Kayıtlar

Kötü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

En Kötü ve En Tehlikeli Virüs Nedir?

·         Küfür ve şirktir. (Allah’ü Teâlâ’yı iman etmemek ve ortak koşmak), ·         İtikadını ehlisünnete göre düzenlemeyip sapık fırkalara inanmak, ·         İlim öğrenmemek, cahil kalmak, ·         Çocuklarına iman ve İslâm’ı öğretmemek, ·         Anne babasına asi olmak, sıla-i rahmi terk etmek, ·         Bilim ve teknolojide geri kalmak, çağa ayak uyduramamak, ·         Cihadı terk etmek (Allah’ü Teâlâ’nın yasak ettiklerini yasak etmemek, iyiliği emretmemek, İslâmiyet’i tebliğ etmemek), ·         Haramları (Zina, içki, kumar, rüşvet, kul hakları yemek…) açıktan işlemek ve ısrarla devam etmek, ·         Yaptığı işi ve görevi; eksik, bozuk ve kalitesiz yapmak, ·         İslâmiyet’e uymak yerine İslâmiyet’i kendine uydurmak, ·         Allah’ü Teâlâ’nın emrettiği ibadetleri (namaz, oruç, zekât…) yapmamak, ·         Allah’ü Teâlâ’nın düşmanlarını sevmek ve onlarla işbirliği yapmak, ·         Dinine, vatanına, milletine, bayrağına ihanet etmek, bölücülük yapmak… ·         Tembellik et

Dünyalık Peşindeki Kötü İlim Adamları!

Dünyalık Peşindeki Kötü İlim Adamları! İmam Rabbani Kuddîse Sirrûh hazretleri bu mektubunda, dünyayı seven ve ilmi, dünyayı kazanmaya harcayan kötü ilim adamlarının zararını bildirmekte ve dünyaya düşkün olmayan âlimleri methetmektedir: "Âlimlerin dünyayı sevmesi ve ona düşkün olması güzel yüzlerine siyah leke gibidir. Böyle olan ilim adamlarının, insanlara faydası olur ise de, kendilerine olmaz. Dini kuvvetlendirmek, İslâmiyet’i yaymak şerefi, bunlara ait ise de, bazen kâfir ve fasık da, bu işi yapar. Nitekim Peygamberlerin efendisi "aleyhi ve ala alihissalevatü vetteslimat" kötü kimselerin de, dini kuvvetlendireceğini haber vermiş ve (Allah’ü Teâlâ bu dini, facir kimselerle de, elbette kuvvetlendirir) buyurmuştur. Bunların ilminin kendilerine de faydası yoktur! Bunlar, çakmak taşına benzer. Çakmak taşında enerji vardır. İnsanlar bu taşdaki kudretten ateş yapar, istifade eder. Taşın ise hiç istifadesi olmaz. Bunların da ilimlerinden kendilerine fay

Kötü Huylu Olmamalıdır

Kötü Huylu Olmamalıdır Araplardan birisi der ki: "Kadınlardan altı kimse ile evlenmeyiniz: 1- Çokça inleyen, şikâyette bulunan ve daima başı ağrıyormuş gibi başını sarmak suretiyle naz yapan kadın. 2- Kocasına karşı "Ben senin için şunu yaptım, bunu yaptım" demek suretiyle onu minnet altında bırakan, borçlu çıkaran ve yaptığı iyiliği başa kakan. 3- Başka bir kocanın aşkıyla yanıp tutuşan veya başka bir kocadan olan evladının aşkıyla yanan hanım. 4- Herşeye göz dikip herşeyi isteyen (aç gözlü ve obur) hanım. 5- Bütün gün boyunca yüzünü süsleyen sofrada oturup yemeğe küsen, ancak tek başına ve herşeyden ayrı bir paya sa­hip olmak isteyen kadın. 6- Çenesi düşük ve çokça konuşan kadın. Hazret-i Ali (r.a.) buyuruyor: "Üç durum vardır ki, er­kekler için kötü, fakat kadınlar için iyi sayılır: 1) Cimri olmak, 2) Kendini beğenmek, 3) Korkak ol­maktır." Zira kadın cimri olduğu zaman, hem malını, hem de ko­casının malını korur. Katı ve mağrur olduğu zam

Kötülüklerden Büyüden, Büyücüden Zararlı Hayvanlardan Ateşten Kötü Niyetli İnsanlardan Ve Cinlerden Koruyan Dua

