Kayıtlar

Vasiyet

Vasiyet İmansız askerin, korkak paşanın Bir boyuna bir de enine tükür. Kaçarken vurulup yere düşenin Bir leşine bir de kanına tükür. Ölürsen de hak yedirme, hak yeme; Aka kara, karaya da ak deme. Adaletten ayrılırsa mahkeme, Bir hâkime bir de kanuna tükür. İlaç olsa içme düşman tasından Sakın taş attırma dost arkasından Kim ikiyüzlüyse tut yakasından Bir yüzüne bir de canına tükür. Millet parasından verdirme parsa; Edirne'den Van'a, Muğla'dan Kars'a Nerede sahte bir kahraman varsa Bir resmine bir de şanına tükür. Kesmekle kısalmaz cömerdin eli Yiğidin adına eklerler deli. Baban olsa bile Allahsız ölü Bir ruhuna bir de sinine tükür. Bırak hesabını ölüm kalımın İnanmışa zulmü ne ki zalimin Manayı reddeden sözde âlimin Bir ilmine bir de fennine tükür. Abdurrahim Karakoç (Rahmetullahi Aleyh)

Âhiret Hazırlığı

Âhiret Hazırlığı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltip hesaba çekileceksiniz). İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamacağımızı mı sanır? Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.” (Kıyâme, 2-4) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccâlden, belâsı daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?” (Tirmizî, Zühd 3) Dünya bir yarış yeridir. Dünyaya gelen her insan, ister istemez bu yarışa ağlayarak katılır ve kendi kulvarında koşmaya başlar. Onu bu yarışa sokan ulu kudret, yarışı kazanmasını ister. Göğüs kafesine yerleştirdiği bir kronometre ile nefeslerini tık, tık, tık diye geriye doğru sayar ve o

Mal ve Mülk Sevdası

Mal ve Mülk Sevdası Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti. Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler.” (Tevbe, 75-76) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır…” (Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIV, 370-372.) Medîne müslümanlarından olan Sâlebe'nin, mala-mülke karşı aşırı derecede hırsı vardı. Zengin olmak istiyordu. Bunun için Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem'den duâ istedi. Onun bu talebine Allâh Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdi: "-Şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır..." Bu ifâde üzerine isteğinden vazgeçen Sâlebe, bir müddet sonra hırsının yeniden depreşmesi ile tekrar Ra

Mü’minlerin Duâsı

Mü’minlerin Duâsı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kullarım Sana Ben’i sorduklarında, (bilsinler ki) Ben onlara çok yakınım. Bana duâ edenlerin duâlarını kabûl ederim…” (Bakara, 186) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bir mü’minin diğer bir mü’mine gıyâbında yaptığı duâdan daha çabuk kabûl edilen hiçbir duâ yoktur.” (Tirmizî, Birr, 50/1980) Fahr-i Kâinât Efendimiz: “–Bir kul günah olan veya akrabâsı ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duâsı kabûl olunur.” buyurmuştu. “–Yâ Rasûlallâh! Acele etmek ne demektir?” diye sordular. Allâh Rasûlü (sav): “–Kul; «Nice defâlar hep duâ ediyorum da Rabbim duâmı kabûl etmiyor.» der. Duâsının hemen kabûl edilmemesi sebebiyle bıkar ve duâyı bırakır. (İşte o zaman acele etmiş olur.)” cevâbını verdi. (Müslim, Zikir, 92) Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Vedûd:  Dilediği kulunu çok seven, aşkı ile yanan kullarını seven, salih kullarını sevip onları rahmet ve rız

