Cimri Zenginin Hazin Sonu
Cimri Zenginin
Hazin Sonu
Vaktiyle çok
zengin bir adam vardı. O kadar zengindi ki. Malının ve parasının hesabını
bilmezdi. Yine de son derece cimriydi. Günlerden bir gün kapısına bir fakir
geldi.
— Allah rızası
için karnımı doyurun, diye yalvardı. Merhametsiz zengin:
— Defol
kapımdan. Çalışıp kazanacağın yerde dilenmekten utanmıyor musun? Defol,
dedim... Fakir boynunu büktü.
— Ne tuhaf.
Hadi ben fakir olduğum için yüzümü buruşturuyorum, sen zengin olduğun halde
gülmeyi, güzel söz söylemeyi unutmuşsun.
— Defol dedim,
defol
— Kibirlenme,
ne fakirlik, ne zenginlik ebedidir... Bir gün bütün malını kaybedip fakir
olabileceğini hiç düşündün mü? Merhametsiz zengin büsbütün sinirlendi.
Hizmetçisine bağırdı:
— Defet şu
herifi başımdan! Hizmetçi ezile-büzüle fakiri kovdu. Bir kaç yıl geçti...
Merhametsiz cimri zenginin işleri bozuldu. Her şey ters gitmeye başladı. Sanki
altını tutsa kömür oluyordu. Bütün parası kısa süre içinde erimiş, elinde
avucunda hemen hiçbir şey kalmamıştı. Ve bir gün hizmetçisi karşısına dikildi:
— Bana izin,
dedi. Ücretimi veremediğin için yanında çalışamam. Kendime başka bir kapı
aramalıyım. Eski zengin bağıra çağıra hizmetçiyi kovdu. Hizmetçi gitti,
merhametli bir zenginin yanında iş buldu. Yeni efendisi çok iyi kalpliydi.
Kapısına gelen her fakirin karnını doyurur, elbise verir, cebine de bir miktar
harçlık koyup duasını alır, öyle gönderirdi. Bir gün yine kapısına bir fakir
geldi. Adam perişan haldeydi. Günlerce yemek yemediği ilk bakışta
anlaşılıyordu. Kapıdan elini uzattı:
— Allah rızası
için bir dilim ekmek verin. İyi yürekli, merhametli ve cömert zengin
hizmetçisini çağırdı. Kapıdaki dilenciyi gösterip:
— Yemek ver,
diye emretti, sırtına elbise giydir, cebine harçlık koy... Hizmetçi kapıdaki
dilenciye yemek götürdü. Ama yüzünü görür görmez hayretler içinde kaldı.
Efendisine koştu, nefes nefese:
— Efendim, diye
konuştu, kapıdaki dilenci kim biliyor musunuz?
— Kim?
— Benim eski
efendim! Yanından ayrıldığım cimri zengin! Merhametli zengin gülümsedi.
— Ya beni
tanıdın mı? Diye sordu. Sen onun yanında çalışırken kapısına gelmiştim. Beni
kovmanı söylemişti. Çalış ve kazan, dilenmeye utanmıyor musun? Demişti.
Allah'ın hikmetine bak ki o fakirleşti ben zengin oldum. Kimse servetine
güvenmemeli, kimse de fakirliğinden utanmamalı. Allah herkesin rabbidir, bol
hazinesinden istediğine verir. Kul kendisine verilen serveti Allah yolunda
harcamalı...
KAYNAK: AKAR,
Mehmet; Mesel Ufku, Timaş Yayınları, İstanbul 2004, s. 158
Yorumlar
Yorum Gönder