Kayıtlar

Cennete Girmeye Vesile Olan Altı İbadet

Cennete Girmeye Vesile Olan Altı İbadet Peygamber Efendimiz Buyurdu ki; Şu altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size cenneti söz vereyim: 1- Namaz kılmak. Günde beş vakit farz namazı vaktinde eda etmek… 2- Zekât vermek. Eğer kişinin maddi durumu varsa zekâtını ihtiyacı olanlara vermek. 3- Emanete riayet. (Her ne şekilde olursa olsun maddi manevi olarak emanet edilen her şeye sahip çıkmak) 4- Zinadan sakınmak. Kuranın beyanı şöyledir: “Her türlü fuhşun açığına da kapalısına da yaklaşmayın. . ” (Enam, 151) 5- Helâl yemek. Allah’ın yaratmış olduğu şeylerde asıl olan helalliktir. Yani, Kur’an ve Sünnet’te, hakkında bir yasaklama gelmemiş olan her şey helaldir. 6- Dili [elfaz-ı küfr, yalan, gıybet, lânet, malayani gibi] kötü sözlerden korumak. 

Ümmetin Helakına Sebep Olacak Beş Şey

Ümmetin Helakına Sebep Olacak Beş Şey 1- Lânetleşme. Hz. Peygamber (s. a. s), Müslümanları rastgele lânet etmekten menetmiş, özellikle ashabının birbirine ve tabiat kuvvetlerine lânet etmelerini yasaklamıştır (Ebu Davud Edeb, 4908; Müslim, Birr, 80-87). 2- İçki içme. Allah’ü Teâlâ, içki içene, içirene, alıp satana, yapana, saklayana, taşıyana, kendisine götürülene ve parasını yiyene lanet etti. [İbni Mace] 3- İpekli giyme. İpek erkeğe haramdır. Ancak elbisedeki dört parmak enindeki ipek şeritler, mesela dört parmak enindeki ipek kravat caizdir. İpek gömlek ve ipek elbise erkeğe haramdır. 4- Çalgı. Bir evden kulağına gelen def ve başkaca çalgı sesleri üzerine Rasûlullah Efendimiz aleyhisselâm, evde ne olduğunu sorar. “Düğün.” cevabını alınca: “Bu nikâhtır, sifâh (zinâ) değildir.” der. 5- Eşcinsellik. “Erkek erkekle, kadın kadınla yetinirse, ümmetim helâk olur” “Ahir zamanda eşcinsel 3 kısım olur: Bir kısmı konuşmak ve yüze bakmakla, diğeri, kucaklaşmakla yetinir. Bir kıs

Yedi Düvel Çullandılar Üstüme!

Yedi Düvel Çullandılar Üstüme Dedelerim Kurtuluş’ta kaybettim. Ağladım, gülmedim; yetim çocuğum! Alacağım intikamım ahdettim, Yürek acılarım dindirmediler… Yedi düvel çullandılar üstüme, Bin bir delik açtırdılar postuma, Çamur içtim su koymadım testime, Demliğim mangala koydurmadılar… Çarık giydim öküz ile çift sürdüm, Kıtlık oldu, yoksullaştım, aç durdum, Şehit gazi işlerine koşturdum, Yavan ekmeğimi yedirmediler… Harmanlarda ter dökerek çalıştım, Davar güttüm çobanlığa alıştım, Dinlenmeden gece gündüz uğraştım, Bir yudum suyumu içtirmediler… Düşman, hainlere; çete kurdurdu, Gözü dönen korkak itler kudurdu, Okul yaktı kalkınmamı durdurdu, Cahil kaldım, yüzüm güldürmediler… Teröristler, mala - cana saldırdı, Fabrikamı, dozerimi yandırdı, Pusu kurdu, dede - bebek, öldürdü, Akan gözyaşımı, sildirmediler… Ben ne yaptım dış güdümlü soysuzlar? Hem Yahudi, Haçlı, mason dinsizler, Müslümandan petrol çalan hırsızlar! La

Dikkat! Müslümanlar Ayağa Kalkabilir...

