Kayıtlar

Hakîkî Mü’min Abdülvâhid bin Ziyâd Rahmetullahi Aleyh

  Hakîkî Mü’min Abdülvâhid bin Ziyâd Rahmetullahi Aleyh   “Abdülvâhid bin Ziyâd”, tebe-i tâbiînden. “Basra” denen beldede yetişen âlimlerden.   Devamlı ibâdet ve ilimle meşgûl idi. Her insana, iyilik etmekle meşhur idi.   Bir defâ Abdülvâhid bin Ziyâd’ın yanında, (Mü’min nasıl olmalı?) diye sorduklarında,   Buyurdu: (O, Allahtan korkup, benzi sararır. Kaçınır haramlardan, emirlere sarılır.   Düşünür mahşerdeki verecek hesâbını. Titrer, hâtırladıkça Cehennem azâbını.   İşlemiş bulunduğu günâhlar sebebiyle, Ayıplar kendisini, uğraşır nefsi ile.   Bir sözü söylemeden, düşünür, ölçer, biçer. Hayırlı değil ise, söylemekten vazgeçer.   İşlediği günâhlar, üzer ki öyle onu, Göremez başkasının, ayıp ve kusûrunu.   Bu, öyle bir kuldur ki, elinden ve dilinden, Yanında bulunanlar, zarar görmez kat’iyyen.)   “Abdülvâhid bin Ziyâd”, mübârek bir zât idi. Günâhını düşünüp, devamlı ağlar idi.   Derdi: (Hak teâlâ’ya, gün boyu secde etsek,

Allah’ü Teâlâ’nın Mü’min Kulunu Koruması

  Allah’ü Teâlâ’nın Mü’min Kulunu Koruması Muhammed Şahin   Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm da Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘edir.      Allah Teâlâ’nın, mü’min kulunu muhafazası (koruması) iki türlüdür:   Birincisi:   Allah Teâlâ’nın, kulunun bedenini, çocuğunu, eşini ve malını muhafazası gibi dünya işleriyle ilgili korumasıdır. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: “Onun önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır.”[1] Abdullah b. Abbas -Allah ondan ve babasından râzı olsun- bu âyet hakkında şöyle demiştir: “Onlar, Allah’ın emriyle onu koruyan meleklerdir.Kader geldiği zaman onu korurlar.” Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- sabah ve akşam şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Beni, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden muhafaza et/koru.” [2] Kim, çocukluğunda ve kuvvetli zamanında Allah Teâlâ’nın hakkını muhafaza ederse, yaşlanıp kuvveti zayıfladığında da Allah Teâlâ on

Gerçek Bir Vefa Hikâyesi

Gerçek Bir Vefa Hikâyesi   1939 senesinde Filistin'li bir öğretmen, Riyad'da görev yaptığı okulların birinde, öğrencilerinden birisinin yüzünde, büyük bir üzüntü fark etti. Öğrenciye sebebini sordu. Çocuk: “- Okulun bir gezi düzenlediğini, katılım parasının bir riyal olduğunu, ama ailesinin çok fakir olduğu için bu parayı ödeyemeyeceğini için üzüldüğünü…” söyledi. Öğretmen, çok akıllıca bir düşünce ile doğru cevabı bir riyal olan bir yarışma yaptı. Tabii ki soruyu küçük öğrenciye sordu. O da cevabı verip bir Riyali aldı . Öğrenci tarif edilemeyecek kadar sevindi ve geziye katıldı. Haliyle o küçük çocuk, ailesinin şiddetli fakirliği sebebiyle, eğitimini tamamlayamadı. Hamal olarak, günde yarım riyal karşılığında, yük taşımaya başladı. Sonra, o zamanlarda elektrik olmadığı için, gazyağı tenekeleri taşıdı. Sonra bakkalda satıcı olarak, sonra da aşçı olarak çalıştı. Sonunda 400 riyal biriktirdi ve onunla bir Bakkal Dükkânı açtı. Sonra hacıların dövizle

Nasuh Tevbesi

  Nasuh Tevbesi   Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a tevbe-i nasuh edin!) buyuruldu. (Tahrim Sûresi, 8) Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir.   Nasuh tövbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’ü Teâlâ’dan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.” (Beyheki)   Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: 01- Allahü Teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder. (Taberani) 02- Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz. (Deylemi) 03- İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz. (Tirmizi) 04- Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı affolur. (Beyheki) 05- İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızklandırır. (Nesai) 0

Esad Çoşan Hoca’nın Yazdığı Makale Çok Şey Anlatıyor!

  Esad Çoşan Hoca’nın Yazdığı Makale Çok Şey Anlatıyor!   İnsan, ancak Allah’a kul olur İslam’da cemaatle beraber olunması tavsiye edilir. Cemaatle beraber olmak “hakla”, “hakikatle” beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.”   “Bugün maalesef tüm İslâm âlemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takip ederler… Hem de kendisi takip etmez… Amerika seni John’la takip etmez, Smith’le takip etmez. Adı senin benim gibi olan Müslümanla takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takip eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.”   “Herkese ajan demiyoruz; metot bilmediğinden, ilimden uzak olduğundan emperyalist onu kullanır, fark etmez. Sahte bir takım organizasyonlar var, topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları toptan satıyorlar! Götür