Kayıtlar

yaşanmış etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kanserli Serap'ın Son Günleri (Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır)

Kanserli Serap'ın Son Günleri (Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır) Dünya hayatının en çetin imtihanlarından biri de, gerçeğe yaklaşmakta çekilen zorluklardır. Çünkü beyinlerimiz maddi olaylarla yıkanmış, gözler görmediğine inanmaz olmuş, bu yüzden de dualarımız bile samimiyetini kaybetmiştir. Aslında her insan, başta rüya gerçeği olmak üzere birçok kere madde ötesindeki esintileri fark eder. Veya birçok kere madde ötesinden yansıyan mana gücünün varlığına şahit olur. Fakat kuvvetli bir imana sahip olmayan insan, madde ötesi gerçeklerin nefsin ve şeytanın tesiri ile ya görmezlikten gelir, ya da "tesadüf" der geçer. Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yu

Yaşanmış Korkunç Bir Hikâye Işığında; Çocuk Yetiştirmede Sevgi Şefkat ve Merhametin Önemi…

Yaşanmış Korkunç Bir Hikâye Işığında; Çocuk Yetiştirmede Sevgi Şefkat ve Merhametin Önemi… Caninin biri 6 kişiyi işkence ederek öldürüyor. Cinayetlerine 23 yaşında başlayan, bu cani son kurbanı yaşlı bir teyzeyi öldürdüğü gün yakalandı. Yakalanana kadar geçen 7 ay 13 günlük sürede 6 kurbanı ardında bırakan, tam bir cani psikopat. Öldürmeden önce kurbanlarının kimisinin kulaklarını kimisinin ellerini, burunlarını kesen öldürdükten sonra bile işkencelerine devam eden bir vampir… Vampir çünkü bazı cesetlerin kanını bile içmiş… İnsan aklının ve vicdanının alamayacağı derecede kötülük dolu bu cani, 23 yaşında başlıyor; 7 ay 13 gün devam ediyor işkence etmeye, öldürmeye… Sonunda yakalanarak ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı. Olayları medyadan takip eden ünlü bir psikolog bu adamla görüşüp konuşturmaya karar verdi. Çeşitli hediyelerle seri katili ziyaret etti.  Eğer konuşursan sana para vereceğim hapishanede rahat edersin, belki de afla çıkar rahat yaşarsın dedi. Cani s

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!           (Sadece isimler değiştirilmiştir!)           Bir gün, bir öğrenci velim; okulda beni görmek istemiş. Buyursun gelsin dedim. Tesettürlü genç bir hanım geldi.           “Buyurun! Hoş geldiniz! Kimin velisisiniz? Dedim.           “Ben iş adamı Sami Bey’in sekreteriyim! Sami Bey’in selâmları var. Kendisi gelemedi, kızı Selma’nın durumunu görüşmek için geldim.” Dedi.           Selma’nın notlarını ve durumunu görüştük. Selma iyi bir öğrenciydi. Başarı durumu ortanın biraz altındaydı. Sami Bey Selma’nın annesini boşamış genç bir hanımla ikinci evliliğini yapmıştı. Selma ile evde hiç ilgilenen olmadığını anlamıştım.”           Sami Bey Selma’yı özel okulda okutuyor, bol para veriyordu ama Selma ile kimse ilgilenmiyordu. Selma anne baba hasreti çeken; sevgi ve şefkate ihtiyacı olan bir öğrenciydi.           Sekreter hanıma durumu anlattım. “Selma’ya siz de anne sevgisi ve şefkati gösterebilirsiniz!” dedim. O da çok güzel an

Adapazarı’nda Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır

Adapazarı’nda Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır Kısa bir süre önce cehaletten hattını aşacak biçimde örtüsüz ve uygunsuz biçimde gezen Züleyha kardeşimiz günün birinde kendisine hakkı ve doğru yolu gösteren bir arkadaşı sayesinde içtenlikle tesettüre girer. Ama bu tesettür onun için kısa bir süre olmuştur. Züleyha’nın annesi kızını tesettürden uzaklaştırmış'' sen onlar gibi olmayacaksın'' Züleyha daha fazla annesinin baskısına dayanamayarak yine eski hayatına geri dönmüştür. Züleyha ve annesi yakınlarının düğününe gitmek için hazırlık yaparlar. Düğüne giderler Ve Züleyha oyuna kalkar Annesi onu büyük bir coşkuyla Alkışlamakta Züleyha ise oynamaktadır. O sırada bir tabancadan çıkan kursun Züleyha’nın sonu olmuştur. Kanlar içinde Züleyha yere düşmüş ve oracıkta can vermiştir. Züleyha’nın ölümünden 3 gün geçmiştir. 3 gün sonra sabah ezanında Züleyha annesinin kapısına dayanır. Haykıran bir sesle; anne aç kapıyı ben geldim; diye defalarca seslenir annesine. Mahalle halkı

Yaşanmış Bir Hikâye: Lâstiklerini Değiştiremeyen Taksici

Yaşanmış Bir Hikâye: Lâstiklerini Değiştiremeyen Taksici İran- Irak Savaşında kaybettiği kocasının biriktirmiş olduğu imkânları da çoktan tüketmiş, bir gün aç, bir gün tok yaşar hale gelmişlerdi. Kendi neyse de geride kalan üç çocuk yokluk bilmiyor, acıkınca feryadı basıyorlardı. Kerkük'ün sokaklarında ise sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı. Çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp yola koştu. Yaklaşıp direksiyon başında arabasını hareket ettirmek üzere olan şoföre seslendi: – Sakın beni dilenci falan zannetmeyin. Üç çocuğumla üç gündür aç beklemekteyim. Bu gidişle namusumun lekelenmesinden korkmaya başladım. Allah rızası için yardımda bulunun. Ben açlıktan ölmeye razı

