Amr ibni As'ın Ölüm Anı...
Amr ibni As'ın Ölüm Anı...
İbni Şumâse şöyle dedi:
Amr İbni As'ın yanına vardık kendisi ölüm döşeğinde idi. Uzun
zaman ağladı ve yüzünü duvara çevirdi. Oğlu:
-Babacığım Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni filân
şeyle müjdelemedi mi? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni filân şeyle
müjdelemedi mi? Demeye başladı. Bunun üzerine Amr yüzünü (bize) çevirerek:
-Şüphesiz ki; Hazırlamakta olduğumuz şeylerin en faziletlisi
Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin onun Resulü olduğuna şahadet
getirmektir.
Şüphesiz ki ben üç hal üzere bulundum.
Düşünüyorum da “Bir vakitler” Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e benim kadar şiddetle buğz eden yoktu. İmkânını bulup ta onu Öldürmüş
olmak kadar da bence makbul bir iş yoktu. Şayet bu hal üzere Ölmüş olsaydım
muhakkak cehennemlik olurdum.
Allah İslam’ı kalbime, yerleştirdiği zaman Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e gelerek;
-Uzat sağ elini de sana beyat edeyim dedim. Hemen sağ elini
uzattı. Ben elimi çektim Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
-”Ne oldu sana ya Amr?” dedi.
- Şart koşmak istedim dedim. “Neyi şart koşuyorsun?” buyurdular.
- “Af olunmamı” dedim.
-Bilmez misin ki İslâm, kendinden önceki günahları yok eder,
Hicret de ondan önceki günahları yok eder, Hac da ondan önceki günahları yok
eder? Buyurdular.
-(Artık) Benim nazarımda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den daha sevgili ve ondan daha büyük bir kimse kalmadı. Ona karşı
duyduğum saygıdan dolayı kendisine doya doya bakamıyordum. Benden onu tavsif
etmemi isteseler buna takat getiremem. Çünkü ona doya doya bakamazdım. Şayet bu
hal üzere ölmüş olsam cennetlik olmamı kuvvetle ümit ederdim. Sonra birtakım
şeyler üzerimize aldık ki onlar hakkında halim nice olur bilmiyorum. Öldüğüm
zaman beraberimde hiç bir yasçı ve ateş bulunmasın. Beni defnettiğiniz zaman
üzerime toprağı iyice döşeyiniz. Sonra kabrimin etrafında bir deve boğazlanıp
ta eti taksim edilinceye kadar durun ki, sizlerle ünsiyet edeyim. Ve Rabbimin
elçilerini nasıl karşılayacağımı düşüneyim, dedi.
Bu hadis Ashabı kiramdan Amr b. As (Radiyallahu anh) 'in vefatını
anlatmaktadır. Müslim sarihlerinden Muhammed el-Übbî Hz. Amr hakkında şunları
naklediyor.
-Amr akıl, fikir ve lisan itibariyle Arapların dâhisi idi Hz.
Ömer b. El, Hattab birisi ile konuşurken karşısındaki söz anlamazsa.
-“Seni ve Amr b. El-As’ı yaratan Allah'ı tenzih ederim” dermiş.
Hz. Amr, Mısır 'da on sene üç ay Hz. Ömer zamanında dört sene H z. Osman
zamanında iki sene üç ayda Hz. Muaviye zamanında valilik etmiş ve 43 tarihinde
90 yaşında vefat etmiştir.
Vefatı için başka tarih söyleyenlerde vardır. Vefatında 325.000
altın ve 2.000.000 dirhem gümüş ile 1.000.000 kıymetinde meşhur bir çiftlik bırakmıştır.
Vefat edeceği zaman malına bakarak:
-Keşke ya sen bir deve tezeği olaydın ya ben selâsil gazasında
öleydim. Öyle işlere girdim ki Allah huzurunda onlar hakkında hüccetimin ne
olacağını bilmiyorum. Muaviyenin dünyasını düzelttim. Ama kendi ahiretimi
batırdım. Aklımı şaşırdım nihayet ecelim geldi. İşte ecel ile pençeleşmekteyim.
Malımı aldı. Ailem hakkındaki hilâfetimi berbat etti demiş sonra oğluna dönerek
bana bir bukağı getir de onunla elimi boynuma bağla demiş. Oğlu babasının
dediğini yapmış. Sonra Amr Radiyallahü Anh başını semaya kaldırarak;
-Allah'ım sen bana emir buyurdun ben isyan ettim; Nehy buyurdun
kulak asmadım. Kudretim yok muzaffer olayım. Suçsuz değilim mazeret beyan
edeyim. Ben ancak senden başka ilâh olmadığına, Muhammendin senin kulun ve
Resulün olduğuna şehadet ediyorum. Demiş; sonra pişman ve düşünceli gibi
parmağını ağzına sokarak vefat etmiştir.
Oğlu Abdullah kendisine:
“Babacığım keşke Ölmekte olan akıllı bir adamın yanına varsam da
neler çektiğini bana anlatsa derdim işte ölüm senin de başına geldi neler
çektiğini bana anlat” demiş.
Hz. Amr buna şu cevabı vermiştir;
“Yavrucuğum sanki bir karanlık içindeyim sanki iğne deliğinden
nefes alıyorum, sanki bir diken dalı ayağımdan başıma doğru çekiliyor” demiş
(Cilt 1 sayfa 453-455 Sağlam Yayınları 2. Baskı 1968 İstanbul)
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder