Kayıtlar

Çocuğunuzu Okumaya Teşvik Etmenin 13 Yolu

Çocuğunuzu Okumaya Teşvik Etmenin 13 Yolu Kur’an vahyi indirildiği zaman ilk gelen emir ‘OKU’ emridir. Bu durum okumanın bilgi toplamak ve çevremizdeki dünyayı anlamak adına ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu bize göstermektedir. Çocukları okumak için motive etmek her ebeveyn için bazen mücadeleyi gerektirir ve hayal kırıklığına yol açabilir. Her anne-baba çocuğunun okumasını ve iyi bir şekilde yetişmesini ister. Araştırmalar gösteriyor ki okumaktan zevk alan ve okumaya istekli olarak fazla vakit ayıran çocukların okuma ve yazma kabiliyetleri da iyi, kelime hazinelerinin daha geniş ve genel kültür seviyeleri daha yüksektir. Çocukların okumayı sevmemesi için çok fazla neden vardır. Tam da büyüme çağlarında bu kadar oyalayıcı ve yarıştırıcı faaliyetler varken çocuğunuzu nasıl memnuniyetle okuması için teşvik etmeye devam edebilirsiniz? Endişelenmeyin! Küçük okuyucularınıza okumayı sevdirecek olan şu 13 yöntemi okumaya devam edin. 1. Rol Model Olun -Önce Kendiniz Okuyu

Güneşin Oğluydu

Resim
Güneşin Oğluydu Biraz Şintoizm inancı, biraz da yoğruldukları efsanelerden olacak, Japonlar imparatorlarını fevkalbeşer sanırlar. Güya onlar istisnadır, kutsaldır, sıradan insanlarla muhatap olamazlar. Taşeron Oldu Hirohito 65 yıl evvel bugün kayıtsız şartsız teslim olur ve 2. Cihan Harbi durur. Şaşırtıcıdır ama imparator, efendilerini yormaz, denileni yapar. Yeni Japon Anayasasını bile Amerikalılar hazırlar. Kime Niyet... Truman atom bombasını Almanlara karşı düşünmüştür, gelgelelim böylesi bir silahın sarı saçlı, mavi gözlü, üstelik Hristiyan bir halk üzerinde denenmesi şık olmayacaktır. Kaldı ki o günlerde Berlin düşmüş, Hitler intihar etmiş, Naziler havlu atmışlardır. Ama Japonlar Asyalıdırlar. Esmerdirler, çekiktirler, bodurdurlar. Dahası papaz kilise tanımazlar. Hepsi bir yana sızıntı riski yoktur. Okyanusta adadırlar! Bay Başkan bu zarif, kibar, çalışkan insanlara haşerat muamelesi yapar. Aman Almanlar Yapmadan Beyaz Saray atom bombası için 2 milyar

Deming’in Yönetim Prensipleri

Deming’in Yönetim Prensipleri 7 Ölümcül Hastalık 1.      Amaçlarda sebat yetersizliği, 2.      Kısa vadeli kararlara önem verme, 3.      Performans değerlendirmede hüner takdiri ve yıllık gözden geçirme, 4.      Yönetimin değişkenliği, 5.      Görünen rakamları kullanarak yönetim, 6.      Aşırı tedavi maliyetleri, 7.      Aşırı taahhüt maliyetleri…

Deming İlkeleri

ABD'li İstatistikçi  William Edwards Deming 'in  kalite yönetimi  yaklaşım unsurlarıdır. 01.   İlke: Ürün ve hizmeti geliştirmeye yönelik; amaçlarda tutarlılık ve süreklilik sağlayın! 02.   İlke: Yeni felsefeyi benimseyin! 03.   İlke: Kalite kontrole güvenmekten vazgeçin! Kitlesel denetime bağlı kalmaya son verin! 04.   İlke: Sadece fiyat etiketi üzerinden iş görme uygulamasına son verin! 05.   İlke: Ürün ve hizmet ile onları üreten sistemi sürekli iyileştirin! Üretim ve hizmet sistemini sürekli olarak geliştirin! 06.   İlke: Eğitimi kurumsallaştırın! Eğitim programları oluşturun! 07.   İlke: Liderliği benimseyin ve kurumsallaştırın! 08.   İlke: Korkuyu yok edin ve uzaklaştırın! 09.   İlke:   Çalışanların bölümleri arasındaki engelleri yıkın ve kaldırın! 10.   İlke:  Sloganları, öğütleri, hedefleri yok edin! 11.   İlke: Sayısal kotalardan vazgeçin! 12.   İlke: Çalışanların mutluluk ve gururunu önleyecek olan engelleri ort

Tevbeye Mani Olan Şeyler

Tevbeye Mani Olan Şeyler Tevbeye mani olan sebepler beştir: 1- Ahirete inanmaz yahut şüphe eder. 2-Ona arzu ve istek o kadar galeb olmuştur ki, onlara muhalefet etmeye dayanamaz. Arzuların lezzeti ona ahiret hallerini unutturmuştur. İnsanların çoğunun hicabı, Allah (CC) Hz. leri’nden ayıran şehvetlerin sevgisidir. Nefse şehvetle uymak cehennem yoludur. Eza ve cefalara sıkıntılara dayanmak da cennet yoludur. 3-Ahiret vadedir (veresiyedir) dünya ise peşin ve nakittir. İnsanın tabiatı peşine meyyaldir. 4-Mümin olan herkes her zaman tevbe etmek azminde olur. Fakat geciktirir. Önüne gelen her arzuya bunu da yapayım ondan sonra tevbe edeyim bir daha yapmayayım der. 5-Günahların insanı mutlaka cehenneme götüreceği lazım değildir. Belki Allah (CC) Hz. leri’nin affı mümkündür. İnsan kendisi hakkında hüsni zanda bulunur. Ona bir şehvet galib olursa Allah (CC) Hz. leri affeder diye rahmet umar, yarın öbür gün tevbe ederim diye tevbeyi geciktirene yarınki günün gelmesi senin elinde de

