Kayıtlar

Dünyanın Pislikleriyle Kirlenen Kalbi Temizler!

Yaşlı adam her gün Kur'an-ı Kerim okuyor fakat ezberleyemiyordu. Küçük oğul; “- Baba ezberleyemediğin halde neden her gün okuyorsun” Diye sordu. Baba; kendisiyle kömür taşınan sepeti göstererek; “- Sebebini bununla, şu denizden bana su getirdikten sonra söyleyeceğim!” dedi. Oğul denizden su getirmeye çalışır fakat defalarca denemesine rağmen başaramaz. Babasına dönerek; “- Baba başaramıyorum. Sepetle su taşınmaz ki!” der. Baba sepeti göstererek; “- Peki, onda bir şey fark ettin mi” Diye sorar. (Kendisiyle kömür taşınan sepet artık tertemiz olmuştu.) Oğul; “- Evet, baba sepet tertemiz olmuş.” Baba; “İşte böyle oğul! Kur'an-ı Kerim deniz suyu gibidir. Kalbinde tutamazsan bile dünyanın pislikleriyle kirlenen kalbi temizler!” der. Hayat, Allah’ü Teâlâ’yı zikretmeyle paklanır... Rabbim bizleri Kur'an-ı Kerim okuyan ve onunla amel eden kullarından eylesin!

Beni Neden İkaz Etmedin?

Beni Neden İkaz Etmedin? Ebû Hüreyre Radıyallâhu Anh şöyle anlatır: “– Biz, ashâb-ı kirâm arasında şu hakikati duyardık!”: Kıyâmet gününde bir kişinin yakasına, hiç tanımadığı biri gelip yapışır. Adam şaşırır ve: “– Benden ne istiyorsun? Ben seni hiç tanımıyorum ki!” der. Yakasına yapışan kişi ise: “– Dünyada iken beni hata ve çirkin işler üzerinde görürdün de ikaz etmez, beni o kötülüklerden alıkoymazdın.” diyerek ondan dâvâcı olur.” (Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, III, 164/3506; Rudânî, Cem’u’l-Fevâid, V, 384)

Sütçü İmam

Resim
Sütçü İmam Fransızlar'ın Maraş'ı işgalinden kısa bir süre sonra olaylar başladı. Olaylar ilk anlarda küçük grubların karşılıklı sataşma ve atışmalarla yer yer meydana geliyordu. Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü Imam Uzunoluk caddesinin kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık yapıyordu. 31 Ekim 1919 Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine gelen Türklere hakaret ediyorlar, Türk Milletinin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı. Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaral

Tasavvuf, İlâhi Takdirden Memnun Olma Sanatıdır

Tasavvuf, İlâhi Takdirden Memnun Olma Sanatıdır “Ey huzura kavuşmuş insan! رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً / Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (el-Fecr, 27-30) Mevlânâ Hazretleri buyurur: “Eğer dünyadayken cennette bulunmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Çünkü bir kardeşini dostlukla anarsan, dâimâ sevinç içinde olursun. İşte o sevinç, Dünya cennetinin tâ kendisidir. Eğer bir kimseyi kin ile anarsan, dâimâ üzüntü içinde olursun. İşte bu gam da cehennemin tâ kendisidir.” Mevlânâ Hazretleri, oğlu Bahâeddîn Veled’e şöyle nasihat eder: “Bahâeddîn! Eğer dünyadayken cennette bulunmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Çünkü bir kardeşini dostlukla anarsan, dâimâ sevinç içinde olursun. İşte o sevinç, dünya cennetinin tâ kendisidir. Eğer bir kimseyi kin ile anarsan, dâimâ üzüntü içinde olursun. İşte bu gam da cehennemin tâ kendisidir. Dostları andığın vaki

Allâh’ım! Bizi, Cennet’ine ulaştıracak tâati nasib eyle!