Resim
Dikkat! Müslümanlar Ayağa Kalkabilir...   İİT Sonuç Bildirisi İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilat İİT 13. İslam Ülkeleri Zirvesi 15.04.2016 Cuma günü yapılan kapanış konuşmasıyla sona erdi.   Cumhurbaşkanı Erdoğan İİT Zirvesi'nin kapanış konuşmasında İslam ülkelerini köşeye sıkıştırdı Zirvenin ev sahibi olarak kapanış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin İİT'ye 2 milyon dolar bağış yapacağını diğer ülkelerin de ne kadar bağış yapacağını sordu. Suudi Arabistan dâhil kimse vereceği parayı söyleyemedi.  Bu iş bağışla olmaz. Her ülkeye bir aidat konması lâzım. Bu aidatları düzenli ödemeyenlere de açık müeyyide konur. Herkes sonucuna katlanır.   İstanbul Bildirgesi Kabul Edildi Nasıl daha huzurlu bir dünya inşa edebileceğimiz konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki 10 yıl için üye ülkelere hedefler belirleyen Eylem programı Belgesi de ekonomik kalkınma yolunda önemli bir adımdır. Belgenin kabulü ö

“O'nun” (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Gibi Dua Etmek

“O'nun” (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Gibi Dua Etmek Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem en güzel dualarla insanlara örnek olmuştur. Beden ve ruh sağlığından, dini yaşantıya, güvenliğe, refaha, kötülüklerden emin olmaya kadar hemen hemen her alanda dilekte bulunmuştur. İnşallah bizlerde Rasulullah gibi dua edelim O'nun istediklerini bizlerde Rabbimizden isteyelim. Bakın, Yaratıcısına ihtiyacını nasıl yansıtıyor: ''Allah'ım, sözlerimi işitiyorsun, yerimi görüyorsun, gizlimi de, açığımı da biliyorsun. Durumumdan hiçbir şey Sana gizli değildir. Ben çaresiz ve muhtacım. Yardımın istiyor ve korunmamı diliyorum. Azabından korkuyorum ve korkundan dolayı kalbim titriyor. Günahımı kabul ve itiraf ediyorum. Yoksul bir insanın isteyişi gibi Senden istiyorum. Günahkâr ve zelil bir kimsenin yakarışıyla yalvarıyorum. Zor durumda kalmış, Senden korkan, Sana boynunu bükmüş, Senin için gözyaşı akıtmış, bütün bedeniyle emrine girmiş birisinin duası gibi sana dua ediyor

Hangi Amel Faziletlidir?

Hangi Amel Faziletlidir? Enes İbn-i Malik radıyallahu anh hazretlerinden nakledilmiştir: Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi amel daha faziletlidir?” Bunun üzerine Rasulûllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Aziz ve celil olan Allah’ı bilmektir.” Yine denildi ki: “Hangi ilmi kastediyorsunuz?” Rasulûllah buyurdu ki: “Sûbhan olan Allah’ü Teâlâ’yı bilmeyi.” Ve yine Rasulûllah’a denildi ki: “Biz amelden soruyoruz, siz ise ilimden cevap veriyorsunuz?” Bunun üzerine Rasulûllah şöyle buyurdu: “Muhakkak ki az amel Allah Teâlâ bilgisi ile beraber fayda verir; çok amel ise Allah’ü Teâlâ bilinmeden fayda vermez. ” (Camiü's-Sağir, 1, 346) Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ashabına ilim öğretmekteki metodlarından biri de onların sorularına cevap vermekti. Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki, Ashab-ı Kiram Peygamberimize soru sorarak en faziletli ameli öğrenmek ve daima onunla meşgul olmak istiyorlardı. Peygamberimiz ise onlara amellerd

Seni Çok Seviyoruz Efendim Sallallahü Aleyhi Vesellem

Seni Çok Seviyoruz Efendim Sallallahü Aleyhi Vesellem Seni çok seviyoruz ya Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Ben mi sana seni çok sevdiğimi diyeceğim! Bu halimle, Senin ümmetin mi diyeceğim bu kirli dudaklarımla? Sana gelmek istediğimi mi söyleyeceğim? Kapına geldiğimde, nasıl huzuruna varacağım bu bedenle? Ben sana layık bir ümmetim diyemem! Sığıntı olurum gerekirse, Herkesin arkasından bakarım, sen ordasın bilirim! Saklanırım herkesin arkasına! Beni görme! Bana nazar eyleme! Diye! Çünkü bilirim ki gözün gözüme değdiğinde yanarım! Sadece sana uzaktan bakarım! Sadece seyrederim! Gül yüzünü… Ama kim bilir belki merhametin beni de sarar! Belki sende ümmetimdensin dersin! Ne kadar günahkâr olsam da bakabilir miyim acaba o zaman yüzüne, gözlerine? Ama ben razıyım senin ayağının bastığı yerlere yüzümü sürmeye… Senin kokunu çekmeye içime buram buram… Burası oturduğun yer işte, burası namaz kıldığın yer! Burası yediğin, burası içtiğin yer… Gözyaşlarımla temizlerim her yeri. A

Vahşî Radiyallahü Anh

Vahşî Radiyallahü Anh Vahşî, Hz. Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki: - Hamza’yı öldürürsen seni azat ederim! Daha o zamanlar Müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan’ın hanımı Hind de babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî’ye mükâfat vâd etmişti. Vahşî, Uhud’da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza’yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind’e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî’ye verdi. Daha da vereceğini söyledi. Uhud savaşında Peygamberimiz aleyhisselâm birkaç kâfire bedduâ etmişti. “Vahşî’ye niçin lanet etmiyorsun?” dediklerinde, buyurdu ki: - Miracda, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm! Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke’

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât 1- “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı,  nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Aksi takdirde,  kendisinin sâlih amelleri varsa,  yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır,   (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ”  (Buhârî,  Mezâlim 10,  Rikâk 48) Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki,  o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden  (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz,  fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. ”  (el-Bakara,  48) Yani,  bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek âhirete giden kimsenin oradaki hâli,  yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân,  ne de geri dönmeye bir imkân vardır. Rasûlullah’ın verdiği iki tâlimât Bu hakîkatleri ü

Ebû Damdam Olmaktan Aciz miyiz?

Ebû Damdam Olmaktan Aciz miyiz? Mekke Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem tarafından fethedildiğinde Ebû Cehil'in oğlu İkrime kaçmıştı. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ise onun bütün yaptıklarını bağışlayıp aman verdi ve yanına çağırdı... İkrime gelip de Rasulullah'ın onu affettiğini öğrenince hemen Müslüman oldu ve şöyle haykırdı: – “Vallâhi yâ Rasûlâllah, İslâmʼa düşmanlık yolunda harcadığım şeylerin en az bir mislini de Allah’ü Teâlâ Hazretleri’nin yolunda harcayacağım!” (Hâkim, III, 271/5059; Vâkıdî, II, 851–853; Tirmizî, İsti’zân, 34/2735) Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Ebû Cehil gibi bir kâfirin oğlu olan ve İslâm'a karşı çok mücadele etmiş İkrime'yi; çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi ve nicelerini affetmişti. Çünkü O Sallallahü Aleyhi Vesellem, ceza ve kınama için değil; âlemlere Rahmet olarak gönderilmişti... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, kendisi insanları affettiği gibi bizlere