Sünneti Canlı Tutma

Sünneti Canlı Tutma Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Benim sünnetimi kim canlı tutarsa, beni seviyor demektir. Beni kim severse, cennette benimle beraber olur" (Tirmizî, İlim 16) Peygamber Efendimiz dinin yaşanma şekli demek olan sünnetin canlı tutulmasına büyük önem verirdi. Bunları çocuk, genç, yaşlı demeden bütün ashâbına öğretir, sünnetinin hiçbir zaman ihmâl edilmemesini isterdi. Bir gün Medineli sahâbî Bilâl İbni Hâris el-Müzenî'ye "Bilâl şunu öğren!" buyurdu. Resûl-i Ekrem'in âdeti böyleydi. Önemli bir şey öğreteceği zaman önce muhatabının dikkatini çeker, merakını uyandırırdı. Özel bir dikkat ve ilgiyle öğrenilen bilgilerin kolay unutulmayacağını çok iyi bilirdi. Bilâl merak etti "Neyi öğreneyim, yâ Resûlallah?" diye sordu. İkinci defa "Şu

Muhabbetin Meyvesi

Muhabbetin Meyvesi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “...Allâh onlardan râzıdır, onlar da Allâh’dan râzıdır.” (Beyyine, 8) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: "Cennete girecek bir kısım insanlar vardır ki, onların kalpleri kuş kalbi gibi (rakîk ve güven içinde)dir." (Müslim, Cennet 27. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 331) Rivâyete göre Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Hârise Radiyallahü Anh‘e sordular: “-Yâ Hârise! Nasıl sabâhladın?” Hârise: “-Hakîkî bir mü’min olarak!” cevâbını verdi. Bu defâ Hazret-i Peygamber (sav): “-Yâ Hârise! Senin îmânının hakîkatinin delîli nedir?” dedi. Hârise Radiyallahü Anh: “-Yâ Rasûlallâh! Nefsimi dünyâdan çektim. O kadar ki, dünyânın taşı ile altını, çamuru ile gümüşü, (gam ile sürûru) bana müsâvî oldu. Gecelerimi uykusuz, gündüzlerimi susuz geçiriyorum. O hâle geldim ki, şimdi Rabbimin arşını âşikâr bir şekilde görür gibiyim…” dedi. Bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav): “-Tamam yâ Hârise! Gönlünü b

Âyînesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz

Âyînesi İştir Kişinin Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey îmân edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız, O size furkân (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir anlayış) verir…” (Enfâl, 29) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Sizden önce yaşamış ümmetler içinde kendilerine ilham olunan kimseler vardı. Şayet ümmetim içinde de onlardan biri varsa, şüphesiz ki o Ömer’dir.” (Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 6) Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh’ın firâset ve incelik dolu şu ifâdeleri, ne muhteşem bir nasihattir: “Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emânet edildiğinde emânete riâyet ediyor mu, dünya ile meşgul olurken helâl-haram gözetiyor mu, ona bakınız.” (Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326) Zîrâ gerçek mânâda ve lâyıkıyla kılınan namazların ve tutulan oruçların kulu her türlü kötülüklerden alıkoyacağı, ilâhî bir hakîkat ve müjdedir. Lâkin nefsini ıslâha çalışmayan, ahlâkını ve davranışlarını güz

İslâmî Hayat

İslâmî Hayat Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.” (İbrahim, 52) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bizden bir şey işitip, onu aynen başkalarına ulaştıran kimsenin Allâh yüzünü ak etsin! Kendisine bilgi ulaştırılan nice kimseler vardır ki, o bilgiyi bizzat işitenden daha iyi anlar ve tatbîk eder.” (Tirmizî, İlim, 7) Kuran'da, İslâmî hayatı gerçekleştirmekle yükümlü kılınan varlık insandır. Çünkü o, Allah'ın buyurduğu ve Elçisinin duyurduğu İslami bir hayata çağrılmaktadır. Öyleyse insanın seçeceği ve gerçekleştireceği hayat, Hazreti Peygamber (as)'in emanet bıraktığı İslâmî hayat olmalıdır. Kuran, sadece İslâm'ın Allah katında geçerli din olduğunu, Hz.Muhammed'in risaletinin de bütün insanlığı kapsadığını bildirir. Kuran'ın beyanına göre Peygamber

