Kayıtlar

Cimri Zenginin Hazin Sonu

Cimri Zenginin Hazin Sonu Vaktiyle çok zengin bir adam vardı. O kadar zengindi ki. Malının ve parasının hesabını bilmezdi. Yine de son derece cimriydi. Günlerden bir gün kapısına bir fakir geldi. — Allah rızası için karnımı doyurun, diye yalvardı. Merhametsiz zengin: — Defol kapımdan. Çalışıp kazanacağın yerde dilen­mekten utanmıyor musun? Defol, dedim... Fakir boynunu büktü. — Ne tuhaf. Hadi ben fakir olduğum için yüzümü buruşturuyorum, sen zengin olduğun halde gülmeyi, güzel söz söylemeyi unutmuşsun. — Defol dedim, defol — Kibirlenme, ne fakirlik, ne zenginlik ebedidir... Bir gün bütün malını kaybedip fakir olabileceğini hiç düşündün mü? Merhametsiz zengin büsbütün sinirlendi. Hizmetçisine bağırdı: — Defet şu herifi başımdan! Hizmetçi ezile-büzüle fakiri kovdu. Bir kaç yıl geçti... Merhametsiz cimri zenginin işleri bozuldu. Her şey ters gitmeye başladı. Sanki altını tutsa kömür oluyordu. Bütün parası kısa süre içinde erimiş, elinde avucunda hemen hiçbir şey kalmamış

Kel, Alatenli Ve Âmâ'nın Kıssası

Kel, Alatenli Ve Âmâ'nın Kıssası 4963 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Benî İsrail'den üç kişi vardı: Biri alatenli, biri kel, biri de âmâ. Allah bunları imtihan etmek istedi. Bu maksadla onlara insan suretinde bir melek gönderdi. Melek önce alatenliye geldi. Ve: "En çok neyi seversin?" dedi. Adam: "Güzel bir renk, güzel bir cild, insanları benden tiksindiren halin gitmesini!" dedi. Melek onu meshetti. Derken çirkinliği gitti, güzel bir renk, güzel bir cild sahibi oldu. Melek ona tekrar sordu: "Hangi mala kavuşmayı seversin?" "Deveye!" dedi, adam. Anında ona on aylık hamile bir deve verildi. Melek: "Allah bunları sana mübarek kılsın!" deyip kayboldu ve Kel'in yanına geldi. "En ziyade istediğin şey nedir?" dedi. Adam: "Güzel bir saç ve halkı ikrah ettiren şu halin benden gitmesi!" dedi. Melek,keli

Ashabu'l-Uhdûd

Ashabu'l-Uhdûd Hz. Süheyb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden öncekiler arasında bir kral vardı. Onun bir de sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlanınca Kral'a: "Ben artık yaşlandım. Bana bir oğlan çocuğu gönder de sihir yapmayı öğreteyim!" dedi. Kral da öğretmesi için ona bir oğlan gönderdi. Oğlanın geçtiği yolda bir râhip yaşıyordu. Bir gün giderken rahibe uğrayıp onu dinledi, konuşması hoşuna gitti. Artık sihirbaza gittikçe, râhibe uğruyor, yanında bir müddet oturup onu dinliyordu. Bir gün delikanlıya sihirbaz, yanına gelince dövdü. Oğlan da durumu râhibe şikâyet etti. Rahip ona: "Eğer sihirbazdan dövecek diye korkarsan: "Ailem beni oyaladı!" de; ailenden korkacak olursan, "beni sihirbaz oyaladı" de!" diye tenbihte bulundu. O bu halde devam eder iken, insanlara mani olmuş bulunan büyük bir canavara rastladı. Kendi kendine: "Bugün bileceğim; sihirbaz mı e

Eve Veya Mescide Girerken Ve Çıkarken Yapılacaklar

Eve Veya Mescide Girerken Ve Çıkarken Yapılacaklar Abdullah b. Abbas anlatıyor: “Peygamberimiz Aleyhisselâm giyindiği zaman sağdan giyinir, elbisesini/ayakkabısını çıkardığında ise, soldan çıkarırdı. Mescide gittiğinde sağ ayağıyla girer, sol ayağıyla da çıkardı. Bir şey verirken veya alırken hep sağını kullanmayı severdi.” (Mecmauz’zevaid, 10/139). Eve Âyet-el kürsi ve İhlas suresini okuyarak girmeli. Bir hadis-i şerif meali: (Eve girerken İhlas-ı şerifi okuyan, yoksulluk görmez!) [Ey Oğul İlmihali] Eshab-ı kiramdan Süheyl radıyallahü anh, bu tavsiyeye uyarak zengin olmuştur. Eve sağ ayakla girip selam vermeli. Evde kimse yoksa (Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn) demeli. Evden çıkarken de Âyet-el-kürsi’yi okumalı. Bir hadis-i şerif meali: (Evinden çıkarken "Bismillahi, tevekkeltü alellahi, La havle vela kuvvete illa billah" diyen, tehlikelerden korunur, şeytan ondan uzaklaşır.) [Tirmizi] Evden çıkarken Âyet-el-kürsi’yi okuyan her işinde başarı