Kötülüklerden Büyüden, Büyücüden Zararlı Hayvanlardan Ateşten Kötü Niyetli İnsanlardan Ve Cinlerden Koruyan Dua أعُوذُ بِكَلِمَـاتِ اللهِ التَّامَّاتِ، الَّتِي لَا يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ، وبَرَأَ وذَرَأَ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَعْرُجُ فِيهَا، وَمِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فِي الأرْضِ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَخْرُجُ مِنْهَا، وَمِنْ شَرِّ فِتَنِ اللَّيْلِ والنَّهَارِ، ومِنْ شَرِّ كُلِّ طَارِقٍ إلاَّ طَارِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ يَا رَحْمٰنُ Oknuşu:   Eûzü bi kelimâtillâhittâmmati, elletî Lâ yücâvizühünne berrün velâ fâcirün min şerri mâ halaka ve berae ve zerae, ve min şerri mâ yenzilü minessemâi ve min şerri mâ ya'rucü fîhâ ve min şerri mâ zerae fil ardi ve min şerri mâ yahrücü minhâ, ve min şerri fitenil leyli vennehâri ve min şerri külli târıkin illâ târikan yetruku bi hayrin yâ Rahmanu. Anlamı: Allah'ın yarattığı, zürriyet hâlinde her tarafa saçtığı ve kusursuz meydana getirdiği şeylerin şerrinden, gökt

Kötü Düşünceli Adam

Kötü Düşünceli Adam Bir zat herkese karşı hüsnü zan ediyordu, ama bir gün deniz kenarında alaca karanlıkta bir adamın bir kadınla birlikte yiyip içtiklerini görünce; - Artık, bu kadarı da fazla. Buna da hüsnü zan edilmez! Der. O sırada, gelen bir kayık alabora olur, içindeki üç kişi denize düşer. Kadının yanındaki adam, deniz üzerinde koşarak, ikisini kurtarır. Sonra dönüp buna, - Sen de gel, diğerini kurtar! Der. O zat; - Ben denizin üzerinde yürüyemem ki… Der. O adam gidip diğerini de kurtardıktan sonra, buna dönüp; - Denizde yürümesini bilmiyorsun ama suizan etmeyi biliyorsun. Bu benim annem. Biz oruçluyduk, iftar ettik. Bu içtiğimiz de zemzemdi, şarap içiyorlar sandın. Annem için de kötü şeyler düşündün, ama denize düşenleri kurtaramadın. Suizanla, yani günahınla baş başa kaldın! Der. (Alıntı)

İyi Veya Kötü Çığır Açmak

İyi Veya Kötü Çığır Açmak Sual:  Ölünce herkesin amel defterinin kapanacağı söyleniyor. Ülkede çok iyilik veya çok kötülük etmiş kimseler vardır. Bunların da amel defterleri kapanır mı? CEVAP Ölünce amel defterleri kapanır. Fakat iyi veya kötü işte önderlik edenlerin amel defterleri kapanmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda  [o yolda]  gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.)  [Müslim] (Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı, amel defterine yazılmaya devam eder. Bunlar, sadaka-i cariyelerinin, faydalı kitaplarının ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua ve istiğfarların sevaplarıdır.)  [Ebuşşeyh] [Sadaka-i cariye, cami, çeşme yol gibi, insanlara faydası dokunan, faydalı işlerdir.] Hi

Çocukların Kötü Arkadaştan Korunması

Çocukların Kötü Arkadaştan Korunması “Eğitimciler, çocukların, kötü arkadaş ve fena çevreden korunması hususunda hemen hemen fikir birliği içindedirler. Bu itibarla, anne-baba ve eğitimciler, çocuğun, sokaktaki oyun arkadaşlarından beraber kaldığı dostlarına kadar, bu ikinci mekânı, bizzat ayarlayıp, onun önüne koymak zorundadırlar. Aksi halde, çocuğun kendine göre seçeceği yer ve dost dairesi sayesinde, bütün bir hayat boyu yuvanın da toplumun da huzursuzluk kaynağı olma ihtimali vardır.” Yukarıdaki alıntı yazıya bir eğitimci olarak katılıyorum. Bir iki cümle de ben söylemek istiyorum. Çok Kıymetli Anne Babalar… Sevgili yavrularımızın iyi bir insan olabilmesi için hepimiz çabalıyoruz. Fakat neler yapacağımızı biliyor muyuz? Çocukların helâl lokma ile beslenmesi, iyi terbiye edilmesi, iyi bir eğitim alması, iyi bir meslek kazandırılması, iyi bir insanla evlendirilmesi… Ne kadar önemliyse; iyi arkadaşlar içinde yetişmesi de bir o kadar önemlidir. Lütfen arkadaş se

Dostluk

Dostluk Banu CİNGÖZ Kavgayı, ağacın bir yaprağına yazmak isterdim, sonbahar gelsin, yaprak kurusun diye.  Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim, yağmur yağsın, bulut yok olsun diye.   Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim, güneş açsın, karlar erisin diye.  Dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim. Onlarla büyüsün, dünyayı sarsın diye...

