Kayıtlar

İnsanlar Bedeni Ölenlere Ağlıyorlar da Kalbi Ölenlere Ağlamıyorlar!

  İnsanlar Bedeni Ölenlere Ağlıyorlar da Kalbi Ölenlere Ağlamıyorlar! İnsan en çok; zelzele, tsunami, savaş, yangın gibi can kaybının fazla olduğu maddî felâketlerden korkar. Fakat esas korkulması gereken şey, kalbî hayata zehir serpen günahlardır. O günahlar sebebiyle kabir ve âhirette karşılaşılacak dehşetli manzaralardan korkulmalıdır. İnsanlar bedeni ölenlere ağlıyorlar da kalbi ölenlere ağlamıyorlar! Mevlânâ Hazretleri buyurur: “İnsanların çoğu, bedenlerinin ölümünden korkarlar. Asıl korkulması gereken husus, kalplerin ölümüdür.” Kur’an’ı Kerim’de bir ayette mealen, “Allah sizlerin mallarınıza, güzelliğinize bakmaz ancak sizlerin kalplerine bakar. Gönlünüzdekini bilir.” buyuruyor. Yani bir Müslüman için önemli olan Allah’a yakınlaşmak için çırpınan ve Muhabbetullâh’ı barından bir kalp her şeyden önce gelir. En büyük korkusu ise kalbin kararması yani ölmesidir. İnsan en çok; zelzele, tsunami, savaş, yangın gibi can kaybının fazla olduğu maddî felâketlerden korkar. Fakat

Hazret-İ Ebû Bekir’in Kefeni

  Hazret-İ Ebû Bekir’in Kefeni   Bilâl-i Habeşî Radıyallahü Anh Hazretleri, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in vefâtından sonra, mü’minlerin annesi Âişe-i Sıddıka Radıyallahü Anhanın evinin önüne gidip kapısını çalar. Âişe-i Sıddıka Radıyallahü Anha vâlidemizin içerden ağlayarak şöyle dediğini işitir: “- Ayrılık ateşiyle yanan kalbin kapısını çalan kim?” “- Resûlullahın hizmetçisi Bilâl Radıyallahü Anh... Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in ayrılığı ile nasılsınız?” “- Ey Bilâl! Sudan uzakta kalan balığın hâli nasıl olur? Bu gece rüyada gördüm ki, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem gökyüzünde meleklerle dolaşıyordu. Nereye gittiğini sordum. Babam Ebû Bekr-i Sıddık’ın rûhunu karşılamaya gittiğini buyurdu!”. Hazret-i Bilâl Radıyallahü Anh, Ebû Bekr-i Sıddık Radıyallahü Anh’ın yanına giderek, Âişe Radıyallahü Anha vâlidemizin rüyâsını anlatır. Hazret-i Ebû Bekir Radıyallahü Anh buyurur ki: “- Allahü Teâlâ’ya yemin ederim ki, dün gece ben de aynı rüyayı görd

Üzerimizdeki Nimetin Devamı İçin Okunacak Dua

  Üzerimizdeki Nimetin Devamı İçin Okunacak Dua   اللَّهُمَّ أَلِّفْ بَيْنَ قُلُوبِنَا، وَأَصْلِحْ ذَاتَ بَيْنِنَا، وَاهْدِنَا سُبُلَ السَّلَامِ، وَنَجِّنَا مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ، وَجَنِّبْنَا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ، وَبَارِكْ لَنَا فِي أَسْمَاعِنَا، وَأَبْصَارِنَا، وَقُلُوبِنَا، وَأَزْوَاجِنَا، وَذُرِّيَّاتِنَا، وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ، وَاجْعَلْنَا شَاكِرِينَ لِنِعْمِكَ مُثْنِينَ بِهَا عَلَيْكَ، قَابِلِينَ لَهَا، وَأَتِمِمْهَا عَلَيْنَا Okunuşu: Allâhümme ellif beyne kulûbinâ. Ve aslih zâte beyninâ Vehdinâ sübüle’s-selâm Ve neccinâ mine’z-zulümâti ile’n-nûr Ve cennibne’l-fevâhışe mâ zahara minhâ ve mâ batane Ve bârik lenâ fî esmâ’ınâ ve ebsârinâ ve kulûbinâ ve ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ. Ve tüb ‘aleynâ inneke entet-tevvâbür-rahîm. Vec’alnâ şâkirîne li-ni’amike müsnîne bihâ ‘aleyke kâbilîne lehâ ve etimmehâ ‘aleynâ.   Anlamı: Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, biz

İstanbul Şehri

  İstanbul Şehri   Erenlerin kalbi burada atar, Bir âb-ı hayattır İstanbul şehri, Sayısız evliyâ içinde yatar, Bir mâneviyattır İstanbul şehri.   Burası kıymetli zatlar diyarı, Sahâbeden Halid Eyüp Ensari, İstanbul’un medârı iftiharı, Nurlara deryadır İstanbul şehri.   Eyüp Sultan adlı mübârek mekân, Burayı ziyâret etmez mi insan? Onları tarife yeter mi lisan? Tasavvuf yoludur İstanbul şehri.   Büyük bir âlimdir, hem de bir velî, Kaşgari dergâha komşudur kabri, Muhterem hocamız Hüseyin Hilmi, Saçtığı ışıktır İstanbul şehri.   Edirnekapı’da dervişler piri, Orada yatıyor velînin biri, Adına diyorlar Murad Münzâvi, Himmetle doludur İstanbul şehri.   Zeyrek yokuşunu çıkınca yeri, Ağaçlar altında mübârek kabri, Çoğu tanır Mehmet Emin Tokadi, Dilek kapısıdır İstanbul şehri.   Dini için çekmiş nice çileyi, Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdâi, Kadılığı atmış, olmuş fedâi, Bize yadigârdır İstanbul şehri.   Üsküdar’ın şöyle biraz

Arkadaşlık

  Arkadaşlık   İyi bir arkadaş, hem dünya hem de âhıret için büyük saâdettir. İyi kimselerle görüşen âhırette pişmanlık çekmez. İnsanın başına gelen her felâket, kötü arkadaş sebebiyle gelir. Ondan çok uzak durmalıdır. İyi arkadaş yaptığı iyiliği, akrabâlık sebebiyle veya menfaat sebebiyle yapmaz. Yaptığını sırf Allah rızası için yapar. İyi arkadaş insanı, yüksek derecelere kavuşturur. Kötü arkadaş da insanı en aşağı yerlere düşürür. Bunun için, rastgele herkes ile arkadaş olmamalıdır. Herkese sır söylememelidir. Herkesin sözüne kanmamalıdır. İnsanların sözüne değil, işlerine bakmalıdır. Kendisine faydası olmayan kimseden çok sakınmalıdır. Kendisine faydası olmayanın başkasına faydası olamaz. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibidir. Herkes kiminle arkadaşlık ettiğine baksın!”

İhtiyar Oduncu

  İhtiyar Oduncu   Bir miktar odunu, vurup sırtına, İhtiyar bir adam, çıkar yoluna.   Hava gâyet sıcak, yol ise uzun, Adamda başlamış, büyük bir hüzün.   Alnından akıyor, şıpır şıpır ter, Dizinde mecâl yok, gözlerinde fer.   Düşe kalka biraz daha yol alır, Velâkin çok geçmez, tıkanır kalır.   Şöyle der: “Çekilmiyor artık bu hayat, Görmedim ömrümde hiçbir gün rahat.   Şöyle yatsaydım ocak başında, Odun taşımak zor, yetmiş yaşında.”   Sonunda odunu yerlere atıp, Haykırır yürekten, etrafa bakıp:   “Nerdesin Azrâil, gelsene artık! Çekilmez oldu bu ihtiyarlık!”   Etrafa yayılan sesi işitip, Gelir hemen biri, oldukça muzip.   “Beni çağırdın der, bir derdin mi var? Dileğin nedir ki, söyle ihtiyar!”   İhtiyar bakar iş tehlikelidir, Beti benzi solar, lâfı çevirir:   “Dileğim, yükümü kaldır sırtıma! Yavaşça gideyim, eski yoluma!”   (Türkiye Gazetesi Takvimi)