Allâh’ım! Bizi, Cennet’ine ulaştıracak tâati nasib eyle! Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi Vesellem’in duasına bütün kalbimizle Âmin diyelim: اَللّٰهُمَّ اقْسِمْ لنَا مِنْ خَشْيَتِكَ مَا تَحُولُ بِهِ بَيْنَنَا وَبَيْنَ مَعْصِيَتِكَ ، ومِنْ طَاعَتِكَ مَا تُبَلِّغُنَا بِهِ جَنَّتَكَ ، ومِنَ الْيَقِينِ مَا تُهَوِّنُ بِهِ عَلَيْنَا مُصِيبَاتِ الدُّنْيَا ، اَللّٰهُمَّ وَمَتِّعْنَا بِأَسْمَاعِنَا ، وَأَبْصَارِنَا ، وَقُوَّتِنَا مَا أَحْيَيْتَنَا ، وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنَّا ، وَاجْعَلْ ثَأْرَنَا عَلَى مَنْ ظَلَمَنَا ، وَانْصُرْنَا عَلَى مَنْ عَادَانَا ، وَلاَ تَجْعَلْ مُصِيبَتَنَا فِي دِينِنَا ، وَلاَ تَجْعَلِ الدُّنْيَا أَكْبَرَ هَمِّنَا ، وَلاَ مَبْلَغَ عِلْمِنَا ، وَلاَ تُسَلِّطْ عَلَيْنَا مَنْ لاَ يَرْحَمُنَا. Okunuşu: "Allâhümme'ksim lenâ min haşyetike mâ tehûlu bihi beynenâ ve beyne ma’sîyetike ve min tâatike mâ tübelliğûnâ bihi cenneteke. Ve mine'l-yakîni mâ tühevvinü bihî aleynâ musîbâti'd-dünyâ. Allahümme ve metti'nâ biesmâinâ ve ebsârinâ ve

Fuzûlî

Resim
Fuzûlî Doğumu: 1483 Kerbela; Ölümü: 10 Ocak 1556; Kerbela Cânı içün kim ki cânânın sever cânın sever, Cânı kim cânânı içün sevse cânânın sever. (Dünyada her kim ki canını, cananı için severse aslında yine cananını sevmiş olur, aynı şekilde cananını yani sevgilisini kendi canı için seven kişi yine kendi varlığını sevmiş olur.) Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var (Bende mecnun’da olduğundan daha fazla aşıklık kabiliyeti, sevmeye doğal eğilim var. Gerçek âşık benim Mecnun'un sadece adı var.) Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk Ki gözüm görmeye ol mâhlikaadan gayrı (Ayrılık günü yüzüme perde çek ey kanlı gözyaşı! Ki gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.) Ne yanar kimse bana âteşî dilden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı. (Bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar, Ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.) Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşina

Allah Celle Celâlüh Korkusu

Allah  Celle Celâlüh  Korkusu “Hikmetin başı Allah korkusudur!”  denilmiştir. İnsana en fazla lâzım olan duygu budur. Allah korkusunu idrâk etmemiş bir insana hiçbir şey kâr etmez. Bu sebeple ecdâdımız  “Kork Allah’tan korkmayandan!”  demişlerdir. Allah Teâlâ’nın bize örnek almamızı ve yolunu tâkip etmemizi emrettiği Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz ve ashâbının Allah korkusu nasıldı? İşte buna dâir birkaç misal: İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- şöyle buyurur: Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir sahâbînin: “Hiç şüphesiz bizim nezdimizde  (onlar için hazırlanmış)  boyunduruklar ve yakıcı bir ateş vardır”  (el-Müzzemmil, 12) âyetini okuduğunu işitince, düşüp bayıldı. (Beyhakî,  Şuab,  I, 522/917; Ali el-Müttakî, VII, 206/18644) * Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Ben sizin görmediğinizi görürüm ve sizin işitmediğinizi işitirim. Semâ çatırdamaktadır. Onun çatırdaması da hakkıdır. Zira dört parmaklık bir boşl