Hased ve Kıskançlık Ne Kötü Bir Huydur

Hased ve Kıskançlık Ne Kötü Bir Huydur Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Hased etmekten sakının. Çünkü hased, sevapları aynı ateşin odunu yediği gibi yer." (Ebu Davud)     Bir kişi hased yaptığında, biraz derin olarak düşünürse, sanki Allah-u Zülcelal'in taksimatının üzerinde itiraz etmiş gibi olduğunu anlayacaktır. Oysa, Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:  "Yoksa Allah'ın insanlara (kendi) lütfundan verdiklerini, onlardan kıskanıyorlar mı?" (Nisa, 54)     Allah-u Zülcelal bir kişiye mal vermiştir, bir kişiye ilim vermiştir, bir kişiye de İslam hizmeti yapmayı nasip etmiştir. Böyle bir kişiye kıskançlık yaparak kin beslemek ve küsmek, Allah-u Zülcelal'in taksimatına razı olmamak gibidir. İşte kıskançlık öyle kötü bir şeydir ki, sahibini hem dünyada hem de ahirette büyük zararlara uğratır. Onun için Hasan-ı Basri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: "Ey insanoğlu! Niçi

Kötü Komşu

Kötü Komşu Biri, Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın huzuruna geldi ve - Bana eziyet ederek huzurumu bozuyor' diye komşusunu şikayet etti. Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: - Tahammül et ve komşunun gürültü patırtısına aldırma, belki gidişatını değiştirir, buyurdu. Bir müddet sonra ikinci defa gelerek şikayet etti. Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem bu kez de tahammül et buyurdu. Üçüncü defa geldi. Ve - Ya Resulallah, benim bu komşum gidişatını düzeltmiyor, beni ve ailemi rahatsız etmek için gerekenlerin hepsini yapıyor' dedi. Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem bu defa ona - Cuma günü, ev eşyalarını dışarı çıkar, yoldan gelip geçen halk görsün. Halk, sana 'niçin ev eşyalarını buraya döktün?' diye soracaktır. 'Kötü komşunun elinden' diyerek şikâyetini bütün halka söyle. Şikayetçi aynısını yaptı, eziyet eden komşu ise peygamber daima tahammül et diyecek diye, hayal ediyordu. Halbuki zülmün def edilmesi huk

Kötü Alışkanlıklardan Kurtulmak

Kötü Alışkanlıklardan Kurtulmak Bir bilge kişi, kötü alışkanlıklardan korunmayı öğrencilerine anlatıyordu. O sırada ağaçlık bir yerden geçiyorlardı. Bilge kişi, öğrencilerden birine genç bir fidanı işaret ederek, topraktan söküp çıkarmasını istedi. Öğrenci, fidanı güçlük çekmeden elle topraktan söküp çıkardı. Bunun üzerine bilge kişi, biraz daha kalın fidanı göstererek, sökmesini istedi. Öğrenci, bu fidanı da söktü; ama iki elle asılarak, zorlayarak. Daha geniş, yaşlıca bir fidanı sökmesi kendisinden istenince, iki elle asılmasına karşın bir türlü sökemedi, ancak arkadaşının yardımıyla sökmeyi başarabildi. Bundan sonra bilge, sökülenlerden daha güçlü, kalın ve boylu bir fidanı sökmesini istedi. Öğrencilerin hepsi güçlerini birleştirdikleri halde, fidanı değil sökmek, kıpırdatamadılar bile. O zaman bilge, öğrencilerine dönerek şöyle dedi: "Yavrularım, kötü alışkanlıklar da böyledir. Yerleşmesine fırsat vermeden, değiştirilmesi kolaydır." Fahrettin GÜBE (Diyane

İki Kötünün Bir İyiliği

İki Kötünün Bir İyiliği Şeyhin birine biri güzel bir sığır hediye etmiş. Hırsızın biri bu sığırı nasıl çalmalı Diye düşünürken şeytana rastlamış. O da bu Şeyh'in mübarek, nefesiyle yüzlerce kişi hidayete kavuşuyor. Kimseyi baştan çıkaramıyorum. Bari öldüreyim de kurtulayım Diye söyleniyormuş. İkisi de malûm maksatları için Şeyhin evine varmışlar. Hırsız önce ben hayvanı alayım sonra sen Şeyhi öldürürsün demiş. Fakat şeytan önce ben şeyhi öldüreceğim sonra sen hayvanı götürürsün, demiş. Kavga büyümüş. Hırsız Şeyhi hemen uyandırmış: — Efendi demiş. Bu şeytan seni öldürmeye geldi. Şeytan da: — Bu da hırsızdır senin hayvanını çalmaya geldi, demiş. (Alıntı)