Cennetteki Arkadaş

  Cennetteki Arkadaş   Bir gün, Süleyman Aleyhisselâm Allahü Teâlâ’ya şöyle niyâzda bulundu: “- Yâ Rabbî, fakirlerin sâlih olanlarını çok seviyorsun. Âhırette onlara ne mükâfat vereceksin? “- Yâ Süleyman! Fakir ve sâlih olan kullarıma neler ikram edeceğimi ben bilirim. Onların bâzılarını Cenette Peygamberlerle arkadaş edeceğim. Her fakir bir Peygamberle aynı tahta oturacaktır. Onunla beraber yiyip içecektir. “- Yâ Rabbî, Cennette benim arkadaşım olacak fakir kimdir? “- Yâ Süleyman! Eğer Cennet arkadaşını öğrenmek istersen, ikindi vakti şehrin kuzey tarafına çık, oradaki kimse senin Cennetteki arkadaşın olacak kimsedir. Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, emredilen vakitte o tarafa gitti. Orada ihtiyar bir fakir gördü. Sırtında odun yükü vardı. Dinlenmek için biraz oturdu. Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm yanına varıp selâm verdi. İhtiyar selâmını aldı: “- Ve aleykümselâm yâ Nebiyyallah! Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm sordu: “- Ey ihtiyar! Sırtındaki bu odun nedir? “-

Şeytan ve Zararları

  Şeytan ve Zararları   Sual: Şeytanın çeşitleri var mıdır, zararları nelerdir? CEVAP Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere, şeytan denir. Şeytan üç çeşittir: İblis, nefs ve kötü arkadaş. 1- İblis ve avaneleri: Bu şeytanlar, cin sınıfından ve İblis’in soyundandır. İblis çok âlim idi. Âdem aleyhisselama karşı secde etmesi emredilince, kibirlenip, secde etmedi. Daha önce meleklerin hocasıyken, sonra ebedi olarak lanetlendi ve şeytanların reisi oldu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Öfke şeytandandır. Şeytan ateşten yaratıldı. Ateş suyla söner. Öfkelenen abdest alsın!) [Nesai]   (Öfkelenen otursun, otururken öfkelenen de yatsın.) [Ebu-ş-şeyh]   (Aksırmak Rahmandan, esnemek şeytandandır.) [Tirmizi]   (Kuvvetli aksırmak da şeytandandır.) [İbni Sünni]   (Namazda esnemek şeytandandır.) [Buhari]   (Acele şeytandan, teenni Rahmandandır.) [Tirmizi] (Teenni, temkinli, ihtiyatlı olmaktır.)   (Şu beş şey hariç, acele şeytandandır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenaze

Yola Ekilmiş Dikenler

  Yola Ekilmiş Dikenler        Uzak bir diyarda şirin bir köy vardı... Bu köyde yaşayan tatlı sözlü fakat kötü huylu bir adam, evinin önündeki yolun üzerine dikenler ekmişti.      Yoldan geçenler bu duruma kızdılar ve dikenleri sökmesi için o adamı uyardılar.      Fakat adam bu uyarılara aldırış etmedi. Dikenler günden güne büyüdü, gelip geçenlerin ayaklarını kanatacak kadar çoğaldı.      Öyle ki yolu kullananların elbiseleri yırtılıyor ayakkabısız yoksulların tabanları sızım sızım sızlıyordu.      Şikayetler iyice artınca köyün muhtarı o kötü huylu adamı ciddiyetle uyardı:      - Bunları mutlaka sök!      Adam başkalarını rahatsız etmeyi umursamıyordu. Muhtara,      - Olur, bir sökerim, diye cevap verdi.      Fakat adam, "bir gün sökerim" deyişinin üzerinden epey zaman geçtiği hålde dikenleri sökmedi.      Sadece muhtar değil pek çok insan onu defalarca uyardı. Fakat adam her seferinde, "Yarın hallederim, öbür gün yaparım..." diye

On Şey İnsanı Aşağılık Yapar:

  On Şey İnsanı Aşağılık Yapar:   1- Öfke ve hiddet, 2- Kin ve nefret, 3- Büyüklenme, 4- Zulüm ve haksızlık, 5- İnat yollu mücadele, 6- Cimrilik, 7- Başkasına ezâ ve cefâ etmek, 8- Mümin kardeşine saygısızlık, 9- Kötü huy ve fenâ ahlâk, 10- İnsaf ölçülerini aşmak.   Bâyezîd-i Bistâmî (Rahmetullahi Aleyh) Hazretleri

