Fuzûlî
Fuzûlî
Doğumu: 1483 Kerbela; Ölümü: 10 Ocak 1556; Kerbela
Cânı içün kim ki cânânın sever cânın sever,
Cânı kim cânânı içün sevse cânânın sever.
(Dünyada her kim ki canını, cananı için severse aslında
yine cananını sevmiş olur, aynı şekilde cananını yani sevgilisini kendi canı
için seven kişi yine kendi varlığını sevmiş olur.)
Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var
(Bende mecnun’da olduğundan daha fazla aşıklık
kabiliyeti, sevmeye doğal eğilim var. Gerçek âşık benim Mecnun'un sadece adı
var.)
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâhlikaadan gayrı
(Ayrılık günü yüzüme perde çek ey kanlı gözyaşı! Ki
gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.)
Ne yanar kimse bana âteşî dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.
(Bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar, Ne de tan
yelinden başka kimse kapımı açar.)
Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüda beni.
(Tanrım, aşk belasıyla beni tanıştır, bir an bile aşk
belasından uzak tutma beni.)
Ya Rab bana cism ü cân gerekmez,
Cânân yoğ ise cihân gerekmez.
(Ya Rab artık bana vücut ve can, sevgilisiz dünya
gerekmez.)
Söylesem tesiri yok, sussam gönül râzı değil.
(Sussam gönül râzı değil, söylesem kâr eylemez.)
Selâm verdim; rüşvet deyüldür diye, selâmım almadılar.
(Şikâyetname'den)
Varlık Allah'a aittir. Gerisi hep hayal ve düşten
ibarettir.
Bugüne dek bildiğim, bulduğum ve sahip olduğum;
her şey gerçekte O'ndan ibaret imiş.
Zannım, hakikate yönelince sevgim de aşk oluverdi.
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib,
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.
(Ey tabib! Aşk derdiyle başım hoş benim; yaramdan el
çek sen. Bana derman hazırlama ki senin merhemlerin benim ölümüm sayılır.)
Aşk imiş her ne var âlemde. İlm bir kıyl ü kâl imiş
ancak.
(Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; ilim ise koca
bir dedikodu.)
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin),
boşuna yorulmasın; Çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül
açılmaz.)
Öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir,
Ben kimem sâki olan kimdir mey-i sahbâ nedir
(Öyle kaybettim ki kendimi aşk içkisiyle, anlamıyorum
dünya nedir? Ben kimim, saki olan kimdir ve içki kadehi nedir? (Unuttum!..))
İlm kesbiyle pâye-i rif’at; Arzû-yı muhâl imiş ancak;
Aşk imiş her ne var âlemde; İlm bir kıyl ü kâl imiş
ancak…
(Bilim ile yüksek makamlara erişmek gerçekleşmeyecek
hayal imiş. Dünyada her şey yalnızca aşk'tan ibaret imiş, Bilim ise kuru
dedikodudan ibaret imiş.))
Ger derse Fuzûlî ki “güzellerde vefâ var”
Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır.
Mey biter saki kalır. Her renk solar haki kalır.
İlim insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik;
baki kalır.
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır.
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdan muradım şem‘i yanmaz mı?
Masivaya meyleden aşık Hüda’dan dûr olur,
Defter-i uşşakta onun namı nâ-malûm olur
(Allah'tan gayrısına gönül veren aşık O'ndan uzaklaşır,
aşıkların defterinde onun ismi yoktur, bilinmez.)
Kaynak: Wikisöz
Yorumlar
Yorum Gönder