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup Kuşatma altındaki Bizans’a yiyecek ve yardım getiren 3 Ceneviz ve 1 Bizans nakliye gemisi Zeytinburnu açıklarında Osmanlı donanmasını atlatarak Haliç’e geçmeye muvaffak olur. İşte Fatih’e ait atını denize sürerken tasvir edilen o müthiş tablo o an cereyan eder. Öfkelenen Fatih, atını denize sürer. Bu başarısızlık Osmanlı ordusunun moralini sıfırlar. Bizans ümitlenir. Üstelik Avrupa’dan gelecek Haçlı yardımları konusunda da ümitlerini ve dayanma güçlerini artırır. Osmanlı devlet erkânının büyük bölümü zaten kuşatmanın kaldırılmasından yanadır. İstanbul fethedilirse Fatih’in artacak itibarı yanında kendilerinin etkisizleşeceği endişesi yaşayan üst düzey devlet erkânının sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Bu olay üzerine sesleri daha da gür çıkar. Orduyu da yanlarına çekmek üzeredirler. Homurdanmalar iyice artar. Bu olayın hemen ardından aynı gün içinde Akşemseddin’in mektubu ulaşır Fatih’e… Mektubun aslı Topkapı Sarayı Arşivinde muhafaza

Amr ibni As'ın Ölüm Anı...

Amr ibni As'ın Ölüm Anı... İbni Şumâse şöyle dedi: Amr İbni As'ın yanına vardık kendisi ölüm döşeğinde idi. Uzun zaman ağladı ve yüzünü duvara çevirdi. Oğlu: -Babacığım Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni filân şeyle müjdelemedi mi? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni filân şeyle müjdelemedi mi? Demeye başladı. Bunun üzerine Amr yüzünü (bize) çevirerek: -Şüphesiz ki; Hazırlamakta olduğumuz şeylerin en faziletlisi Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin onun Resulü olduğuna şahadet getirmektir. Şüphesiz ki ben üç hal üzere bulundum. Düşünüyorum da “Bir vakitler” Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e benim kadar şiddetle buğz eden yoktu. İmkânını bulup ta onu Öldürmüş olmak kadar da bence makbul bir iş yoktu. Şayet bu hal üzere Ölmüş olsaydım muhakkak cehennemlik olurdum. Allah İslam’ı kalbime, yerleştirdiği zaman Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek; -Uzat sağ elini de sana beyat edeyim dedim. Hemen sa

Siz Siz Olun Verdiğiniz Sözü Asla Unutmayın!!!...

Resim
Siz Siz Olun Verdiğiniz Sözü Asla Unutmayın!!!... Yıllar evvel birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlardan erkek olan, sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki; baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş. Yine bahar gelmiş, bütün çiçekler toprağı yedi renge boyamışlar. Erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş, bir daha ki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler. Bahar bitmiş, yaz geçmiş, kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayali ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış. Bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış… Ama bulamamış. Ümidini yitiren erkek çiçek bir

İbadetler İnsan Davranışlarını Nasıl Etkiler

İbadetler İnsan Davranışlarını Nasıl Etkiler İbadet eden insan davranışları değişir. İbadet eden Allah’ın her An onu gözetlediğini bilir günahlardan uzak durur. Allahtan çekinir kimseyi üzmez kimsenin hakkına tecavüz etmez. Farz ibadetlerini daha düzenli yapar. Bütün insanlara ve hatta hayvanlara eziyet etmez iyilikte bulunur. Kısaca ibadet eden kişi emindir güvenilir insandır sözünde durur emanete hıyanet etmez. 1. İbadetler İnsanın Yaratanı İle İlişkisini Güçlendirir İnsan, belirli vakitlerde ibadetlerle Yaratıcısına karşı sevgisini ve şükrünü ifade eder. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için, gösterişten uzak yapılan ibadetlerin ödüllendirileceği haber verilmektedir. Allah’a gönülden yönelme olan ibadet, Onun eşsiz büyüklüğü karşısında insanın güçsüzlüğünü anlama halidir. İbadetlerin özünde, insanının Yaratanı hatırlaması, kulluk bilincini gönlüne yerleştirmesi, verilen sonsuz nimetlere karşı teşekkür etme duygusu vardır. İbadet, birey ile Yaratıcı arası

