Kayıtlar

Hamd ve Şükür Duaları

Hamd ve Şükür Duası 1 Hazreti Ali Radiyallah’ü Anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim sabahladığında: «اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰـى حُسْنِ الْمَسَاءِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى حُسْنِ الْمَبِيتِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى حُسْنِ الصَّبَاحِ.»   (Geçen) akşamın güzelliğinden dolayı Allâh-ü Te‛âlâ’ya hamdolsun, gecenin güzel geçmesinden dolayı Allâh-u Te‛âlâ’ya hamdolsun, sabahın güzelliğinden dolayı Allah’ü Teâlâ’ya hamdolsun! Derse, gecesinin ve gününün şükrünü ödemiş olur.” (Bey Hâkî, Kenzü’l-Ummâl, no: 4953, 2/635) Hamd ve Şükür Duası 2 Abdullah İbnu Gannâm el-Beyâzî radıyallâhu anh anlatıyor: Rasûlullah Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim sabaha erdiği zaman: اللَّهُمَّ مَا أصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أوْ بِأحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ َلآشَرِيكَ لَكَ، لَكَ الْحَمْدُ، وَلَكَ الشُّكْرُ Okunuşu:   Allahümme mâ esbaha [Mâ emsâ] bî min nîmetin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şe

Baltayı Bilemek

Baltayı Bilemek Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: “Bu Nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?” İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: “Ortada bir sır yok... Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.” “Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaş

Mutluluğun Peşinden Gitmek

Mutluluğun Peşinden Gitmek 500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek işe başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. 5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. Konuşmacı dedi ki: "Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur... Mutluluğun peşinden gitmek...

Sevgi Nedir Diye Sormuşlar

Sevgi Nedir? Bir Ermiş’e sormuşlar:  Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -“Bakın göstereyim’” demiş, Ermiş. Önce sevgiyi dilden gerçeğe indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş Ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. Buyurun deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükr

Onlar Artık Candan Birer Dosttu

Onlar Artık Candan Birer Dosttu Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı: - İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan: - Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, diye cevap verdi. - Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar. - Evet, haklısınız. - Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz? - Hayır. Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu: - O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci: - O zaman, benden sonra buradan geçecek tamircinin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlayacak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek. Hem aldığım para haram olacak. Allah’ü Teâlâ ba

Salâten Tüncina Duası

Salatı Münciye (Salâten Tüncina) Duası اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيـِّدِنَا مُحَمَّدٍ، وَعَلَى اٰلِ   سَيـِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلاَةً تُـنْجـِينَا بـِهَا مِنْ جَمِيعِ الاَهْوَالِ   وَلْآفَاتِ، وَتَقْضِى لَنَا بـِهَا جَمِيعَ الْحَاجَاتِ، وَتُطَهِّرُنَا بـِهَا مِنْ جَمِيعِ السَّـيِّـئَاتِ، وَتَرْفَعُنَا بـِهَا عِنْدَكَ اَعْلَى الدَّرَجَاتِ، وَتُبَلِّغُنَا بـِهَا اَقْصَى الْغَايَاتِ، مِنْ جَمِيعِ الْخَـيْـرَاتِ، فِى الْحَيٰوةِ وَبَعْدَ الْمَمَاتِ، بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ. حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ. نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيكَ الْمَصِيرُ. اِنَّكَ عَلَٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرُ. Okunuşu: Allâhumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî’il-ehvâli vel âfat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi’s-seyyiât ve terfe’unâ bihâ îndeke a’lâ’d-deracât. Ve tubelliğunâ bihâ aksâ’l-ğayât. Min cemiîl-hayrâti fî’l-hayâti ve ba’del-memât. Birahmetike yâ Erhame

Devletimizin Bekası Çocuklarımızın Eğitimi Ve Geleceği

Devletimizin Bekası Çocuklarımızın Eğitimi Ve Geleceği Hükümdar Bekir Han ve bilge veziri Osman Alp birkaç adamı ile birlikte ormanın derinliklerinde ava gitmişti. Hükümdar yanına on yaşlarındaki şehzade Onurbey’i de almıştı. Ormanda ilerledikçe ilerlediler. Nihayet yeşil bir vadide dinlenmeye karar verdiler. Bir de baktılar derenin yamacında otuz kırk hanelik güzel bir köy var. Zaten akşam olmuş hava kararmaya başlamıştı. Hükümdar ve vezir bir evin kapısını çaldılar. Kapıyı kırk yaşlarında bir erkek açarak; -“Buyurun, ben Gökçayır Köyü’nden Oduncu Ali!” diyerek misafirleri kabul etti. Hükümdar kendisini tanıtarak; -“Bizleri misafir kabul edebilir misiniz? Dedi. Oduncu Ali; -“Bizim için şeref olur efendim! Buyurunuz! Buyurunuz!” dedi. Büyük odadaki divana oturdular. Hükümdar, oğlu Onurbey, vezir ile beş koruması toplam sekiz kişiydiler. Ev sahibi sevinçten uçuyor, ne hizmet yapacağını şaşırıyordu. Önce herkese yayık ayranı ikram etti. Ayranın lezzeti o kadar güzeld

Korunma Duası 1-2

Korunma Duası 1 Bir gün ashabı kiramdan Hz. Ebü’d-Derda Radiyallahü Anh’ın evinin bulunduğu mahallede yangın çıktı. Kendisine haber verdiklerinde “Allah’ü Teâlâ benim evimi yakmaz” dedi, telaşlanmadı. Nitekim yangın onun evine yaklaşınca söndü. Bu vaziyet kendisine haber verilince “Ben bunu biliyordum!” dedi. Bunun üzerine “Ne acayip sözlerin var!” dediklerinde şöyle cevap verdi: “Ben Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim”: Şu duaya gece ve gündüz devam eden kimseye hiçbir şey zarar vermez. "اَللهمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاَلله الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ مَا شَاءَ اَلله كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اَلله عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اَلله قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً. اَللهمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ ر

Seyyidül İstiğfar Duası

Seyyidül İstiğfar Duası Şeddâd İbni Evs Radiyallah’ü Anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûl-i Ekrem Sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İstiğfarın en üstünü kulun “Seyyidül İstiğfar Duası’nı” okumasıdır. Rasûl-i Ekrem sözüne şöyle devam etti: “Her kim, bu seyyidü’l-istiğfârı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” عنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ رضي اللَّه عنْهُ عن النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: سيِّدُ الاسْتِغْفار أَنْ يقُول الْعبْدُ: «اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي، لَا إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ، وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبوءُ لَكَ بِنِعْمتِكَ عَلَي، وَأَبُوءُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي، فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبِ إِلَّا أَنْتَ.» Okunuşu: Allâhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene a

Marufî Kerhi Hazretlerinin Duası

Marufî Kerhi Hazretlerinin Duası Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretlerinin manevi yolla Marufi Kerhi Hazretlerinden öğrendiği bu dua sabah 11 defa okunursa Allah Celle Celâlühü bütün sıkıntılardan kurtarır. Birçok faydası vardır. اَلله حَاضِرِ٬ اَلله نَظِرِ٬ اَلله شَاهِدٌ اَلله عَلَيَّ٬ اَلله مَعِي٬ اَلله مُعِينُ٬ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ مُوحِدُون Okunuşu: Allâhü hâdirî, Allâhü nâzirî, Allâhü şâhidün aleyye, Allâhü mâi, Allâhü muinî, ve hüve bikülli şeyim muhîdun. Anlamı: Allah’ü Teâlâ yanımdadır, Allah’ü Teâlâ beni gözetlemektedir, Allah’ü Teâlâ bana tanıktır, Allah’ü Teâlâ benimledir, Allah’ü Teâlâ yardımcımdır, O her şeyi kuşatandır.

Kim İslam’da İyi Bir Çığır Açarsa

Kim İslam’da İyi Bir Çığır Açarsa... Hanımlar gününde İmam Efendi’nin eşi Hatice Hanım anlatıyor. -“Biz komşu hanımlar her Cuma günü dönüşümlü olarak Kuran- Kerim günü düzenleriz. Cuma Namazından bir saat önce toplanır, Yasin’i Şerif, Tabareke, Amme, Cuma Suresi Ha mim Surelerinden okuruz. Geçmişlerimize, şehitlerimize, görevi başındaki güvenlik güçlerimize dua ederiz. Getirdiğimiz Hoca Hanım kısaca güncel konulardan bize ayeti kerime ve hadisi şerif okur bize kısaca vaaz eder. Ev sahibi kardeşimiz çay bisküvi, bazen etli pilav ayran ve tatlı ikram eder. Bazen çay, bisküvi bazen de şeker veya çikolata ikram ederler. Artık imkânları neyse, gönlünden ne koparsa… Ev sahibini fazla meşgul etmeyip hemen dağılırız.” Can kulağıyla dinleyen Zehra Hanım keşke bizim evimiz de buraya yakın olsaydı da keşke ben de katılsaydım! Ne güzel hayırlı işler yapıyorsunuz!” dedi. Hatice Hanım; kardeş sen de kendi mahallenizde başlat. Zor bir şey değil… Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem efendi

Aşkı Yüreklere Koyan, Allah Celle Celâlühü’dür.

Aşkı Yüreklere Koyan, Allah Celle Celâlühü’dür. Birleşik Arap emirliklerine 4 yıllığına çalışmaya giden birinin hikâyesi. (Bu hikâye gerçektir Bilim kurgu filan değil.) Başlangıçta ekonomik gücü yoktu ama sonrasında iyi bir servet edindi. Babası takva sahibi bir insandı. İmamlık yapmıştı. Ekonomik feraha eriştikten sonra, babasına “Babacığım artık evlenmek istiyorum!” Dedi. “Bu kadar yılı bekâr olarak geçirdim. Artık evlilik zamanım geldi. Evleneceğim bayanı da senin seçmeni istiyorum. Ve hatta beklemeden nikâhımı da kıymanı istiyorum. Düğün günüm oraya vardığım gün olsun. Seçeceğin kişiyi de görmek istemiyorum!” dedi. Bu aslında gencin babasına olan güvenin bir göstergesiydi. Elbette takva sahibi bir insan şunu bilir ki. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu; “Bir kadınla dört nedenden dolayı evlenilir. Zenginliği, güzelliği, soyu ve dini için. Siz dindar olanı seçiniz” . Adam oğlu için saliha, dindar bir eş seçti. Fakat fiziksel güzellik olarak mükemmel d

112 Hadisi Şerif

112 Hadisi Şerif ١) عنْ أَبِي هُريرةَ رضي اللَّه عنه أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: «لَيْسَ الشديدُ بالصُّرَعةِ إِنمَّا الشديدُ الَّذي يمْلِكُ نَفسَهُ عِنْد الْغَضَبِ» متفقٌ عليه Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.” Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1218 ۲ ) اِتَّقِ اللهَ حَيْثُمَا كُنْتَ وأَتْبِحِ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةِ تَمْحُهَا، وخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ 2- Nerede olursan ol, Allah’tan kork ve o’na karşı saygılı ol! Günahın arkasından hemen iyilik yap ki onu siliversin. İnsanlarla muamelende güzel ahlaktan ayrılma! Tirmizi, Birr 55 ۳ ) اَلْكَيِّسُ مَنْ دَانَ ذَفْسَهُ وعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الْمَوْتِ، وَ الْعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَ آها وَتَمَنَّى عَلَى اللَّهِ الْأمَانِيَّ 3- Akıllı kişi kendini hesaba çeken, ayağının kayabileceği yerlerden ve insanlardan uzak duran v