Kayıtlar

Kıyamette, Allâh-ü Te’âlâ’nın Yüzlerine Bakmadığı Kişiler...

  Kıyamette, Allâh-ü Te’âlâ’nın Yüzlerine Bakmadığı Kişiler...   وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ اِلٰى رَبِّهَا نَاظَةٌ “O gün birtakım yüzler aydındır. Rablerine bakarlar.” Kıyâmet 22-23 Cennet ehline verilen nimetlerin en büyüğü: Allâh’ın Cemaline bakmaktır. Rabbim bize ve bütün halis Mü’minlere bu nimeti nasip etsin…   01-       Yalan Yemin اِنَّ الَّذينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللّٰهِ وَاَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَليلًا اُولٰـئِكَ لَا خَلَاقَ لَهُمْ فِى الْاٰخِرَةِ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ اللّٰهُ وَلَا يَنْظُرُ اِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَلَا يُزَكّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَليمٌ   “Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.” Âli Imrân – 77   02-       Halka İlgi Göstermeyen Ve İhtiyaçlarını Gidermeye Çalışmayan Hükümdar وعن أبى مريم الأزدى رضي الله عنه أنه قال لمع

Allah’ü Teâlâ Ne Kadar Büyüktür?

  Allah’ü Teâlâ Ne Kadar Büyüktür?   Ateistin biri dalga geçmek için sorar; “- Allah ne kadar büyüktür?” Müslüman cevap verir: “- Senin gibi inkâr eden nankörlere nimet verecek kadar!” Ateist tık tıkıyı keser…

Hayâmı Değil, Oğlumu Kaybettim!

Resim
  Hayâmı Değil, Oğlumu Kaybettim! Bedevi bir hanım kalabalıkta oğlunu kaybetti. Oğlunu ararken, birileri peçeli olan hanıma: "- Yüzünü aç! Belki o seni görür!" deyince; "- Hayâmı değil, oğlumu kaybettim!" dedi.

Dua Eden mi Daha Kazançlıdır? Dua Alan mı?

  Dua Eden mi Daha Kazançlıdır? Dua Alan mı? Bir gün başkasına dua etmek nefsine ağır gelen bu yüzden sadece sevdiklerine dua eden küçük kız annesine sorar; “- Anne, Ben başkalarına dua ederim; ancak ya onlar bana dua etmezse?” Annesi minik bir tebessümle cevap verir; “- Başkasına dua etmek nefse ağır geldiğinden faziletini dua almaktan daha az mı sanıyorsun kızım?” Der ve devam eder; “- Bir başkası için dua eden kişi: 1- “Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir sırrınca eğer sen birine dua edersen ve senin duan vesilesiyle o kişi iyi bir hale iletilir bu halde de iyilik yaparsa yaptığı iyiliklerde sevapta ortak olursunuz. Onun iyilikleri senin hanene de yazılır. Çünkü biz dualarımızdan da mesulüz.” 2- “Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder.” Hadis-i Şerif sırrınca günahsız meleklerden dua almı

Dostun Attığı Gül Yaralar Bizi

  Dostun Attığı Gül Yaralar Bizi   Hallac-ı Mansur Kuddise Sirrûh, cezbe ve sekir halinde söylediği ve mazur bulunduğu Ene’l-Hak cümlesi yüzünden idama mahkûm edilir. Onu asılacağı meydana getirdiklerinde etrafta mahşerî bir kalabalık vardır. Hallac-ı Mansur Kuddise Sirrûh darağacını görünce güler ve kalabalık arasında gördüğü dostu Şibli’den seccade isteyerek iki rek’at namaz kılar. Ardından şöyle duâ eder: “Allah ım burada senin dinin uğruna gayrete düşüp beni öldürmek için toplananların suçlarını affet.”   Bu esnada kalabalık içinden özellikle düşmanları, fırsat bu fırsat diye Hallac-ı Mansur’a taşlar atarlar. Hallac-ı Mansur Kuddise Sirrûh bunlara ah bile demez hatta tebessüm eder, ama dostu Şibli ağlayarak kırmızı bir gül atınca Hallac-ı Mansur Kuddise Sirrûh inler ve şöyle der: “Taş atanlar avam takımı, bilmiyorlar, halden anlamazlar. Onların taşı bizi incitmez ama halden anlayan bir dostun attığı gül bile bizi incitti, canımızı acıttı.”   İnsan hayata daha çok do