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası

Âd Kavmini Helâk Eden Rüzgârın Kıssası Ebu Vâil, Rebi'a kabilesinden el-Hâris İbnu Yezid el-Bekri adında bir adamdan naklen anlatıyor: "Medine'ye gelmiştim, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardı. Hz. Bilal radıyallahu anh kılıcını kuşanmış, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında duruyordu. Ben: "Bu insanların derdi ne, ne oluyor? diye sordum. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Amr İbnu'l-Âs'ı, Rebi'a'ya doğru göndermek istiyor, onun hazırlığı var!" dediler. Ben: "Âd elçisi gibi olmaktan Allah'a sığınırım" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm: "Âd elçisi de nedir?" buyurdular. Ben: "Bunu çok iyi bilen kimseye düştünüz. Âd kavmi kıtlığa uğrayınca Kayl'ı kendileri için su aramaya gönderdi. Kayl da, Bekr İbnu Muâviye'ye uğradı. O, buna şarap içirdi ve Mekke'de o sıralarda seslerinin ve tegannisinin

Zina Eden Adamın Hikayesi

Zina Eden Adamın Hikayesi İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında Kifl adında biri vardı. Bildiğinden hiç şaşmazdı. İhtiyaç içinde olduğunu bildiği bir kadına gelerek, altmış dinar verdi. Kadından kâm almak üzere teşebbüse geçince kadın, titredi ve ağladı. "Niye ağlıyorsun?" diye sorunca, kadın: "Bu benim hiç yapmadığım haram bir amel. Bu günaha beni razı eden de fakirliğimdir!" dedi. Adam da: "Yani sen şimdi Allah korkusuyla mı ağlıyorsun? Öyleyse, Allah'tan korkmaya ben senden daha layıkım! Haydi git, verdiğim para da senin olsun. Vallahi ben bundan böyle Allah'a hiç asi olmayacağım!" dedi. Adam o gece öldü. Sabah, kapısında şu yazılı idi: "Alah Kifl'i mağfiret etti!" Halk bu duruma şaşırdı kaldı. Allah o devrin peygamberine Kifl'in durumunu vahyen bildirinceye kadar şaşkınlık devam etti." Tirmizi, Kıy

Mağara Ashabının Kıssası

Mağara Ashabının Kıssası 4960 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan üç kişi yola çıktılar. Akşam olunca geceleme ihtiyacı onları bir mağaraya sığındırdı ve içine girdiler. Dağdan kayan bir taş yuvarlanıp, mağaranın ağzını üzerlerine kapadı. Aralarında: "sizi bu kayadan, salih amellerinizi şefaatçi kılarak Allah'a yapacağınız dualar kurtarabilir!" dediler. Bunun üzerine birincisi şöyle dedi: "Benim yaşlı, ihtiyar iki ebeveynim vardı. Ben onları çok kollar, akşam olunca onlardan önce ne ailemden ne de hayvanlarımdan hiçbirini yedirip içirmezdim. Bir gün ağaç arama işi beni uzaklara attı. Eve döndüğümde ikisi de uyumuştu. Onlar için sütlerini sağdım. Hâla uyumakta idiler. Onlardan önce aileme ve hayvanlarıma yiyecek vermeyi uygun bulmadım, onları uyandırmaya da kıyamadım. Geciktiğim için çocuklar ayaklarımın arasında kıvranıyorlardı. Ben ise süt kapları elimde, o

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz Cenab-ı Şeyh Hasan-i Basri Rahmetullahi Aleyh Hz. leri’ne bir takım insanlar gelerek:  “Uyuyan gönlümüzü uyandır.” de­diler.  Şeyh Rahmetullahi Aleyh Hz. leri onlara hitaben:  “Gönlü uyandırmak kolay bir iştir, lâkin sizin gönlü­nüz ölmüştür. Zira hiç hareket etmezler.” dedi.  Onlar da: “Öyleyse bizi biraz korkut.” de­diler.  O Rahmetullahi Aleyh da:  “Eğer bu dünyada korkarsanız, yarın kıyamette emin olursunuz. Burada korkmayan kimsenin haline vah yazık.” dedi. [2]