Zaman Ve Mülk

Zaman Ve Mülk Mısır’lı Büyük Bir Bey ’in ömrüne ecel askerlerinin hücum ettiğini duydum. Çok geçmemiş, parlak yanağındaki güzellik gitmiş, gün bitimi sararan güneşe dönmüş. Şehrin önde gelenleri, ecele çare olmadığını bildiklerinden ‘eyvah beyimiz elden gidiyor’ diye yakınıp ağlamaya başlamışlar. Oysa her taht, saltanat bir gün bitecektir; bitmeyecek tek saltanat Allah’a aittir. Artık son nefesinin iyice yaklaştığını anlayan bey titreyen sesiyle; ’Mısır’da benim kadar büyük birisi daha yoktu. Gör ki sonum geldi, anladım ki her şey boşmuş. Dünyanın her türlü nimetini toplayıp yığdım ve fakat meyvesinden yiyemedim. Şimdi hepsini ardımda bırakıp düşkünler gibi çıplak gideceğim’ diye yakınmış. Aklı başında olan kimse; dünyayı kendisine toplar, hem yer, hem bağışlar. Hayırlı şeyler yap ki, öldükten sonra peşini bırakmasın. Çünkü kazandıkların senin değildir. Ölüm döşeğindeki insan geride bıraktıklarının hasretiyle tutuşurken, ziyan korkusuyla yanar. Zengin kişi, hayatını çürüten

İyilik-Kötülük

İyilik-Kötülük İyi işli kimseye, kötülük uğramaz; kötülük edenin yoluna, iyilik bulaş­maz. Kötülük düşünen baş, kötü yol tutar; akrep gibi deliğinde fazla durmaz. İçinde iyilik düşüncesi yoksa ha sen, ha taş, farkın olmaz! Güzel huylu dostum, kötüyü taşa benzetmekle hata yaptım. Çünkü taşın, demirin, tuncun bile faydası var. Böylesi kötülerin ölmesi iyidir, bırak gebersin. Her insan, hayvandan iyi ve değerli olamaz. Kötü bir insandansa, vahşi hayvanla yaşamayı yeğlerim. Çünkü kötü insanlar, en vahşi hayvanlardan da alçak ve onursuzdurlar. Yalnızca yemeyi, içmeyi, uyumayı marifet zannedenler, hayvanlardan nasıl daha değerli olabilirler! Yol bilen yaya, yol bilmeyip kılavuzu olmayan atlıdan daha önce varır menziline. İyilik tohumu eken, huzur ve saadet harmanına kavuşur. Ben ömrüm boyunca kötü bir adamın, güzel bir şekilde anıldığını işitmedim. 

Kaygı da Geçer, Sevinç de.

Kaygı da Geçer, Sevinç de. Saltanattan daha yüksek bir makam olamaz, deme; zira yücelttiğin makam, fakirin derecesinden daha üstün değildir. Yükü hafif insanlar, rahat yürürler. Sözün doğrusu budur. İrfan sahipleri de bunu böyle kabul ederler. Eli boş kimse, sadece ekmek kaygısı çeker; padişahsa çok geniş ülkelerin idare­sini. Yoksulun akşama ekmeği varsa, gece Şam hükümdarı gibi rahat ve huzur içinde uyur. Kaygı da geçer, sevinç de. Yeter ki ölmeyegörsün insan. İster başında taç, ister boynunda vergi; sonun toprak olduktan sonra ne fark eder! İster zenginlik içinde yıldızlara değsin başın, ister yoksulluk çekip zindanlarda çürüsün gövden; ölüm kapısından girdikten sonra her şey biter; bütün insanlar o gün varlıkla yoklukta eşit olur. Ecel, başa gelince; insan, tanınmaz olur. Bilene, pa­dişahlık başa beladır. Dilencinin görünüşüne aldanma, gerçek padişah odur. (Gülistan ve Bostan) 