Adsız Şiir

  Adsız Şiir   Yazı mıdır? Kaza mıdır? Ceza mı? Cümle şelek garibanın sırtında. Ateş yakmış kaynatıyor kazanı Kalleş felek garibanın sırtında.   Eksik olmaz derdi, gamı, belası; Of çektikçe gurbetleşir sılası. Sabah akşam boz toprağın çilesi Evlek evlek garibanın sırtında.   Yediği zulümdür, içtiği zehir... Bilmez kimden kime eylesin kahır. Gün olur imzadır, gün olur mühür Tekme, değnek, garibanın sırtında.   Kimisi karada taksi sektirir Kimisi havada ....... tirir, Biner reklâm için resim çektirir... Uyuz eşek, garibanın sırtında.   El öpmeyi bilmez, kemik yalamaz. Ol sebepten öz hâkkını alamaz. Taş çatlasa kimliğini bilemez Kirli gömlek, garibanın sırtında.   Ay ayrılık, hafta hasret, gün keder Böyle gelmiş, böyle gider kim ne der... Öldüğü gün içki içer, dans eder Çok pezevenk, garibanın sırtında.   Abdurrahim Karakoç

Baban Giderse…

  Baban Giderse…   Başı dumanlı dağın gider, Atan gider, sırtın gider. İki kapılı bu handa, Menzile erişen yolun gider.   Baban giderse; Darda yetişen elin gider, Aklın gider, canın gider. Şu dağlanmış yüreğinde, Çocuk kalan yanın gider.   Baban giderse; Öpülecek elin gider. Bayram gider…   Can Yücel

Ezeli ve Ebedi Olan Yalnızca Allah’tır!

Resim
  Ezeli ve Ebedi Olan Yalnızca Allah’tır!   Kıdem ve Beka Nedir?   Allah Celle Celâlüh’ün 6 tanesi zati, 8 tanesi sübuhi olan 14 sıfatı vardır. (Bknz; Allah’ın Sıfatları) Allah Celle Celâlüh Kur’an-ı Kerim’de bu sıfatlarını ayetlerle açıklamaktadır.   “Kıdem” sıfatı Rabb’in Celle Celâlüh ezeliyetini bildirir. Evveli olmamasını yani varlığının başlangıcının olmamasını açıklar.   “Beka” sıfatı ise Allah Celle Celâlüh’ün ebediyetini bildiri. Ahiri olmamasını yani varlığının sonu olmamasını açıklar.   Allah Celle Celâlüh’ün sıfatlarını bilmek, O’nun sıfatları ile ilgili ayetleri okuyup anlamak her Müslümanın bilmesi ve yapması gereken şeylerdendir. Bizi, kainatı ve tüm varlıkları yaratan Allah Teala’yı Celle Celâlüh tanımak için kelamı Kur’an-ı Kerim’i her detayıyla ele almak, Allah Celle Celâlüh’ün biz kullarına bildirdiklerini bilmek gerekir. Allah Celle Celâlüh yaratılmaktan münezzehtir. Yaratılan her şey sonradan olmuş demektir ve aynı zamanda yaratılan her şey fanidir

Rahmetlik Annem Babam!

  Rahmetlik Annem Babam!   Üzüntülü olduğum anlarda; hep Rahmet olası annem aklıma geliyor… Beni üzüntülü görürse; O benden bin kat daha üzüntülüydü… Dudaklarından dualar dökülürdü… “- Allah’ım! Yavrumu bağışla! Yavruma merhamet et! Yavrumun bütün sıkıntılarını gider… O’na senin yolunda, hayırlı hizmetler yapmasını nasip eyle!” Diye duaları kulaklarımda çınlıyor… Ne zaman başım sıkışsa; hep rahmet olası babam aklıma geliyor… Beni sıkıntılı görürse; O benden bin kat daha endişelenir… Sorunlarımı çözmek için tüm gücüyle çabalar, bütün dostlarını harekete geçirirdi… Sıkıntımı giderdikten sonra: “- Evlâdım bir daha dikkatli ol!” Dedikten sonra: “- Yâ Rabbi evlâtlarımdan hiç birisinin ağrısını acısını gösterme! Onları çoluk çocuğuna bağışla! Onları hayırlı bir evlât ve iyi bir Müslüman eyle!” diye dua etmesi gözümün önünden gitmiyor… Ne zaman onlara bir bardak su versem: “- Su gibi azîz ol! Ellerin dert görmesin! Ömrün uzun, düğünün güzün olsun!” derlerdi… Yâ Rabbi a

Dünyadan Hayır Götürmeden Ahiret Binası İnşa Edilemez

  Dünyadan Hayır Götürmeden Ahiret Binası İnşa Edilemez          Arkadaşın babası demiş:        “Âhirete çalışmayı bir duvar ustasından öğrendim. Baktım ki duvar ustasına tuğla uzatıyorlar, o da tuğlayı alıp duvarı örüyor. Aşağıdan tuğla gelmeden duvar öremiyor.        Anladım ki aşağıda olan dünyadan hayır götürmedikçe âhiret binası inşâ edilemez.

Allâh’ü Teâlâ Nasıl Misâfir Edilir?

Allâh’ü Teâlâ Nasıl Misâfir Edilir?   Musa Aleyhisselâmın ümmeti: – Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. “Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten ve mekândan münezzehtir.” diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah Turu Sina’ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah tarafından şöyle nida olundu: – “Ya Musa neden kullarımın davetini bana getirip söylemiyorsun?” Musa Aleyhisselâm:   “Ya Rabbi, böyle daveti size gelip söylemekten hayâ ederim. Nasıl olur, Zatı Ulûhiyetiniz onların söylediklerinden beridir.” dedi. Allah’ü Teâlâ:   “Söyle kullarıma, onların davetine Cuma akşamı geleceğim.” buyurdu. Musa Aleyhisselâm gelip kavmini durumdan haberdar etti, hazırlığa başlandı, koyunlar, sığırlar kesildi. Mümkün olduğu kadar mükellef bir yemek sofrası hazırlandı. Çünkü misafir gelecek

Yavuz Sultan Selîm Rahmetullahi Aleyh'in Ölüm Anı ve Son Sözleri

Resim
  Yavuz Sultan Selîm Rahmetullahi Aleyh 'in Ölüm Anı ve Son Sözleri   Hayatlarında Allah'ü Teâlâ ile olanlar, son nefeslerinde de bu nîmete mazhar olurlar. İşte maiyyet de, bu irfân ufkunda yaşamaktır. Hükümdarlık yıllarının neredeyse tamamını seferlerde geçiren, binbir türlü çilenin kendisine hiçbir zaman bezginlik ve yorgunluk vermediği Yavuz Sultan Selîm’in son anlarını, nedîmi Hasan Can şöyle anlatır:   “Yavuz’un sırtında şîrpençe adı verilen bir çıban çıkmıştı. Çıban, kısa zamanda büyüdü, bir delik hâline geldi. Öyle ki, yaranın içinden Yavuz’un ciğerini görüyorduk. Kendisi çok muzdaripti. Âdeta yaralı bir arslan gibiydi. Acziyeti bir türlü kabullenemiyor, cengâver askerlerine taktik ve tâlimat vermeye devam ediyordu. Yanına yaklaştım. Bana kendi hâlini kasdederek: “– Hasan Can, bu ne hâldir?” dedi. Ben de, artık fânî yolculuğun sonuna, bâkî hayâtın başına ulaşmış olduğunu sezdiğim için hüzünle: “– Pâdişâhım, artık Allah ile beraber olma zamanınız herhâlde gel

Affına Geldim

  Affına Geldim   Adını andıkça titrer yüreğim! Sana sana kul olmaktır arzum dileğim… Ya Rab sen var iken kime gideyim! Dağ gibi günahla affına geldim…   Rahmetin çok senin bize rahmeyle! Affına sığındık bizi affeyle! Bizleri sevdiklerine dost eyle! Dağ gibi günahla affına geldim…   Baki olan sen’sin azamet sen’de! Herkes gibi sen’in kulunum bende! Aşkın yüreğimde ateşin tende! Dağ gibi günahla affına geldim…   Rahmetin çok senin bize rahmeyle! Affına sığındık bizi affeyle! Bizleri sevdiklerine dost eyle! Dağ gibi günahla affına geldim…   Koca kâinatı yaratan Sen’sin! Bu gönül aşkınla yanıp tükensin! Sen’in rahmetin çok hep affedensin! Dağ gibi günahla affına geldim…   Rahmetin çok senin bize rahmeyle! Affına sığındık bizi affeyle! Bizleri sevdiklerine dost eyle! Dağ gibi günahla affına geldim…   (Alıntı)