Nasuh Tevbesi

Nasuh Tevbesi “Ey mü'münler, Allah'a (CC) nasuh tevbesi ile (samimi bir tevbe ile) tevbe ediniz.” [1] Tevbe- Ayetlerle Geniş İzah Nasuh-  Yapılan hatalardan vazgeçmektir. Bir daha günah işlememeye azm etmek, murad etmek ve gayret etmektir. Nasihat sözcüğü ile ilgili olan nasuh, halislik ve safilik anlamı taşıdığı gibi, söküğü dikmek, yırtığı yamamak suretiyle onarmak anlamına da gelir. “Çok ıslah edici, hiçbir kir bırakmayıcı ve hiçbir gedik, yırtık bırakmayacak şekilde onarıcı” demektir. Nasuh tevbe de günahtan kalpte bir karartı bırakmayacak şekilde hem kalbi temizleme, hem de günahın kalpte açtığı yarayı tedavi etme, iman ve amelde meydana getirdiği açığı kapama olmaktadır. Tevbe-i Nasuh dört şeyi kendinde toplar: 1- Lisan (dil) ile istiğfar (tevbe), 2- Günahı işleyen aza ile günahı terk etmek, pişman olmak, 3- Bu günahı bir daha hiç işlemeyeceğine kati olarak karar vermek, 4- İnsanı günah işlemeye sevk eden kötü arkadaşlardan uzaklaşmaktır. Tevbeye Ait

Şamanizm Yakında Hortlatılacak

Şamanizm Yakında Hortlatılacak 08.05.2010 Haberleri izliyorum. Antalya’da 11 yaşlarında, Mehmet isimli bir erkek çocuk ateşli ve tehlikeli bir beyin hastalığa yakalanmış. Hafızasını kaybetmiş. Kendi adını, ailesinin isimlerini kısacası her şeyi unutmuş. Yalnız bir istisnası var. Beşiktaş kulübünü çok seviyormuş. Beşiktaş futbol kulübünü ve futbolcuların isimlerini ağır ağır hatırlıyor. Bir firma sponsor olup, çocuğu İstanbul’a getiriyor. Beşiktaşlı futbolcularla tek tek tanışıyor. Çocuğa ünlü futbolcu “Şifo Mehmet’e” atfen; Küçük Şifo” ismi takılıyor, formalar, toplar hediye ediliyor. Küçük Şifo kısa süreli de olsa mutlu olarak Antalya’ya dönüp çok az yaşadıktan sonra ölüyor. Cenazede herkes siyah beyaz renklere bürünmüş. Babası diyor ki: “ Gökyüzü onu çok seviyormuş, bizden aldı.” “Bu cehalet ne?” demeye kalmadan; Spiker ballandıra ballandıra devam ediyor. “Minik Şifo şimdi gökyüzünde…” Güler misin, ağlar mısın? Gökyüzü de kim oluyormuş? Yedi kat semaları, yeri her şeyi h

Krizler Neden Olur, Nasıl Önlenir

Krizler Neden Olur, Nasıl Önlenir             Bugünlerde dillerden düşmeyen krizlerden bahsedeceğiz. Krizler nedir, neden olur? Sebepleri nelerdir?             Krizlerin en büyük nedeni kişilerin izlediği yanlış siyaset ve stratejilerdir. Bir kişi üretmeden tüketmeye kalkarsa veya ürettiğinin kat be kat fazlasını harcarsa o kişi için kriz kaçınılmazdır. İster bu ailede, isterse işletmede isterse devlette olsun fark etmez. Üretimi az, tüketimi çok bütçe açık vermeye başlar. Kabaran borçlar gün gelir ödenemez olur. Al sana kriz. Üstelik üretim verimsizse ve çağın gereklerine ayak uyduramazsa sorun daha da büyür. İnsanların, ailelerin şirket ve devletlerin misyonu, vizyonu, hedef ve stratejileri olmalıdır. Eğer her şey atadan geldiği gibi devam ederse acı bir akıbet kapıyı çalar.             Artık dünyamız global bir köy gibidir. Nasıl ki bir köyde kuraklık veya fakirlik o köydeki herkesi etkilerse Dünya küresel krizi de her ülkeyi belli ölçülerde etkileyecektir. İşte görüyoruz; Yu

Alman Mucizesi Nasıl Doğdu?

Alman Mucizesi Nasıl Doğdu? Almanya 1945’te 2. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmıştır. Şehirler harabe halindedir. Tabiri caizse taş üstende taş kalmamıştır. Açlık yokluk yoksulluk kol gezmektedir. Hiper enflasyon ve işsizlik çok aşırı yükselmiştir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya Batı Almanya ve Doğu Almanya olarak ikiye ayrıldı. 1990 yılında bu iki parça birleşerek günümüzdeki Almanya Federal Cumhuriyeti'ni oluşturdu. Berlin Duvarı (Berliner Mauer) Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya´ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 12 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya’nın, isteyen vatandaşların Batı’ya gidebileceğini açıklamasının ardından yıkıldı. Potsdam Konferansı’nda (17 Temmuz - 2 Ağustos 1945) Almanya'nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar, yapılacak olan barış antlaşmalarının temel şartları ve yöntemleri belirlendi. Görüşmelerde;   Avrupa, Müttefiklerin istekleri d