Kayıtlar

hayatı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Zamanın Ninnisiyle, Uykuda Geçirmemeli Hayatı! Hayatın Anlamı

Resim
Zamanın Ninnisiyle, Uykuda Geçirmemeli Hayatı! Hayatın Anlamı Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak... Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli! Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli! Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce, değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli, küçük m

Hayat, Ahiret Hayatıdır

Hayat, Ahiret Hayatıdır             Sahabeden Sehl bin Sa'd Radiyallahü Anh, Uhud savaşı sırasında yaşı küçük olduğu için bu savaşa katılamamıştı. Diğer yaşı küçük sahabiler gibi Medine'de kalmıştı. Ancak Allah Resulü'nün yaralandığı haberi Medine'ye ulaştığı zaman, herkes gibi O da çok üzülmüştü.             Bu sıralarda Allah Resulü'nün mübarek kızları Hz. Fatıma Radiyallahü Anha'nın, babasının yaralanma haberini duyar duymaz hemen O'nun yanına koştuğunu ve yardım etmeye başladığını, Sehl bin Sa'd Radiyallahü Anh, şöyle bildirmektedir:             Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, Uhud savaşında yaralandığı haberini duyduğumuz zaman çok üzüldük. Kızı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha'nın bir kalkan içinde su getirerek Peygamberimizin yaralarından akan kanları temizlediğini, bir hasır parçasını yakarak küllerini Peygamber'in yaralarının üzerine sürdüğünü bizzat gördüm.             Sehl bin Sa'd Radiyallahü Anh Hendek'te...   

Dünya Hayatı

  Dünya Hayatı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sâhibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” (Hadîd, 20) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Dünya ile benim durumum nedir, benim dünya ile ilgim bir yolcunun durumuna benzer; o yolcu sıcak bir günde bir ağacın gölgesinde durup gölgelenir, sonra o gölgeyi bırakıp yoluna devam eder.” (Tirmizî, Zühd 44; İbn Mâce, Zühd 3; Müsned, I, 391.) Dünya hayatı aldatıcı geçimlikten başka bir şey değildir. Yâni dünya, yok olması çok çabuk olan cam ya da çini gibi maddelerden sayılabilecek bir metâdır. İnsan tabîatı önce ilk gördüğüne meyleder. Ama onu alıp f

Peygamberimiz’in Hayatından Sevgi Tabloları

Peygamberimiz’in Hayatından Sevgi Tabloları Şimdi Allah Resûlü'nün hayatından sevgi tabloları sunmak istiyoruz: 1. Allah Sevgisi: Allah Resûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem, sürekli Allah'ın gözetimi altında bir kul olduğunun şuurundaydı. O'na karşı kulluk görevlerini aksatmadan ve kendine yaraşır bir biçimde yerine getirmeye gayret ediyordu. Bu konuda O'nun hedefi, "Şükreden bir kul olmaktı" (Buharî, "Münafikun," 79) Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Allah'ı en iyi bilendi. O'nunla irtibat hâlindeydi. O'nun hoşnutluğunu kazanmak tek derdiydi. Ölüm, onun için O'na kavuşmaktı. Nitekim O’nun pek çok sözünde Allah sevgisi, Allah için sevmek ana tema olarak işlenmiştir. Zaten O’nun bir sevgi yumağı oluşunun temelinde de, sevgi kaynağı olan Yüce Allah'a olan bu yakınlık ve irtibatı yatmaktadır. 2. Çocuk Sevgisi: Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, çocukları kucağına alır, öper okşardı. (Buharî, "Edeb

