Kayıtlar

Ölüm Anı! Gitmek İstemiyorum!

Ölüm Anı! Gitmek İstemiyorum! Hayatımda hiç yaşamadığım bir olaydı ne olduğunu anlayamıyordum. Üzerimde bir örtü vardı. Ve etrafımda insanlar hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ne olduğunu hala anlamış değildim. Neden üzerimde örtü vardı ve neler oluyordu. Ellerimi oynatamıyor kımıldayamıyordum. Allah’ım neler oluyordu, bana neler olmuştu. Ayağa kalkmak istiyordum ama kalkamıyordum. Anne neredesin, sesini duyuyorum ama seni göremiyorum. Neden ağlıyorsun anne... Yanıma gel üzerimdeki örtüyü al. Ben alamıyorum anne... Bir ara bir el üzerimdeki örtüyü aldı. Bu babamdı ve gözleri ağlamaktan şişmişti. Neden ağladın baba... Ben neredeyim. Neden konuşamıyorum. Annemde orda, annem yıkılmıştı sanki. Ağlıyordu hem de hıçkıra hıçkıra. Ağlama anne! Aman Allah’ım! Eyvah! Ben ölmüştüm. Evet, ben ölmüştüm ve bu etrafımdaki insanlar benim cesedimin üzerinde ağlıyorlardı. Ağlama anne! Ağlama baba! Allah’ım! Bana yardım et, bana dayanma gücü ver. Annem üzerime yattı ve ağlamaya devam etti. Bi

Anne Cennet Ne Kadar Güzel!

Anne Cennet Ne Kadar Güzel! Stuttgart Wiblingen bölgesinde iki yılı aşkın haftalık çevre sohbetlerinden tanıdığım bir hanım telefonda söyle ağlıyordu, Hoca hanım, bizim burada bir komşu, kızını kaybetti. 18 yaşında Ani bir ölümle öldü. Annesi adeta çılgına döndü. Sürekli isyanda, keşke kızım şöyle şöyle olsa idi de ölmese idi diye feryat figan ağlıyor. Ne olur bir gelseniz onunla siz konuşsanız. Sizi az çok tanıyor. Size saygısı var, belki sizi dinler. Biz ne yapacağımızı şaşırdık. Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler. Evde matem, yas Anne bir kösede hiç durmadan ağlıyor. Cenaze Türkiye’ye gideli 15 gün olmasına rağmen, annenin yüreğindeki ateş hala sönmemiş. Bana büyük portre bir resmini gösterdiler. Gerçekten genç kız, uzun saçları, iri gözleri ve alımlı çehresi ile çok güzel bir kız. Sonra bana annesi şunları anlattı: Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi gecen sene de memleketimiz İzmir'e gittik... Evimizin karşındaki apartmanda bir genç adam ot

Sultan Alparslan'ın 10 liderlik Sırrı

Resim
Sultan Alparslan'ın 10 liderlik Sırrı 1-Önce heybetinle fethet, sonra bileğinle Selçuklu kaynaklarında Sultan Alparslan’ın fiziksel özelliklerine dair çok detaylı bilgiler olmamakla birlikte, en azından kendisiyle ilgili belirli bir fikre ulaşmamızı sağlayacak kayıtlar mevcuttur. Buna göre insaflı bir zat olan Sultan Alparslan, iyi ahlaklı ve “sevimli yaratılışlı”ydı. Yakışıklıydı. Son derece heybetli olup “zor ve korkulu zamanlarda bile” heybetini muhafaza ederdi. “Eşsiz bir cihangir”di. İri yarıydı ve kaynaklara bakılırsa haddinden fazla uzun boyluydu. “Ebu Şucâ” (yiğitliğin babası) ve Adûdüddevle (devletin pazusu, koruyucusu) gibi künye ve lakaplarında görülen ibareler, kuşkusuz Sultanın fiziksel özellikleriyle de ilgiliydi. Kendisine bağlı hükümetler ya da diğer devlet hükümdarları tarafından Sultan’a gönderilen elçiler onun heybeti karşısında korkuya kapılırlardı. Sakalları o kadar uzundu ki, hiçbir zaman hedefinden şaşmamasıyla bilinen okunu atarken kendisine mani

Dünya’daki İnce Ayarlar

Resim
 Dünya’daki İnce Ayarlar Yüce Rabbimiz her evreni ve içindekileri kusursuz, nizamlı ve intizamlı yaratmıştır. Bilim adamlarının bazı araştırmalarını aşağıya aktardık. Tabi bu bilgiler bilim dallarındaki gelişmeler ilerledikçe daha da değişecek ve gelişecektir. O zaman evrenin sırları daha iyi anlaşılacaktır.             Materyalist felsefe, evrendeki ve doğadaki tüm sistemlerin kendi kendine rastlantılar sonucu ortaya çıktığını savunarak ortaya çıktı. Halen de öyle söylüyorlar. Günümüzde, materyalizmin ve onun sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm'in geçersizliği, bilimsel olarak ortaya konmuştur.             Evrende yaklaşık olarak 100 milyar galaksi ve her birinde ortalama 100 milyar yıldız ve bir o kadar da gezegenin birbirlerine dokunmadan ahenkli bir şekilde döndüğünü düşünürsek aklımız sınırlarını zorlar. Hepsi de cansız varlıklar… Sonsuz boşlukta, direksiz, dümensiz… Dön babam dön… Havaya topu atıyoruz, pat diye düşüyor. Peki, evrendeki trilyonlarca cisimleri

Ezan İle İlgili Bilgiler ve Ezan Duası

Ezan İle İlgili Bilgiler İlk ezan 622 yılında Bilal-i Habeşi Radiyallah’ü Anh tarafından sabah namazında, yüksek bir evin damında okundu. Ezan işitildiği zaman ezanı dinlemek, ezanı içinden tekrar ederek icabet ve tasdik etmek, bitince ezan duasını okumak sünnettir; Peygamber Efendimiz in aleyhi ve sellem’in şefaatine vesiledir. Ezan namaz vaktini bildiren bir namaza davettir Kamet ise farz namazdan önce okunur. Cemaat veya fert farz namaza kametle başlar. Namaz vakitleri girdiğinde ezan okumak sünnet olduğu gibi, farz namazlardan önce ister cemaat olsun, ister fert olsun erkeklerin kamet getirmesi de sünnettir. Ezan, farz olan namazlar için okunur. Camide okunan ezan duyuluyorsa evlerde kılınacak namaz için ayrıca ezan okunmaz. Ezanın duyulmadığı uzak bir mesafede veya yerleşim merkezleri dışında bulunanlar da ezan okurlar. Cenaze namazı ile vitir, bayram, teravih, yağmur duası namazı ve farz-ı ayın olmayan diğer namazlar için ezan okunmaz. Ezan sadece namaza çağırma ara

Tavsiye Mektubu

Tavsiye Mektubu Tüccarın biri, yazıhanesinde çalışacak bir genç arıyordu. Bunun için gazetelere ilan vermişti. İlanı okuyan gençler, belli bir günde yazıhaneye geldiler. Tüccar, onlarla uzun uzun konuştu. Sonra, aralarından birini seçti. O sırada yanında bulunan bir arkadaşı: - Bu genci önceden tanıyor muydunuz, diye tüccara sordu. - Hayır. - Size bir dostunuzdan mektup getirmiş miydi? - Getirmemişti. - Öyleyse niçin onu seçtiniz? Tüccar gülümsedi: - Gelenlere, dedi, ayrı ayrı dikkat ettim. Bu genç, kapıdan girerken ayaklarını paspasta iyice temizledi. Yere özel olarak bir kitap bırakmıştım. Öbürleri çiğneyip geçtiler. Ama o, hemen bunu aldı, masanın kenarına koydu. Sonra, ayağı sakat bir gence yerini verdi. Konuşma sırası gelinceye kadar, atılmadan, kimseyi itmeden bekledi. Benimle konuşurken baktım, üstü başı fırçalanmış, saçları iyice taranmıştı. Dişleri süt gibi beyazdı. Konuşması da kibar ve düzgündü. Adını, adresini yazarken, tırnaklarının da temiz olduğunu gördüm. Bu

Ey Gafil Yolcu, Kervan Gidiyor!

Ey Gafil Yolcu, Kervan Gidiyor! Ömür hızla biterken günah artıyor, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor. Tüm fırsatlar kaçıyor, gemi batıyor, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor! Herkes azık topluyor, sen bakıyorsun, Herkes gökte uçuyor sen yatıyorsun, İlmin yok, amelin yok; laf satıyorsun. Uyan ey gafil yolcu kervan gidiyor! Bak herkes çağı aştı, sen yere battın, Eller hep sevap kaptı, sen caka sattın, İleriye koşmadın, hep rötar yaptın, Uyan ey gafil yolcu kervan gidiyor! Sakın ha geri kalma, kurtlar yiyecek, Aman nefsine uyma, ölüm gelecek, Ayağını sağlam bas, Allah soracak, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor! Hayallere dalmadan, gerçekleri gör. Dönüşsüz yoldasın, adresini sor. Can boğaza gelmeden, doğru yola gir, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor!    Yaşar AKKAŞ Yasal Uyarı:  “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”                     

Böyle Bir Zamanda Fatih Yetişir mi?

Resim
Böyle Bir Zamanda Fatih Yetişir mi? Şöyle bir soru sorsak; böyle bir zamanda Fatih Yetişir mi? Hemen kafalarda şu soru oluşacak. Efendim onun babası padişahtı. O devirde en iyi hocalardan sürekli ders alıyordu. En iyi şartlarda yetişiyordu. O zaman Avrupa ülkeleri Ortaçağ karanlığındaydı. Abd, Japonya, gibi gelişmiş devletler yoktu… Bu cevaplar uzar gider. Evet, bunların hepsi doğru kardeşlerim. Ama ben de derim ki Fatih’in yetiştiği bazı şartlar oluşursa bir değil birçok Fatih gelir. Hatta daha da büyük Fatihler yetişir. O zaman biz de irdelemeye başlayalım. Acaba Fatih Sultan Cennetmekân hangi şartlarda yetişti? Acaba Fatih’i Fatih yapan şartlar neydi? Çorak topraklarda ve bozuk iklimlerde dünyanın en güzel meyveleri yetişir mi? Elbette yetişmez. Fen ilimleri der ki bir bitkinin yetişebilmesi için belli iklim şartları vardır. Doğal ortam, toprağın uygunluğu, iyi tohum seçimi, bilimsel ziraat, sulama, havanın sıcaklığı, yağış ve nem oranı, ürünlerin bakımı, gübrelenme