
On beş yaşlarında Cemal isimli bir yeğenim
vardı. Ermeni milisler, sana iş verelim diye onu da bir samanlığa götürmüşler.
Sonra samanlıktan alıp giderken, yanlarına saçı sakalı karışmış birisi gelmiş.
Meçhul yabancı; Ermeniler’e seslenmiş:
“O’nu nereye götürüyorsunuz?
Milis
Ermeniler saygıyla saçı sakalı karışan meçhul adama:
“Dere kenarına” demişler. (Yani öldürmeye…
Şifreli konuşuyorlarmış. Dere kenarında kafasına sıkıyorlarmış. O meçhul kişi de
Ermeni çetelerin lider kadrosundanmış.)
“Siz başkalarına bakın, ben onunla
ilgilenirim.” Onlar iyice gittikten sonra da:
“Cemal beni tanımadın mı? Demiş. Korkudan
şok olan Cemal dikkatlice bakınca sen Filanca Ermeni Değil misin? (Ermeni’nin
adını aklına getiremedi.) Demiş.
Ermeni;
“Evet” demiş. “Ben sizin çok yemeğinizi
yedim. Her götürdüklerini öldürüyorlar. Hemen kaç, buralarda durma! Seni de
öldürecekler.” Demiş. Cemal kaçarak hayatını kurtarmış.
Mustafa amca derin bir nefes alarak:
“Erzurum Mahallebaşı’nda taş bir bina var.
Ermeniler, oraya Erzurum halkını doldurup; canlı canlı yakmışlar. Duvarlarda
halâ insan yağları var. Gidenler bugün de görebilirler.” Diyor.
Bunları anlatmak istemezdim ama ben de
Mustafa amca anlatınca dayanamadım yazmak zorunda kaldım. Yerli yabancı
gazeteciler Erzurum ve diğer doğu illerine gitsinler. Yaşlılarla görüşsünler.
Memleketimde bir tane bile toplu Ermeni
mezarı yok, fakat Toplu Müslüman mezarı var. Bunu dünya kamuoyuna anlatmak
lâzım.
Selâm ve dua ile…
Yorumlar
Yorum Gönder