Tevbe Eden Genç

Tevbe Eden Genç Beni İsrail zamanında bir genç, kötü işler yapar, tevbe eder, tevbesinde durmazdı. Çok günah işlese de, çok tevbe ettiği için, tevfik-i ilahi imdadına yetişti. Büyük bir günah işledikten sonra pişman oldu. Sahraya çıkıp yüzünü, gözünü topraklara sürerek dedi ki: "Ya ilahi, ne kadar tevbe ettiysem tevbemi bozdum. Beni günahtan korumazsan yine tevbemi bozar, ebedi felakete düçar olurum. O zaman halim nice olur?" Şöyle bir ses duydu:"Ey kulum, sen günahından vazgeçtiğin için, sana rahmetle muamele ediyorum. Tevbeni kabul edip, kötü amellerini lutf ve keremimle affettim." [R. Nasıhin] Allahü teâlâ, çok merhametli olup, kullarına çok acıdığı için, bir günde ibâdete, yalnız beş vakit ayırmış, birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir. O hâlde, gençlik zamanında, sıhhatin, gücün kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada iken, bu zamanı değerlendirmek gerekir. Sonsuz saadete kavuşturacak sebeplere yapışmalı, iyi işler yapmalı, bug

Ümmetin Helakına Sebep Olacak Beş Şey

Ümmetin Helakına Sebep Olacak Beş Şey 1- Lânetleşme. Hz. Peygamber (s. a. s), Müslümanları rastgele lânet etmekten menetmiş, özellikle ashabının birbirine ve tabiat kuvvetlerine lânet etmelerini yasaklamıştır (Ebu Davud Edeb, 4908; Müslim, Birr, 80-87). 2- İçki içme. Allah’ü Teâlâ, içki içene, içirene, alıp satana, yapana, saklayana, taşıyana, kendisine götürülene ve parasını yiyene lanet etti. [İbni Mace] 3- İpekli giyme. İpek erkeğe haramdır. Ancak elbisedeki dört parmak enindeki ipek şeritler, mesela dört parmak enindeki ipek kravat caizdir. İpek gömlek ve ipek elbise erkeğe haramdır. 4- Çalgı. Bir evden kulağına gelen def ve başkaca çalgı sesleri üzerine Rasûlullah Efendimiz aleyhisselâm, evde ne olduğunu sorar. “Düğün.” cevabını alınca: “Bu nikâhtır, sifâh (zinâ) değildir.” der. 5- Eşcinsellik. “Erkek erkekle, kadın kadınla yetinirse, ümmetim helâk olur” “Ahir zamanda eşcinsel 3 kısım olur: Bir kısmı konuşmak ve yüze bakmakla, diğeri, kucaklaşmakla yetinir. Bir kıs

Hey! Kim Var Orada?

Hey! Kim Var Orada? Küçük Ali dedesi ile tarlaya gitmişti. Dedesi öküzlerle çift sürerken bir taraftan da Ali’yi izliyordu. Ali’de ormanın kenarında oynuyordu. Ali, bir ara ormandan sesler duydu. Hemen ormana dönerek; -“Hey kim var orada?” diye seslendi. -“Hey kim var orada?” diye cevap geldi ormandan… Ali şaşırmıştı; yeniden; -“Kimsin ortaya çık!” diye tekrar seslendi. -“Kimsin ortaya çık!” diye cevap geldi ormandan… -“Oraya gelirsem, seni çok fena döverim!” diye seslendi, sinirli bir şekilde.             -“Oraya gelirsem, seni çok fena döverim!” diye cevap geldi ormandan, sinirli bir şekilde… -“Haydi! Gel de ağzını, burnunu dağıtayım!” diye seslendi, çok daha sinirli… -“Haydi! Gel de ağzını, burnunu dağıtayım!” diye cevap geldi ormandan, çok daha sinirli… Ali daha da kızmıştı. -“Sen çok kötü, kaba birisin… Ne olacak, orman ayısı!” diye seslendi. -“Sen çok kötü, kaba birisin… Ne olacak, orman ayısı!” diye cevap geldi ormandan… Ali sinirinden ağlamay

Onlar Artık Candan Birer Dosttu

Onlar Artık Candan Birer Dosttu Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı: - İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan: - Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, diye cevap verdi. - Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar. - Evet, haklısınız. - Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz? - Hayır. Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu: - O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci: - O zaman, benden sonra buradan geçecek tamircinin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlayacak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek. Hem aldığım para haram olacak. Allah’ü Teâlâ ba