Kayıtlar

Gıybet (Dedikodu) Kanser Hastalığı Gibidir

  Gıybet (Dedikodu) Kanser Hastalığı Gibidir   Bir kimsenin gıyabında hoşlanmayacağı bir söz söylemek, çekiştirmek... Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır...   Gıybet, din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Yani belli bir mü’minin ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Mesela, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde, evinde bulunan bir kusur arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur.   Kapalı söylemek, işaret ile hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybettir. Bir Müslümanın günahı ve kusuru söylendik de, elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Birisinden bahs edilirken, el

Kalp Kırmak

  Kalp Kırmak   Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Kâbe’ye bakarken şöyle demiştir: “Kuşkusuz Allah seni çok şerefli, çok mükerrem/ hürmetli, çok azametli kılmıştır; fakat mümin senden daha hürmetli/daha saygı değerdir.”(İbn Mace, Fiten,2; Mecmau’z-zevaid, 1/81).   Tirmizî’nin “Hasen” dediği diğer bir hadiste: “Allah katında dünyanın yok olması, mümin bir kimsenin öldürülmesinden daha iyidir.” (Tirmizî, Diyat, 7; Nesaî, Tahrim,2).   Hz. Mevlâna Kuddise Sirrûh şu meşhur   sözleri söylemiştir: “Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin kâbe yıkmaktan daha kötüdür” “Ey can; kimseyi kırma! Sözden ağırı yoktur! Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz.”   “İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir.   Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve

Hayatını Bir Yılda Değiştiren 8 Şey

Resim
  Hayatını Bir Yılda Değiştiren 8 Şey

Gönül Dergâhından Hikmetler: Terbiye

Gönül Dergâhından Hikmetler: Terbiye   Terbiye, insana fıtratında olmayan bir şeyi kazandıramaz. Takvâ ve fücur, yani iyilik ve kötülük temâyülleri insanda fıtrî olarak mevcuttur. Asıl mârifet, fıtrattaki menfî temâyülleri körelterek müsbet meziyetleri inkişâf ettirebilmektir. Şeyh Sâdî şöyle der: “– Âmâ olan bir kimsenin gözü, sürme ile açılamaz. Bütün doktorlar bir araya gelse, zakkumdan bal yapamazlar. Aynadan pas çıkarılabilir ama taştan ayna yapılamaz. Yine, çalışmakla söğüt ağacının dalında gül bitmez.” İnsanlık tarihi göstermektedir ki; kavimler ve milletler, peygamberlerinin dâvetine icâbet ederek, istikâmetlerini Hakk’ın rızâsına çevirdiklerinde, dünyada da âhirette de Cennet huzuruna nâil oldular. Peygamberlere kulak ve gönül vermeyenler ise her iki cihanda da bedbaht oldular. Karanlık, çirkin ve elem verici bir âkıbete dûçâr oldular. Osmanlı medeniyetinin âbide şahsiyetler yetiştirmesi aslâ tesâdüf değildir. Zira ecdâdımızda mâneviyat ve rûhâniyetle dolu bir terb

Nefsi Terbiye ve Âlimlerin Önemi

Nefsi Terbiye ve Âlimlerin Önemi   Biliyorsunuz, bu dünyaya imtihan için geldik. Bu dünyadaki her hareketimiz, sözümüz, niyetimiz tespit ediliyor, deftere yazılıyor. Yaptığımız iyi şeyler, sevap kazanmamıza sebep olacak şeyler hesaplanacak; kötülükler, günahlar hesaplanacak. Bunlar âhirette mizanda, terazide tartılacak. Zerre kadar hayır işleyenin hayrı geride, boşta kalmayacak, zâyi olmayacak; zerre kadar şer işleyenin şerri karşılıksız kalmayacak. Allah’u Teâlâ hazretleri Mâliki yevmid-dîn’dir. Yani kullara yaptıkları ibadetlerin, kullukların, iyiliklerin, kötülüklerin karşılığının verildiği günün sahibidir. Allah’u Teâlâ hazretleri herkesi hesaba çekip mükâfatlandıracak veya cezalandıracak. Âhirete imanımız, imanın en önemli, en sağlam, en mühim konularından birisi... Çünkü âhiret imanına sahip olan müslüman bu imanı sayesinde her şeyini hesaplı yapıyor, ayağını denk alıyor. Allah’tan korkarak, hesaptan korkarak, cenneti arzulayarak, Allah’ın rızasını kazanmayı dileyerek çal

Dünya ve Dünya Sevgisi

  Dünya ve Dünya Sevgisi   Dünya ve dünya sevgisini, onun fayda ve zararını; bil sen imdi ey aziz! Bu dünya dedikleri bir fitnedir, “lâ-şey” dir, âhir yok olsa gerektir.   Fudayl b. Iyad Rahmetullahi Aleyh buyurdu ki: “Hak Teâla’dan bana bu erişti ki kıyamet gününde dünya gele ziynetiyle ve behçetiyle kendini tezyin edip diye: ‘Ya İlâhî, beni şol ednâ kullarına dâr eyle!’ diye. Yani ‘Kullarına duracak yer eyle!’ dese gerek.” Hak Teâlâ diye kim: “Ben senden razı değilim, sen benim düşmanımsın, ‘lâ-şey’sin, hebâen mensûr ol!” diye. Şol saat hebâen mensûr ola, yani toz olup belirsiz ola, gide.   Uyur idik uyardılar… Pes, yine hiç nesne oldu. Ve bu hiç nesneye gönül veren ve bunun yolunda ömür çürüten dahi hiçtir. Hiçten nesne isteyen dahi hiçtir. Ammâ hiçi hiçe sayan âriftir.   Ve dahi tahkik şöyle bil ki: Kişiyi Hak yolundan çıkaran ve nefs-i emmârenin yaramaz hulklarıyla hulklandıran dünyadır ve dünyanın muhabbeti ve bezeğidir ve ululuğudur ve tefahürüdür ve

İncinme İncitenden

  İncinme İncitenden   Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme Esir-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme Tarîk-i ışkda bi-çâreyi hicrânı incitme Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân’ı incitme   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme   Elin çek meyl-i dünyâdan eğer âşık isen yâre Muhabbet câmını nûş et asıl Mansur gibi dâre Misâfirsin felek bağında bendin salma efkâre Düşersin bir belâya sabır kıl Mevlâ verir çâre   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zi-şânı incitme   Bulaşma çark-ı dünyâya vücûdun pâk-tâhirken Güvenme mâl ü mülk ü mansıbın efnâsı zâhirken Nic’ oldu mâli Karun’un felek bağında vâfirken Nedir bu sendeki etvâr-ı dert gönlün misafirken   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme   Hasislikden elin çek sen cömerd ol kân-ı ihsân ol Konuşma câhil-i nâdân ile gel ehl-i irfân ol Hakîr ol âl