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Ölümden Kurtaran Yemek

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Ölümden Kurtaran Yemek Çok yakın bir arkadaşım anlattı… Mücahit Bey kendi halinde herkese iyiliği dokunan birisiydi. Kimseye yağ çekmez, eğriye eğri doğruya doğru dediğinden, kaypaklık yapmayı bilmediğinden insanlar onu pek sevmiyordu. Akrabaları komşuları onu küçük görüyor, çağın gerisinde kalmış zavallı birisi diyorlardı. O yüzden eş dost davetlerine onu çağırmıyorlar, nişan düğün gibi para toplanacak yerlere çağırıyorlardı. En çok iyilik yaptığı yakınları ona darbe vurdukça gülüp geçiyor “Rabbim bilsin, yeter!” diyordu. Bu dışlamalar gide gide can sıkıcı bir hal aldı. En yakın akrabaları bile nice ilgisiz kişileri iftara çağırıyor Mücahit Bey’i çağırmıyorlar, davetine de katılmıyorlardı. Mücahit Bey uzak bir ilçeden düğüne davet edildi. Hanımı ile o düğüne gittiler. Orada uzun yıllar görmediği birçok arkadaşını gördü. Mücahit Bey’i el üstünde tutuyorlardı. Hele Mahmut Bey isimli arkadaşı bir sürü dil dökerek Mücahit Bey’i misafir etti. Çok güze

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Çok Basit Şeyler Yüzünden…

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Çok Basit Şeyler Yüzünden… Osmanlı döneminde iki arkadaş ortak bir gıda dükkânı açarlar. İkisi de dindar son derece saygılı temiz kişilerdir. Ortaklığın şartlarını konuşurlar. Biri gelemezse diğeri işleri yürütecektir. Yalnız bir konuda tereddüde düşerler: “Kendi ev ihtiyaçlarımız için aldığımız malları, alış fiyatından mı yazalım? Yoksa satış fiyatından mı yazalım?” Sonunda o maddede de anlaşma sağlayarak kendi evlerine aldıkları ürünleri de müşteriye sattıkları fiyattan yazmaya karar verirler. Ortaklardan biri hacca gider. O zamanın şartlarında hacca gidip gelmek çok uzun sürer. Nihayet ikinci ortak hacdan döner. Dükkân tıkır tıkır işlemektedir. Hacı ortak ertesi gün dükkâna gelince yüzünün rengi değişir. Ortağına der ki: “Ortak bu iş burada bitti! Artık ayrılacağız.” Diğer ortak şaşırmıştır. Hayret içinde; “Neden?” Diye sorar. Hacdan dönen ortak der ki; “Arkadaş ben hacca gitmeden önce karıncalar sırtlandıkları buğdayları dükkâna taşıyo

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Verince Allah Çalı Süpürgesi İle Verir

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye: Verince Allah Çalı Süpürgesi İle Verir Erzurumlu Mustafa Amca anlatıyor… Hikâyemiz çok eskiden Erzurum ilimizde geçmiştir. Çok zengin Abdülhalim Efendi hanımı ile hacca gitmeye karar verir. Fakat derin bir endişe içindedir. Büyük bir küp dolusu altını vardır. Bu kadar altını emin bir kimse bulup ta kime bırakacak? Başka ne oğlu ne de kızı vardır! En yakın akrabalarından ve dostlarından sayısız ihanet görmüştür. O yüzden kimseye de güvenemez. O devirde ne banka ne de şimdiki imkânlar vardır. Endişeler Abdülhalim Efendi’yi rahatsız eder, uykuları kaçar. Hac yolculuğu hızla yaklaşmaktadır... Sonunda aklına güzel bir fikir gelir. Kasabada, yoksul, fakat dürüst, gariban kendi işlerini de gören Hamal Ahmet aklına gelir. Abdülhalim Efendi hemen Hamal Ahmet’i çağırır. “Ahmet ben eşimle hacca gidiyorum. Bir küp dolusu altınım var. Onu sana emanet bırakmak istiyorum. Önce Allah’ü Teâlâ sonra senden başka, emanet edecek kimsem yoktur. Bir sürü akrabam ve d

Gerçekten Yaşanmış Olan Korkunç Bir Hikâye

Gerçekten Yaşanmış Olan Korkunç Bir Hikâye Şimdi dinleyeceğiniz olay yüzde yüz gerçektir. Ben doğduktan 2 gün sonra annem ve babam benim de içinde bulunduğum bir araba ile kaza yapmışlar. Allah’ü Teâlâ’nın hikmeti benim burnum bile kanamazken annem ile babam maalesef hakkın rahmetine kavuşmuşlar. Beni dedem ve nenem büyüttü. Onlar benim her şeyimdi, Annem ve babam olsalar ancak öyle severdim. Ama Çok kötü bir şey oldu. Dedem şeker hastası oldu ve git gide çok kötü oluyordu. O zamanlar durumumuzda iyi değildi. Maddi olarak şehirde bir tane devlet hastanesi vardı ve onlarda doğru düzgün ilgilenmiyordu bile. Gözlerimin önünde ölüme gidiyordu adeta dedem. Ve maalesef büyük Marmara depreminden 2 saat önce 17 ağustos 1999’da kaybettik dedemi. Adeta dünya başıma yıkılmıştı. Aynı günün sabahı köye defnettiler. Abartısız 1 hafta her gece köydeki akrabamızın evinden kaçarak dedemin mezarına gidiyordum ve onun toprağına sarılıp yatıyordum. Her gün de dayım sabah ezanına karşı bazen daha e