Mü’minlerin Duâsı
Mü’minlerin Duâsı
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kullarım Sana Ben’i sorduklarında, (bilsinler ki) Ben onlara çok yakınım. Bana duâ edenlerin duâlarını kabûl ederim…” (Bakara, 186)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:
“Bir mü’minin diğer bir mü’mine gıyâbında yaptığı duâdan daha çabuk kabûl edilen hiçbir duâ yoktur.” (Tirmizî, Birr, 50/1980)
Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“–Bir kul günah olan veya akrabâsı ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duâsı kabûl olunur.” buyurmuştu.
“–Yâ Rasûlallâh! Acele etmek ne demektir?” diye sordular.
Allâh Rasûlü (sav):
“–Kul; «Nice defâlar hep duâ ediyorum da Rabbim duâmı kabûl etmiyor.» der. Duâsının hemen kabûl edilmemesi sebebiyle bıkar ve duâyı bırakır. (İşte o zaman acele etmiş olur.)” cevâbını verdi. (Müslim, Zikir, 92)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Vedûd: Dilediği kulunu çok seven, aşkı ile yanan kullarını seven, salih kullarını sevip onları rahmet ve rızasına ulaştıran ve sevilmeye en çok lâyık olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Müʼmin, kulluk hayatında duânın vazgeçilmez bir yeri olduğunun idrâkiyle, dâimâ “Allah’tan âfiyet dileyiniz.” (Buhârî, Cihâd, 112) emri mûcibince hareket etmelidir. Zira Hazret-i Ebû Bekir Radiyallahü Anh’ın buyurduğu gibi:
“Allah’tan af ve âfiyet isteyiniz! Hiç kimseye, yakînden (kat’î bir îmandan) sonra âfiyetten daha fazîletli bir şey verilmemiştir.” (Tirmizî, Deavât, 105/3558)
Lügatçe
gıyâbında: Kendisi yokken, arkasından.
nice: Kaç, ne kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder