Böyle Bir Zamanda Fatih Yetişir mi?
Böyle Bir Zamanda Fatih Yetişir mi?
Şöyle
bir soru sorsak; böyle bir zamanda Fatih Yetişir mi? Hemen kafalarda şu soru
oluşacak. Efendim onun babası padişahtı. O devirde en iyi hocalardan sürekli
ders alıyordu. En iyi şartlarda yetişiyordu. O zaman Avrupa ülkeleri Ortaçağ
karanlığındaydı. Abd, Japonya, gibi gelişmiş devletler yoktu… Bu cevaplar uzar
gider. Evet, bunların hepsi doğru kardeşlerim.
Ama
ben de derim ki Fatih’in yetiştiği bazı şartlar oluşursa bir değil birçok Fatih
gelir. Hatta daha da büyük Fatihler yetişir.
O
zaman biz de irdelemeye başlayalım. Acaba Fatih Sultan Cennetmekân hangi
şartlarda yetişti? Acaba Fatih’i Fatih yapan şartlar neydi?
Çorak
topraklarda ve bozuk iklimlerde dünyanın en güzel meyveleri yetişir mi? Elbette
yetişmez.
Fen
ilimleri der ki bir bitkinin yetişebilmesi için belli iklim şartları vardır.
Doğal ortam, toprağın uygunluğu, iyi tohum seçimi, bilimsel ziraat, sulama,
havanın sıcaklığı, yağış ve nem oranı, ürünlerin bakımı, gübrelenmesi, …
Meselâ
Doğu Karadeniz bölgesi yağışlı olmasa çay yetişmez. Akdeniz Bölgesinde Akdeniz
iklimi olmasa turunçgiller yetişmez. Tosya’da Devrez çayı olmasa pirinç
yetişmez.
İşte
Fatih’i yetiştiren şartları çok iyi bilmek lâzım ki Fatih’in nasıl yetiştiğini
öğrenelim. O şartlar sağlanırsa Fatih elbette bugün de yetişir. Fatih’i doğuran
analar olursa Fatih doğar. Fatih’in babası gibi baba olursa, hocaları gibi hoca
olursa Fatih yetişir.
Fatih’in
babası padişahtı, bu devirde padişah olmaz, olmasına da gerek yok. Fatih en iyi
hocalardan ders alıyordu. Eğer çocuğumuzun IQ’su yüksekse; biz de çocukların
eğitimine son derece dikkat edersek, “Fen Lisesi, Anadolu Lisesi” gibi iyi
okullarda okutabiliriz. Dershanelere gönderebiliriz. İnternet ortamında,
kütüphanelerde bilgiye ulaşmak herkes için kolay... Eğitim ortamları tamam diyelim
geriye ne kaldı? Zaten kaliteli eğitim olmadan hiçbir şey olmaz.
Yavrumuzun
yediği içtiği helâl olmalı… Ne kendimiz ne de çoluk çocuğumuza haram lokma
yedirmemeliyiz. En önemli şartlardan birisi bu olsa gerek. Çünkü anne ve
babalar haramdan beslenirse, kul hakkı yenirse; kan ve hücreler otomatik çocuğa
geçecektir. Kimlerin hakkı yendiyse o kişilerin bedduası anne babaya
haliyle çocuğa da geçecek, çocuğun yetişmesini ve gelişmesini çok olumsuz
etkileyecektir.
Anne
ve baba titizlikle İslâmiyet’i uymalı, ihlâslı ve takvalı olmaya çalışmalıdır.
Kısacası İslâmiyet’i yaşamalıdır. Çünkü çocuğun yetiştiği ortam çok önemlidir.
Anne karnından itibaren gelişmeye başlayan çocuk olumlu ortamlardan olumlu;
olumsuz ortamlardan olumsuz olarak etkilenmektedir. Bir örnek verecek olursak;
anne karnından itibaren İngilizce dinleyerek büyüyen çocuk İngilizce öğrenmeye
meyilli; Kur’an-ı Kerim dinleyerek büyüyen çocuk Kur’an-ı Kerim öğrenmeye
meyilli olur. Sohbet dinleyerek büyüyen çocuk da Allah sevgisi, peygamber
sevgisi, evliyâ sevgilerine meyilli olur.
Bunun
tersi de doğrudur. Çocuğu olacak ebeveyn haram ortamlarda bulunursa çocuk
haramlara meyilli olur. Anne baba sürekli kavga ederse; çocuğun kavgacı olma
ihtimali yüksektir.
Gelelim
Fatih’i Fatih yapan en büyük sebebe… Fatih’teki Allah ve Peygamber sevgisi, o
kadar yüksekti ki… Bu kelimelerle anlatılmaz… Çünkü anne baba, aile büyükleri,
hocaları Allah ve Peygamber sevgisini Fatih’in kalbine ve ruhuna nakış nakış
işlemişti.
Fatih
Sultan Muhammed Han, Allah’ü Teâlâ’nın ‘Allah yolunda cihad ediniz!’ emrine;
sevgili Peygamberimiz’in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in şu müjdesine nail
olmak istiyordu. “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden
komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” (Kaynaklar:
Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbni Mace.)
Fatih,
dünya sultanı oluğu gibi ebedi âlemde de sultan olmak, peygamberimize komşu
olmak, en güzel Cennet’i kapmak istiyordu. Artık tüm hayallerinde,
düşüncelerinde, rüyalarında “İstanbul’u almak” vardır. Fatih
İstanbul için “Kara Sevda”ya tutulmuştur.
Bunları
Cihan Padişah’ının şu tarihi sözlerinden anlıyoruz. “Niyetim,
‘Allah’ü Teâlâ yolunda cihad ediniz!’ [Tevbe Suresi, ayet 38] emrine
riâyet etmektir. Gayretim de, İslam dininin hâlis ve ulvî gayretidir. Benim,
peygamberlere ve Allah’ü Teâlâ’nın dostlarına bağlılığım vardır. Fetih ve zafer
ümidim de, daima Allah’ü Teâlâ’nın lütfundandır. Ne olursa olsun inşallah zafer
bizimdir! Artık ya şehid olup Cennet’e veya zaferle Bizans’a gireceğiz!”
Fatih
Sultan ayrıca fethin amacını şöyle ortaya koyar. “Gayretim Allah’ü Teâlâ’nın
dinine hizmettir. Allah’ü Teâlâ’nın huzuruna varınca mahcup olmamak içindir.”
İstanbul
kuşatılmış, savaş kızışmış, bir türlü istenen sonuç alınamayınca kafasında
şimşekler çakan Fatih gemileri karadan yürütmüş, atını şimşek gibi denize
sürmüş “Ya İstanbul beni alacak, ya da ben İstanbul’u…”. Diye
haykırmıştır. Hocalarından, ulemadan dualar almış; Avrupa’dan, Macaristan’dan
ustalar getirmiş, en son teknolojik silah ve topları üretmiş maddi ve manevi
tüm tedbirleri almıştır.
Değerli
kardeşlerimiz sevgili Peygamberimizin müjdesi halân geçerlidir. İstanbul
yeniden fethedilecek duruma düşürüldü. Ayrıca dünyada fetih bekleyen, ezan sesi
duyulmayan binlerce İstanbul var. Efendimizin müjdesi elbette oralar için de
geçerlidir. Bizim görevimiz oraları da fethetmek… Oraları sömürmek için değil, oralara
da “İlây-ı Kelimatullâh”ı götürmek… Oralardaki insanları da Cennet’i
Alâ’ya davet etmek için!
Madem
fethedilmek istenen binlerce İstanbul var. Madem Allah Râsulûnün müjdesi var.
Ne duruyoruz anneler, babalar? Çocuğu olan olmayan tüm kardeşler… "Çocuğum
yok veya çocuğum yetenekli değil" dersen; yetenekli maneviyatı yüksek bir gence burs
verir bir Fatih de sen yetiştirebilirsin.
Önce
Fatih’in yetiştiği iklim şartlarını oluşturalım. Gerisi kolay. Fatihler
kendiliğinden yetişir.
Hanım
kardeşlerimiz! Tesettüre dikkat edin! Maskara gibi tesettürden kaçının! Üstü
Mekke altı Paris denen tesettür; tesettür değil maskaralıktır. Başında sıkmabaş
veya uydurma bir türban; alt tarafta kot veya sosyetik çaputlar... Kardeş inan
ki onlar seni örtmez, mahşer gününde pişman ve rezil olursun! Vallahi billâhi
açıklardan bin kat fazla günah kazanırsın! Teni gösteren ve dar giysi yok
hükmündedir. Cicili biçili, aykırı renklerle de tesettür olmaz. Başörtüsünü
omuzlarına ve yakana sarkıt! Bol ve sade renkli bir elbise giy! Erkekler
içinde, topluluk içinde kahkaha atma!
Müslüman
hanımın erkek arkadaşı, Müslüman erkeğin hanım arkadaşı olmaz. Beylerin nikâhlı
helâlliği, hanımların nikâhlı efendisi olur.
Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”
Helâl
yollardan takvalı bir Müslümanla evlen! Abdestsiz gezmemeye çalış. Yavrularını
besmeleyle, helâl lokmayla, Yasin sütleriyle büyüt! Müstehcen dizi ve
reklamlarla yavruna süt verme! Haramlardan kaç, farzları yap! Sen de Fatihler
doğurur, sen de olursun Fatih’in annesi.
“Bilmem,
neden gündelik işlerle telâştasın,
Kızım,
sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!
Bırak,
bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler
çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü
aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü,
hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in
İstanbul'u fethettiği yaştasın!” (Arif Nihat ASYA)
Hoşça
kalın dostça kalın! Allah’ü Teâlâ’ya emanet olun efendim.
Yaşar AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder