Peygamberimiz’in Hayatından Sevgi Tabloları
Peygamberimiz’in
Hayatından Sevgi Tabloları
Şimdi Allah Resûlü'nün
hayatından sevgi tabloları sunmak istiyoruz:
1. Allah Sevgisi: Allah Resûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem,
sürekli Allah'ın gözetimi altında bir kul olduğunun şuurundaydı. O'na karşı
kulluk görevlerini aksatmadan ve kendine yaraşır bir biçimde yerine getirmeye
gayret ediyordu. Bu konuda O'nun hedefi, "Şükreden bir kul olmaktı"
(Buharî, "Münafikun," 79) Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem,
Allah'ı en iyi bilendi. O'nunla irtibat hâlindeydi. O'nun hoşnutluğunu kazanmak
tek derdiydi. Ölüm, onun için O'na kavuşmaktı. Nitekim O’nun pek çok sözünde
Allah sevgisi, Allah için sevmek ana tema olarak işlenmiştir. Zaten O’nun bir
sevgi yumağı oluşunun temelinde de, sevgi kaynağı olan Yüce Allah'a olan bu
yakınlık ve irtibatı yatmaktadır.
2. Çocuk Sevgisi: Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem, çocukları kucağına alır, öper okşardı. (Buharî, "Edeb", 22)
On tane çocuğu olduğu halde hiç birisini alıp öpmediğini söyleyen birisine,
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Allah kalbinden merhameti söküp
almışsa ben ne yapabilirim!" (a.y.) buyurmuştu. Çocuklarla ilgilendiği
gibi gençlerle de özellikle ilgilenmiş, onları ciddiye almış, onlara değer
vermiştir. O'na ilk inananlar arasında gençlerin ayrı ve önemli bir yeri vardı.
O, liyakatli gençleri çok büyük sahabilerinin de içinde bulunduğu ordulara
kumandan tayin ederek onları taltif etmiştir. O, Tebûk gazvesinde Neccaroğulları
sancağını henüz yirmi yaşındaki Zeyd b. Sabit'e vermiş; Bedir savaşında yirmi
bir yaşlarındaki Hz. Ali'yi sancaktar tayin etmiş; Kudâaoğulları üzerine
gönderilen kırk bin kişilik ordunun başına on sekiz yaşındaki Üsame b. Zeyd'i
geçirmiş; yirmi bir yaşındaki Muaz b. Cebel'i Yemen'e vali olarak
göndermişti.(Doğuştan Günümüze…, 1:391-392)
3. Aile ve Akraba
Sevgisi: Ailesine düşkün bir ev
reisiydi. Ev işlerinde onlara yardım etmekten asla çekinmezdi. Yeri gelince et
doğrar, kabak doğrar, sökük dikerdi. Aile bireylerinin Allah'a karşı
görevlerini yerine getirme konusunda da onlara çok düşkündü. Çünkü O,
"Ailene namazı
emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) Biz
seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir." (Ta-Ha, 20/132) emrinin
muhatabıydı. O, davetine önce akrabalarından başlamıştı. Çünkü Allah öyle
buyurmuştu:
"(Önce) en yakın
akrabanı uyar." (Şuara, 26/214)
Akrabalık ilişkilerini
her zaman sürdürmüş ve yakınlarından da bunu istemişti. O, anne baba sevgisi
üzerinde ısrarla durmuş, süt annesini, süt kardeşini, baba dostunu sevmeyi
ısrarla istemiş, kendisi de onlara gereken ilgiyi göstererek en güzel misali
sunmuştu.
4. Arkadaş Sevgisi: Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem,
cahiliye döneminin karanlıklarında yaşayan insanları her türlü sıkıntıya cefaya
katlanarak insanlık tarihinin en mükemmel insanları seviyesine yükseltmiştir.
Bir zamanlar kendisine olmadık işkence ve eziyeti yapmış olanları af ve onore
etmiştir.
"And olsun size
kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok
ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir,
merhametlidir." (Tevbe, 9/128)
"Mü’minlere kol
kanat ger, onları şefkatle koru!." (Hıcr, 15/88)
"Sana tâbi olan
mü’minlere kol kanat ger..." (Şuara, 26/215)
5. Ümmet Sevgisi: Hayatını ümmetine adadığı gibi, ahirette
de, peygamberlerin bile kendi derdine düşeceği anda O Sallallahü Aleyhi
Vesellem, "Ümmetî, ümmetî! Allah'ım, ümmetimi isterim ümmetimi!" (Ebu
Avâne, Müsned, 1:158) diyecektir.
6. İnsan Sevgisi: O, bütün âlemlere rahmet olarak
gönderilmiş bir peygamberdir (Enbiya 21/107). Ne kadar kötü de olsa herkesi
davetine muhatap olarak kabul eden bir peygamber. İnsanları kurtarmak için
hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan bir peygamber. Ev ev, panayır panayır, şehir
şehir dolaşmış, en zor şartlarda ve zamanlarda pek çok yere seferler düzenlemiş
bir peygamber. İnanç ayrımı yapmadan konu komşusuna karşı görevlerini yerine
getirmiş bir peygamber. Yanlış yere insanların öldürülmesine ve kim olursa
olsun onlara eziyet, işkence edilmesine, insanların köleleştirilmesine şiddetle
karşı çıkmış bir peygamber. Savaşta bile işkence edilerek insanları öldürmeyi
yasaklamış, savaşa katılmayanlara ve Müslüman olduğunu söyleyenlere asla
dokunulmamasını emretmiştir. O'nun döneminde yapılan savaşlarda ölen insanların
sayısı dört yüzü bulmamaktadır.
Peygamber Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem’in sevgi ve şefkati ilâhî kaynaklıydı…
"O vakit
Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli
olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet;
bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman
da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri
sever." (Âl-i İmran, 3/159)
7. Diğer Canlılara ve
Çevreye olan Sevgisi: O'nun, insan
dışındaki canlılara, hayvan ve bitkilere de büyük değer verdiğini ve temiz bir
çevre için elinden gelen her şeyi yaptığını görüyoruz. O,
"Yerdekilere
merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin." (Tirmizî, Birr, 16)
buyurarak merhamete
erişmeyi, tüm yeryüzündeki varlıklara merhamet etmeye endekslemiştir. Bir
köpeğe su veren kadının bağışlandığını belirtirken, bir kediye eziyet edip
ölümüne sebep olmanın Allah'ın gazabını çektiğini vurgulamıştır. Bir keçiyi
sağan adama uğradığında ona şunları söylemiştir:
"Sağdığında
yavrusu için de süt bırak." (Mecmua'z-Zevaid, 8:196)
Kendisine,
"Hayvanlara yapılan iyilik için de mükâfat var mı?" diye soranlara şu
cevabı vermiştir: "Evet, her canlıya yapılan iyilik için mükafat
vardır." (Buhari, Şürb, 9) O, hayvanları bile keserken, bilenmiş bıçakla
ve hayvana fazla eziyet çektirilmeden kesilmelerini özellikle emretmiştir.
(Müslim, "Sayd". 57)
Kendisi bir defasında
beş yüz hurma ağacını birden dikmiş (İ. Hanbel, 5:354) ve bu konuda şunları
söylemiştir:
"Bir Müslüman bir
ağaç diker de bunun meyvesinden insan, evcil veya vahşi hayvan, veya bir kuş
yiyecek olsa, yenen şey diken için bir sadaka hükmüne geçer." (Müslim,
Müsakat, 10)
"Kıyamet kopma
anında bile olsa, elinde bir ağaç filizi bulunan onu mutlaka diksin."
(Buharî, el-Edebü'l-Müfred, 168)
Davarları yapraklarını
yesin diye, bir ağacı sopayla çırpan adama şöyle müdahalede bulunmuştu:
"Biraz ağır ol
bakalım, ağaca vurarak, onu kırıp dökerek değil, tatlılıkla sallayarak
yaprağını dök!" (Üsdü'l-Ğabe, 3:276)
Yüce Allah'ın Mekke'yi
Harem bölge yaparak bir anlamda sit alanı ilân etmesi yanında, O da Sallallahü
Aleyhi Vesellem, Medine ve Taif'i sit alanı ilân etmişti (Bayraktar, 5:223-227)
"Yeryüzü bana
mescid kılındı, onun toprağı temiz ve temizleyicidir," buyuran Hz.
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'in Mekke, Medine, Uhud dağı ve başka
yerlerin sevgisini dile getiren pek çok hadisi vardır. O, gök cisimleriyle de
ilgilenmiş, onların doğuş ve batışlarını dua fırsatı olarak değerlendirmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yorumlar
Yorum Gönder