Biliyor Musun Sen Kimsin?

Biliyor Musun Sen Kimsin?

 

SEN,

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırsınız. Çünkü Allah’a inanıyorsunuz.” (Âl-i İmrân Suresi, 110) Fermanının sahibisin!

 

SEN,

“Alemlere rahmet olarak gönderilen” ve dehşetli mahşer günü herkesin “Nefsi! Nefsi!” diye çırpınacağı bir zamanda, secdelere kapanıp; “Ümmetimi isterim Ya Rab! Ümmetimi bağışlamadıkça kalkmam!” diye feryat edecek olan Habib-i Kibriya Sallallahü Aleyhi Vessellem’in ümmetisin!

 

SEN,

Rasulûllah’ın ashabına; “Orduya yardım ediniz!” dediği zaman, bütün servetini alıp getiren ve Peygamberin: “Çocuklarına ne bıraktın?” sorusuna; “Allah’ı ve Rasûlünü bıraktım, Ya Rasûllullah!” cevabını veren Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh’ın yolundasın!

 

SEN,

Devlet reisi olduğu halde, içi su dolu bir tulumu sırtına yüklenerek halk içinde dolaşan ve oğlunun; “Babacığım, niçin böyle yapıyorsun?” sorusuna; “Oğlum! Nefsimi biraz beğenir gibi oldum. Onu zelil etmek, gururumu kırmak istiyorum!” diyen Koca Ömer Radiyallahü Anh’ın izindesin!

 

SEN,

Müslümanlar arasında açlığın ve kıtlığın hüküm sürdüğü bir zamanda Şam’dan kendisine ait zeytinyağı, üzüm ve buğday yüklü olarak gelen bir deveyi yükleriyle beraber yoksullara tasadduk eden Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın ardındasın!

 

SEN,

Cebinde bulunan 4 dirhem servetin 1 dirhemini gizlice, 1 dirhemini açıkça, 1 dirhemini gece ve kalan 1 dirhemini de gündüz, kimsesizlere sadaka olarak veren ve Allah Rasûlünün; “Neden böyle yaptın?” sualine:

“Belki Allah bunların birini olsun kabul eder!” düşüncesiyle diyen Hz. Ali Radiyallahü Anh’ı takip edensin!

 

SEN,

Allah yolunda cihada çıkan ve karsısında Atlas Okyanusu’nu görünce, devesini dizlerine kadar denize sürerek, kılıcını çekip; “Ya Rabbi! Şahit ol! Önüme şu uçsuz bucaksız derya çıkmasaydı senin şanını daha ileriye götürürdüm!” diyen mücahitlerin peşindesin!

 

SEN,

40 sene yatsı abdestiyle sabah namazını kılan İmam-ı Azamlar Rahmetullahi Aleyhlerin, Malazgirt Ovalarında Allah! Allah! sesleriyle at koşturan ve Anadolu kapılarını Müslüman Türklere açan Alp Arslan Rahmetullahi Aleyhlerin arkasındasın!

 

SEN,

Misafir kaldığı evde gece sabaha kadar ayakta duran ve: “Biz Kur’an-ı Kerimler’in bulunduğu odada ayaklarımızı uzatıp yatmaktan haya ederiz!” diyen Osman Gazi Rahmetullahi Aleyhlerin torunusun!

 

SEN,

Rasûllullah’ın müjdesine nail olup, küfrün doğu kal’asını, İstanbul’u fethederek İslâm’a teslim eden, yeni bir çağ açan Fatih Rahmetullahi Aleyh, dünyayı Müslümanlardan başkasına dar gören Yavuz Sultan Selim Rahmetullahi Aleyh, karaların denizlerin Hakanı Kanuni Sultan Süleyman Rahmetullahi Aleyhlerin neslisin!

 

SEN,

İstanbul’da okumaya başladığı Ezan-ı Muhammediye’yi, Çaldıran ovalarında bitiren; Tuna’da aldığı abdestin namazını Afrika çöllerinde kılan, Hazar Kıyılarında getirdiği tekbir seslerinin yankılarını Viyana kapılarında duyan kahraman ataların evlâdısın!

 

SEN,

Vatanını, mukaddesatını müdafaa ederken düşman kurşunlarının darbeleriyle bağırsakları delik-deşik dışarıya fırlayan ve bir eliyle onları karnına iterken, diğer eliyle göğsünden bir başka kurşunu eliyle çıkarıp, yanında bulunan arkadaşına: “Al arkadaşım! Sağ olur da dönersen, şu kurşunu oğluma ver! Ve O’na de ki; “Bunu sana baban son nefesinde gönderdi ve O’da aynı şekilde oğluna aktarmazsa hakkımı helâl etmem!” diyen ulvi ruh örnekleri veren şehitler kafilesinin çocuğusun!

 

İşte Sen Busun!

Bu altın halkalara eklenebilecek daha binlerce halka içerisinde; senin cevherin, aslın astarın, esasın işte budur! Sen bu kapılar dışında başka bir kapının insanı; bu altın halkalar dışında başka bir halkanın esiri olamazsın! Namazsız, niyazsız, maneviyatsız, ruhsuz, köksüz, kozmopolit, satılmış olamazsın! Allahsız, Peygambersiz, Kitapsız olamazsın! “Bana dokunmayan bin yıl yaşasın!” “Neme lâzım!”, “Her koyun kendi bacağından asılır!” gibi Yahudi sözlerini ağzının sakızı yaparak, mücadele ve hizmet azmini yitiremezsin! Komşun aç iken, sen tok gezemezsin! İslâm’ın yasak kıldığı günah yuvalarında vaktini öldüremez, aile fertlerini batının kokuşmuş hayat tarzına uyduramazsın! Televizyon – internet – telefon başında; İslâm ahlâk ve faziletini yok eden batnın kokuşmuş aile dizilerini, konser ve eğlence programlarını, insanın vaktini ve ömrünü sıfırlayan maç yayınlarını izleyemezsin! Yavrularını çağdaş asrın zihniyetine terk edip, cehenneme talip olamazsın! Sen kâinatın en üstün varlığı olarak yaratıldın, buna lâyık olarak Cennet bahçelerine talip olmalısın...

Ebedi Saadeti unutup, üç günlük dünyaya aldanma!

Yolun açık olsun! Allah Teâlâ’ya emanet ol!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Yuşa Aleyhisselam’ın Okuduğu İsm-i Azam Duası

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)