Dünya Hayatının Asıl Yüzü

Dünya Hayatının Asıl Yüzü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler.” (Rûm, 7) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyaya sövmeyiniz. Müminin dünya üzerinde hayrın kendisine ulaşıp şerden uzaklaştığı bir surette dolaşması ne de güzeldir! Kul: “Allah dünyaya lânet etsin!” dediği zaman dünya da: “Allah da kendisine isyan edenlere lânet etsin!” diye karşılık verir.” (Deylemî, hadis no: 7288) Dünyaya lânetin mubah olduğuyla ilgili ondan bir hadis vârid olmamıştır. Dünyanın bir kısmının, insanı Allah Teâlâ’dan uzaklaştırıp başka şeyle uğraştırmasından dolayı hakikat ehli bazı kimseler: “Seni Mevla’dan alıkoyan şey, senin dünyan ve senin bahtsızlık sebebindir.” demişlerdir. İnsanı Allah’a yaklaştıran ve O’na ibâdete yardımcı olan dünya ise övgüye lâyıktır. Mesnevî’de şöyle der: Dünya nedir? Allah’tan gâfil olmak Kumaş, para, tartı ve kadın dünya değildir. Din için kazandığın mal için: Rasûl: ‘O ne g

Kabir Hayatı حياة القبر

 Kabir Hayatı حياة القبر Biz öldükten sonra kabirde iki şey lazım...      بعد موتنا نحتاج إلى شيئين Birincisi kâmil iman…      الأول الإيمان الحقيقي İkincisi salih amel.     والثاني عمل صالح Kabire hazırlanmalıyız.     ينبغي علينا أن نستعد للقبر Kabirde bütün insanlar pişman olacak.     سيندم كل الناس في القبر İyiler de pişman olacak,     سيندم الصالحون أيضا Kötüler de pişman olacak.     سيندم المجرمون أيضا İyiler niçin az hayır yaptık diyecek…     سيقول الصالحون لماذا فعلنا الخير قليلا Kötüler ben niçin kötü insan oldum? Diyecekler…     ويقول المجرمون لماذا أصبحنا إنسانا سيئًا Son pişmanlık fayda vermez.     ولكن الندامة الأخيرة لا تفيد شيئًا Allah sonumuzu hayır eylesin!     فيجعل الله نهايتنا خيرا Allah hepimizi kabire hazırlıklı girenlerden eylesin!    

İkiz Kardeşlerin Hayatı

İkiz Kardeşlerin Hayatı İkiz kardeşler annelerin rahminde haftalar geçtikçe büyüyüp gelişmeye başlamışlar. Kendilerini koruyan rahat, güvenli yeri tanıdıkça daha da mutlu olmuşlar. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış: – Anne rahminde olmamız, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel değil mi kardeşim! Daha da büyümüşler ve bu güzel hayatın kaynağı ne diye merak edip araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini anlamışlar. – Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor. Artık aylar geçmiş ve ikizler iyice büyümüşler, bir başka deyişle yolun sonuna yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim hayatı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar. Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlan

Mutluluğu Yakalamak

Mutluluğu Yakalamak Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi önermişler. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış zengin birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş. Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğu nasıl yakalarım diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış, beklemeye başlamış. Sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki: – Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel ama

Müthiş Bir Evlilik Dersi

Müthiş Bir Evlilik Dersi Baba evlenmeye hazırlanan oğluna aile hayatının temel kurallarını öğretmeye karar verir. Oğlunu çağırıp der: -"İstediğim odur ki sana evlilik hayatının eşiğinde bir ders vereyim. Ama bu dersi mutfakta göstermek istiyorum!" Oğlu şaşkınlık içinde kalıyor. Düşünür ki, galiba babası ona bazı basit çöreklerin ve yemeklerin pişirilme kuralını öğretmek istiyor ki, evlendikten sonra eğer herhangi bir neden yüzünden eşi evde yemek pişirmezse, o, aç kalmasın! Hiç itiraz etmeden babası ile birlikte mutfağa geçer. Baba ocağı yakıp, ateşin üzerine su dolu üç tencere koyuyor. Sonra yüzünü oğluna dönüp diyor: -"Şimdi söylediklerimi yap. Bana iki havuç, iki yumurta, iki tane de kuru kahve tanesi ver!". Oğlu denileni yapar, babasının istediklerini ona verir. Baba Havuçları tencerelerin birine, yumurtaları ötekine koyuyor. Üçüncü tencerenin içine de kahve tanelerini atıyor. Her üçünde de ateşin sıcaklığını aynı seviyede düzenler. Baba-oğul