On Şey İnsan Varlığını Öldürür:

  On Şey İnsan Varlığını Öldürür:   1- Terbiye azlığı, 2- Cehalet çokluğu, 3- Halktan nîmet beklemek, 4- Şehvet azgınlığı, nefis kudurganlığı, 5- Baş olma sevdası, 6- Dünyaya lüzumundan fazla meyletmek, 7- Allah’ü Teâlâ katında nefis ile dostluk kurmak, 8- Çok yemek, 9- Çok uyumak, 10- Kalabalığa uymak.

Şu On Şey İnsanın Maddî Ve Mânevî Yapısını Tahrib Eder:

  Şu On Şey İnsanın Maddî Ve Mânevî Yapısını Tahrib Eder: 1- Dînine önem vermeyen kimseyle arkadaşlık etmek, 2- Hayırlı ve yararlı kişilerden ayrılmak, onlarla dostluk kurmamak, 3- Nefsin isteklerine boyun eğip onun peşine takılmak, 4- İslâmiyetten uzaklaşmak, 5- Dinden olmayan şeyleri din adına uydurup dîne sokan kimselerle oturup kalkmak, 6- Dünyâ ve âhiret için yararlı olmayan şeylerle uğraşmak ve bu tür şeyleri arzulamak, 7- Halkı kötü zan altında tutmak, 8- Üstünlük taslamak, 9- Dünyâlıktan yana üzüntüye kapılmak, 10- Âhireti düşünmemek.

Bir Saat

  Bir Saat Adam eve döndüğünde, 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulur. Çocuk, babasına sorar: “- Hoş geldin babacığım. Sen bir saatte ne kadar para kazanıyorsun? Yorgun gelen adam sertçe cevap verir: “- Bu senin işin değil!” “- Babacığım lütfen.” “- Ne olacak? 20 lira...” “- Peki, bana 10 lira borç verir misin?” Adam iyice sinirlenip bağırır: “- Benim, senin saçma oyuncaklarına veya başka şeylerine verecek param yok! Hadi derhâl odana git!” Çocuk mahzun mahzun odasına girip kapısını kapatır. Adam sinirli sinirli: “- Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?” diye düşünür. Aradan bir müddet geçtikten sonra sakinleşir. Çocuğuna, belki de gerçekten lâzım olduğunu düşünür. Odasına gidip henüz uyuyamamış çocuğuna der ki: “- Al bakalım istediğin 10 lirayı! Sana sert davrandığım için üzgünüm, ama yorucu bir gün geçirmiştim.” Çocuk sevinçle babasını kucaklar ve: “- Teşekkürler babacığım!” diye sevinir. Yastığının altından diğer buruşuk paraları çı

Kızma!

  Kızma!   وعنْ أَبِي هُريْرَةَ رَضيَ اللَّهُ عنهُ أَنَّ رَجُلاً قَالَ للنَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: . أوْصِني، قَالَ: «لا تَغضَبْ» فَردَّدَ مِراراً قَالَ، «لا تَغْضَبْ» رواه البخاريُّ   Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam Nebî Sallallahu Aleyhi Vesellem’e: – Bana öğüt ver, dedi. Peygamber sallallahu Sallallahu Aleyhi Vesellem de ona: “– Kızma!” buyurdu. Adam dileğini bir kaç kez tekrar etti. Peygamber sallallahu Sallallahu Aleyhi Vesellem de (her defasında ısrarla): “– Kızma!” buyurdu. (Buhârî, Edeb 76. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 73) Açıklamalar Gazab, şeytanın dürtüklemesi sonucu insanın kendini kaybetmesi, normal durumundan uzaklaşmasıdır. O kadar ki, bu durumda insan kötü sözler söyler, din tarafından sakıncalı bulunmuş, çirkin görülmüş olan işler yapar. Hatta -Allah korusun- bazı hallerde kâfir bile olur. Halkımız böylesi durumdakiler için “Ağzından çıkanı kulağı duymuyor” der. “Öfke ile kalkan zararla oturur” sözünün belki