O Günahkâr Aranızdayken Yağmur Yağmaz

O Günahkâr Aranızdayken Yağmur Yağmaz Günün birinde Basra şehrine tam bir yıl yağmur yağmadı. Her taraf kuraklık içinde kaldı. Kıtlık baş gösterdi. Yağmur duasına çıktılar.  Şeyh Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh Hz. leri minbere çıktı, vaaz ve dua etti.  “İsterseniz yağmur yağsın, ama Hasan'ı Rahmetullahi Aleyh Basra'dan kovun.” dedi, Camide cemaat arasında bir feryadı figan koptu, herkes ağlaştı. “Ey insanlar! İçinizden Hasan'ı Rahmetullahi Aleyh kovun da, Basra'ya yağmur yağsın. O günahkâr aranızdayken yağmur yağmaz, isterseniz yağmur yağsın.” Caminin içi birden okyanuslar gibi dalgalandı. Cemaat hıçkıra hıçkıra ağladı ve arkadan gök pınarı cömert cömert aktı. 

Güzele Güzel Yakışır!

Güzele Güzel Yakışır! Firûz, Meysan muharebesinde İslâm ordularına direnme hatasına düşen bir Basralıdır ve esir alınır. Diğerleriyle birlikte Medine’ye getirilir ve köle olarak Zeyd bin Sabit’e Rahmetullahi Aleyh verilir.  Ancak ne zincir ne kırbaç bilir, ne de incitilir. Evin bir ferdi gibi yaşar, işine bakar. Hatta Peygamber (SAV) Efendimizin hanımlarından Ümmü Seleme’nin Radiyallahü anha cariyesi Hayre ile evlenmeye kalkar.  Kimse ona  “Hadi ordan sen kölenin birisin” demez. Ev kurmasına yardım ederler. Ümmü Seleme Rahmetullahi Aleyh Hayre ile evladı gibi ilgilenir, çeyizini yapar, evini döşer.  Hatta “Bizim evin işinden ne olsun” der, “siz kendinize bakın.” Hayre buna rağmen kutlu kapıdan ayrılmaz. Evin kızı gibi gelir gider, sıkıldıkça içini döker.  Çok geçmeden nurtopu gibi bir oğulları olur. İki köle (belki de sevinçlerini paylaşmak için) üç kıtaya yayılan devletin halifesi Hazret-i Ömer’e Rahmetullahi Aleyh çıkarlar.  Mübarek onları kapıda karşılar. Yer göste

Acaba Niçin Büyüğümüz Oldu?

Acaba Niçin Büyüğümüz Oldu? Büyük bir mecliste meşayıhtan birisi: “Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh için acaba niçin büyüğümüz oldu?” diye sormuş. Buna cevaben büyüklerden bir zat: “İlim için büyük yaratıklar Hasan-ı Basri’ye Rahmetullahi Aleyhe muhtaçtır. Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh ise halka ufacık bir ihtiyaç duymaz. Bizden üstünlüğü bundandır.” demiştir. [1]

Nasıl Daha İyi Bir Müslüman Hanım Olabiliriz

Nasıl Daha İyi Bir Müslüman Hanım Olabiliriz İslam’da, kadınlara uyması tavsiye edilen kurallar, bazen Batı’nın doğruluk ve eşitlik ölçütleriyle çatışıyor olabilir. Ancak bu bizim bunlara uygulamayacağımızı gösteren bir neden değildir. Bununla birlikte, Müslüman kadınlara yapmaları söylenen her şeyin, sonunda kadınların yararına olduğu çok aşikârdır. Eğer zaten iman etmişsin, Rabbinin senin için en doğru şeyi bildiğini ve söylediğine de inanıyorsun demektir. Yine de bazen sorumluluklarımızı yerine getirmekte zorlanıyor olabiliriz. Yaşın kaç olursa olsun ve ne yapmış olursan ol, Müslüman bir hanımsan ve yeniden başlamak istiyorsan, hiç de geç kalmadın. İşte bunun için sana birkaç tavsiye; Birinci Aşama: Bağışlanma 1. Tüm hadiselerin Allah'ın takdiri olduğunu anla. Allah yaptıklarımızı bilir ve tevbe etmemizi bekler. O çok merhametli ve çok affedicidir. Kendini çok fazla günah içinde hissetsen bile, yeni bir sayfa açabilir ve gerçekten iyi bir Müslüman olabilirsin. Bun