Sünneti Canlı Tutma
Sünneti Canlı Tutma
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:
“Benim sünnetimi kim canlı tutarsa, beni seviyor demektir. Beni kim severse, cennette benimle beraber olur" (Tirmizî, İlim 16)
Peygamber Efendimiz dinin yaşanma şekli demek olan sünnetin canlı tutulmasına büyük önem verirdi. Bunları çocuk, genç, yaşlı demeden bütün ashâbına öğretir, sünnetinin hiçbir zaman ihmâl edilmemesini isterdi. Bir gün Medineli sahâbî Bilâl İbni Hâris el-Müzenî'ye "Bilâl şunu öğren!" buyurdu. Resûl-i Ekrem'in âdeti böyleydi. Önemli bir şey öğreteceği zaman önce muhatabının dikkatini çeker, merakını uyandırırdı. Özel bir dikkat ve ilgiyle öğrenilen bilgilerin kolay unutulmayacağını çok iyi bilirdi. Bilâl merak etti "Neyi öğreneyim, yâ Resûlallah?" diye sordu. İkinci defa "Şunu öğren, Bilâl!" buyurdu. Aynı tembih üçüncü defa gelince Bilâl İbni Hâris bütün dikkatini Resûlullah'a verdi. Peygamber aleyhisselâm ona unutulan, ihmâl edilen bir sünneti, bir din esasını yeniden hayata sokmanın öneminden bahsetti. Kendisinin vefatından sonra uygulamadan kalkan bir sünneti kim yeniden hayata geçirir, insanların onu yapmasına vesile olursa, o sünneti uygulayan her bir şahsa verilecek sevabın bir katı da ona verilir buyurdu (Tirmizî, İlim 16; İbni Mâce, Mukaddime 15).
Yine birgün Efendimiz henüz çocuk yaşta bulunan hizmetkârı Enes İbni Mâlik'e "Yavrucuğum!" diye seslendikten sonra şunları söyledi: "Sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar gönlünde kimseye karşı kin beslemeden durabiliyorsan, bunu yapmaya çalış. Oğlum! İşte bu benim sünnetimdir. Benim sünnetimi kim canlı tutarsa, beni seviyor demektir. Beni kim severse, cennette benimle beraber olur" (Tirmizî, İlim 16).
Biz elbette sevgili Peygamberimiz'i canımızdan çok severiz. Onun yaptığı ve yapılmasını istediği her şeyi hayatımızın bir parçası haline getirmek, böylece cennette onunla beraber olmak isteriz. Bu bizim en büyük dileğimizdir. Hal böyle olunca, bir ömür boyu yapacağımız sünnetleri öğrenmemiz gerekir. Resûlullah'ın nasıl yiyip içtiğini, nasıl oturup kalktığını, nasıl alıp verdiğini, nasıl ağlayıp güldüğünü bilmemiz gerekir. Bunun için de sevgili Efendimiz'in söz ve davranışlarını bize öğreten hadis kitaplarını çok okumamız, onları aile fertlerimize okutmamız, bu konular etrafında sohbet etmemiz gerekir.
(Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi Ocak-2000)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Bâıs: Kullarını gafletten uyandırmak için onlara peygamberler gönderen, elçilerle ve gönderdiği kitapları ile ruhları uyandıran, kıyamet gününde ahiret hayatını başlatmak üzere ölüleri dirilten ve kabirlerinden çıkararak, yeniden hayata döndüren demektir.
Kısa Günün Kârı
İyi bir müslüman olmanın yolu, Rasûlullah'ı her hususta kendine rehber edinmek, onun ihmâl edilen, unutulmaya yüz tutan hayat tarzını yeniden canlandırmak, kısacası sünnetini ihyâ etmektir.
Lügatçe
sünnet: Hz. Peygamber'in devamlı olarak yaptığı ve bir mazeret olmaksızın terketmediği şeydir. Hz. Peygamber'in farz ve vacip olmayarak yaptığı ve bize emrettiği ibadetlerdir.
ihyâ: 1. (bir şeyi) Eski biçimine, eski durumuna getirme, yeniden canlandırma, diriltme. 2. Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme.
Yorumlar
Yorum Gönder