Uzun Ömür İçin Dua

Uzun Ömür İçin Dua Sabah akşam üç defa; سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ Okunuşu: Sübhaanellahi mil’elmizan ve müntehe’l ilmi ve mebleğarri d a vezinetel-arş. Anlamı: Allah’ı mizanın dolusunca, ilminin hudutsuzluğunca, rızası büyüklüğünce ve Arş’ı nı n ağırlığınca tesbih ederim. Bu dua sabah ve akşam üç defa okunur. Ömrünün uzun ve Mesut olması, imanla ölmek, kabir azabından kurtulmak, sırat köprüsünden geçmek ve cennete vasıl olmaya vesile olur. Hayırlı ve Uzun Ömür Duası Hz. Ali Radiyallahü Anh ’d a n rivayet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem , şöyle buyurmuştur:  ‘Her kim ömrünün uzun (bereketli ve mutlu) olmasından hoşlanırsa, düşmanlarına karşı yardım olunmayı severse, rızkında bolluk olmasını dilerse, kötü ölümden korunmayı isterse; akşama erdiğinde ve sabaha kavuştuğunda (şu tesbih, tehlil ve tekbiri) üç kere söylesin: سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَ

Kul Hakkı Hassâsiyeti

Kul Hakkı Hassâsiyeti Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin." (Bakara, 188) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki, dünya rüsvâlığı, âhirettekinin yanında pek hafif kalır.” (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319) Kul hakkı irtikâbı insanın mâneviyâtı üzerinde menfî bir tesir icrâ eder ve çok ağır bir haramdır. İnsanların hâlis ve sâlih ameller işlemeye muvaffak olamamalarının başlıca sebebi; harama, şüpheli şeylere ve kul hakkına yeterince dikkat etmemeleridir. İbâdetlerde huzur ve huşû hâlinde bulunabilmek, zevkle ve gözyaşı dökerek Allâh’ın emirlerini îfâ edebilmek; ancak kul hakkından sakınarak titiz bir takvâ hayâtı yaşamaya bağlıdır. R

Ben Yeni Bir Günüm!

Ben Yeni Bir Günüm! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Nihâyet o gün (dünyâda faydalandığınız) nîmetlerden elbette ve elbette hesâba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır.” (Aclûnî, II, 305) Alâ ibn Ziyâd’dan şöyle bir rivâyet gelmiştir: Dünyâ günlerinden her biri insana şöyle seslenir: “Ey insanlar, ben yeni bir günüm ve benim içimde yapılan her şeye şâhidim. Ben gittim mi, kıyâmete kadar bir daha geri dönmem. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e: “İnsanların en hayırlısı kimdir ey Allah’ın Rasûlü? diye sorulduğunda, “Ömrü uzun, ameli güzel olandır” şeklinde cevap vermişlerdir. “İnsanların en şerlileri kimlerdir?” denilince “Ömrü uzun, ameli kötü, şerrinden korkulan ve hayrı umulmayan kimselerdir” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Zühd, 22; Dârimî, Rikak, 30; Müsned, VI, 188, 190; 40, 43) Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Kaadir: Her şeye gücü yeten, ölçen,

Tatlı Bir Dilin de mi Yok?

Tatlı Bir Dilin de mi Yok? Cenâb-ı Hak buyuruyor: “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet Sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi...” (Âl-i İmrân, 159) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kıyâmet günü Allâh Teâlâ şöyle buyurur: Celâlim hakkı için, bana itaat maksadıyla birbirlerini sevenler nerede? Hiçbir gölgenin bulunmadığı bugün, onları gölgemde gölgelendireceğim, onları muhâfaza edeceğim.” (Müslim, Birr, 37) Şeyh Sâdî, Bostan adlı hikemî eserinde çok ibretli bir hikâye nakleder: “Tatlı dilli, güler yüzlü bir delikanlı bal satardı. Bu, öyle bir civanmert idi ki, gönüller onun tatlılığından yanar, erirdi. Boyu, beli saz ile bağlanmış şeker kamışına benzerdi. Müşterisinin sayısı belli değildi. Öyle bir yiğit idi ki, faraza bal satmayıp zehir satacak olsaydı, herkes zehri onun elinden, bal gibi içerdi. Suratsızın biri de, o yiğidin satışına özendi, kazancını kıskanıp bal satmak istedi. Bal tablası başında,