Abdestsiz Emzirilen Süt

Abdestsiz Emzirilen Süt Muhammediye kitabının yazarı Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, Edirne ve Gelibolu civarında yaşamıştır. Bu muhterem zatın bir de Ahmed-i Bîcan olarak bilinen kardeşi vardır. Ahmed-i Bîcan hazretleri, aynı zamanda Envar-ül Aşıkın kitabını Farsça’dan tercüme eden zattır. İki kardeşten biri olan Ahmed-i Bîcan, bir gün bir camide vaaz etmekte iken ağabeyi Muhammed Yazıcıoğlu camiden içeriye girer ve küçük kardeşinin sohbetini dinlemeye başlar. Kardeşi ağabeyinin camiye geldiğinin farkındadır. Fakat bir de bakar ki, ağabeyi biraz sonra camiyi gülerek terk eder. Kürsüde nasihat etmekte olan Ahmed-i Bîcan hazretleri, ağabeyinin bu halinden bir şey anlayamaz ve akşam eve geldiği zaman olayı annesine anlatıp durumu öğrenmesini ister. Anne, büyük oğlu Muhammed eve geldiği zaman, (Oğlum, kardeşin camiden niçin gülerek çıktığını soruyor, bir hata mı işledim diyor. Kardeşinin dersinden niçin gülerek çıktın) diye sorduğunda şöyle cevap verir: “Anneciğim, ben kardeşimin vaa

Mecusi’nin Yaptırdığı Köprünün Değeri!

Mecusi’nin Yaptırdığı Köprünün Değeri! Büyük veli Ferîdüddin Attâr hazretleri şöyle bir hadise nakleder: Vaktiyle bir Mecusi vardı. Bu adam Mecusilik’te oldukça gayretliydi. İnancında büyük bir taassuba sahipti. Yolculara hizmet etmeyi çok severdi. Bir gün onlar için bir köprü yaptırdı. Sultan Mahmud, bir yolculuktan dönerken yol üstündeki o güzelim köprüyü gördü. Köprü, hem bir şaheserdi hem de tam yerindeydi. “Bu büyük bir hayır!” dedi. “Acaba böyle bir köprüyü kim yaptırdı?” Maiyetindekiler “Bir Mecusi yaptırdı” dediler. “Sana ne faydası olacak?” Padişah, köprüyü yaptıran kişiyi görmek istedi ve huzuruna çağırttı. Mecusi gelince; -Sen sanırım iman ehline düşmansın. Gel bu köprüyü bana sat! Onun için ne kadar altın sarf ettiysen hepsini benden al! Çünkü sen bir Mecusi’sin. Kalbinde tevhid, hamd ve minnet yok. İnandığın gerçek bir din olmadıkça bu köprünün ne faydası olacak sana? Verdiğim parayı kabul etmezsen, benim elimden kurtulamazsın, dedi. Mecusi dedi ki: -B

Peygamberimiz Aleyhsselâmın Bir günü

Peygamberimiz Aleyhsselâmın Bir günü (Bir günü Hazreti Muhammed Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Gibi Yaşamak) Şakalaşma Karı-Koca Şakalaşması Rızkı Bereketlendirir Allah’ü Teâlâ, erkeğin eşi ile şakalaşmasından hoşlanır ve bundan dolayı ikisine de sevap yazar. Ve rızıklarını da helalinden bereketlendirir. (Ramuz el-Ehadis) Şakayla Korkutma Olmaz Sizden kimse ne şaka ne de ciddi olarak kardeşinin değneğini almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin. (Ebu Davud) İbnu Ebi Leyla Radiyallah’ü Anh anlatıyor: "Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ile ashabı bir sefer yürüyüşünde idiler. Konaklama sırasında içlerinden biri uyurken, arkadaşı gidip onun ipini aldı. Uyanınca ipini bulamayan sahabi "kaybettim" diye korktu. Durumdan haberdar edilen Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: ‘Bir Müslümana bir başka Müslümanı korkutmak helal olmaz!’ buyurdu." (Ebu Davud) Oturma, Meclis, Sohbet Gölge İle Güneş Arasında Oturulmaz