Dünya Hayatı
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir
oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sâhibi
olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği çiftçilerin
hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer
çöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve
rızâsı vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.”
(Hadîd, 20)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem buyurdular:
“Dünya ile benim durumum nedir,
benim dünya ile ilgim bir yolcunun durumuna benzer; o yolcu sıcak bir günde bir
ağacın gölgesinde durup gölgelenir, sonra o gölgeyi bırakıp yoluna devam eder.”
(Tirmizî, Zühd 44; İbn Mâce, Zühd 3; Müsned, I, 391.)
Dünya hayatı aldatıcı
geçimlikten başka bir şey değildir. Yâni dünya, yok olması çok çabuk olan cam
ya da çini gibi maddelerden sayılabilecek bir metâdır. İnsan tabîatı önce ilk
gördüğüne meyleder. Ama onu alıp faydalanmak istediği zaman o kırılır ve yok
olur.
Hikâye edilmiştir ki, bir
hükümdara hiçbir benzeri görülmemiş, mücevherlerle kaplı, fîrûze bir kadeh
gönderilmişti. Hükümdar buna çok sevindi ve yanındaki hikmet ehli bir zâta dedi
ki: Bunun hakkında ne düşüyorsun? O da şöyle cevap verdi: Onu hazır bir
muhtaçlık ve çabuk gelecek bir musîbet olarak görüyorum. Hükümdar sordu: Bu
nasıl olur? O zât da cevap verdi: Kırıldığı zaman tamir edilmesi mümkün
değildir. Çalındığı zaman da ona muhtaç olursun. Oysa onun sana
gönderilmesinden önce musîbet ve fakirlikten emin bulunuyordun. Aradan zaman
geçti, gerçekten bir gün kadeh ansızın kırıldı ve hükümdar tahammül edilmez bir
hüzne düştü. Sonra dedi ki: Hakîm doğru söylemiş. Belki de o bize
gönderilmemişti. Üstelik varlığı bir hîle ve aldanış metâı oldu.
Dünyâ, kendisiyle yetinenler
için asla ahirete bir vesîle olamaz. Ancak onunla ahiret için meşgul olan
kişiyi hayra götüren bir metâdır, o hayır cennettir. Öyleyse dünya bizzat
kendisi için istenmez, aksine âhiret sevâbını kazanmak için elde edilmeğe
çalışılır. (Rûhu’l-Beyan 20. Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül
Hüsna: (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Vedûd: Dilediği kulunu çok seven, aşkı ile yanan kullarını seven,
salih kullarını sevip onları rahmet ve rızasına ulaştıran ve sevilmeye en çok
lâyık olan demektir.
Kısa Günün Kârı:
Hz. Ali Radiyallahü Anh şöyle
demiştir:
İnsanlar uykudadır, öldükleri
zaman uyanırlar. Dünya faydası az, elden çıkması çabuk olan şeydir. Akıllı
kimseler, onunla huzur bulmak, yetinmek şöyle dursun, ona yönelmezler bile.
O zaman Nato'nun da bir anlamı
kalmadı. Nato zaten anlamsızdı. Siyonizm'in kuklalığını yapıyor, Türkiye gibi
en sadık ülkesini parçalamak yok etmek istiyordu. İnşallah ABD ve Türkiye'de en
kısa zamanda Nato'dan çıkar, o da dağılır gider...
Yorumlar
Yorum Gönder