Anne Babalarımıza Karşı Vazifelerimiz Vefatlarından Sonra Bile Ölünceye Kadar Devam Eder

Anne Babalarımıza Karşı Vazifelerimiz Vefatlarından Sonra Bile Ölünceye Kadar Devam Eder Arkadaşım maaşını almış, yapacağı ödemelerin listesini hazırlıyordu. - Çocukların okul taksidi:     500 ₺ - Gıda giderleri:                   900 ₺ - Anneme:                            200 ₺ - Babama:                            200 ₺   Gözüm farkında olmadan listeye ilişti.   Anne ve baba kelimelerini görünce:   “- Senin annen de baban da yıllar önce vefat etmedi mi?" diye sordum. Arkadaşım:   “- Evet" deyince   “- Peki bu listeye niçin onları da yazdın?" dedim. Arkadaşım tebbessüm etti.   “- Evet, onlar yıllar   önce vefat ettiler ama kalbimde yaşamaya devam ediyorlar. Şimdi her zamankinden daha fazla bana muhtaçlar. Onlar için sadaka vermeyeyim mi?" dedi. Bu hassasiyeti karşısında kendimden utandım ve anladım ki; “- Evlatlar olarak anne babalarımıza karşı vazifelerimiz vefatlarından sonra bile ölünceye kadar devam eder." Yâ Rabbi! Ölmüş

Her Ayın Üçer Gününü Oruçlu Geçirmek Bütün Seneyi Oruçlu Geçirmeğe Bedeldir

  Her Ayın Üçer Gününü Oruçlu Geçirmek Bütün Seneyi Oruçlu Geçirmeğe Bedeldir Hz. Ali Radiyallahü Anh ’ın anlattığına göre Resûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “— Sabır ayını yâni Ramazan ayını oruçla geçiriniz. Her ayın da üçer gününü oruçlu geçiriniz. Bu şekilde hareket etmek, bütün seneyi oruçlu geçirmeğe bedeldir.” Şakfk Ukaylî Radiyallahü Anh anlatır: “— Bir defasında Medine'ye gitmiştim. Bu sırada Ebû Zer Gıffârî Radiyallahü Anh ile karşılaştım. O anda kendi kendime: “— Bakalım bugün Ebû Zer ne hâl üzere, öğreneyim.” dedim ve kendisine sordum: “— Oruçlu musun?” Dedi: “— Evet!” Bu sırada o, yanındaki diğer bâzı kişilerle, halîfe Hz. Ömer Radiyallahü Anh 'ın huzûruna girmek için beklemekteydi. Biraz sonra hep birlikte girdik. İçeride bize, bir tabak içinde hurma ikrâm edildi. Ondan, Ebû Zer Radiyallahü Anh da yedi. Bunun üzerine ben, oruçlu olduğunu hatırlatmak için elimle kendisini dürttüm. O da dedi ki: “— Sana söylemiş oldu

Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!

  Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!   Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh anlatır: — Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem bana üç şey öğretti ki onları ölünceye kadar asla terk etmem. Bunlardan: 1— Vitir namazını eda etmeden yatmamaktır, 2— Her ayın üçer gününü oruçlu geçirmektir. 3—Kuşluk namazını bırakmamaktır.

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım

Eğer Üç Şey Olmasaydı Ölüm İçin Hiç Tasalanmazdım Allah ondan râzî olsun, Ebûdderdâ Radiyallahü Anh der ki: Eğer üç şey olmasaydı ölüm için hiç tasalanmazdım: 1— Eğer yüzümü toprağa koyup Allah için secde etmenin zevkinden beni ayırmamış olsaydı ölümden dolayı tasalanmazdım. 2— Eğer yazın sıcağında tuttuğum ve açlıktan ve susuzluktan dolayı sendeleyecek dereceye geldiğim orucun zevkinden beni alıkoymamış olsaydı, ölüme tasalanmazdım. 3— Eğer, hurmanın en iyisini seçtikleri gibi sözün de en iyisini seçenlerin meclisinde bulunma zevkinden beni ayırmamış olsaydı öldüğüme tasalanmazdım.